9 Aralık 2019 Pazartesi

Hep azar azar oldu


Hep azar azar oldu
                                                                                     Veysi ERKEN
                                                                
                                                               Hukuk cellâtlarına karşı yetkisini
                                                 kullanmayanlara ve hukukumuzu korumayanlara ithaf.

         Not: Ziya Selçuk Bakan olduktan sonra programa toplumsal cinsiyet” sokulmuş, kitaplara “Uygur alfabesi” yerine “İbrani alfebesi” ilave edilmiş, okullarda bizi kötüleyen ifadeler ifadelere yer verimli, “ secde “ merasimleri yaptırılmış ve tepkiler üzerine geri adım atılmış.
            Bu yöntem “kurbağanın haşlanılması” yöntemidir. Toplum bunları yavaş yavaş benimser ve başkalaşır.
            Başkan RecepTayyip Erdoğan farkında mı? Bilemem.
Tabii ki, maalesef bu yöntem bütün kurumlar tarafından kullanılmaktadır. Sadece kurumlar değil, dün mücadele eden örtülü vekiller ve yazarlar da bu günaha iştirak etmiş durumdadır.
            Ne diyelim her şey hep azar azar oluyor ve bizler İslam’dan uzaklaşarak İslamsızlaştırılıyoruz. Allah encamımızı hayr, pazarımızı Cuma, aklımızı ve zihnimizi açık eyleye.
            Neyse.

“Bize bir nazar oldu
Cumamız Pazar oldu
Bize ne oldu ise
Hep azar azar oldu.
            Dost meclisinde arkadaşlarla sohbet ederken yukarıdaki dörtlüğü terennüm ediverdi arkadaşımız Hasan.
            Merhum Arif Nihat Asya’nın bu dörtlüğü hoşuma gitti. Kısa olmasına rağmen çok şey anlatıyor ve adeta insanımızın içine düşürüldüğü derekeyi resmediyor.
Yazanı arkadaşımız da bilmiyormuş.
Dörtlük, kültürümüzden koparılışımızın bir özeti gibidir.
Gerçekten bize bir haller oldu.
Bütün dost meclislerinde geçmişten bahsedilir. Halimizin mazimizden kötü olduğu ifade edilir.
Mazide milletimiz şöyle ahlaklı, karakterli, cesur, diğerkâm, böyle becerikli, faziletli ve namusluydu kabilinden kelam edilir.
Gerçekten geçmişte vasıfların en güzeli ile vasıflanmış, Cenabı Allah’ın boyasıyla boyanmış olabiliriz.
Milletimiz en güzel vasıflarıyla âleme nizamat vermiş olabilir.
Ya mevcut halimiz.
Geçmişin nitelikleri bizi kurtaracak mı?
Geçmişle iftihar işe yarar mı?
Elbette ki, hayır.
Önemli olan şimdiki durumumuz.
Kur’an-ı Kerim’de ifade edildiği gibi biz iyi vasıflarımızı kötülerle değiştirdik. Adeta kötü nitelikleri kutsar olduk.
Kötülükler yetkili, etkili kurumlar marifetiyle nesillere enjekte edilmekte. Medya ile toplumun bütün kesimlerine yaygınlaştırılmakta.
Evet, bize bir nazar oldu.
Doğrudur.
Cumamız Pazar oldu.
Ve…
Biliyoruz ki, hayatımızı İslam’la inşa etmediğimizden elbisemiz mini, aklımız kısa, gönlümüz dar ve Cuma’mız Pazar oldu.
Kabahat başkalarında değil.
Kabahat ve kusur varsa şüphesiz ki bizde.
Elbette ki, her şeyi ile bize yabancı olanlar bizi zayıflatmaya çalışacak, Kabil nefisliler bizi yok etmeye ve zehirlerini azar azar zerk etmeye çalışacaklardır.
İnsan ve cin şeytanlarının işidir bizi bozmak ve azdırmak.
Peki, biz ne yaptık ve ne yapıyoruz.
Zehirlerini azar azar akıtmaya ve bizi İslamî yaşayışımızdan koparmaya çalışan insan kılıklı şeytanlara karşı ne yaptık ve ne yapıyoruz.
Onları desteklemeye, ürünlerini satın almaya, cenaze namazlarını kılmaya, müsveddelerini satın almaya ve kanalizasyonlarını seyretmeye devam ediyor muyuz?
Cevap maalesef evettir.
İşte halimiz ve sonumuz.
Elbette ki, bu dirençsizlikle Cuma’mız Pazar olur.
Bilinmelidir ki, toplumu içten çökertmek isteyen İblisin uşakları olan insan şeytanları zehirlerini azar azar akıtır ve toplumu kurbağa misali haşlar.
Umulur ki, toplum olarak bu durumun farkına varırız ve “kamet” ile “istikamet”imizi emredildiğimiz şekilde koruruz.
Bilinmeli ve unutulmamalıdır ki, “kamet” ve “istikamet”ini “hududullah” çerçevesinde muhafaza ve müdafaa edemeyenlerin sonu azar azar tükenmektir.
Tükenmemek için ayetin ifadesiyle herkese “festakim kema umirte” diyorum.
Selam ve Sabırla……


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?