19 Temmuz 2023 Çarşamba

Davam: Ne Yaptıysam Allah Rızası İçin Yaptım*

 Davam: Ne Yaptıysam Allah Rızası İçin Yaptım*

Veysi ERKEN Dr.

Son okuduğum kitaplardan biri.

Davam.

Merhum Necmettin ERBAKAN’IN* mücadelesini anlatır.

“Ne yaptıysam Allah rızası için yaptım” sözüyle giriş yapılmış.

Evet, şuurlu Müslüman ne yaparsa Allah için yapar, yapmaya çalışır.

Hayatı ve mücadelesi Siyonist haçlı zihniyetiyle mücadele ile geçmiş biridir ERBAKAN.

Bence mücadelesi iyi anlaşılmalı ve anlatılmalı.

Kitaptan anladığım kadarıyla Erbakan mücadelesini hep “leyyin” bir üslupla yürütmeye çalışmış. Bütün bölümlerde davam dediği “İslam Davası”nı anlatmaya çalışmış.

Kitap “Gümüş motor” hikâyesi ile başlar. Gümüş motor hikâyesi başlı başına ibretlik.

Bugünün engellemelerini anlamak için dünü tahlil ve terkip etmek gerekir.

Dün Vecihi Hürkuşları, Nuri Killigilleri, Şakir Zümreleri ve Necmettin Erbakanları engelleyen zihniyet ile bugün Baykar’ı, Havelsan’ı, Tusaş’ı, Aselsan’ı, Aspilsan’ı vs. engellemeye çalışmaktadır.

Bu zihniyet değişmez Siyonist haçlı zihniyetidir.

Doğrudan görünmez. Uşakları, piyonları, elemanları, montajcıları devrededir.

 Düşünün motor fabrikası kuruluyor, üretime başlanıyor ve batırılıyor.

Kimler tarafından. “Biz motor değil şeftali üretmeliyiz” diyen alçak zihniyet, uşak zihniyet, yerli ve milli olmayan zihniyet.

Sadece “Gümüş motor” hikâyesi bile merhum Erbakan’ı ve mücadelesini anlatmaya yeter.

Bunun için diyorum ki, seçimimizi doğru yapmalıyız.

Teknofest gençliğini, Baykar’ı, Tüsaş’ı, Havelsan’ı, Aspilsan’ı, Aselsan’ı yok ettirmemeliyiz.

“Biz motor değil şeftali üretmeliyiz” diyen alçak zihniyete kapı aralamayalım.

Bilinmelidir ki, Türkiye’de cari olan iki zihniyet vardır. “Uşaklığa hayır diyen zihniyet” ve  “köleleştirilmiş Türkiye”yi arzulayan mandacı, köleci, maşacı, piyoncu efendimci zihniyet.

Kanaatimce ve Allah'ın izniyle Türkiye'de milletimiz köleci, mandacı, uşak ve piyon zihniyeti tarihe gömecek.

Teknolojide bir numara olacak ve “ne yaptıysam Allah rızası için yaptım” zihniyeti galip gelecek.

Evet.

Hadiselere günlük bakmamak gerekir. Günlük bakılırsa “olay ve olgular” doğru anlaşılmaz, yorumlanmaz ve tedbir alınamaz.

Türkiye’ye karşı kahpelikler, hainlikler, şerefsizlikler ve saldırılar hep olmuş ve günümüzde daha da artmıştır.

Elbette ki, bu saldırılar kahpecedir, haincedir, kalleşçedir ve şerefsizcedir. Yeni değil ve bitmeyecektir.

Önemli olan bu şerefsizliklerin, ihanetlerin kargaşanın sebeplerini ve müsebbiplerini bilmek, bunları yaptıranların ellerini kırmak ve beyinlerini dağıtmak, merkezlerini kurutmaktır.

Aksi takdirde bu hainliklerin önü alınamaz. Erbakanlar, Killigiller, Zümreler, Hürkuşlar gibi Bayraktarlar, Akşitler, Demirler, Kotiller vs. engellenir.

Bilinmelidir ki, tarihi süreç boyunca bu hainliklerin tek sebebi vardır İslam ve mazlum coğrafyaların kalbi ve beyni mesabesinde olan ve bu coğrafyalara hamilik ve öncülük yapan, “Hayır Diyebilen Türkiye*”in önünü kesmektir. “Köleleştirilmiş bir Türkiye”yi kurgulamaktır. Bilinmelidir ki, Tapınakçıların, haşhaşilerin ve Özetle tarih boyunca Siyonist haçlıların tek hedefi ve gayesi vardır.

O da “Türkiye”ye diz çöktürmektir. “Hayır Diyebilen Türkiye”yi engellemek, İHA’sını, SİHA’sını, KAAN’ını, yollarını, köprülerini, hastanelerini, tünellerini, üniversitesini, kısaca her şeyini dağıtmak ve karanlığa gömmektir.

Seçimden sonra bilhassa ekonomik alandaki tahribat, maaş ve gelirlerdeki dengesizlik “gümüş motor” üzerinde oynanan oyunun benzeridir.

İktidar gerçekten muktedir olduğunu göstermeli ve ithal edilen sözde iktisatçıları def etmelidir.

Siyonist haçlı zihniyetinin elemanlarına hayır diyebilmelidir.

Yıllar önce diplomat ve bakan olarak görev almış Kâmran İnan bu gerçeği kitaplaştırmıştı.

“Hayır Diyebilen Türkiye”.

Sadece şu ifadeler meramımızı anlatmaya yeterdir. Durumumuzu şu şekilde özetliyor. “İnsanımız, Türkiye’nin gür sesini duymaya hasret kaldı… Dış güçler bu cesareti, Ankara’nın teslimiyetinden, EVET EFENDİMciliğinden almaktadır. Milli menfaat sınırı aşıldığı, hatta Devlet onuruna dokunulduğu hallerde dahi, hükümetler tepkisiz kalmaktadır. HAYIR diyebilenleri az olmuştur.

Dış güçlerin bazıları, Osmanlı İmparatorluğu son dönemindeki uygulama ve alışkanlıkları devam ettirmekte, baskı politikası takip etmektedir s.5”

Dün olduğu gibi “şeftali yetiştirelim” zihniyeti gayelerini gerçekleştirmek için yaptığı ve yaptırdığı şerefsizliklerin ve kahpeliklerin haddi hesabı yoktur.

İslam ve mazlum coğrafyaların “kalbi” ve beyni” durumunda olan ve “Hayır diyebilen bir Türkiye”nin önünü kesmek için her daim taşeronlar ve piyonlar kullanılmıştır, kullanılmaktadır ve kullanılacaktır.

Türkiye’de ve mazlum İslam coğrafyasının genelindeki partilerin, örgütlerin adı, sıfatı ve sanı ne olursa olsun tamamı taşerondur, haindir, maşadır ve piyondur.

Piyonluk, taşeronluk ve maşalık mebzuldür coğrafyamızda.

Gazeteci kılıklı, akademisyen kimlikli, bürokrat yaftalı, sanayici, tüccar, partili veya başka sıfatla sıfatlandırılmış olabilir. Eylemlerine, söylemlerine, yazdıklarına veya yaydıklarına bakınız bunları anlarsınız.

Siyonist haçlı zihniyetliler piyonları ve taşeronları marifetiyle ayağa kalkmaya, ayakları üzerinde durmaya ve mazlum milletlere önderlik etmeğe çalışan “Hayır Diyebilen Türkiye”nin önünü kesmeye “ köleleştirilmiş bir Türkiye” oluşturmaya çalışmaktadır ve çalışmaya devam edecektir.

Gümüş motorlar, nu uçakları, hürkuşları engelledikleri gibi İHA’ları, SİHA’ları, Altayları ve dahi bilumum gelişmeleri engellemeye çalışacaklardır.

Ekonomi üzerindeki oyunu bu gözle okumak gerekir ki, gelişmeler engellenemezsin ve Türkiye mazlumların sesi olarak tarihe adalet damgasını vurabilsin.

İnanıyorum ki, Türkiye Allah’ın izni, keremi, lütfü ve merhameti ile bu oyunu bozacak kudrettedir ve Siyonist haçlı zihniyetinin uşaklarını tarih yazarak tarihe gömecektir.

Evet,

Kamran İnan “Türkiye ayağa kalkmalıdır. Kalktığı zaman, karşısındakilerin daha uzun boylu olmadığını görecektir; şimdiye kadar, arka arkaya sıraladığı EVETlerden üzülecektir; başını dik tuttuğunda HAYIR demenin zor olmadığını görecektir; ufku genişleyecek, büyük Türk dünyasını görebilecektir, tarihi ile barışacak, içindeki küllenmiş heyecan dışarıya vuracak, üzerindeki ürkekliği atacak, güven kazanacaktır.

Türkiye’nin, kendini bulması için şok tedavisine ihtiyaç var. 60 (bugün 85) milyon olarak, hep beraber, çığlık attığımızda, pek çok çığ başlatacağımızdan eminim. S.93” diyor.

Evet,

Türkiye Erbakan’ın, Vecihilerin, Killigillerin, zümrelerin ve binlercesinin mücadelesini ve davasını anlamalı ve bugünün davası olanları sahiplenmelidir.

Selam ve Sabırla… 19.07.2023

 

                                                       

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?