“Türkiye Yüzyılı” için Pahalılık durdurulmalıdır ki, algı operasyonları boşa çıksın
Veysi ERKEN
Takvim yaprakları değişti.
Artık 2023 yılından ve “Türkiye Yüzyılı”ndan bahsedilir oldu.
Evet, bunlar doğru.
Maaşlarda artışlar oldu deniliyor.
Ama pahalılık yüzdelik artışın kat be kat üstünde.
Güzel gelişmeleri inkâr ve görmezlikten görme ancak ihanetle izah edilebilir.
Ama hayat pahalılığı da görmezlikten gelinemez. Türkiye’de “Hayat Pahalılığı” var bir gerçektir.
Artık “geçim sıkıntısı” had safhadadır. Dağılan aileler, yok olan hayatlar vardır. Gelir dengesizliği toplumu yıkacak seviyededir.
Cumhur ittifakı Türkiye’ye muhalif olanların “algı operasyonu”nu “pahalılığı durdurmakla engelleyebilir. Engellemelidir.
Bunun adına “narh” mı denilir, fiyat artışlarının dondurulması mı denilir fark etmez.
Pahalılık, kiralardaki ve bütün diğer girdilerdeki artış mutlak olarak durdurulmalıdır.
Vatandaş maalesef kolaylıkla kandırılabilmekte ve yatırımların kendini ilgilendirmediğini söyleyebilmektedir.
Yollar, köprüler, İHA; SİHA, Kızılelma vs. görmezlikten geliniyor maalesef.
Zira var olan pahalılık “algı operasyonu” ile daha şiddetli hale getiriliyor.
Acil hem de çok acil bu pahalılık durdurulmalıdır ki, algı operasyonları boşa çıksın.
Hayatın çekilmezliğini gösteren en önemli unsur faturalardır.
Artık vatandaş faturalarını ödeyemez bir halde.
Bir misal bir haberde lokantacı bir aylık elektrik faturasını cama asmış.
Bir aylık fatura 45 bin lira.
Bu esnaf nasıl kazansın, nasıl yemek satsın.
Vatandaş pahalılıktan dolayı lokantaya, markete gidemez oldu.
Hiç olmazsa elektrik, doğalgaz, su, ulaşım zamları geri çekilmeli ve bütün vatandaşlar için alt geçim sınırı belirlenmelidir.
Destekler asgari geçimi sağlayacak şekilde sağlanmalıdır.
Yolu var mıdır?
Var.
Kapitalist uygulamalardan vazgeçmektir. Bilinen husus kapitalist, sosyalist anlayışlar “fakirden alıp zengine verme”ye dayanır.
İslam ise tersini öngörür.
Bunu şu şekilde ifade edebiliriz.
“İslam İktisadı’nın nihai hedefinin insanın maddi eğilimlerine teslim olmamasını sağlamak olduğunu söyleyebiliriz. İktisat çerçevesinde kalan hedefler olarak israfın bertaraf edilmesi, âdil gelir bölüşümü (servet ve mülkiyetin yaygınlaştırılması), iktisadi ve teknolojik bağımsızlığın sağlanması zikredilebilir.
İslâm, iktisadi kutuplaşma ve rekabetin rekabeti öldürmesi gibi iki önemli iktisadi eğilimi giderme yolunda köklü tedbirler getirmiştir. İktisadi mekanizmayı kendi haline bırakırsanız “para parayı çeker” ve “zengin daha zengin, fakir daha fakir” olur.
Oysa İslâm servetin belli bir zenginler zümresi elinde dolaşan bir güç olmaması ilkesinin rehberliğinde gelirin hem oluşum hem de bölüşüm safhasında sisteme müdahale etmiştir. İsraf yasağı, ihtikâr yasağı, riba yasağı, zekât, infakın teşviki gibi politikalarla sosyal adaletin ve âdil gelir dağılımının adeta bir finansman faktörü olarak kullanıldığı bir sistem oluşturmuştur.
Kapitalistleşme vetiresinin “teşvik tedbirleri” yani “ fakirden alıp zengine verme” uygulamaları hem nazari hem de tarihi olarak İslâm iktisadında söz konusu olmamıştır.
Yine tekelci eğilimler mümkün olduğu kadar engellenerek ve anti-enflasyonist para sistemi benimsenerek fiyat mekanizmasının toplum refahını sağlama yönünde çalışması amaçlanmıştır.
İslâm iktisadı ferdiyetçi değil, şahsiyetçi, cemaatçi ve devletçi eğilimlere sahiptir. Kendi çıkarını ön planda tutan insan tipi İslâm’a yabancıdır. Devletçilik ekonominin denetim ve gözetim alanını kapsar. Yoksa ferdi ve özel teşebbüsü engelleyici ve ona rakip değildir. Ahmet Tabakoğlu, İslam ve Ekonomik Hayat, DİB Yayınları, s. 158, Ankara-2020”
Evet, aziz dostlar ve tüm yetkililer.
Hayat pahalılığını ve algı operasyonlarını durdurmanın yollarından biri hayatı yaşanabilir bir hale getirmekten ve “fakirden alıp zengine yedirme” zihniyetinin terkinden geçer.
Daha fazla geç kalınmadan hemen şimdi tedbir alınmalıdır.
Ahlaki, insani ve dahi vicdani uygulamalara başlayınız. Türkiye’nin muhalefetinin algı operasyonunu boşa çıkarınız.
Artık biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar düzeni bitirilmelidir.
Hayat en az dört beş kişilik ailenin rahatlıkla geçinebildiği bir standarda kavuşturulmalıdır.
2023 yeni bir başlangıç olmalıdır.
Haydi yeniden bismillah.
Kur’anı anlayalım, yaşayalım, yaşatalım ve bütün şerirlerin şerlerini def etmeye cehd edelim.
Selam ve Sabırla…04.01.2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?