23 Mayıs 2020 Cumartesi

Sala


Sala

Veysi ERKEN

            Ne ile beslenirseniz öyle kokarsınız” diye meşhur bir söz vardır. Buradan hareketle şunu söyleyebiliriz.
            İnsanın hafızası ne ile doldurulursa ifade edeceği kelimeler ve kuracağı cümleler odur. Hayatını o bilgilerler tanzim eder.
            Rivayete göre Türkiye’nin nüfusunun ekseriyeti “Müslüman”.
Elhak görünüşte doğru. Ama aramızda “sosyolojik Müslüman”ın oranı ne? Doğrusunu sorarsanız bilmiyorum.
            Malum ifade 28 Şubat’ın meşhurlarından birisine aittir. Kendini “sosyolojik Müslüman” olarak tavsif ediyordu münafık.
            Bu tabir gayet açık.
            “Münafık” kelimesini ifade eder.
            Özellikle içimizi “habis ur” gibi saran “haşhaşin” zihniyeti ifsadını zihinlere kazımış durumdadır. İçimizdeki münafık sayısı çok. Öyle ki, deist olanı ve öleni bile var.
            Bir başka deyişle bu ifsad ve virüs hareketi içimizdeki “münafıklar”ın sayısını ve kullandıkları yöntemlerin çeşitliliğini arttırmıştır.
            İçimizde pek çok ajan (1) ve casus(2) yetiştirilmiştir. Merhum Mehmet Şevket Eygi içimizde mebzul miktarda casusun olduğunu ifade eder.
            Nifak tohumlarını serpmiştir içimize.
            Biliyorsunuz “nifak” hareketleri Hz. Peygamber döneminde, Medine’de hem “İtikadi” hem de “ameli/ siyasi” bir şekilde başlamıştır. (3) Günümüzde de etkisini arttırarak devam ettirmektedir.
            Kitap ve Sünnetten haberdar olanlar bilir. Kur’an-ı Kerim insanları vasıflarına göre değişik şekillerde tanımlayarak ayırır.
            Mümin, Kâfir ve Münafık bu ayırımlardan biridir.
            Kâfir ve Müminin konumu açık ve bellidir.
            Ya Münafık.
            İşte belirsizlik buradadır     Münafık Müslüman görünür ve zihinleri ifsad eder. İkiyüzlü demek az gelir. Kur’andaki ifadesiyle köstebek yuvası gibidir.
            Münafık, yapılan her doğru ve güzel şeyi bozmaya, itibarsızlaşmaya ve anlamsızlaştırmaya çalışır.
            Kafa karışıklığını oluşturmak onun en önemli konforlarındandır. Tarihte ve günümüzde haşhaşinlerin genel seciyeleri ve özelliğidir. Virüs oldukları için bünyeleri ve kavramları bozmakta mahirdirler
            Biraz tarihi bilgisi olan haşhaşin virüslerinin yöntemlerini bilir.
            Asırlar öncesinin Münafıklığı ile bugünün münafıklığı arasında mahiyet farkı yok.
            Doğru ve güzel olan her şeyi ifsad etmek başlıca gayeleri ve şiarlarıdır.
            Mesela “Sala” kavramını ne anlam olarak bilir, ne de kaynaklarını.
            Ahkâm keser münafık.
            Biraz okusa ve tahkik etse öğrenecek, belki iman edecek.
            Münafık ya.
            Okumaz, öğrenmek istemez konuşur.
             Bilen bilir. “Sala” Kur’an-ı Kerimde geçer. “Sala” kelimesi Kur’anda 124 yerde yer alır.(5) İ”S ala”nın, ibadet etmek, Namaz kılmak, Dua etmek, Yardım etmek gibi başlıca anlamları vardır.
            Münafık bilmez, bilmediğini de bilmez.  Öğrenmek istemez. Araştırmaz.
            Namaz kılar gibi yaptığı için Namazda okuduğu duaları ve anlamlarını da bilmez.
            Münafık tarih de bilmez.
            Çünkü okumaz.
            Artuklu’yu, Eyyubiyi, Memlukluları bilmez. Hele hele bunların Fatımi(haşhaşin) Tapınakçı ortaklığına karşı yürütülen mücadelesini hiç bilmez. (6)
            Kalavun’u da bilmez. “Sala”yı minarelerden neden okuttuğunu merak etmez.
Zaferlerin devamı ve gönüllerin ihyası için mescitlerde ve camilerde “sala” ile Allah’tan “yardım” istendiğini hiç bilmez.
Sala” aynı zamanda intibah için Cuma günlerinde, Kadir gibi gecelerde, Sabah vaktinde, sevinç günleri olan bayramlarda ve vefat edenin ilamı için okunduğunu da bilmez.
“Sala” bilmez.
“sala”ya kimlerin karşı çıktığını bilir de bilmez.
Kalavun devrinde, salaya haşhaşin ve tapınakçılar karşı çıkıyordu. Günümüzde ise uzantıları.
Hatırlayınız 15 Temmuzu.
Direniş ve zafer nişanesiydi “sala”.
O gün kimler karşı çıkıyordu bir hatırlayın.
Hatırlayın tepemize bomba yağdıran haşhaşinleri, Siyonist haçlı zihniyetinin uzantılarını.
Çok eski değil.
Hafızanızı kaybetmiş değilsiniz diye düşünüyorum.
Aynı taife bugün de “sala”ya karşı çıkıyor anlamını, kullanılışını bilmeden. Daha doğru bir ifadeyle olay ve olguları saptırarak karşı çıkıyor. Bilerek karşı çıkıyor efendilerinden aldıkları emirle.
Bir afet yaşıyor dünya.
Bırakın dünyayı.
Türkiye yaşıyor.
Yardım talep ediyoruz.
Kimden.
Rabbulaleminde.
Hani Fatiha suresinde “iyyake na’budu ve iyyake nestain” diyoruz ya. Biz sadece Rabbimizden yardım diliyoruz “Sala” ile.
“Sala” ile Rabbulaleminden yardım talep ediliyor, insanımız intibaha davet ediliyor.
İyiliğin ikamesi, istikametin doğrultulması ve kametin gerçekleşmesi için “sala” okunuyor, münafık bidatçılar rahatsız oluyor.
Normaldir.
Bilenler bilir. Başlıca başına bir sure vardır Münafıklarla ilgili. Bir ayette cehennemin dibinde olacakları muştulanır.
Hâsılı kelam. “Sala” bir duadır. “Sala” zaferin muştusudur. “Sala” bir direniş ve diriliştir.  “Sala” her türlü afetin defi için Allah’a bir yakarıştır.
“Sala” aynı zamanda sadece Allah’ın huzurunda eğilen başların yükselişi ve direnişidir.
“Sala”yı çarptırmak, anlamsızlaştırmak ve hayatımızdan çıkarmak isteyen fesadçı münafık bidatçiler için duam şudur.
Salasız ve Selamsız kalın.
Bizler ise ömrümüz vefa ettikçe “sala”lı kalalım inşallah. “Sala”larımız ve “Ezanlarımız” minarelerden daim olarak dünyanın her yerinde ve noktasında duyulsun inşallah.
Selam ve Sabırla…


  3-  Ahmet Sesizli, Hz. Peygamber Devrinde Nifak Hareketleri, TDV yayınları, Ankara 2013.
. 4-Mümin, Kâfir ve Münafıkların niteliklerini öğrenmek isteyenler Bakara suresinin ilk 16 ayetlerini okusun. İlk beş Müminleri, 6-7 Kâfirleri, kalanı en tehlikeli grup olan Münafıkları anlatır

 5- Mehmet Okuyan, Çok Anlamlılık Bağlamında Kur’an Sözlüğü, Düşün Yayınları, İstanbul 2017.
 6- Amın Maalouf, Arapların Gözünden Haçlı Seferleri, YKY, İstanbul 2018.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?