27 Temmuz 2012 Cuma

İki Şeyi Unut İki Şeyi Asla Unutma

İki Şeyi Unut İki Şeyi Asla Unutma

Veysi ERKEN

İnsanın yaratılış gayesi vardır.

Hayatını yaratılış gayesine uygun huzurlu ve bahtiyar yaşamak isteyen insana iki şeyi asla unutmaması ve iki şeyi hatırlamaması tavsiye edilir.

Bu tavsiye rivayete göre Lokman Hekim tarafından yapılmıştır.

Değerler bunalımı yaşadığımız bu günlerde hoşuma giden bu tavsiyeyi sizlerle paylaşmak istedim.

İnsanlığa değer kazandıran iksir.

Lokman Hekime insanın mutlu ve huzurlu olması neye bağlıdır diye sorduklarında verdiği cevap şu olmuş.

Huzurlu ve mutlu olmak istiyorsanız Cenabı Allah’ı ve Ölümü asla unutmayınız, sizin yaptığınız iyilikleri ve size yapılan kötülükleri ise unutunuz.

Huzurun formülü gayet basit değil mi?

Elbette basit.

Allah’ı ve Ölümü unutmayan insandan başkasına zarar gelmez. Allah’ın kulu olduğunu ve kendisine çizilen hudutlar içinde kalması icap ettiğini tefekkür eder ve kalmaya çabalar. Hayatını Allah’ın vaz ettiği ilkelerle şekillendirmeye çalışır.

Ölüm düşüncesi iyiliklerin iksiridir. Ölümü tefekkür eden ve unutmayan hesap gününü bilir, hesabının kolay olması için gayret eder.

Bahtiyarlık ve huzurun formülünün diğer yarısına gelirsek bu kısım da çok önemlidir.

Kâmil olma arzusunda olan yaptığı iyiliklerle övünmez. Onlar yapılmış ve bitmiştir. İyilikler iftihar vesilesi değildir.

Kâmil insan “sağ elin yaptığı iyilikleri sol elin bilmemesi” şiarı ile hareket eder. İyiliklerini heva ve hevesine feda etmez.

“Hayy’dan gele Hu’ya gider” anlayışı ile iyiliklerini “Hayy (Allah” Hu(Allah) için yapar.

İnsanoğluyuz. Bize kötülükler yapılabilir. Bazen en yakın zannettiklerimizin kötülüklerine de maruz kalabiliriz.

Huzurlu ve bahtiyar olmak istiyorsak bize yapılan kötülükleri unutmamız gerekir. Yapılan kötülüklerle sürekli yaşayanın kalbi kararır. Kalbi kararanın huzuru ve bahtiyarlığı söz konusu olamaz.

İşte huzur ve mutluluğun kısa formülü.

Bunu tatbik etmek kolay mı?

Elbette ki, kolay değil.

Huzuru arayan insan zora talip olur.

Çünkü bilir ki, “Her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır”

Biz dileyelim Cenabı Allah bize zorluğu kolaylaştırır.

Yeter ki biz azmedelim.

Huzuru ve bahtiyar olmayı hedefleyelim.

Formülü beğendiyseniz hayatınızın bir düsturu olsun.

Mutlu ve huzurlu günler hepimizin olsun.

Selam ve Sabırla…

12 Temmuz 2012 Perşembe

Taziye

Taziye

Veysi ERKEN

“Acı paylaşıldıkça azalır” anlayışı hayatımızın bir parçasıdır. Bütün unutturmalara rağmen “ölüm”lerde acılar paylaşılmaya çalışılır.

İslami kültürde taziye acının paylaşılmasının bir gereğidir.

Hayat şartlarının değişmesi, iletişimin kolaylaşması ve şehirlerin kalabalıklaşması sebebiyle “taziye”nin farklı şekillerde yapılmasını zorunlu kılmıştır.

Günümüzde telefonla, e-mail ile taziyelerde bulunulmakta ve acılar paylaşılmaktadır. Şartların değişmesi ve şehirlerin büyümesiyle evlere sığamaya kalabalıklar için taziye mekânlarının oluşturulması gündeme gelmiş olduğunu görmekteyiz.

Taziye mekânları oluşturma geleneği Mardin vilayetimizin Midyat ilçesinde başlamış akabinde Güneydoğuda yaygınlık kazanmıştır.

Seyyar taziye çadırı geleneğini Malatya belediyesi tarafından başlatıldığını görmüş bulunmaktayız.

Temennimiz sabit veya seyyar bir şeklide taziye mekânların bütün şehirlerimize yayılmasıdır.

Özellikle şehirlerimizin buna ihtiyacı vardır.

Bu konuda belediyelerimize, il genel meclislerimize, cami derneklerine ve diğer STK’lara büyük görev düşmektedir.

Taziye mekânlarının ehemmiyetini yeni katıldığım taziyelerle daha iyi bir şekilde fark ettim.

Amcamın kızı ve Teyzemin oğlunun dört gün ara ile vefat etmeler nedeniyle bahsi geçen taziye mekânlarına gittim.

Üç gün devam eden taziyede dini konulara vakıf olan birinin öncülüğünde “A’zamallahu ucurekum, ve ahsene a’zaekum, ve ğafara marhumekum( marhumetekum) bi şerefi resulullah (s.a.v.) ve ala alihi ve ashabihi ecmain. İle ruhi mevtakum elfatiha duası okunduktan sonra hazır olan herkes Fatiha süresini okur ve vefat edenin ruhuna hibe edilir. Bu dua yeni gelen herkes için okunduğu ve akabinde herkes Fatiha okuduğu gibi, taziyelerini telefonla bildirenler adına da okunur ve Fatihalar vefat edenin ruhuna hibe edilir.

Taziye bu anlamda aynı zamanda bir değerin aktarılması ve yaşatılması anlamına gelir. Taziye mekânlarında okunan Yasinler ve yapılan dini sohbetler acının hafiflemesine vesile olur.

Taziye mekânlarında genel anlamda en son vefat eden için mevlit okutulur.

Taziyeler bir anlamda tanışma, kaynaşma, yardımlaşma, dayanışma ve acıyı paylaşma yaşayışını sağlamış oluyor.

En önemlisi Taziye mekânlarının bilgilenme alanlarına dönüşmesidir.

Güneydoğuda ihya edilen bu değerin en kısa zamanda ülkemizin en ücra köşesine kadar yaygınlaşmasında fayda umuyorum.

Bilindiği üzere insanın bilmesi ve unutmaması gereken iki şey vardır.

Biri “Allah” diğeri “ölüm”dür.

Allah ve ölümü unutmayan insan daha az günah işliyor ve daha az kırıcı oluyor.

Mutlu bir toplum için bu iki değere ihtiyacımız var.

Taziye çadırları Allah ve ölümü hatırlatarak ihtiyacımızı gideriyor.

Selam ve Sabırla.