İyilik ve Takva üzerine Yardımlaşma*
Veysi Erken
İki günlük sokağa çıkma yasağı bize pek çok şeyi öğretti veya öğretmeli diye düşünüyorum. Esasında ne çok şey kaybettiğimizi gösterdi iki günlük yasak.
Geçmişi hatırlayalım. Epey yokluk çektik, kıtlık oldu.
O günlerde İslami yaşayışımız demek ki, az da olsa devam ediyordu. Toplumumuzda iyilik ve Takva hususunda yardımlaşma duygu ve eylemleri daha fazla idi.
Ecevit'in ve ittihatçı zihniyetin acımasız iktidarı döneminde bir yokluk ve kıtlık yaşadık, kasalar fırlatıldı.
O günlerde kimse şimdiki gibi marketlere hücum etmedi, yağmaya başlamadı.
Kriz diğer ülkelerle mukayese edilemeyecek derecede şiddetli olduğu halde hücum olmadı. Yağma olmadı. Çünkü biz toplum olarak "İyilik ve takvâ hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın. Allah’tan korkun, çünkü Allah’ın cezası çetindir. Maide 2" ayetinde belirtilen anlayışı daha fazla yaşıyorduk, gereğini ifa ediyor, komşumuzu, dost, akraba ve hem şehrimizi düşünüyorduk. Yardımlaşıyorduk, paylaşıyorduk, soframızı ve ekmeğimizi bölüşüyorduk.
Bize ne oldu da iki günlük bir yasak söz konusu olunca kendimizi kaybediyor, Siyonist haçlı zihniyetinin uşaklarının kışkırtmasıyla marketlere hücum ediyor, pazarları yağmalıyoruz. Kendimizden, değerlerimizden bu kadar mı koptuk, koparıldık.
Elbette Siyonist haçlı zihniyetinin piyonları, uşakları ve şeytanları boş durmayacak. Şeytani işlerine devam edecek.
Yaşanılanlardan ders alarak toplum olarak kendimizi sorgulamamız gerekir diye düşünüyorum. Neden bu kadar harap olduk/ edildik.
Neden çabucak şeytanların tuzağına düşer olduk. Bu sorula cevap bulmamız zorunludur.
Kısaca, bence kendimizi her yönümüzle sorgulamalıyız.
Özellikle de başta eğitimimizin amacını, programını ve yaşadığımız hayatın belirleyicilerini sorgulamanın tam zamanıdır diye düşünüyorum. Zira mevcut eğitim sistemi "Salih insanlar" yetiştirmeyi amaçlamıyor. Amaçlamadığı yaşanılan hayattan ve yağmalamalardan bellidir.
Toplum olarak, devlet organizasyonu olarak ve fertler olarak kendimizi sorgulayabilirsek Rabbualeminin tanımladığı iyilik ve takva üzerine yaşama imkânını yakalarız, kendimize döneriz inşallah.
Rabbualemin iyiliği "İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir. Bakara 177" biçiminde tanımlar ve yaşamamızı ister. Böyle bir yaşayış ancak Salih insanlar yetiştirmeği hedefleyen bir eğitim sistemi ile mümkün olur.
Hâsılı kelam Rabbimiz bizleri bize anlattığı ve öğrettiği kamet ve istikamette yaşamayı nasip etsin.
Bizi azan, yağmaya katılan, başkasını düşünmeyen güruhtan muhafaza etsin.
Ve.
Bizlere her zaman, özellikle sıkıntılı günlerde " …..bir topluma karşı duyduğunuz kin, sakın aşırı gitmenize sebep olmasın. İyilik ve takvâ hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın. Allah’tan korkun, çünkü Allah’ın cezası çetindir. Maide 2" ayeti mucibince yaşamayı nasip etsin.
Selam ve sabırla...
*Şu meşhur salgın döneminde yazılmış idi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?