Kuşatmadan Kurtulabilecek miyiz?
Veysi ERKEN Dr.
Türkiye, Siyonist haçlı zihniyetinin kuşatmasını imha etmese veya edemezse devletler ve milletler mezarlığında kendine yer bulacaktır. Defalarca bu konuyu yazdım, çırpındım. Türkiye’de bir İslamsızlaştırma politikası güdülüyor ve nesillerimiz hızla tahrip ediliyor.
Gidişat felaket çukuruna doğrudur. Çukurun kenarından dönebilecek miyiz?
İnşallah döneriz, dönebiliriz. Ayette “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız. Âl-i İmrân-103” gerçeğine işaret ediyor ve dönüş yolunu gösteriyor.
Evet.
Kur’an-ı Kerim’e dönersek felaket çukurundan uzaklaşabilir ve felaha erebiliriz.
Bu gerçeği yıllar önce şu şekilde dile getirmiştim.
“Türkiye kuşatma altında mı?
Keşke bu soruya hayır diyebilseydik.
Tabii ki, akla gelebilecek soru hangi açıdan kuşatma söz konusudur.
Bize göre her konuda kuşatmadan bahsedilebilir.
En önemli ve tehlikeli kuşatma ve istila kültürel kuşatma, zihni işgaldir. Deniz Şar kültürel kuşatmadan bahsediyor.
Türkiye Kültürel Genetik Araştırmaları Düşünce ve Teşhis Platformu Onursal Başkanı Deniz Şar, Türkiye’nin Siyonizm’in kuşatması altında olduğunu şu şekilde gündeme getiriyor. “Bu soy ülkemizde hemen hemen her kademeye sızmış durumdadır. Bu bir milli güvenlik meselesidir. Bunun siyasi terimine Siyonizm deniliyor. Türkiye Siyonizm'in işgali altındadır. Adamların kimlikleri Türk ve Müslüman isimleri altında gizlidir.”
TV'lerde yapılan tek taraflı ve gizli yayınlarla Yahudilik propagandası yapıldığını dile getiren Şar, örnek de verdi: “Örneğin ‘Kaderin Çağrısı' filmi bir TV kanalında Ramazan ayı boyunca 5-6 defa yayınladı. Bu filmde gösterildiği gibi Siyonistler, Türkiye'de de gerçek isimlerini değiştirerek faaliyetlerini en önemli kurumlarda sinsice yürütüyor. Ramazan'da bu amaçla çok fazla bir kampanya düzenlendi. Bu adamların amacı iyiyi kötüleme, doğruyu yanlışlama, hayırlıyı kara gösterme, yaptığınız her çabayı karalama üzerine kuruludur. Bunlar kendilerini deşifre edenleri karalıyorlar. TV, gazete ve medyayı kullanarak nesilden nesle bu görüşlerini aktarmaya çalışıyorlar. Türkiye Siyonizm'in işgali altındadır. Bu şekilde devleti yürütmemiz mümkün değil. Bunların arkasında gizli örgütler ve istihbaratlar var.”
Deniz Şar: Cumhuriyet döneminde Almanya'dan getirilen Yahudi profesörlerin Türkiye'deki üniversitelerin temellerini kurduklarını söyleyen Şar, “Bu adamlar Türk isimlerini almış Yahudileri yerlerine bırakarak ülkelerine gittiler. Bundan beri Türk akademisi, sözde bu bilim adamlarının gölgesinde bunların istikametinde ve kadrolaşması ile gelişmiştir. Şimdi bu bilim adamları İslam düşmanlığını laiklik olarak satarlar. Burada laiklikten amaçlanan şey İslam düşmanlığıdır” http://www.habervaktim.com/haber/259372/turkiyede-siyonizm-tehlikesi.html
Deniz Şar’ın ifadesine katılmakla birlikte kuşatmanın daha kapsamlı olduğunu düşünüyorum.
Hatta Türkiye’nin bir kuşatma altında olduğunu fark etmemek dünyadan kopuk olmak demektir diyorum.
Kuşatmanın varlığı operasyonlarla aleniyet kazanmıştır. Bu operasyonları etkisizleştirmek ve kuşatmanın devamlılığını sağlamak için medyadaki kaleşorler, yorumcular ve borazanları izlemek yeterlidir.
Tekrar hortlatılan PKK katliamlarının planlayıcılarının da aynı şebeke olduğu bilinmelidir. Adı ne olursa olsun bu şebeke Türkiye’de yaşayanların huzuru ve mutluluğunu arzu etmez.
Kuşatmanın sanayide, ticarette, eğitimde, kültürde kısaca hayatın tüm alanlarında devamı istenir.
Kitle uşaklar marifetiyle uyutulur.
Uyananlar hemen yaftalanır.
Uşakların efendilerinin emirleri doğrultusunda Tevhidi kültürümüzü ve yaşantımızı tahrip etmekle görevli oldukları unutulmamalıdır.
Malum çetenin her alanda seçici davrandıkları, kendi akraba ve taallukatını malum yerlere yerleştirdikleri ve onları parlatarak halkı uyutmaya çalıştıkları göz ardı edilmemelidir.
Kısaca kuşatma kriptolar marifetiyle devam ettirildiği unutulmazsa felah söz konusu olur.
Adı Ali, Cemal, Kemal, Ahmet, Mehmet olan kriptolara aldanmamak gerekir ki, kuşatma bitsin. 24.08.2012”
Selam ve sabırla… 04.06.2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?