28 Ekim 2014 Salı

Provokasyon



Provokasyon
Veysi ERKEN
İktidar erkini elinde bulunduranlar ne zaman ülkemizde “hak ve özgürlükler” bağlamında düzenleme yapmayı düşünmüşlerse “terör ve silah baron”ları hemen piyonlarını devreye sokmuşlardır.
Piyonlar vasıtasıyla merhum Özal’ın açılımı 33 erin şehid edilmesi ile durdurulmuş, merhum Alparslan Türkeş’in “Türkler ne kadar Türk ise Kürtler de o kadar Türk’tür, Kürtler ne kadar Kürt ise Türkler de o kadar Kürt’tür” mealindeki anlayışı akamete uğratılmıştır.
Doksanlı yıllarda oyunlaştırılan senaryo bugün de tekrar edilmektedir. Gezi, Aralık, Kobani bahanesi, Validebağ senaryoları ceffelkalem sıralanabilir oyunlardır.
Baronların piyonları muhtelif kılıklıdır. Son piyasaya sürülenler derviş kılıklılardır. Bunların maskesi gezide düşmüş Validebağ'da yüzleri görünür olmuştur.
Son olayları ve provokasyonları bu gözle incelemek, anlamak ve tedbir almak durumundayız. Aksi takdirde “maşa”larla uğraşılırken maşaları tutan eller görünmez ve senaryo oyunlaştırılarak devam eder.
Bilinmelidir ki, adı, sıfatı, görüşü ve yaklaşımı ne olursa olsun şiddeti körükleyen, kutsayan, teşvik ede, başka ülkeleri “otorite” kabul eden ve rol oynayan piyondur. Uşaklık mesabesindedir.
Ve bilinmelidir ki, ülkemizde akan her damla kanın müsebbibi eller terör ve silah baronlarının esiri ve uşağıdır.
Dolayısıyla İslam’ı hayat tarzı olarak yaşamak isteyen hiçbir fert kanı kutsamaz. Şiddeti ve haksızca yapılan katliamı reddeder. Gereğinin yapılmasını bekler.
İslam’la Müslümanlaşmış fertler “haksızca bir nefsin katledilmesini bütün insanlığın katli” olarak görür. Buna inanır.
Son provokasyonlar artık bizi tefekküre yöneltmeli ve “felahın yolu”ndan ayırmamalıdır. Hak ve özgürlükler için “cesur yürek”lere ihtiyaç vardır.
Ülkemizi ve insanımızı seven herkes “cesur yürek” olmaya davetlidir. 
Selam ve Sabırla 28.10.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?