30 Temmuz 2020 Perşembe

İttifaklar ve CHP’nin Alıngan dostları

 İttifaklar ve CHP’nin Alıngan dostları

 

Veysi ERKEN

 

            Bir önceki yazıma eski dostlardan olan ve bugün CHP’nin zihniyetine iltisaklı hale gelen zevat çok alındı.

            Kendilerini piru pak göstermek için hemen siz de “Cumhur İttifakı”na oy verdiniz savunmasında bulundular.

Doğrudur.

Bunu açık bir şekilde ifade ettik ve savunduk.

Peki ya sizin ittifakınız açık ve anlaşılır mıydı?

Ben  yazıyı yazarken Kılıçdaroğlunun açıklamasını esas alıdım ve soru soru sorarak şöyle yazdım.

“Kılıçdaroğlu “dostlarımızla birlikte iktidar olacakcağız” dedi. Merak ediyorum, halk olmadığına göre dostları kimlerdir.

            Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, Pervin Buldan, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Abdullah Gül vs mi?

            Yoksa HDP, İYİ, SP DEVA, GELECEK taifeleriyle birlikte Tesev, Koç, Sabancı grupları mı?

            Dostluk gönüllülük esasınsa dayanır ve açık olur.

            Sizin dostluğunuz gönüllülüğe mi, zorunluluğa mı dayanıyor.

            Kendi iradenizle mi, yoksa başkaları mı sizi bir araya getiriyor.

            Bunları öğrenmek bizim hakkımız.

            Sizin dostlarınız da açıklama yapmak zorundadır.

            Çünkü biz halkız, milletiz, milletin bir ferdiyiz.”

            Alınganlara soruyorum.

            Bunun neresi yanlış.

            Siz de ittifaka oy verdiniz derken biz gayet açık cevap veriyoruz ve neye oy verdiğimizi söylüyoruz.

            Siz HDP ile yapılan ittifakı niye gizliyorsunuz.

            Açıktan ittifakınızı savunun kabulümüzdür.

            İlave olarak Cumhur ittifakının ve millet ittifakının ittifak ilkelerini bir daha inceleyiniz.

            İtirazınızı ilkeler üzerinde yapınız.

            İki ittifakın linkini veriyorum.

https://www.milliyet.com.tr/siyaset/cumhur-ittifaki-protokolu-nun-tam-metni-2662293

 

https://www.cnnturk.com/turkiye/millet-ittifaki-protokolu-yskya-sunuldu

 

            Cumhur ittifakının protokolündeki şu ifadelere oy verdik. İtirazınız var mı?

“Cumhur İttifakı, Türkiye’yi hedef alan saldırılar karşısında parti çıkarları ve günlük siyaset hesapları yapmaksızın ortak bir duruş ortaya koymaya ve Türkiye’yi zayıflatarak uluslar arası operasyonlara açık hale getirmeye yönelik her türlü faaliyetin karşısında yer almaya kararlıdır. Bu kararlılık ve işbirliği ile ittifakımız Türkiye’yi bölgesel güç ve lider ülke yapacak 2023 hedeflerini gerçekleştirmenin yanı sıra, İ’la-yı Kelimetullah uğruna asırlarca dünya barışının ve adaletinin teminatı, İslam aleminin ve bütün mazlum milletlerin yegane ümidi olan Türkiye’yi küresel bir güç haline getirecek, 2053 ve 2071 vizyonun alt yapısını adım adım inşa edecektir.”

Alındığınız nedir?

Gizli ve örtük ittifak doğru mu?

Protokolünüzün savunulacak tarafı var mı?

Ülkünüz ve ilkenize ne oldu?

Alınmayalım.

Kendimizi sorgulayalım.

Kiminle yol arkadaşlığı yaptığımız önemlidir.

Desteklediğimiz ittifakın kusuru, hatası, günahı ve eksiği olabilir ve vardır.

Taksim camii ve Ayasofya yeter.

Sizin ittifakınızın mahalli seçimlerde iktidar olduğu yerlerde milletin işine yarar bir icraatları var mı?

Başka sorum yok.

Selam ve Sabırla…

 

 

Sessiz Geminin Yolcusu : Bahattin Ergezer

Sessiz Geminin Yolcusu : Bahattin Ergezer

Veysi Erken

 Sessiz gemi limandan kalktığı zaman arkasında mendil sallanmaz, dualar edilir, tekbirler yükselir, fatihalar ve yasinler okunur.
    Bu inancımızın gereğidir.
   Vadesi gelen sessiz gemiye bindirilir ve yolcu edilir.
   Etrafımızda sessiz gemiye bindirilenler çoğaldı.
   Bir ülkü peşinde beraberce koştuğumuz Bahattin Ergezer de sessiz gemiye bindi.
Merhum Bahattin Ergezer ile yolumuz Ülkü-Köy'de kesişti.
   O Genel başkan yardımcısı, ben Genel sekreter seçilmiş idik.
    Kenan tufanı öncesinin bütün samimiyeti ve ihlâsı her arkadaşımızda olduğu gibi Bahattin hocamda da vardı.
   Dile kolay gelir. Tanışıklık ve ülkü arkadaşlığının üzerinden 43 yıl geçti.
   Merhum Bahattin hocayla hep dost kaldık. 
 Ocak yayınlarında pek çok sohbetimiz ve dertleşmek nasip oldu.
   Gazi üniversitesi eğitim fakültesindeki görevinden partiyle girmek için istifa ettiğinde derslerine girdim.
   O hep reyis diye hitap ederdi.
   Yaşça benden büyük idi.
   Yüz yüze en son hastahanede ziyaret etmiştim. Zaman zaman telefonla görüşüyor hatırını soruyordum.
   Bahattin başkan gibi hepimiz sessiz gemiye bindirileceğiz. Buna inanıyoruz.
Her nefs ölümü tadacak, her nefs vadesi dolunca göçecektir.
   Önemli olan bu taraftaki hazırlıklarımız ve amellerimizdir.
   Bunlardan hesaba çekileceğiz.
   Şan, şöhret, makam, mevki, başkanlık vs bizi cennetlik kılmaz.
   Beraber çalıştığımız bütün arkadaşların samimiyetinden ve ihlâsıdan asla şüphe etmedim.
   Kusurumuz, hatamız, eksiğimiz olabilir ama samimiyetimiz ve ihlâsımız tamdı diye düşünüyorum.
    Bizim gayemiz i'layı Kelimetullah için nizamı âlem idi. 
Davamız da ülkümüz de devam ediyor.
   Yaşadıkça daim olur inşallah.
   Bahattin başkan ile hak ve hukukumuz oluşmuştu.
  Hastahanede helalleşmiştik.
   Mekânın cennet olsun inşaallah.
   Fatihalar ve yasinler seninle olsun.
   Biz şuna inanıyoruz.
Biz faniyiz. Allah bakidir.
   Onun için mezar taşına "Huvel baki" yazılır.
   Baki olan rahmetini esergemesin reyis diye hitap eden gönüldaşım ve ülküdaşım Bahattin Ergezer.
   Selam ve Sabırla...

28 Temmuz 2020 Salı

CHP’nin Dostları Kim? ve Parti Meclisi Üyeliğine Seçilen Başörtülü Hanımefendi


CHP’nin Dostları Kim? ve Parti Meclisi Üyeliğine Seçilen Başörtülü Hanımefendi

Veysi ERKEN

            CHP seyircisiz, dinleyicisiz bir şekilde kongresini yaptı. Bu zihniyet ile ilgili yazı yazmayı doğru bulmuyorum esasında.
            Dostların ısrarıyla yazalım bari.
            Bu kongrede dikkatimi çeken hususları belirteyim.
            Birincisi salgın bahane edilerek halkın katılımının engellenmesiyle kongre yapıldı.
    Bu tarz halktan kopukluğun bir nişanesidir.
            “Halka rağmen halk için” dedikleri için olsa gerek “halk”sız bir kongreyi tercih ettiler.
            Demek ki, başkalarıyla iktidar olmak istiyorlar.
Herhalde yaşasın halksız demokrasi diyorlardır.
            Bunu teyit eden ikinci husus Kılıçdaroğlu'nun kullandığı ifadedir.
            Kılıçdaroğlu “dostlarımızla birlikte iktidar olacakcağız” dedi. Merak ediyorum, halk olmadığına göre dostları kimlerdir.
            Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, Pervin Buldan, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Abdullah Gül vs mi?
            Yoksa HDP, İYİ, SP DEVA, GELECEK taifeleriyle birlikte Tesev, Koç, Sabancı grupları mı?
            Dostluk gönüllülük esasınsa dayanır ve açık olur.
            Sizin dostluğunuz gönüllülüğe mi, zorunluluğa mı dayanıyor.
            Kendi iradenizle mi, yoksa başkaları mı sizi bir araya getiriyor.
            Bunları öğrenmek bizim hakkımız.
            Sizin dostlarınız da açıklama yapmak zorundadır.
            Çünkü biz halkız, milletiz, milletin bir ferdiyiz.
            Kongre ile ilgili dikkatimi çeken üçüncü bir husus. Başörtülü bir bayanın parti meclisi üyeliğine seçilmiş olmasıdır.
            Doğrusu bunu hayra yormak isterim.
            Belki CHP’de bir zihniyet değişimi olmuştur veya olacaktır bu onun işaretidir.
            Bu mümkün mü?
            Bana kalırsa mümkün değil.
            Yanılmak isterim.
            Umarım ki, yanılırım ve CHP milli ve yerli değerlerler bezenerek ülkemizin hayrına iş yapsın.
            Aksi takdirde daha önce örnekleri olduğu gibi sadece göstermelik olur.
            Bunun örnekleri çoktur.
            Yaşar Nuri Öztürk,
            Lütfü Doğan,
            İhsan Özkes,
            İlhan Kesici,
            Abdullatif Şener vs.
            Bunlar maalesef CHP zihniyetinin dönüşümüne katkı sağlayamadıkları gibi kendileri dönüştüler.
            Başörtülü hanımefendi inşallah beni yanıltır. CHP’nin değerlerimizle barışık hale dönüşmesine katkısı olur.
            Şimdilik bu kadar.
            Bekleyip göreceğiz, Takip edip öğreneceğiz.
            Halksız yönetim mi isteniyor?
            Dostlar yerli mi?
            Örtü göstermelik mi? Essah mı?
            Selam ve Sabırla…

Bozuk Zihniyet ve İstanbul sözleşmesini Savunan Taife


Bozuk Zihniyet ve İstanbul sözleşmesini Savunan Taife

Veysi Erken

İttihatçı zihniyeti sürdürenlerin bu ülkeye hayırlarının dokunmayacağını yazdığımda alınanlar oluyor.
            Öncelikle "zihniyet" kavramını  anlayalım.
            Tabii ki, tanım bana ait değildir. Sözlükte zihniyet: "1. bir toplumdaki ya da topluluktaki bireylerde, görüş ve inanış etmenlerinin etkisiyle oluşan düşünme yolu, düşünüş biçimi.2. anlayış, düşünüş" olarak ifade edilir.
            Tanımdan anlaşılacağı üzere zihniyet dediğimizde bir inanış faktörlerinden hareketle düşünme yolu, şekli ve tarzı akla gelir. 
Zemini oluşturan inanış faktörleri bozuk ise zihniyet de bozuk olur. 
            CHP'nin inanış faktörleri Batı'nın inanış faktörleridir. Bunları terk etmediği müddetçe zihniyetinin düzelmesi mümkün değildir.
            Demek ki, zemininiz bozuk ise yolunuz da dolayısıyla zihniyetiniz bozuk olur.
            Atalarımız " kem âlât ile kemalat olmaz" demişlerdir.
             İttihatçı zihniyetin muakkipleri olanların zemini, aletleri ve yolları büyükleri gibi hep bozuk olagelmiştir.
             Bu ülkenin hayrına olabilecek hiç bir düşünüş tarzları ve yöntemleri olmamıştır ve olması beklenmez.
             Kanun benim diyen İttihatçı Cemal Paşa'nın zihniyetini tevarüs etmiş CHP'nin temel ilkesi her zaman ve zeminde "halka rağmen halk için" olmuştur.
 Halkı hiçe sayan bir anlayış tarzı her zaman CHP'nin vazgeçilmezi olmuştur.
             Bu zihniyete eklemlenmiş ve iltisaklı hale getirilmiş bütün partiler, gruplar, dernekler, holdingler vs. aynı yolun yolcusu haline dönüşmüştür. Ülkenin lehine olabilecek hiç bir faaliyetleri yoktur. Milletin iradesiyle İktidar olma ihtimali yoktur bu zihniyet için. 
             Son açıklamalarını dinledik. Dostlarımızla İktidar olacağız diyorlar. Demek ki, millet dostları değildir.
             Dostları bellidir.
             Bunun en tipik örneği İstanbul sözleşmesi denilen, aile kavramını tahrip eden ve kadınlara yönelik şiddeti arttıran düzenleme ile ilgili sergilenen davranış ve eylem birlikteliğidir. Bahsedilen dostların birlikteliği.
             Kadınlara yönelik şiddeti azaltmak için çıkarıldığı varsayılan bu kanun maalesef şiddetin ve cinayetlerin artmasına, ailelerin dağılmasına sebep olmuş ve bazı ülkeler imzalarını geri çekmeye başlamış ve başlıyor. Polonya çekilmeye hazırlanıyor. https://www.yenisafak.com/dunya/polonya-istanbul-sozlesmesinden-cekilmeye-hazirlaniyor-lgbtlilere-hukuki-zemin-hazirliyor-3550732
             Ülkemizde de aileyi düşünenler haklı olarak bu sözleşmenin bir an önce ortadan kaldırılmasını talep etmektedir. 
             Zira bu ve benzer kanunlar sadece ailedeki tahribatı ve kadın cinayetlerini arttırıyor.
            Peki, CHP ve iltisaklıları, dostları ne yapıyor.
             Toplumun reddettiği, cinnet ve cinayetleri arttıran bir sözleşmeyi sahipleniyor. Sadece sahiplenmekle kalmıyor, bütün kötülükleri İslami hayata irca etmeye çalışıyor.
            Tabii ki, sadece CHP değil, buna iltisaklı olan diğer sözüm ona muhalefet partileri, koç grubu, Sabancı vakfı ve diğerleri de elbirliği yapıyor. CHP'nin etrafında kümelendirilmiş dostlar birlikteliği.
            İşte tam da benim söylediğim budur.
            CHP ve ona iltisaklı olanlardan bu ülkeye hayır gelmez. Zira zeminleri, tarzları, felsefeleri bozuktur.
            Bu ülkenin değerleriyle barışık olmaya hiç niyetleri yok.
            Buyurgan ve kem niyetlidirler.
            Hâsılı kelam.
            Bu ülkeyi seven herkese tavsiyem bu bozuk zihniyetten uzak durmaları ile ilgilidir.
            Bu ittihatçı zihniyet yerli ve millî değildir. Hiç olmamıştır. Olması da beklenemez.
             Malûm zihniyetten uzak durmaz iseniz onlara benzersiniz.
             O zihniyete bulaşmış, ilke ve ülküsünü kaybeden taifeye bakınız, ne dediğimi anlarsınız.
            Unutmayalım o zihniyete ittiba edenler  "dün çağrımız İslam'da dirilişedir" derken bugün bütün değerlerini inkâr derekesine düşmüş olduklarını görürsünüz.
             Tabii ki, onlara da, o derekeye düşmüş olanlara da bir tavsiyemiz vardır.
            Anlayacaklarını düşündüğüm ifade ile titreyip kendinize dönünüz diyorum.
            Dönmezseniz siz de  bozuk zihniyetli ittihatçılar gibi dağıtıcı olursunuz.
             Rabbulalemin bizi bozuk zihniyetten muhafaza etsin.
            Selam ve sabırla...