12 Aralık 2009 Cumartesi

Adalet Katledildi

Adalet Katledildi

Veysi ERKEN

BBP Genel Başkanı Sayın Yalçın Topçu Danıştay’ın Katsayı kararı için “Adalet katledildi” dedi. Gerçekten adalet katledildi. Adaletin katledilmesi sadece katsayı kararı ile ilgili değildir elbette.

Bu durumu Yargıtay başkanı Hasan Gerçeker de bir başka vesile ile dile getirmişti.Hani telefon dinlemeleri konusu medyada pelesenk edilmişti ya. İşte o sıralarda Gerçeker “yasal olan her şey hukuka uygundur” denemez mealinde bir cümle sarfetmişti.

Gerçekten yasal olan her şey hukuka ve hakkaniyete uygun olur diye bir şey yok. İnsanın et olarak yenilebileceğine dair bir yasa çıkartılabilir ama bu yasa hukuka uygundur denemez.

Genel olarak çatışmalardan ve farklılıklar üzerindeki politikalardan beslenenler hukuku ve adaleti katletmekten kaçınmaz. Sıkıştıklarında da ilk serdettikleri söz kanunda, tüzükte veya yönetmelikte böyle yazıyor.

Velev ki, yazsa ne olacak. Her yazılan hukuka ve adalete uygun mu?

Elbette ki, hayır.

Bunun için sadece son aylarda okullar, öğrenciler, partiler vs. ile ilgili alınan kararlara ve gerçekleşen olaylara bile bakmak yeter.

Alınan kararların ekseriyeti “çatışma ortamı”nı oluşturmak ve “adaleti katletmek” için olduğu görülür.

Oligarşik çete kendi iktidarını kargaşa çıkararak sürdürmek peşindedir.

Bunun için adaletin katledilmesi pahasına kararlar alınabilir çetelerce.

Son olaylar da bunun göstergesidir. Eylemlerin ekseriyeti provokasyon amaçlı olup çeteye hizmet için gerçekleştirilmektedir.

Halk bunun farkındadır. Şehit yakınları -ister Türk olsun, ister Kürt olsun- bunun için haykırmakta ve oyuna düşmeyelim demektedir.

Peki çete adaleti katletmekten vazgeçecek mi?

Pek sanmıyorum.

Konumunu tahkim etmek için piyonlarını devreye sokmaktan imtina etmeyecektir.

Milletin bir tek vazifesi vardır.

O da uyanık olmak ve tuzaklara düşmemektir.

Birlik ve kardeşlik ancak bu şekilde korunabilir.

Özgürlük ve adalet ancak bu yolla tahakkuk ettirilebilir.

Cesur yüreklere ihtiyaç vardır.

Şimdi zamanı.

Şimdi dua zamanı.

Selam ve dua ile………………………………..

11 Aralık 2009 Cuma

Ölüm ve Mağdurun Hakları

Ölüm ve Mağdurun Hakları

Veysi ERKEN

Merhum Talip Atmaca tarafından kaleme alınan ve "mağdur"un haklarının konu edinildiği makaleyi * okuyunca ceza hukukumuzun "mağdur"u iyice mağdur ettiğini bir daha idrak ettim desem abartmış olmam.

Esasında "mağdur"un haklarını geniş bir şekilde işlemeyi ve bunu hukukçuların gündemine taşımayı düşünüyordum. Ancak ölümler konunun farklılaşmasına sebep oldu. İnşallah bir başka zaman bu konuyu geniş bir şekilde işleme imkanı bulurum.

Ölüm inananlar için bir son değil. Yeni bir hayatın başlangıcı. Amellerimizin karşılığını bulacağımız yepyeni bir hayatın başlangıcı. Had bildirenlerinin de hadlerinin bildirileceği bir hayatın başlangıcı.

Bu dünyada zalimane bir şekilde had bildirmeye çalışanlarda musalla taşına konulur İslam ülkelerinde. Kalanların duası, şahadeti ve namazı için.

Genelde İslam topluluklarının ağırlıklı olduğu yerlerde "ölü"nün arkasında "ölü"yü nasıl bilirdiniz telkininde bulunulur. Cemaat dürüst ise ölüyü nasıl bilirse ona göre şahadet eder. Gelin görün ki, bizde telkinler doğru yapılamamakta. Bilhassa ölen kişi "ekabir" veya "yönetici" takımından ise telkinde sahtekarlık had safhaya varır.

Arkasında milyonlarca mağdur bırakan birisinin telkininde iyi idi, dürüst idi, erdemli idi gibi ifadeler dürüstlüğü ifade etmeyen söylemlerdir.

Unutulmamalıdır ki, mağdur hakkından vazgeçmedikçe başkasının onun adına "suçlu"yu affetme yetkisi olamaz hukukun hakim olduğu yerlerde!

Milyonların inancından, örtüsünden, yaşayışından, tercihlerinden dolayı mağdur edildiği bir ülke ve bir yönetim düşünün. Tabiidir ki, bu ülke bizden fersah fersah ötelerde. Acaba o ülkenin mağdurları ölen ekabirlerinin peşinden iyi insandı, dürüst insandı, şefkatli ve merhametliydi, hiç kimseye zararı dokunmadı diye şahadet eder mi?

Zannetmem.

Ülkemizde ise hukuk suçlunun haklarını tadat ettiğinden mağdurlara düşen görev(!) telkinde "ekabir"in ve ölen "yönetici"nin peşinde methiyeler dizmek olur.

Bana kalırsa sevgili gönüldaşlarım….

Artık uyanalım.

Ve.

Bizi mağdur edenlere karşı dürüst olalım. Hiçbir "ekabir"e ve "yönetici"ye karşı telkinde iyi yönde sahte şahadette bulunmayalım. Bireyi hayatında ne ise öyle bilelim ve bildirelim. Belki hayatta kalan ve geçmişte zalimlerin yanında yer alanlara ders olur ve tevbe ederler.

Bu bağlamda hele hele caminin kenarından bile geçmemiş olanların cenazelerinde bulunmayalım.

Mağdurların çoğalmasını istemeyenlerin yapmaları gereken icraatlardan birisi "mağdur"un haklarını öğrenmeleri ve bunu herkese öğretmeleridir. Mağdurların zalimlere karşı dürüst olmaları ve cenazelerinde bulunmamalarıdır.

Unutulmamalıdır ki;

Haklar bilinmedikçe tavizler devam edecek ve aramızda binlerce "af(!)" kaçkını hırsız, arsız, katil, soyguncu, hortumcu ve soysuz dolaşmaya devam edecektir.

Ölüm mağdurların haklarından feragati getirmemeli, bilakis "ekabir"in yakınlarına ve mevcut ekabire ihsas edilmelidir.

Şimdi uyanma zamanı.

Selam ve Sabırla………………….

** Dini Araştırmalar Dergisi, s.23, Ankara 2005.

7 Aralık 2009 Pazartesi

Milli Birlik ve Kardeşlik Açılımı Nereye Kadar?

Milli Birlik ve Kardeşlik Açılımı Nereye Kadar?

Veysi ERKEN

Kendimi bildim bileli ülkemizde kargaşa çıkarmak ve kargaşayı yaymak isteyenlerin mevcut olduğunu fark ettim.

Tabii ki, bu menhus, menfur ve mel’un zihniyeti ve yapıyı fark eden yalnız ben değilim. Akl-ı selim ve hissi selime sahip olan herkes bunu fark etmektedir.

Dün TV’de seyrettiğim bir tartışma programı bu lanetli yapıyı tekrar hatırlattı.

Ülkemizi kargaşaya sokan zihniyet boş durmuyor. Mutlaka ayrılığı körükleyecek bir konu seçiyor ve o yönde kışkırtmalarda bulunuyor.

Lanetli zihniyet özellikle seksenli yıllardan beri kesif bir şekilde “Kürt” kavramını ayrılık unsuru ve kargaşa sebebi haline getirmiş vaziyette.

Bu konu kaynakların heba edilmesi, gençlerin tüketilmesi, korkunun hâkim kılınması ve ülkenin tüketilmesinin aracı haline getirilmiştir.

Tartışma programından anlaşılan kim bu sorunu gündeme getirmiş veya çözmek istemişse yok edilmeye çalışılmış.

Turgut Özel, Hiram Abas, Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Adnan Kahveci ve diğer isimleri geçenler “Kürt” konusunu gündeme getirdikleri ve çözmek istedikleri için katledilmişlerdir.

Sorunlardan beslenenler sorunların çözümünden yana tavır sergilemezler. Bilakis, sorunların çözümsüzlüğünden yana tavırlarını ve çabalarını sürdürürler.

Böylece halk perişan olurken onlar sefalarını sürdürürler.

Kürt açılımı ile başlayıp milli birlik ve kardeşlik projesine evirilen süreçten aynı lanetli yapı rahatsız. Maşalarının uçlarında tuttukları piyonlarını onunu için piyasaya sürdüler.

Yakarak, yıkarak hiçbir sorunun çözülmeyeceğini piyonlar bilmez ama onları piyasaya süren lanetli yapı çok iyi bilir.

Yakma ve yıkma oligarşik çetenin işine gelir.

Biz bu filmi çok gördük diyen herkese sesleniyorum.

Bu filmi bir daha görmek istemiyorsak etrafımızı uyaralım.

Bilelim ki, görünümleri ve sıfatları farklı bilinse de piyonlar aynı merkezden yönetilmektedir. Çete “kargaşa” çıkararak milleti “kafes”lemek istemektedir.

Kan ve şiddetten medet umanların yaptıkları tek şey vardır. Aynı toplarlar üzerinde birlikte yaşama iradesini gösterenlerin iradelerini iğfal etmek ve birbirlerini “öteki”leştirmelerini sağlamaktır.

Birbirini “öteki”leştirenler birbirlerini yok etmeye başlar.

İşte “kargaşa” çıkarıp milleti “kafes”lemek isteyen lanetli çetenin amacı budur.

Meşrebi, dini, dili, milliyeti, cinsiyeti ne olursa olsun birlikte yaşama iradesinde olanlar bu oyuna düşmemelidir. Birbirlerine “lekum dinikum veliye din” diyerek beraber yaşamayı ve kışkırtmaları savuşturmayı becermelidirler.

Merhum Mehmet Akif ayrılığı(tefrika) içimize sokup bizi parçalayan lanetli zihniyeti şu şekilde tasvir etmiş idi:

Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez.
Son siyasetse bu! Hiç böyle siyaset yürümez!

Sizi bir aile efradı yaratmış Yaradan;
Kaldırın ayrılık esbabını artık aradan.

Siz bu davada iken yoksa iyazen-billâh,
Ecnebiler olacak sahibi mülkün nagah.

Diye dursun atalar: 'Kal'a içinden alınır.'
Yok ki hiç bir kişiden... Millet-i merhume sağır!

Bir değil mahvedilen devlet-i islamiyye...
Girdiler aynı siyasetle bütün makbereye.

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.

Bırakın eski hükümetleri meydandakiler
Yetişir, şöyle bakıp ibret alan varsa eğer.

İşte Fas, işte Tunus, işte Cezayir, gitti!
İşte Irak'ı da taksim ediyorlar şimdi.

Umulur ki, uyanırız, tefrikayı aradan kaldırırız ve kardeşliğimizi pekiştiririz..

Selam ve Sabırla…………….

2 Aralık 2009 Çarşamba

Milletvekili ( ve bürokrat v.e.) saltanatı olduğu sürece demokrasi mi olur?

Dost K. Yazuz Ergin'den gelen bir Mail'i gönüldaşlarla paylaşmak istiyorum. Yorum sizin.

"6-7 yıl evvel samimi bulduğum bir millet vekili ile konuyu tartıştım

Sorum şu idi: Dünyaki hangi ülkede bizdeki millet vekilleri gibi, birdaha seçilemesse dahi hayatının sonuna kadar binlerce emekli maaşı alsın.
hık mık etti cevap veremedi

Milletvekili ( ve bürokrat v.e.) saltanatı (imtiyazı ve dokunulmazlığı v.e.) olduğu sürece demokrasi mi olur


"tuzu kuruluğun kıyaslanabilir tablosu”

Ülke Norveç:

Kişi başı milli geliri: 98.000 $.

Milletvekili maaşı: 7.500 $.

Yan ödeme: Yok.

Emeklilik: 65’ten sonra.

Maaşın milli gelire oranı: % 7.6.

---------------------------

Ülke İsviçre:

Kişi başı milli geliri: 65.000 $.

Milletvekili maaşı: 4.200 $.

Yan ödeme: Yok.

Emeklilik: Yok.

Maaşın milli gelire oranı: % 6.4.

------------------------------------

Ülke Danimarka:

Kişi başı milli geliri: 64.000 $.

Milletvekili maaşı: 5.000 $.

Yan ödeme: Yok.

Emeklilik: Yok.

Maaşın milli gelire oranı: % 7.8.

--------------------------------

Ülke Finlandiya:

Kişi başı milli geliri: 52.000 $.

Milletvekili maaşı: 4.000 $.

Yan ödeme: Yok.

Emeklilik: Memur gibi.

Maaşın milli gelire oranı: % 7.6.

------------------------------------------

Ülke Hollanda:

Kişi başı milli geliri: 52.000 $.

Milletvekili maaşı: 5.660 $.

Yan ödeme: 150 $.

Emeklilik: Memur gibi.

Maaşın milli gelire oranı: % 10.8.

--------------------------------------

Ülke Avusturya:

Kişi başı milli geliri: 50.500 $.

Milletvekili maaşı: 8.100 $.

Yan Ödeme: Yok.

Emeklilik: Yok.

Maaşın milli gelire oranı: % 16.

-----------------------------------

Ülke Belçika:

Kişi başı milli geliri: 47.000 $.

Milletvekili maaşı: 5.064 $.

Yan ödeme: 1.423 $.

Emeklilik: Yok.

Maaşın milli gelire oranı: % 10.6.

------------------------------------

Ülke İngiltere:

Kişi başı milli geliri: 46.500 $.

Milletvekili maaşı: 6.200 $.

Yan ödeme: Londra kenti

9 gidiş-geliş bileti.

Emeklilik: Memur gibi.

Maaşın milli gelire oranı: % 13.3.

---------------------------------------

Ülke Fransa:

Kişi başı milli geliri: 46.000 $.

Milletvekili maaşı: 4.648 $.

Yan ödeme: Yok.

Emeklilik: 55 yaş sonrası.

Maaşın milli gelire oranı: % 10.

-----------------------------------------

Ülke İtalya:

Kişi başı milli geliri: 40.000 $.

Milletvekili maaşı: 9.150 $.

Yan ödeme: Yok.

Emeklilik: Memur gibi.

Maaşın milli gelire oranı: % 22,8.

------------------------------------

Ülke İspanya:

Kişi başı milli geliri: 37.000 $.

Milletvekili maaşı: 2.312 $.

Yan ödeme: 1.500 $.

Emeklilik: Memur gibi.

Maaşın milli gelire oranı: % 4.

-----------------------------------------

Ülke Çek Cumhuriyeti:

Kişi başı milli geliri: 21.000 $.

Milletvekili maaşı: 1.900 $.

Yan Ödeme: Yok.

Emeklilik: Yok.

Maaşın milli gelire oranı: % 9.

------------------------------------------

Ülke Litvanya:

Kişi başı milli geliri: 15.000 $.

Milletvekili maaşı: 820 $.

Yan ödeme: Yok.

Emeklilik: Yok.

Maaşın milli gelire oranı: % 5.4.

---------------------------------------

Ülke Polonya:

Kişi başı milli geliri: 14.000 $.

Milletvekili maaşı: 1.893 $.

Yan ödeme: Yok.

Emeklilik: Yok.

Maaşın milli gelire oranı: % 13.5.

--------------------------------------

Ülke Ermenistan:

Kişi başı milli geliri: 4.000 $.

Milletvekili maaşı: 200 $.

Yan ödeme: Yok.

Emeklilik: Yok.

Maaşın milli gelire oranı: % 5.

-------------------------------

Ve ÜLKE TÜRKİYE.

Kişi başı milli geliri: 10.000 $.

Milletvekili maaşı: 5.600 $.

Yan ödeme: Harcırahlı.

Emeklilik: Yaş sınırı yok.

Çifte emekli geliri var.

Maaşın milli gelire oranı: % 56.

***"

26 Kasım 2009 Perşembe

Köleliğe Hayır

Köleliğe Hayır

Veysi ERKEN

Uzun lafa ve yazıya gerek yok.

Olanı biteni herkes görüyor, duyuyor ve okuyor. Yerli olmayanların son marifetini bilmeyen yoktur.

Son marifet sadece “Kast Sistemi”ni savunmakla kalmayıp kölelik rejimini ön görüyor. Rahmetli Cem Karaca’nın “İşçisin sen işçi kal” parçasında ifade edildiği gibi “halk” ancak kölelik yapar.

Kendilerini bu ülkenin yegâne efendisi ve sahibi gören çete milleti “kafes”lemekten ve yargı yoluyla “kast”laştırmaktan vaz geçmeyecektir.

Bu konuda söyleyecek bir şey yok bence.

Hükümet ve meclis acil olarak yargı reformunu gündeme getirtip yargı kurumlarını hukuka uygun noktaya çekmezse yapılacak bir tek şey vardır.

Okulları boşaltmak.

Öğrencinin ve velinin yapacağı budur.

Gönüllü köleliğe hayır diyen herkesin ve her kesimin yapacağı tek şey okulları boş binalara çevirmektir.

Selam ve Sabırla

Not: Her şeye rağmen Kurban bayramının gönüldaşların şahsında hayırlara, huzura, adalete ve hukuka vesile olmasını Cenabı Allah’tan niyaz ederim.