30 Ağustos 2014 Cumartesi

Yeni Dönem ve Acil Beklentiler



Yeni Dönem ve Acil Beklentiler

Veysi ERKEN

            Yeni dönem ve yeni başlangıçlar beraberinde yeni beklentileri oluşturur. Peşinen şunu söyleyeyim ki, yanlış anlaşılmayayım. Eski dönemden hiçbir şahsî beklentim ve talebim olmadığı gibi yeni dönemden de şahsi hiçbir beklentim ve talebim yoktur ve inşallah olmayacaktır.
            Hepimiz biliyoruz ki, yeni dönem 10 Ağustos 2014 seçimleri ile başladı.
İlk olarak halk Başkanını seçti. Fiili olarak Başkanlık dönemine doğru yol alıyoruz. Umulur ki, iktidar partisi ile birlikte muhalefet de buna intibak eder ve kısır çekişmeler olmaz.
Muhalefet ve iktidar şunu kabullenmek durumundadır. Türkiye’nin çekişmelere değil yeni hizmetlere ve ufuklara ihtiyacı vardır.
İktidar ve muhalefet buna odaklanmalıdır.
            Yeni dönemde Cumhurun Başkanlığına seçilen Recep Tayyip Erdoğan seçim meydanlarında vaat ettiği gibi hükümete başkanlık etmesi gerekir ki, yönetimde istikrar olsun ve meydanlardaki sözlerini yerine getirebilsin.
            Kısaca yeni Başkana ve Başbakana başarılar diliyorum ve icraatlarını bekliyorum..
            Umarım ki, gerçekleştirecekleri icraatlarla hedefler kısa vadede tahakkuk eder ve toplum huzur bulur.
            Uzun vadeli hedefleri bilmem ama toplumun bazı konulardaki acil beklentilerini kısa vadede çözmeleri gerekir.
            Bu beklentileri maddeler halinde sıralayacak olursak;
            BEDELLİ konusu öncelikli beklentidir. Bu konuda hem Recep Tayyip Erdoğan’ın hem de MSB İsmet Yılmazın açıklamaları ve taahhütleri vardır.800 Bin genç ve bunların aileleri sabırsızlıkla bu konunun çözülmesini bekliyorlar.
            Bir diğer beklenti TORBA kanunu ile vaat edilenlerdir. Umarım ki, BEDELLİ de TORBAya sokularak milyonların beklentileri karşılanmış olur.
            ANAYASA onulmaz bir yaraya dönüştü. Yeni hükümet ve cumhurun Başkanlığına seçilen Recep Tayyip Erdoğan hemen bir metin açıklamaları gerekir. Metin halkın görüşlerine açılmalı ve Eylül ayı içinde meclis gündemine getirilmelidir. Böyle bir çalışmaya destek olmayacak muhalefet kendini tasfiye etmiş olacak. Dolayısıyla bu konudaki öncü görev Başkan sıfatıyla Recep Tayyip Erdoğan ve yeni Başbakan Ahmet Davutoğlu'nundur.
            Yeni dönemden akademisyenlerin de beklentileri vardır. Özellikle akademisyen olan Başbakandan beklenti çok yüksektir. 2500-3000 aralığında maaşla akademik çalışmanın yapılamayacağını en iyi bileceklerden birisi başbakandır. Umarım ki bu konunun stratejik derinlik konusu olduğunu Başbakanda biliyordur.
            Yeni dönem yeni umut ve yeni beklentiler demektir dedik.
            Öğrencilerin de beklentileri vardır yeni yönetimden. Özellikle yüksek öğretim öğrencilerinin barınma sorunu acilen çözülmelidir. Prefabrik yurtlarla bu konu bir ayda çözülür. Bu konuyu daha önce dile getirmiş ve çözüm yolunu göstermiştim. Arzu ederlerse topyekûn Yüksek öğretim ile ilgili çözüm yollarımı kendilerine iletebilirim.
            Yükseköğretim denilince akla hemen tıp eğitimi gelir. Sağlık sorununun çözülmesine katkı sağlamak isteyenlerin ilk yapmaları gereken iş her üniversite bünyesinde bir tıp fakültesini açmaktır. Kısa sürede eğitimde kalite oluşur ve istihdam açığı ortadan kalkar. Tabi ki, tıpçılar buna şiddetle karşı çıkacaklardır. Buna hazırlıklı olunması gerekir. Zira bilinen husustur ki, meslek taassubu yüzünden bu tip karşı çıkmalar her zaman ve her meslek grubu için caridir.
            Bunlara ilaveten en önemli beklentimiz her alanda şeffaflık ve özgürlüktür. Bilinmelidir ki, derin veya sığ fark etmez bütün çetelerle mücadelenin zaferle sonuçlanması iş ve işlemlerin şeffaf yapılması ve özgürlük alanlarını daraltmamasına bağlıdır.
            Biz yeni dönemin yönetim aktörlerinde bu şeffaflığı ve özgürlüğü bekliyoruz.
            Cesur yüreklere, ahlaki duruşlara, düzgün kamet ve istikametlere ihtiyacımız vardır.
            Beklentilerimiz çoktur.
            Beklentilerimizin karşılanması için 24 saat çalışacak ve koşturacak samimi, dürüst, şeffaf ve özgürlükten yana insanlara ihtiyaç vardır.
            Umarım ki, yeni dönemde bunları görürüz.
            Selam ve Sabırla.

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Milletin Devleti mi? Devletin Milleti mi?



                                                                                                          
Milletin Devleti mi? Devletin Milleti mi?
Veysi ERKEN

            Bugüne ışık tutan bir yazım. Umarım ki, yeni Anayasa yapılır ve yılların sorunu giderilir. İşte sorumuz.
            Bu soruyu dostlara, özellikle hukukçulara sorduğumda genelde böyle saçma soru olmaz cevabı ile karşılaşırım.
            Görünüşte saçma olsa da ben sorumu ısrarla sormaya devam edince dostların “milletin devleti” şeklinde cevap verdiklerini görüyorum.
            Evet, aziz dostlar.
            Doğru cevap milletin devleti olmalıdır. Çünkü devletleri milletler kurar. Tarihte devletsiz milletler olmuştur ama milletsiz devlet asla olmamıştır. 
Doğru cevap milletin devleti olmasına rağmen bizim için geçerli değildir. Hemen şaşırmayın.
Devletin milleti ifadesi bana ait değildir. Bu ifade Anayasada mevcuttur. Tatmin olmanız için size Anayasadan delil göstereyim. 
Devletin milleti ifadesi Anayasanın en az üç maddesinde geçmektedir.
Açın Anayasayı ve 3., 13.,14. Maddelerini okuyun.
Maddelerde aynen şu şekilde ifade edilmiş.
Madde 3 “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.”
Madde 13 “......Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün.......”
Madde 14 “....Devletin Ülkesi ve Milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak......”
Bu konuyu niye gündeme getiriyorum.
Sebebi gayet açık.
Millet adına kanun yapan meclis artık bu konuya el atmalı. İktidar partisiyle muhalefetiyle.
Artık devletin kurucusunun millet olduğu gerçeği kabul edilmesi gerekir. Bunun zamanı gelmiştir demiyorum, zira zamanı geçmiştir.
Anayasa değişiklikleri gündeme geldiğine göre artık milletin devleti tescil edilmelidir. Anayasa millete göre düzenlenmelidir.
Anayasanın maddeleri düzenlenirken “devletin milleti ve ülkesi” ifadeleri yerine “milletin devleti ve ülkesi ile bölünmez bütünlüğü”ne vurgu yapılmalıdır.
Bu fahiş hatanın düzeltilmesi kendilerini “devlet” olarak gören zihniyetin tasfiyesini beraberinde getirecektir.
Unutulmamalıdır ki, hala milletin ensesinde boza pişirmeye çalışanlar vardır. Özgürlükler azıcık genişletildiğinde hemen malum güruh koro şeklinde seslerini yükseltmektedir.
Özgürlüklerle ilgili yapılmak istenen değişiklikleri engellemeye çalışanlara bakınız karşınıza hep aynı çehreler çıkacak.
Malum taifenin bir tek işi, gayesi ve hedefi vardır.
Milleti soymak, hırsızlık yapmak ve korku salmaktır.
Artık bu oyunun farkına varılmasının zamanı gelmiştir.
Artık millet devletini ve cumhuriyetini koruma ve kollama bilincine ermiştir.
Milletime sesleniyorum.
Vekillere ulaşınız ve bu yanlışlıkların giderilmesine katkı sağlayınız. Devletin hepimizin devleti olduğunu hep birlikte haykıralım.
Artık milletin kendisine yetki verdiği vekiller bu değişiklikleri yapmaları gerekir. Bunu sağlayamayan vekiller vebal altında kalır.
Selam ve Sabırla............................

19 Ağustos 2014 Salı

Başkanlık Sistemi



Başkanlık Sistemi

Veysi ERKEN

            Ülkenin yönetim tarzının nasıl olması gerektiğini değişik zamanlarda kaleme aldım.
            Yönetim tarzının hesap verebilirlik çerçevesinde oluşturulabilmesinin kuvvetler olarak ifade edilen mekanizmaların birbirinden bağımsız seçimle teşekkül ettirilmesi gerektiğine inandım.
            Evet,
            Yasama,
            Yürütme,
            Yargı,
            DENETİM erkleri mutlaka seçimle ve süreli olarak oluşturulması gerekir.
            Böyle bir yönetim mekanizması ülkenin huzuruna katkı sağlar ve bugün yaşanan sıkıntıların ekseriyetine son verir.
            Kısmet olursa bu dört mekanizma ile ilgili daha teferruatlı yazılar yazmayı düşünüyorum.
            Demem o ki, yönetimle ilgili her makamın yetki ve sorumluluğu belli olmalı ve hesap verebilmelidir.
            İlk olarak halk yürütme organının parçası olan Cumhurbaşkanlığı makamına birisini seçti. Bir başka ifade ile cumhur Başkanını seçti.
            Seçimin üzerinden kısa bir süre geçmesine rağmen halk sorumlu ve yetkisini kullanacak bir başkan fikrine alıştı.
            Muhalefet yaptıklarını zannedenler dillendirmeseler de halk bunu gördü ve kabullendi.
            İktidar kanadından da açıklamalar bu yönde.
            Mesela MSB İsmet Yılmaz BEDELLİ ile ilgili en doğru kararı cumhurun başkanlığına seçilenin vereceğini ifade etmiştir. Biz halk olarak Başkanlığa seçilenin ilk icraatının sosyal travmaya dönüşen BEDELLİ (yaş 25 bedel 15 bin gençlerin kampanyası) konusunu çözüme kavuşturmasını bekliyoruz. Umarız ki, sözünde durur.
            Demek ki, halkla birlikte iktidar mensupları da bu gerçeği görüyor.
            Darısı muhalefete.
            Umarım ki, muhalefet Türkiye’nin gerçeklerini görür ve yönetim erklerinden biri olan YÜRÜTMEnin ortak bir seçimle oluşturulmasına katkı sağlar.
            Kısaca yürütmenin tekliği için BAŞKANLIK sistemine geçilmesi bir zorunluluktur.
            Ülke bu gerçeğe kısa sürede alışmıştır.
            Umarım ki, meclisteki bütün vekiller bu gerçeği görür ve bunu Anayasa değişikliği ile teyit eder.
            Bundan kaçınan partiler zamanla yok olacaklarından şüphem yoktur.
            BAŞKANLIK sistemini yıllardır savunuyoruz.
            Büyük Birlik Tasavvurunun yönetim anlayışı ile bağdaşıktır.
            Ülkenin yürütme erkinin daha kolay hesap vermesini sağlayacaktır.
            Bir an önce bu durum Anayasa değişikliği ile tescil edilmelidir.
            Selam ve Sabırla

15 Ağustos 2014 Cuma

Seçim Bitti Sıra İcraatta



Seçim Bitti Sıra İcraatta

Veysi ERKEN

            Seçim bitti.
            Sıra icraatta.
            Bu talebimiz bütün partilerin yönetimlerindendir.
            Bütün partiler icraatlarını gözden geçirmelidir.
            CHP, MHP ve bunları destekleyen bütün parti ve cemaatler nerede hata yaptıklarını gözden geçirmeleri gerekir. Özellikle bütün partilerin yönetimlerinin milletin değerlerine yaklaştıkça oy alabildiklerini anlamaları beklenir.
            Ha keza HDP de kendini gözden geçirmeli ve Türkiye’nin her tarafından hangi mesajlarla oy aldığını düşünmeli ve Türkiye’nin şiddet sarmalından kurtulmasına katkı sağlayacak politikaları hayata geçirmelidir.
            Gelelim iktidar partisine.
            Asıl icraat kendilerinden beklenmektedir.
            İlk icraatları vakit geçirmeden (tatile çıkmadan) BEDELLİyi de kapsayacak şekilde TORBA kanununu çıkarma olmalıdır.
Bunu taahhüt etmişlerdi.
Gereğini yapmalıdırlar.
            Özellikle Cumhurbaşkanlığına seçilen Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN seçim meydanlarında belirttiği gibi bakanlar kurulunu teşekkül ettirdikten sonra Anayasanın 104. Maddesine göre yetkisini kullanmalı ve ilk olarak bir Anayasa metnini kamuoyuna deklere etmelidir.
            Böyle bir yaklaşım diğer partilerin de kendi Anayasa tasarılarını deklere etmelerine zemin hazırlayacak ve Anayasa metnini hazırlamayan partilerin bitmesine vesile olacaktır.
            Bilinmelidir ki, Türkiye’nin acilen kısa, öz ve herkes tarafından anlaşılır bir Anayasaya ihtiyacı vardır. Böyle bir yöntemle bu dönemde Anayasa değişikliği gerçekleştirilebilir.
            Bu tekliften sonra yapılması gereken icraatlardan birisi de Yürütme, Yasama, Yargı ve Denetim organlarının seçimle oluşturulacağı bir yönetim modeline geçmeyi sağlayacak icraattır.
            Yürütme, yasama, yargı ve Denetim seçimle oluşursa oligarşik yapılar kırılır ve milletin iktidarı söz konusu olur.
            Son tahlilde YARGInın durumu ortadadır.
            Özellikle YARGI organı seçimle oluşturulmadığı için kendini “la yüs’el” olarak görmekte ve içinden çıkılmaz hadiselere sebep olmaktadır.
            Tabii ki, böyle bir yapılanmanın en önemli ayaklarından biri de seçimle oluşturulacak DENETİMDİR:
            Bilinen bir gerçektir ki, Türkiye’deki kurum ve kuruluşlar denetlenmemektedir. Çünkü yürütme, yasama ve yargıyı denetleyecek bir mekanizmamız yoktur.
            İç denetim gibi mekanizmalarımız vardır demeyin. Bunların çoğu denetlediği organı aklamakla veya denetlenecek faaliyetle ilgili iş ve işlemi savsaklamakla meşguller ve meşhurlar.
            Bizim teklif ettiğimiz DENETİM modeli, denetimi hakkıyla sağlayacak bir mekanizmadır.
            Herkes, her kurum ve kuruluş icraatlarından sorgulanabilmelidir. Herkes hesap vermelidir.
            Hesap verebilirlilik düzeni ancak bu şekilde kurulur.
            Hâsılı kelam yeni Türkiye’den bahsedilecekse bu ancak kısa, öz ve anlaşılır yürürlüğe girecek bir Anayasa ve buna bağlı olarak yürütme, yasama, yargı ve denetim organlarının seçimle oluşturulacak bir düzenle mümkündür.
            Yetkisini tam olarak kullanacağını deklere eden halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanımızdan bu icraatı bekliyoruz.
            Yeni seçilmiş cumhurbaşkanımızı tebrik ediyor, diğer partilerle birlikte çıkarılacak Anayasayı ve yürütmesi, yasaması, yargısı ve denetimi bağımsız olarak oluşturulacak YENİ Türkiye’yi sabırsızlıkla bekliyoruz.
            Cenabı Allah yâr ve yardımcımız olusun.
            Selam ve Sabırla.