29 Kasım 2016 Salı

Türkiye Önderlik Etmelidir

Türkiye Önderlik Etmelidir

Veysi ERKEN

            Siyonist haçlı zihniyetinin İslam coğrafyasına karşı kini, hıncı ve düşmanlığı hiç bitmemiştir, bitmeyecektir.
            Bu anlamda İslam coğrafyasına asırlarca önderlik eden milletimize olan düşmanlıkları daha da katmerleşmiştir.
            ABD’den Fransa’ya, Almanya’dan İngiltere’ye, İsrail’den İtalya’ya kadar Siyonist Haçlı anlayışı birdir ve düşmanlıkta müttefiktirler.
            Bu “tek dişi kalmış canavar” anlayışı ülkemizi zayıflatmak, bölmek ve yok etmek için bütün planlarını yaparken “Şanghay Beşlisi” ile ittifakın gündeme getirilmesi Siyonist Haçlı zihniyetinin hoplamasına yetmiştir.
            Hoplar çünkü yıllardır bizleri uyutma, zayıf tutma, bölme ve parçalama politikalarını rahatlıkla uygulamışlardır.
            Bu planlarını içimizde buldukları piyon ve uşak örgütlerle gerçekleştirmişlerdir.
            Hayır diyen bir yönetici, parti ve örgüt istememişlerdir.
            Rahatsızlıkları Türkiye’de “hayır” diyenlerin çoğalmasıdır.
            Piyon ve uşak olmayan “hayır” derken, piyonlar hemen zıplamaktadır.
            Dolayısıyla, içteki piyon ve uşakları unutmamak ve asla ihmal etmemek gerekir.
            Piyon ve uşaklar parti, sendika ve STK görünümünde karşımıza çıkmaktadır.
            Zaten hemen kendilerini göstermeye başladılar bile.
            Parti, Sendika, STK, yazar, araştırmacı ve medya kuruluşu görünümlü uşaklar hemen Siyonist haçlı efendilerinin emirleriyle hoplamaya başlamışlardır.
            Olmazmış?
            Avrupa’dan kopamazmışız?
            Neden denildiğinde cevap yok.
            Çünkü satılmışın, uşağın ve piyonun cevabı yok.
            Benim kendi kanaatim “Şanghay Beşlisi” ittifakı yeterli bir alternatif değildir.
            Asıl alternatif Türkiye’nin İslam coğrafyasının ittifakına öncülük ve liderlik etmesidir.
            İslam coğrafyasının imkân ve kabiliyeti organize edilebilirse Siyonist Haçlı zihniyeti darmadağın edilir.
            Başta ülkemiz olmak üzere İslam coğrafyasındaki kan ve vahşet durdurulur.
            Türkiye, teknolojide, organize etmede, coğrafi konumda buna öncülük edebilecek kabiliyettedir.
            Bugün bu kabiliyetleri harekete geçirebilecek siyasi irade de mevcuttur.
            Yeter ki, bunu gerek milletimize ve İslam coğrafyasındaki mazlumlara anlatabilelim.
            Bunu başardığımız takdirde cenabı Allah’ın nusreti olacaktır. Bundan asla şüphem yoktur.
            Yeter ki, İlayı Kelimetullah doğrultusunda âleme nizam verme ülkümüz olsun. Böyle bir ülkü Siyonist haçlı zihniyetini durdurur ve İslam coğrafyasında kurdurmuş oldukları piyon örgütleri bitirir.
            Bilinmesi gereken bir diğer gerçek şudur.
            İslam coğrafyasında kan akıtan bütün örgütler maşadır, piyondur, uşaktır. Adı sıfatı ne olursa olsun fark etmez.
            Bu örgütler İslami hassasiyete sahip olsalardı mücadelelerini Siyonist haçlı ülkelerinde yürütürlerdi. Maşa olduklarından İslam ülkelerinde kan akıtıyorlar.
            İşte bu vahşete karşı ülkemiz İslam ülkeleri arasında birliği ve dayanışmayı sağlayıcı adımları atmalı, liderlik ve öncülük etmelidir.
            Kalıcı huzur bu tür ittifaklardan ve önderliklerden geçer.
            Bu ittifakları kurma gayretinde olanlara selam olunsun.
            Selam ve Sabırla…

CHP Kendini Feshetmelidir




        CHP Kendini Feshetmelidir
Veysi ERKEN
           
            Yetmişli yıllardan beri CHP zihniyetini inceliyorum ve gözlemliyorum. Bu zihniyetin Türkiye’ye ve insanımıza hiç hayrı dokunmamıştır. Birkaç sefer bu konuyu gündeme getirmiştim.
            Tabii ki, CHP’den durup dururken bahsetmenin âlemi yok. Yöneticilerinin eylem ve söylemlerine bakarak değerlendirme yapılır.
            Yöneticilerinin eylem ve söylemlerine baktığımızda şunu rahatlıkla söyleyebilirim.
            Bu partinin yöneticileri ülkemizi azıcık düşünüp seviyorlarsa partilerini feshetmeleri gerekir. Hem kendileri hem de ülke rahatlar.
            Yıllar önce bu teklifi Deniz Baykal genel başkan iken de yapmıştım.
            İşte o teklifimi tekrar ediyorum.
Cahillerden Yüz Çevirmek
          Nisan Ayının başından beri dostlar CHP hakkında neden yazı yazmadığımı sorup duruyorlar.

         C H P harflerini aynı anda duymak istemediğimden olsa gerek. Çocukluğumdan beri duyduğum şey CHP’nin bu ülkeye ve bu topraklarda yaşayanlara faydası dokunmadığıdır.

        Bırakınız faydası zararını hep birlikte yaşamışızdır. Esasında CHP parti değildir. Dolayısıyla başka yönleriyle yazı konusu yapılmalıdır bence.

         Yetmişli yılları yaşayanlar bilir. “Halka rağmen halk için” zihniyetinde olan CHP’nin dönemi kan, şiddet, kıtlık ve yokluk dönemidir.

         Baykal’ın Bakanlığı dönemindeki kuyruklar kilometreleri buluyordu. Tüp alma sırası karışmasın diye tüpler birbirine zincirleniyordu. Bir paket margarin yağ için torpil aranıyordu. Şimdi ne değişti de CHP hakkında yazı yazayım. Yeni projeleri mi var? Halkın değerlerini mi yaşamaya başladı?

        Yok, öyle bir şey.

        Eh Nisan’da CHP’li yöneticiler bir araya geldi ve değişmez şef Baykal’ı koltuğunda muhafaza etti

       Faydası ne?

       CHP’li yöneticilerin bilgisi mi artacak? Ülke insanının hayrına bir teklifleri mi olacak? Özgürlüklere katkıları mı olacaklar? Elbette ki hayır?

       CHP yöneticilerinin son demeçlerine bakın yeter.

        Her şey ayan beyan. İl başkanı sıfatını taşıyan biri Peygamberimize saygısızlık ediyor. Öteki İslam faşizmden bahsedecek kadar cehaletini sergiliyor. Elçilik görevinde de bulunmuş zat, örtüyü Nazi gömleklerine benzetiyor. Kimi kökü dışarıda olan gayrı İslamî tarikatların mensubu kimi intihalci. Size soruyorum aziz dostlar? CHP’nin nesini yazayım?

         Halk’tan kopukluğunu mu yoksa yabancı değerlerle meşbuluğunu mu? Bana yol gösterirseniz sevinirim.

 İstediniz.   İşte yazdım. Sesimi belki bu coğrafyanın saf ve temiz insanlarına duyururum. Değerli dostlar katkı sağlayınız.

        Sizin marifetinizle Anadolu’nun saf ve temiz CHP’lilerine sesleniyorum. Partinizi terk ediniz ve partinizi kapatınız. Zira partinizin yöneticilerinin bu ülkeye bir faydası yok. Faydalı olmak istiyorlarsa partiyi feshetsinler, onlara telkinde bulununuz. Kestirme çıkış yolu budur. CHP hakkında yazı yazmamı isteyen dostlara diyorum ki, cahillerden yüz çevirelim. Zira Cenabı Allah:

        “ Onları doğru yola çağırmış olsanız işitmezler. Ve onları sana bakar görürsün, oysa onlar görmezler. (Resulüm!) Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir. A’raf 198-199” diye buyuruyor.

         Ben cahillerden yüz çevirdim.

         Sizi bilemem.

        Selam ve Sabırla… 05.05. 2008”

Yıllar geçti. CHP’de değişen bir şey var mı? Tarihe not düşmek için soruyorum.

23 Kasım 2016 Çarşamba

İslam Ülkeleri Birliği



İslam Ülkeleri Birliği

Veysi ERKEN

            Cenabı Allah “… İyilik ve takva üzere yardımlaşın. Kötülük ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Maide-2” emrini ifa edeceğimize Siyonist haçlı zihniyetinin emir ve istekleri doğrultusunda yaşar hale getirildik. Merhum Seyyid Kutub bu gerçeği “onlar abdesti bozan şeylere fetva veren ama Müslümanların siyasi, iktisadi ve içtimai durumlarına fetva vermeyen İslam’ı istiyorlar. Onlar Amerikancı İslam’ı istiyorlar” tespitiyle dillendirmiştir.
            Evet;
            Temel sıkıntı budur.
            Siyonist haçlı zihniyeti İslam topluluklarının tevhidini ve imkânlarını birlikte kullanmasını istememektedir. İçimizdeki ajanları, piyonları ve gönüllü uşaklarıyla birliği engellemektedir.
            İslam birliğinden bahseden herkes açıktan hedef alınır.
            Türkiye bugün İslam ülkeleri arasında birliği istediği, kurmaya çalıştığı ve öncülük ettiği için hedef haline getirilmiştir.
            Siyonist haçlı zihniyeti “hayır diyen Türkiye” istememektedir. Daeşinden, Fetösuna kadar bütün şer yapılar bunun için devreye sokulmuştur.
            İt itliğini, puşt puştluğunu yapacaktır. Bu onların fıtratında ve şakilesinde mevcuttur. Milletin yanıldığı İslam adına içimize yerleştirilen örgütlerdir. Millet “algı Operasyonu”na tabi tutularak FETÖ’yü, Daeş’i ve benzer kukla yapıları Müslüman zannetmektedir.
            Bilinmelidir ki, bu ve benzer örgütler yerli, milli ve İslami değil, Siyonist haçlı zihniyetinin maşalarıdır. Bu örgütlenmelerin tek gayesi vardır. Efendilerine hizmet ve kölelik etmektir.
            Siyonist haçlı zihniyeti Türkiye’nin uyanması, gelişmesi, büyümesi ve İslam ülkelerine öncülük etmesini asla istememektedir. Onların istedikleri kölelik yapan topluluklardır. Müslümanların dertleriyle dertlenecek, İslam’ı Müslümanların hayatının nirengi noktası haline getirecek âlim ve yönetici istememektedir.
            Merhum Seyyid Kutub’un tabiriyle Amerikancı İslam istiyorlar.
            Ümidimiz ve cehdimiz Siyonist haçlı zihniyetinin uşaklarının telkin ettiği anlayıştan kurtulma yönündedir.
            Tefekkür, tezekkür, taakkul eden her Müslüman fert ve yönetici sorumludur. Herkes vazifesini yapmaya gayret ederse İslam ülkeleri arasında siyasi, iktisadi ve içtimai birlik kurulur. Böyle bir birlik insanlığın kurtuluşuna vesile olacağı gibi küresel haydutluğu sonlandıracaktır.
            Dünya biliyor ki, Siyonist haçlı anlayışı dünyanın tamamını sömürmeye, köleleştirmeye ve tüketmeye çalışmaktadır.
            Kurtuluş birlikte ve yardımlaşmadadır.
            Cenabı Allah “Mâ lekum lâ tenâsarûn. Size ne oldu ki birbirinize yardım etmiyorsunuz? Saffat-25” demektedir.
            Sahi bize ne oldu da yardımlaşmıyoruz?
            Bilen var mı?
            Biz farkındalık oluşturma durumundayız.
            Farkındalık kurtuluşumuza vesile olacaktır inşallah.
            Cehd ve gayret bizden. Nusret ve Tevfik Cenabı Allah’tan.
            Selam ve Sabırla…

22 Kasım 2016 Salı

İhlas Finans Mağdurları, Odalar, Barolar ve KHK’lar



İhlas Finans Mağdurları, Odalar, Barolar ve KHK’lar

Veysi ERKEN

            15 Temmuz ihanet ve işgal hareketinden sonra olağan üstü hal ilan edilmiştir. Bu dönem özellikle mağduriyetlerin giderileceği ve yapısal değişikliklerin yapılacağı belirtilmiştir.
            Yapılanlara baktığımızda mağduriyetlerin giderilemediği ve yapısal değişikliklerin yeterince gerçekleştirilemediği görülür.
            Mesela FETÖ’nün kuruluşları kadar vatandaşı mağdur eden bir İhlas Finans gerçeği ve emeklilere promosyon konusu var. İhlas grubu varlığına varlık katarken ihlas finans vasıtasıyla oluşturduğu mağduriyeti sürdürmekte ısrar etmektedir. Keza bankalar emeklinin parasını tepe tepe kullanırken promosyon ödememekte ısrarını sürdürmektedirler.
            Bilindiği üzere İhlas holding İhlas finanstan dolayı oluşan mağduriyeti 2005 yılına kadar gidereceğini taahhüt etmiş idi. Bu taahhüt yerine getirilmemiştir. Aradan 15 yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen hak sahipleri haklarını alamamaktadır. Hak sahipleri bu konuda hükümetten KHK ile bir düzenleme beklemektedir. Emekliler de bizar oldukları promosyon mağduriyetinin giderilmesini beklemektedir.
Umulur ki, bütün mağduriyetler kısa zamanda kısmi olarak da olsa giderilir. Zaten mağdurlar haklarını helal etmemektedir.
            Bir diğer konu STK görünümlü odalar, borsalar, yüksek kurullar, barolar gibi kuruluşlarla ilgilidir. FETÖ türü örgütlenmelerin yuvalandıkları yerlerden birisi de bu kuruluşlardır. Mensuplarına ve üyelerine faydası olmayan bu kuruluşlarla ilgili acil düzenlemeler yapılmalıdır.
            KHK’lerle düzenlemeler yapılmasa bu kuruluşlardaki yapılanmalar çözülemez.
            Bizden söylemesi.
            Bu ve benzer KHK’lerle kısa sürede çözümlenmelidir.
            Bugüne kadar yapılanlar yeterli değildir.
            KHK’ler ile FETÖ ve benzer örgütlerin tasfiyesi doğru olmakla birlikte yapısal dönüşüm gerçekleştirilemezse sonuç alınamaz.
            Bu anlamda “kamu yönetimi” yeniden ele alınmalı ve sadeleştirilmelidir. Tabii ki, düzenlemeler hızlı bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Bunun yolu KHK’lerdir.
            Hızlı ve objektif yöntem devreye girmese Anayasa ve diğer kanunlarla ilgili tartışmalardaki akamet mevzubahis olur.
            Herkesin malumudur ki, çok eskiye gitmesek bile AK Parti iktidarının ilk yılından beri Anayasa değişikliği gündeme gelmiştir.
            Komisyonlar, toplantılar, seminerler, paneller, sempozyumlar binlerce kere toplanmış olmasına rağmen sonuç yoktur.
            Başta AK Parti olmak üzere hiçbir parti metin ortaya koymamıştır.
            Buradan çıkardığım sonuç hiçbir partinin değişiklik istemediğidir.
            Anayasa ve diğer kanunlarla ilgili yaşadığımız tartışmalar sadece yıpranmışlığı arttırmıştır.
            Aynı yıpranmışlık mağduriyetler, mazlumiyetler ve yapısal değişikliği gerektiren konularda yaşanmamalı ve yaşatılmamalıdır.
            Bugünün şartları muvacehesinde kararlar hızlı alınmalı ve uygulanmalıdır. Bunun somut örnekleri promosyon bekleyen emekliler, İHLAS FİNANS MAĞDURLARI ve Odalar, borsalar, barolar vs. kuruluşlarla ilgili yapılacak düzenlemelerdir.
            İktidar samimiyetini göstermeli ve ülkemizin insanını rahatlatacak kararları KHK’lerle hızlı bir şekilde alması gerekmektedir.
            Milletin beklentisi bu istikamettedir.
            Haydi icraata.
            Selam ve Sabırla…