Kuran’ın Terk Edilişini izah Eden Hz. Ali’nin r.a. mektubu
Veysi ERKEN
Müslüman’ın en temel sorunu Kur’an-ı Kerimi okumaması, öğrenmemesi, anlamaması ve yaşamamasıdır.
Maalesef Kur’anı-ı Kerimin terki (mahcur bırakılması enken dönemde başlar. Hz. Ali r.a. bu hakikati yazdığı mektupta belirtir.
Umulur ki, Alevlisi, Sünni’si, şiisi, nakşisi ve dahi kendini İslam dairesi içinde gören herkes ve her yapı bu tür belgeleri okur, tefekkür eder ve Kur’an ve uygulaması olan sünnete, Kur’an zeminine döner ve hayatını buna göre tanzim etmeye çalışır.
Tebliğ vazifemizi yapıyoruz inşallah.
Hidayet Allah’tan.
İşte o mektup.
“Allah, Muhammed'i (s) kullarını putlara tapmaktan Kendisine tapmaya, Şeytan'a itaatten kendisine itaate çıkarmak için ve daha önce bilmedikleri halde Rablerini bilsinler, reddettikleri halde O'nu ikrar etsinler, inkâr ettikleri halde varlığına inansınlar diye -açıkladığı ve sağlamlaştırdığı Kur'ân'la- hak ile gönderdi. Münezzeh Olan Allah, O'nu görmedikleri halde kudretinden gösterdiği şeylerle Kitabında onlara tecelli etti. Cezalarla kökünü kazıdıklarını nasıl yok ettiğini ve intikamlarla biçilenlerin nasıl biçildiğini hatırlatarak onları saltanatıyla korkuttu.
Benden sonra, haktan daha gizli ve batıldan daha açık, Allah ve Resûlü hakkında yalandan daha çok şeyin olmadığı bir zaman gelecek. Bu zamanda yaşayanlar için, hakkıyla tilavet edilirse Kur'ân'dan daha satılamayan (çorak, işlenmemiş) bir mal; bağlamından koparılırsa ondan daha revaçta olan bir şey yoktur.
Şehirlerde iyilikten daha kötü ve kötülükten daha iyi bir şey yoktur.
Taşıyanları, Kitabı atar; hâfızları, onu unutur.
O gün, Kitap ve ona bağlı olanlar, sürgün ve kovulmuşlardır.
Onlar, bir barındıranın barındırmadığı, aynı yolda birbirleriyle arkadaşlık eden iki arkadaştırlar.
Kitap ve ona bağlı olanlar, o dönemde de insanlar arasındadırlar; ancak onların içinde değildirler. Onlarla beraberdirler; ancak onlarla değildirler. Zira bir araya gelseler bile sapıklık, hidayete uymaz.
Topluluk, ayrılık üzerine anlaşmış ve birlikten ayrılmışlardır.
Sanki onlar Kitabın imamlarıdır; Kitap onların imamı değil! Yanlarında Kitabın isminden başka bir şey kalmamıştır. Onun sadece hattını ve yazısını bilirler.
Onlar, daha önce salih kişilere yönelik her türlü yergide bulunmuşlardı. Onların Allah'a olan sadakatlerini yalan olarak isimlendirmişlerdi.
İyiliğe, kötülüğün cezasını vermişlerdi.
Onun için mazeretin reddedildiği, tövbenin kaldırıldığı, kendisiyle felâket ve musibetin vâcip olduğu ölüm indiğinde, sizden önce uzun emelleri olan ve ecellerinin uzak olduğunu zannedenler helâk oldular.
Ey insanlar!
Kim Allah'ı nasihatçi kabul ederse başarılı kılınır. Kim O'nun sözünü rehber edinirse daha isabetli olana ulaştırılır.
Allah'ın komşusu güvendedir; düşmanı ise korku içindedir.
Allah'ın azametini bilen kişi, övünmemelidir. O'nun azametini bilenlerin yüceliği, tevazu göstermeleridir. O'nun kudretini bilenlerin esenliği, O'na teslim olmalarıdır.
Sıhhatlinin uyuzdan ve sağlıklının hastalıklıdan kaçtığı gibi haktan kaçmayın!
Biliniz ki, onu terk edeni bilmeden olgunluğu bilemezsiniz.
Çiğneyeni bilmeden Kitabın sözleşmesini yerine getiremezsiniz. Kitabı atanı bilmeden ona tutunamazsınız. Bunu, ehli olanlardan isteyin; onlar ilmin yaşamı, cehâletin ölümüdürler.
Onlar, hükümleri ilimlerinden, sessizlikleri konuşmalarından, zâhirleri bâtınlarından size haber veren kişilerdir. Ne dine muhalefet ederler; ne de onda ihtilaf ederler. O [din], onlar arasında doğru söyleyen bir şâhit ve konuşan bir suskundur. "
Umulur ki, Kur'an'a döneriz, okuruz, öğreniriz. anlarız ve yaşarız.
Kur’an zemininde düşünüp islam'ı kâmilen yaşamaya çalışanları ve çalışacakları tefekküre davet ediyorum.
Nerede hareket var orada bereket vardır.
Selam ve Sabırla… 12.06.2023
*Nehcü’l Belâğa, Hz. Ali, Çeviren. Adnan Demircan, Beyan Yayınları, İstanbul-2012, s. 150-151”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?