Vefatının sene-i devriyesi Münasebetiyle S. Ahmet Arvasi’den seçilmiş sözler
Veysi ERKEN Dr.
Allah’a kul olmak demek, başka hiçbir şeye “kul olmamak” demektir.
İslâmiyet, hiçbir ırkın, kavmin, zümrenin, partinin, ailenin ve şahsın inhisarında değildir. O, Allah’ın dinidir.
Türk devletini yıkmak ve Türk milletini parçalamak isteyen bölücüler yalnız Türklüğe değil, İslam’a da ihanet etmektedirler.
İtikat ve ibadete bid’at katan, İslamiyet’i kendi dar idraklerine göre tamamlamaya kalkan beyinsizler, kendilerine ne ad verirlerse versinler, asla İslam’a hizmet etmemektedirler.
Dinimizin ve milliyetimizin düşmanları, din ve milliyet gibi iki mukaddes varlığımızı birbirine düşman göstermek oyunundan kolay kolay vazgeçeceğe benzemiyor.
Şaşarım insanların haline; geçimi maaştan, şifayı ilaçtan bilirler.
Düşünen insana saygı duyulur, şartlanmış insan saygı değer bulunmaz.
“Ben” sayısız parçacıkları birlik prensibinde tutmaya muvaffak oldukça yaşar.
Batmayacağına inanarak suya bas, yürür gidersin. Mucize yürüyebilmen değil, inanabilmendir.
Varlığımızda, duyularımızda, isyan eden bir prensip vardır. Bu insan zihninin tabiatı icabıdır.
İslam dünyasını esir almak isteyen şer kuvvetlerin ilk hedefi Türk devleti ve Türk milleti olmuştur.
Biz Müslüman Türk üz. Bizi, gelecek asırlarda yine biz olarak temsil edebilecek güçlü kadrolara muhtacız. Kadrolar değişmedikçe, anayasalar, kanunlar, kararnameler ve tüzükler değişse bile bir mana ifade etmez.
Kesin olarak iman etmişimdir ki, Müslüman Türk milleti ve onun devleti güçlüyse, İslam dünyası da güçlüdür.
Biz zeki doğarız, fakat aklı sonradan kazanırız.
Madde dünyası, kendini çevreleyen yokluk fikrinden kurtulamaz.
Biz yalnız objeleri idrak etmeyiz, bu idrakimizi de idrak ederiz.
Sayılarda anlaşmak kolaydır da, kelimelerde ve kavramlarda anlaşmak zordur.
Ölüm, maddi varlığımızı değil, orijinalliğimizi ve manamızı tehdit etmektedir.
Her halde, tehlikeler ihtiyaçlara, ihtiyaçlar ise istek ve ilgilere vesile olmaktadırlar.
Türk Milletinin hayatî meselesi, tamamen kendinden olan kendini çok seven milli tarihine, milli kültürüne gönülden bağlı ve bu değerlere yabancılaşmamış aydın ve milliyetçi kadrolardır. İşte milli eğitim Türk Milletine daima bunları vermelidir.
Tarihine, kültürüne, bayrağına, devletine ve milletine yabancılaşmış nesiller ve kadrolar teşekkül etmişse, bizi biz yapan milli ve mukaddes değerlerimize alenen tecavüz edilebiliyorsa, devletin ve milletin bütünlüğüne yönelen eylemler pervasızlaşmışsa, bunları sadece sosyal değişmelerin doğal sonuçları olarak yorumlamak mümkün değildir. İhanetle, kendini sosyal değişmenin sancıları ile maskeleyemez.
Bugün yeryüzünde iki sömürgeci “blok” vardır. Bunlardan biri kara renkli “kapitalist emperyalizm”; diğeri ise bütün fraksiyonu ile “kızıl emperyalizm”. Birincisi “çok uluslu şirketlerin” paravanasında, “az gelişmiş veya gelişmekte olan halklara yardım etmek, özgürlük ve uygarlık götürmek” maskesi altında, ikincisi de “ezilen, sömürülen halklara bağımsızlık, özgürlük ve adalet götürmek” maskesi altında,”sınıfsal savaş” sloganı ile “iç savaşlar” çıkarmakta ve “dünya proleterlerinin dayanışması” adı altında işgalini gerçekleştirmektedir.”
Selam ve Sabırla… 31.12.2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?