30 Haziran 2021 Çarşamba

Kanal İstanbul Hayırlara vesile olsun inşallah

 Kanal İstanbul Hayırlara vesile olsun inşallah

Veysi ERKEN

Kanal İstanbul projesiyle ilgili belki bu son yazım olacak. En az bir yıl boyunca bu konu ile ilgili yazmayı düşünmüyorum.

Temennim ve arzum 26.06.2021 tarihinde atılan temelle yetinilmemesi ve birkaç yönüyle hızlı bir şekilde imalatına başlanmasıdır. Umarım ki, Temmuz ayında yapılacak imalatlardan birkaçının temeli atılır.

Bunu niye söylüyorum. Gayet açık. Yabancı haydutlar ve yerli görünümlü piyonları yapılan ve yapılmak istenen her şeye karşı ve engellemeler had safhada. ILISU barajının yapımını inceleyiniz veya gezi zekâlıların taleplerine bakınız yeter.

Sadece bu haberi okumak bile yapımın bir an önce gerçekleştirilmesine yal açması gerektiğine inanıyorum.

“Alman Deutsche Welle platformu, Türkiye karşıtlığıyla ve Türkiye aleyhtarı manüpülatif haberleri ile tanınıyor. Özellikle Türkiye'nin önemli projelerinin karşısında devamlı olarak Türkiye'nin karşısında yer alan haberlere imza atan DW, bu sefer de Kanal İstanbul'u hedef aldı. ………..DW'nin uyguladığı Türkiye karşıtlığı bir ilk olmadı. Daha önce de pek çok kez Türkiye'nin yapmaya hazırlandığı projelere karşı olumsuz yönde ses çıkartan Alman medya kuruluşu, Türkiye'nin yerli otomobili TOGG'a, İstanbul Havalimanı'na ve ülkede yapılan pek çok mega projeye karşı yönde oldukları görüşünü; gerek Türkçe gerek yabancı dillerdeki yayınlarında açıklamışlardı. https://bultenistanbul.com.tr/alman-dw-039-den-kanal-istanbul-karalamasi/150245/

Haydi, bütün haydut güçler ve içteki piyonlarına rağmen akılcı finansman modeliyle yatırımı arttırmaya ve yapım süresini kısaltmaya.

Selam ve Sabırla…

 

Yerli Aşı ve İlaçlar hemen devreye sokulmalıdır

 Yerli Aşı ve İlaçlar hemen devreye sokulmalıdır

Veysi ERKEN

Aşı ve İlaç konusunu uzun bir süre gündeme getirmeyi düşünmüyorum. Bu konuda yeterli yazı yazdığımı düşünüyorum.

Biliyorum ki, küresel haydutlar en çok silah ve ilacı sömürü aracı olarak kullanıyorlar. Şimdi bunlara bilgi teknolojileri ve yapay zekâ eklendi.

Türkiye bu üç kalemde mutlak anlamda kendine ve bütün dünyaya yeterli bir noktaya gelmelidir.

Takip ettiğim kadarıyla Türkiye mesafeler kat etmiş ve bütün engellemelere rağmen mesafe kat etmeye devam ediyor.

Günümüzde her gün 24 saat salgından, coronadan ve varyanttan bahsediliyor. İnsanlar amiyane tabirle kafayı yemiş durumda.

Artık yerli aşı devreye sokulmalıdır. Sadece seçilenlere değil isteyen herkese uygulanmalıdır. Hatta Türkiye sınırları değil bütün ülkeler bunun dâhilinde olmalıdır.

DSÖ veya EMA gibi kuruluşların engeli aşılmalı ve hem kendimize hem de bizden yardım isteyen herkesin yarasına merhem olmalıyız.

Şimdi cesaret ve güven zamanı.

Yerli aşı devreye alınmalıdır. Yarın değil, bugün ve şimdi.

Selam ve Sabırla…

29 Haziran 2021 Salı

GELİN ÜNİVERSİTE SINAVLARINI KALDIRALIM

 Sınavsız ve Sınırsız Üniversite: ''GELİN ÜNİVERSİTE SINAVLARINI KALDIRALIM''

Veysi ERKEN

Değerli dostlar.

Sınavsız ve sınırsız üniversite ile ilgili onlarca yazı yazdım. Çok geriye gitmeye gerek yok. 1993 yılında “Açık Üniversite” başlığı ile bu konuyu işledim. O zamandan beri epey mücadele ettim.

Hem derslerine girdiğim öğrencilerim hem de yazılarımı okuyanlar biliyor bunu.

Nihayet bu sese kulak veren biri çıktı.

Devlet Bahçeli.

Kendisine teşekkür ediyorum. İnşallah bunun takipçisi olur ve  giriş sınavı belasından üniversiteye devam etmek isteyenler kurtulur.

Bahçeli: ''GELİN ÜNİVERSİTE SINAVLARINI KALDIRALIM'' diyor  ve gereksizliğini şu şekilde ortaya koyuyor. “İstikbalimizin güvenceleri sevgili gençleri kuru kuruya değil, onların gerçek ihtiyaç ve taleplerini karşılayarak tutarlılığımızı ve onlara yönelik vefamızı gösterebiliriz. Bu düşünceden hareketle siyasi muhataplarımıza çağrımdır: Gelin bu üniversite sınavlarını kaldıralım. Gençlerimizi daha fazla yormayalım, bunaltmayalım. Onların sosyal, ekonomik ve psikolojik sorun yaşamalarına müsaade etmeyelim. İlköğretim ve ortaöğretim kademelerindeki yönlendirme çerçevesinde istedikleri bölümlerde yükseköğretime kavuşmalarını sağlayacak platformlar oluşturulmasını hedefliyoruz.” https://www.ntv.com.tr/turkiye/bahceli-universite-sinavi-tamamen-kaldirilmalidir,feYlX_Uig0adhZMA0RJU_g

Teşekkürler Devlet hocam. Şahsınız ve partiniz bunun takipçisi olun  ve yeni dönemde dileyen herkes dilediği bölüm/bölümlere kaydını yapabilsin. Daha fazla gecikme olmamalıdır. Çok zaman ve imkanı heba ettik.

Bu vesileyle daha önce “Sınavsız ve Sınırsız üniversite” başlıklı yazımı paylaşıyorum.

“Bilgi edinme ve beceri geliştirme Hakkı”ndan kimse mahrum edilmemelidir.

Bunu yıllardır dile getiriyorum.

Gerçekleşir mi?

Görür müyüm?

Bilemem.

Bildiğim şey bu konudaki hayalim ve inancımdır.

Zira hayali olmayanın hakikati olmaz diye düşünüyorum. İlave olarak bilenin bilmeyenle bir olamayacağına inanıyorum.

Cenabı Allah bilgi edinme hakkını kısıtlamamıştır. Dolayısıyla her kısıtlama buna mugayirdir.

İnanan insan bilgi edinmenin önündeki engelleri ve bariyerleri kaldırır, kaldırmaya çalışır.

Bunları dile getirmemin sebebi son YGS denilen sınavdır.

2 milyondan fazla genç ter döktü.

Bin bir umutla bilgi edinme yuvası kabul edilen üniversitelere yerleşmek için çaba sarf etti.

YGS’de başarılı kabul edilenlerin önünde bir bariyer daha çıkacak.

LYS

Bir kısmı yerleştirilecek.

Ekseriyeti açıkta kalacak.

Üniversitelere yerleştirileceklerin ekseriyeti umut ve ümitten uzak olacak.

Zira yerleştirileceklerin çoğu istemediği bir bölümün içinde bulacak kendisini.

Bu kadar çabanın sonucu ümitsizlik olmamalıdır.

Geliniz bu sınavları kaldıralım.

Kişi dilediği bölüm/bölümlere sınavsız yerleşsin.

Kendini mutlu hissediyorsa devam etsin bir/birden fazla bölümü bitirebilsin. Bitirmek istemeyen veya kendini yetersiz gören yerleştiği bölümü bıraksın.

Kişi kendini mutlu hissetsin.

Malumunuzdur ki, “insanı yaşat ki, devlet yaşasın” felsefesine inanıyoruz. Devlet insan için vardır.

Devlet insanın mutluluğu, huzuru ve refahı için vardır.

Kısaca devlet insan için vardır.

Mutlu olmayan insanlardan oluşan toplumların mutluluğundan bahsedilemez.

Mutlu olamayan topluma katkı sağlayamaz.

Geliniz YGS türü sınavlardan vazgeçelim.

Üniversitelerin kapasitelerini arttıralım.

Yüz yüze ve uzaktan öğretim yöntemleriyle herkese üniversitenin kapısını ardına kadar açalım.

Dileyen dilediği bölümleri aynı zamanda seçebilsin ve kendini mutlu hissetsin.

Dün her ile üniversite fikrine karşı çıkanlar bugün de bu fikre karşı çıkacaktır. Zaten karşı çıkıyorlar.

Dinimizin emirlerini bilen ve uygulayan hiçbir kimse bilgi edinme hakkının kısıtlanmasını savunamaz.

Savunanlar batı zihniyetinde olanlardır.

Kendi değerlerinden habersiz olanlardır.

Bilinmelidir ki, Farabi’lerin, İn Sinaların, Birunilerin, Cezerilerin, İbn Haldunların, Ali Kuşçuların ve binlercesinin yetişmesi bilgi edinme hakkının sınırsız bir şekilde kullanılabilmesine bağlıdır.

Hadi biraz gayret.

Bariyerler ve engeller kalksın.

Sınavsız ve sınırsız üniversitenin kapısı açılsın.

İnsanımızın mutluluğuna mutluluk katılsın.

Selam ve Sabırla…2016”

28 Haziran 2021 Pazartesi

Çağrı: “İslâm” Âleme inmiştir. Bütün âlemin nizamdır.

  Çağrı: “İslâm” Âleme inmiştir. Bütün âlemin nizamdır.

 Veysi ERKEN

Her Müslüman gücü, kudreti, bilgisi ve konuma nispetinde İslam’ı yaşama ve tebliğle görevlidir. “Emr-i bilmaruf ve nehyi anil-Munker” ayetini ilke edinen herkes için “tebliğ” gereklidir. Geçmişten günümüze kadar ve beşeriyet devam ettiği müddetçe Nizam-ı âlemden bahseden ve kendini bu inancın mensubu olarak görenlerin değişmez vazifesidir.

1979 yılında kendini bu anlayışın mensubu olarak göre “ülkücüler” şu çağrıyı yapmışlardır ve yapmaya devam ediyorlar. Bundan sonra da dünyanın her yerinde yapacaklar olacaktır.

Çağrı 

 “İslâm” Âleme inmiştir. Bütün âlemin nizamdır.

Beşeri hayat biçimlerinin yetmezliği, zulmü altında kıvranan insanoğlunun Hakkı bilmesi için vahiyle gönderilmiştir.

"Nizâm-ı Âlem" davasının bayrağını ilk açan, Hz. Peygamberimiz efendimizdir.

Açılan bayrağın altına,  zalime ve küfre başkaldıran bütün insanlar akın akın bölük bölük toplanıp İslâm medeniyetini kurmuş, insanlık tarikinin altın sayfalarını vücuda getirmiştir.

Ve Nizâm-ı Âlem, asırlardan beri bütün Müslümanların, bütün iman edenlerin ortak ülküsü olmuştur.|

Bundan sonrada, kıyamete kadar Nizam âleme şamil oluncaya kadar da ülkü yüreklerde yaşayacaktır. Çünkü "Cahiliye devri" bitmemiştir. İnsanlar hâlâ küfre itaate zorlanmakta, zulüm görmektedir. İnsanlar tek sahip Allah’a değil, kullara kölelik ettirilmektedir. Para, rütbe, mal gibi çağın firavunları karşısında secde etmesi, tapınması istenmektedir. Allah'ın en kutsal mahlûku insan, şerefini, insanlık kıymetini, değerlerini ayaklar altına almaya zorlanmaktadır.

Küfrün zulmüne. İslâm adına, hakikat adına karşı çıkıyor ve küfre karşı açılmış mücadele bayrağını yükseltmek için saflardaki yerimizi alıyoruz. 

Küfrün azgınlaştığı bir devirdeyiz.

Müslümanların parça bölük oluşu onlara güç kazandırmakta, meydanlarda rahatça at oynatmalarına sebep olmaktadır. Karşılarında sadece canıyla, kanıyla şanlı bir direniş veren Müslüman Türk Gençliği vardır.

Maalesef Müslüman kardeşlerimizin bir kısmı küfürle İslâm'ın bu kavgasına seyirci olmuştur. Gün geçmekle, kavga şiddetlenmektedir.

Geçen her an, atılacak her adım bu kavganın neticesini belirleyecek bir nitelik kazanmıştır. Artık hiçbir Müslüman bu mücadelenin seyircisi olmamalıdır. Çünkü küfür güçlerinin kazandığı her cephe, bütün Müslümanların omuzlarına, hesabı verilmesi korkunç bir vebal yüklemektedir.

Müslümanlar, parti, grup, dernek taassubunu yıkarak, küfre karşı güç birliğini mutlaka sağlamalıdırlar. Ancak o zaman küfrün oyunları bozulup, helak olacak ve inşallah İslâm, payidar olacaktır.

Müslümanların sadece mücadele sahasında bile, el ele, gönül gönüle yapacakları bir güç birliği, küfür güçlerinin en büyük korkusudur. Küfür bu korkuyu tadmalıdır.

İman edenlerin ittihadına engel olmak için demagoji yapanlar, küfrün ekmeğine yağ süren bu davranışlarından dolayı, en iyimser düşünceyle ya gaflet, ya da ihanet içindedirler.

Müslümanlar,

Şanlı Peygamber'imizin (SAV) ümmetine tevdi ettiği davaya. Nizam-t Âlem davasına sahip çıkmalı Kâfirlerin yüzüne, kavga meydanlarında "İslâm'ı '' haykıralım.

 Kahrolsun küfür, kahrolsun küfrün uşakları!

Yaşasın Müslümanların İTTİHADI.“    4 Ekim 1979 Nizam-ı Âlem Gazetesi

Her Müslüman gücü nispetinde bu davete icabet etmelidir.

Selam ve Sabırla…

 

 

27 Haziran 2021 Pazar

Türkiye Kuşatılıyor- Heyy Puşt

 Türkiye Kuşatılıyor- Heyy Puşt

 Veysi ERKEN

 Türkiye büyük tehdit altındadır.

Hiç olmadık kadar.

Türkiye adeta kuşatılıyor.

Bunun belirtileri fazla.

Kuşatılmanın gayesi açıktır.

Siyonist haçlı zihniyeti bunu açıkça ifşa etti.

Keryy tek devletten bahsediyor. İsrail Filistin topraklarını ilhak etmeli diyor. NATO sekreteri Müslümanlar için savaşamayız itirafında bulunuyor.

           Putin devreye sokulmuş vaziyette.

           Amerika, Rusya, Almanya, Fransa ve devamı PYD’ ye yardım ediyor. Türkiye’ye silah çeken herkesi destekliyorlar.

Türkiye’ye duvar ördürülüyor.

İçte hendekler kazdırılıyor.

           Tarih yok ediliyor.

           Hepsi tek merkezden idare ediliyor.

           Hedef İslam ve mazlum coğrafyaların “Kalbi ve Beyni”ni dumura uğratmaktır.

“Beyin ve Kalb” durduruldu mu beden iflas eder.

Türkiye kuşatıldı mı diğer alanların talanı kolaylaşır.

Siyonist haçlı zihniyeti bunun farkında ve emelinde.

Hedef Türkiye’yi içine kapatmak ve yok etmek.

           Bunun için bütün maşalarını ve piyonlarını devreye sokmuş vaziyette. Politikacı görünümlüden sanatçı kılıklısına kadar her piyon eylemlerin içindedir.

           Mantar gibi her gün bir yerden pıtrak gibi fışkırıyor maşalar ve piyonlar.İhanet şebekesi zil takıp oynuyor.

           Ülkemizde meydana gelen her olumsuz hadiseyi sevinçle karşılıyor maşalar ve piyonlar. Sadece olumsuz olaylar değil, olumlu olanlar da karalanarak şerefsizlik sergileniyor.

           Medya, STK ve parti denilen illetlerine bakın fark edeceksiniz.

Her türlü melanetleri ayyukaya çıkmış yapılanmaların dostlarına bakın. Kıble haline getirdikleri merkezlere bakın anlayacaksınız.

           Hani sokakta biri bağırmış “heyy puşt” demiş.Sokaktakilerin tamamına yakını sesin geldiği tarafa dönmüş.

Heyy puşt diye seslenen zat bu kadar puştun olduğunu bilmiyordum demiş.

Ülkemizi hedefe koyanların yanında bu kadar puştun yer alacağını tahmin etmiyorduk. Meğerse tonlarca puşt yetiştirilmiş bataklıklarda.

Kimler yok ki?

Her kılıkta varlar.

Politikacı mı?

Gazeteci mi?

Akademisyen mi?

Bürokrat mı?

Sanatçı mı?

Mebzul miktarda.

Ya “dini görünümlül”er. Topal mollalar, Kesizaniler, günümüzün haşhaşileri

Efendilerinin yanına kaçıyorlar.

Türkiye’nin kuşatılmasına müsaade edilmemelidir. Bu coğrafyanın ve islamın sevdalıları buna imkan tanımayacak biiznillah.

Bu coğrafyanın tüm sevdalılarına ve Müslümanlara  sesleniyorum.

Oyun büyük. Haçlı seferlerinin ilkinden beri sürdürülen ve sahnelenen ihanet oyunu büyük.

           Uyanmak ve elbirlik oyunu bozmak zamanı.

Unutulmamalı Türkiye son kale değil. Tek kaledir.

Türkiye dimdik durabilmeli ve dünyaya nizamat vermelidir.

Türkiye’nin çekildiği coğrafyanın durumu malum.

Her yer kan revan içinde.

Her yer işgal altında.

Gün akılların, gönüllerin ve yüreklerin Türkiye için birlikte çırpınma günüdür.

Mezhebiniz, meşrebiniz, etnik kimliğiniz ne olursa olsun yürekler topyekûn vurmalı, gönüller birleşmelidir.

Tıpkı merhum Abdurrahim Karakoç Ağabeyinin belirttiği gibi.

 Birleşin ey yolları Kur’an’da birleşenler

Birleşin itikatta imanda birleşenler

Ayrılık yakışmıyor, bölünmek günah bize;

Birleşin ey secde-i Rahman’da birleşenler”

Kuşatmayı yarmak, Ergenekon’dan çıkmak ve nizam-ı âlemi gerçekleştirmek için şimdi birleşmek zamanıdır.

      Selam ve Sabırla…09.07.2015