Yardımcı Doçentlik- Yine Unvan Meselesi
Veysi ERKEN
Özellikle mevcut yerleşik yapıdan (statüko-
var olan durum) nemalananlar her türlü değişimi engellemeye çalışırlar.
Bu anlayış karşımıza her alanda
çıkar.
Özellikle yönetim, teknoloji, ticari
ilişkiler veya ilim alanında çok belirgin bir şekilde ortaya çıkar.
Son dönemde iki alanda belirgin bir
şekilde statüko harekete geçti.
Cumhurbaşkanı Yardımcı Doçentlik
konusunu gündeme getirince statüko hemen tepki gösterdi. Nemasının ve unvanının
tehlikeye gireceğini düşündü. Akabinde askeri şura sonucuna itiraz edildi statükocular
tarafından.
Efendim Deniz Kuvvetleri
komutanlığına nasıl olurda bir Koramiral atanır.
Yönetimden azıcık anlayan veya
ilimle hemhal olan kişi rütbelerin iyi sevk ve idareyi beraberinde
getirmediğini veya unvanların bilgiyi arttırmadığını bilir.
Bugün Türkiye’de ilimle azıcık ilgisi
olan herkes bilir ki, doktora, sanatta yeterlik veya uzmanlık bir cehdin, yeni
bir görüşün veya yöntemin karşılığı kabul edilir.
Gerçek karşılığı bu mu elbette ki
tartışılır.
Tartışılmayacak bir gerçek var o da
bir profesörün doktoralı birisinden daha bilgili olduğu veya daha çok yöntem
uygulayabildiğinin ileri sürülemeyeceğidir.
Yardımcı Doçentlikle ilgili yazımı
okuyan genç nesil özellikle rütbe biçiminde sıralanmış unvanlar arttıkça statükoculuğun
arttığını, profesör olanların çoğunun ameliyathanelere girmedikleri, yeni
yöntemleri uygulayamadıkları, statülerine güvenerek kendilerini yenileyemediklerini
ifade etmektedir. Nitekim tıpla ilgili bir profesöre geliştirilmiş yeni bir
yöntemi sorduğumda aldığım cevap şu oldu. Efendim bu yöntemleri Yardımcı
Doçentler uyguluyor. ( İbretlik görüş, lütfen seyredin https://www.youtube.com/watch?v=5MWb_ExPqr4
)
Tabii ki, bu durum sosyal ve fen
bilimlerinin tamamında geçerli olduğu söylenebilir.
Özellikle idari görevlere
atanmışların ilmi çalışmalarının neredeyse sıfırlandığını bilmeyenimiz yoktur.
Sözün özü şudur.
Akademik unvanlar sabit değil, bir
cehdin, gayretin, yeni anlayışın veya yeni yöntemlerin karşılığı olmalı ve buna
göre kişi takdir edilmelidir.
Unvan kullanımı ve idari mekanizmada
görevlendirme farklılaştırılmalı emek ve imkânlar heba edilmemelidir.
Dolayısıyla Yardımcı Doçentlik gibi
bir garabeti ortadan kaldırmak ve ilim adamına gereken değeri verme işi
savsaklanmamalı, zamana yayılmamalı ve unutturulmamalıdır.
Seksenli yıllardan beri bu konuda
kafa yormuş, çalışmada bulunmuş, görüş bildirmiş biri olarak Sayın
Cumhurbaşkanından talebim şudur.
Bu düzenleme statükoya sorulacak bir
mesele değildir.
KHK ile bir saatte çözebilirsiniz.
Tabii ki, benzer düzenleme Yüksek
Kurulların tamamı, Barolar, Mühendis Odaları, Borsa ve diğer birliklerle de
olmalıdır.
Sayın Cumhurbaşkanı bilesiniz ki,
mevcut oligarşik statüko ülkemizin önünde bir takozdur.
Bu tecrübeyi Belediye Başkanlığı ve
Başbakanlık döneminizde de yaşadınız.
Bu konuları bir KHK ile çözüme
kavuşturunuz.
Dün 6 Kasım günlerinde YÖK’e hayır
diyenlerden eser yok.
Dün statükodan yakınanlar statükonun
parçası durumuna gelince muhafaza-kâr kesildiler.
Hâsılı kelam çözüm statükocularda
değişimi arzu eden ve değişimi ülkenin hayrına görenlerdedir.
Sizlerden beklentimiz değişimi KHK
ile gerçekleştirmenizdir.
Selam ve Sabırla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?