28 Temmuz 2015 Salı

Silaha ve Şiddete Hayır



Silaha ve Şiddete Hayır

Veysi ERKEN

            Ülkemizi kargaşa ortamına sürüklemeye çalışanların tamamı yabancılar ve yabancıların uşaklarıdır.
            Adı, sıfatı, meşrebi ve anlayışı ne olursa olsun fark etmez.
            Hepsi uşaklıklarının gereğini yapmaktadır.
            Daha önceden senarize edilen bu oyun dünyanın her yerinde sergilenmeye çalışılmaktadır.
            Siyonist tapınakçıların senaryosunu öğrenmek ve deşifre etmek isteyen tüm barıştan yana olanlara tavsiyem ROGER GARAUDY’nin İSRAİL MİTLER ve TERÖR isimli eserini okumalarını tavsiye ederim.
            Bu yetmezse Grase HASSEL’in Tanrıyı Kıyamete Zorlamak isimli eseri okusunlar.
            Ülkemizin tüm insanlarına sesleniyorum.
            Sizi yönlendirmeye çalışan, saptırmak isteyen "İNSAN ŞEYTANLARI"na kanmayın.
            Elinize silahı tutuşturanları biliniz.
            Sizi dağa çıkaranları, araçları yaktıranları biliniz.
            Sizi kandıranları biliniz ki, villalarında kadehlerini kaldıran şeytanlardır, milyon dolarlarla kalem oynatan alçaklardır.
            Biliniz ki, İSLAM selam demektir. Sulh salahı tavsiye eder, barış içinde yaşamayı emreder.
            İnsan şeytanları sizi kandırmakla kalmaz. Sizin cesetleriniz üzerinde kadehlerini dans ederek kaldırmaktan geri durmaz.
            Akabinde biz ne yaptık ki, demekten geri durmaz.
            Şeytanların görevi zaten budur.
            Özgürlük ve barış sevdalılarına çağrım şudur.
            Bizler “bir kilimin desenleriyiz”.
            Düşüncemiz, çözüm yolları ile görüşlerimiz farklı olabilir. Bunlar tabii olandır. Tabii olmayan, doğru olmayan şeytanların yönlendirmesiyle etrafı yakıp yakmalar, imkân ve enerjimizin boşa harcanmasıdır.
            Hiçbir özgürlük mücadelesi yakıp yıkma ile elde edilemez.
            Bütün insan hakları savunucularına sesleniyorum.
            Sahte tavır takınmayın, içinde bulunduğunuz yapılara boyun eğmeyiniz.
            Barıştan yana tavır takınınız.
            Şiddeti ve silahı reddediniz.
            Şehirleri yakan, etrafa korku salan, güven ve özgürlük ortamını berhava edenleri faş ediniz. Arkalarındaki güçleri deşifre ediniz.
            Çekiç Güçleri, uçaklardan atılan silahları, 36. Paralel türü yeni yerleşim alanlarını açma projelerini unutmayınız.
            Siyonist güçlerin sizleri kullanmasını engelleyiniz.
            Silahlara ve şiddete hayır demenin vaktidir demiyorum.
            Geçmiştir.
            Ülkemizin tüm sevdalılarına çağrımdır.
            Bu ülkeye çok şey kaybettirilmiştir.
            Trilyon dolarlarımız heba edilmiştir.
            Silah ve terör baronlarına aktarılmıştır.
            Artık bu senaryo oyunlaştırılıp sahnelenmemelidir.
            Herkes barıştan, huzurdan ve refahtan yana tavır takınmalıdır.
            İçimizdeki mele ve kasap hasan kılıklı DAVİTleri deşifre etme zamanıdır.
            Etrafımızı ateş topuna, göçmen alanına, mazlum ve mağdur coğrafyasına çeviren Siyonist lobicilerinin, piyonlarının ve uşaklarının oyunlarını hep birlikte bozalım.
            Çöreklendikleri kuş, böcek ve cemadat medyalarını, yaşadıkları villaları, zıkkımlandıkları mekânları ve desiselerini planladıkları alanları deşifre edelim ki, huzur bulalım.
            Şimdi şeytanları ve araçlarını terk etme zamanıdır.
            Selam ve Sabırla…

           

           

25 Temmuz 2015 Cumartesi

CHP Zihniyeti İle Koalisyon Asla Olmamalı



CHP Zihniyeti İle Koalisyon Asla Olmamalı

Veysi ERKEN

            Yazımı Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu, Ak Partinin yöneticileri, MHP’liler HDP’liler ve bu ülkenin tüm sevdalıları okurlar mı?
            Bilemem.
            Bu yazımı okuyanlardan beklentim şudur.
            Lütfen tefekkür edin ve ilgilileri uyarın.
            CHP zihniyeti ile asla koalisyon olmamalıdır.
            CHP zihniyeti ile koalisyon demek felaket demektir.
            Dün ve bugün ile felaketi izah etmek mümkündür.
            Dünü yaşayanlar bilir ve hatırlar.
            40’lı yıllardan bahsetmeyeceğim.
            O yılları yaşı 80 civarında olanlar iyi bilir.
            Kıtlığı, yokluğu ve zulmü onlardan dinleyin.
            Yetmişli yıllardan beri olanı bitenleri iyi bilirim.
            Dostların hepsi hatırlar.
            Yetmişli yıllarda CHP iki defa stepnelerle iktidar yapıldı. Tıpkı bugünkü dayatmalar olduğu gibi dayatmalarla, baskılarla iktidara taşındı CHP zihniyeti.
 Sonuç felaket.
            Felaketin müsebbiplerinden bir kısmı halen hayattadır. Deniz Baykal gibiler o günleri anlatsın topluma.
            Kuyruklar, katliamlar, yokluklar ve felaketler had safhada. Katiller piyasaya sürülmüş, her taraf kan revan.
            Seçim ve karar.
            Millet yine İttihatçı zihniyeti uzaklaştırdı.
            Yine entrikalar ve yine CHP’yi iktidara taşımalar.
            Meşhur Güneş motel pazarlıkları. On bir milletvekiline on bir bakanlık.
            Yine felaket, yokluk, kıtlık ve terör.
            CHP zihniyeti budur.
            Darbelere zemin hazırlamak marifetleridir.
            Zaten itiraflar da yapılmıştır.
            Şartların olgunlaşması için ortalık kan gölüne çevrilmeliydi.
            Sonuç 80 darbesi.
            Amerikalıların “bizim çocuklar” başardı diye sevindikleri darbe.
            O yılları hatırlayanlar bilir.
            Mağdurlar milyonları buldu. Zindanlarda, Mamaklar’da, Dıyarbakırda çürütülenler yüzbinleri aştı.
            Ülke korku cehennemine çevrildi.
            Merhum Özal dönemi ile gelen kısmi rahatlama.  
            CHP zihniyeti tekrar devrede. Limon gibi sıkıldığını söyledikleri halkı darbelerle, yoklukla sıkmaları başlatı.
            Malum zihniyet hiç değişmedi, değişemez. “Halka rağmen”lik vazgeçilmez ilkeleri. Halktan yana nasipsiz. Kısmetsiz.
            Malum tekerleme hep geçerli. Geldi ismet kesildi kısmet.
            Ve doksanlı yıllar.
            Faili meçhuller, entrikalar ve 28 Şubatlar.
            CHP zihniyeti yine iş başında. Post ve Host darbeciler görevde.
            Stepneleriyle.
            Hakkı ve haddi olmadığı halde topluma yine had bildirmeler.
            Ecevit başrolde.
            Yokluklar, kıtlıklar ve felaketler had safhada.
            Örtü düşmanları ve kültürümüzün katilleri sahnede.
            Af adı altında hırsızlar dışarıda.
            Milletin imkânlarını heba edenler, peşkeş çekenler pir u pak (!)
            Yokluk had safhada.
            Ülke Enver Hocanın Arnavutluğuna dönüşmüş ülke.
            İktidarı gasp edenler kendilerini bariyerlerle korur halde.
            Yazar kasalar fırlatılır durumda.
            Halk bezmiş.
            Ülke yabancılara el açar durumda.
            Meteliğe muhtaç.
            MHP’liler bunları unuttu mu acaba?
            Halk bunları unutur mu?
            Unutmak pusudur.
            Doksanlı ve iki binli doğumlulara bunları izah farzdır.
            Ve 2002.
            Felaketlerin müsebbipleri, yoklukların mucitleri, despotizmin uygulayıcıları bir daha uzaklaştırılır.
            Şer odaklar boş duracak değillerdir elbette.
            Bu ülkenin ve bu ülke insanının düşmanı çok.
            Faaliyetler arttırılır.
            Bu ülkenin değerlerini yaşayanların içine kurt sokulur.
            Çınar ağacı yine yaralanır.
            Ve oyun yeniden sahneye konulur.
            Milletin istemediğini iktidar etmek ve ülkemizi zaafa uğratmak.
            Oyun belli.
            Bugün başta yerli olmayan sermaye ve medya unsurları CHP zihniyetini iktidara monte etmeye çalışıyorlar.
            Patlatılan bombalar, yakılan araçlar, kapatılan yollar, oluşturulmaya çalışılan yokluklar ve korkular hep bunun içindir.
            Milletin vermediği iktidarı CHP zihniyetine teslim etmek.
            Şişlide, Ata şehirde, Beşiktaş’ta, Antalya’da olduğu gibi her tarafı harab etmek.
            Umarım ki, bu ülkenin sevdalıları tuzağa düşmez.
            Ey bu ülkenin sevdalıları kurulan tuzağı bozunuz.
            CHP zihniyetini iktidara monte ettirmeyiniz.
            Dürüst CHP’lilere de sesleniyorum.
            Öncelikle partinizi şaibelerden arındırınız ve toplumun değerleriyle barışınız.
            İlgezdiler, Gürsel Tekinler, Murat Hazinedarlar, Mustafa Sarıgüller, Mustafa Akaydınlar, Zeynep Kılıçdaroğlular ile ilgili şaibelerden arındırınız zihniyetinizi.
            Bunu yaparsanız toplum size de iktidarın yolunu açar.
            Hâsılı kelam mevcut CHP zihniyetini iktidara monte etmek felaket, yokluk, kıtlık ve terör demektir. Buna teşne olan vebalden kurtulamaz.
            CHP’yi iktidara monte edecekleri bu millet hayatından çıkaracaktır.
            Bu böyle biline.
            Sayın Ahmet Hocanın şahsında herkese duyurulur.
            Milletin sevdalıları intibahta olunuz.
            CHP zihniyetini iktidara taşımaktansa millete, erken seçime gitmek doğru yoldur.
            Selam ve Sabırla…25.07.15

23 Temmuz 2015 Perşembe

Ülkemizi Karıştıran Ajanlar



Ülkemizi Karıştıran Ajanlar

Veysi ERKEN

            Defalarca yazdım.
            Tekrar tekrar yazılması gerekir.
            Belki o zaman insanımız intibahta olur ve “insan Şeytanları”nı tuzaklarıyla baş başa bırakır.
            Evet, içimizde “insan Şeytanları”nın piyonları var. Adları, sıfatları, örgütleri farklı görünümdedir.
            Hepsinin ipleri aynı ellerdedir. Örgütler Hacivat Karagöz gibi kukladır. İnsan Şeytanları olan cambazlar kuklalarıyla ülkemizi karıştırmak istiyorlar.
            Yerli görünümlüler ara sıra dillendiriyorlar.
            Ali Bulaç, Mümtazer Türköne ve Murat Yetkin ajanlıktan bahsettiler. Keşke ajanlıktan bahsedenler Udo Ulfkotte kadar ahlaklı olsalar ve hiç kıvırmadan yazsalar. 
            Ajanlıktan bahsedenleri nefis muhasebesine davet ediyorum.
            Dürüst olun ve bildiklerinizi; Udo Ulfkotte gibi “satılmış gazeteciler”i yazın.
            Bilinmelidir ki, medyadaki ajanlar ortaya çıksa veya çıkarılsa, yazılsa ülkemiz büyük ölçüde rahatlar.
            7 Haziran 2015 seçimleri öncesinde Gezi olayları,  6 Şubat ve 17/25 Aralık operasyonları, 30 Mart Seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimi ile sonrasındaki süreci incelediğimizde ajanları ortaya çıkarmak zor değildir diyorum.
            Her şeyini insan şeytanı olan tapınakçılara satmış, kiralamış ve köleleşmişlerin oyunları bahsi geçen kısa dönemin incelenmesi ile ortaya konulabilir.
O dönemdeki yazıları onların deşifresi için yeterlidir.
            Son olayları da bu gözle okumak gerekir.
            Ülkemizi karıştırmak isteyen tapınakçı insan şeytanları piyonlarını tekrar devreye soktular.
            Eskiden ahtapotun kolları farklı zamanlarda devreye sokuluyordu diye düşünüyorum.
            One Minute”den beri bütün kollar faaliyete geçirilmiş. Silah, kalem, tezvirat, karalama ve kötüleme kolları topyekûn hareket halindedir.
Ülkemiz kan gölüne çevrilmek isteniyor.
            Kuş, böcek, cemadat ve uzantılar/şerikleri olan medyadaki (neşriyat) tezviratı okumak yeterlidir. Kuş, böcek, cemadat ve uzantıları olan neşriyattaki görevlilerin ve ajanların kalemlerinden kan damlamaktadır.
            Hepsi ölü sevici ve müzevirdir.
            Efendilerinin sesidir. Milletten onun için kaçmakta erken seçime karşı çıkmaktadır.
            Efendilerinin iktidarı uğrunda işlemeyecekleri mel’anet yoktur. Desteklemeyecekleri ve parlatmayacakları Truva yoktur.
            Aldıkları emir doğrultusunda ülkemizdeki her türlü gelişmeyi Truva atı ile durdurmaya ve insanımızı katletmeye çalışıyorlar.
            Bütün millete sesleniyorum.
            Bu ülkenin sevdalılarına çağrıda bulunuyorum.
            Tuzağı fark ediniz.
            Suruç’ta, Ceylanpınar’da, Ağrı'da, İstanbul’da katledilen, şehit düşen her fert insanımızdır.
            Canımızdır.
            Feda edilen canlar yüreğimizi dağlarken, tapınakçıların emir erleri sevinçten kusmuklarını neşriyat, yazı ve başka şeyler diye yutturuyorlar.
            Seçim sonrası Truva atlarıyla iktidarı gasp etmeye çalışıyorlar.
            Hedef iktidarın bir parçası olmak ve ülkemize boyun eğdirmektir.
            Hedef İslam ve mazlum coğrafyalarının kalbini sökmek, boynunu kırmaktır.
            Senaryo adım adım oyunlaştırılıyor.
            Ülkemizi güvensiz ortama sürüklemeye, korku mekânı haline çevirmeye çalışıyorlar.
            İçimizdeki ajanları fark ediniz.
            Fark etmek kolaydır.
            Yazdıklarına bakınız anlarsınız.
            Villalarında oturup şaraplarını yudumlarken halkın çocukların ölümü üzerinde kalem oynatan, yazılarıyla ülkemizi sözde uluslar arası kuruluşlara şikâyet eden, efendileri yurt dışında keyif sürerken her şeyi zimmetlemeye çalışan, ülkemizdeki her olumlu gelişmeyi durdurmaya çalışanlar içimizdeki ajanlardır.
            Biliniz ki, gözyaşları sahtedir.
            Gönülleri kara, yazdıkları kusmuktur.
            Gün tapınakçıların oyunlarını bozmak, tuzaklarını başlarına çalma günüdür.
            Özellikle medyadakilerine sesleniyorum.
            Ahlaklı olun ve içinizdeki tapınakçı ajanları isim isim deşifre ediniz. Kıvırmadan. Udo Ulfkotte gibi.
            Udo Ulfkotte pişmanlıklarını ve Alman Neşriyatındaki satılmışları “Satılmış Gazeteciler” isimli kitabı ile deşifre etti.
            Sizler de böyle davranırsanız Suruç, Ceylanpınar, Ağrı, İstanbul ve sayamadığımız yerlerdeki senaryolar bozulur, canlar ve fidanlar devrilmez.
            Tapınakçıların kalemşoru olmayanlara duyurulur.
            Truva atındakilere hayır deme vakti. Erken seçim ile oyunu bozma zamanı.

            Haydi, vakti kuşanmaya ve ülkemizi huzura kavuşturmaya.
            Selam ve Sabırla...