31 Mart 2014 Pazartesi

Kastamonu Belediyesi Kastamonu Üniversitesinin Gelişimine Katkı Sağlayacak mı?



Kastamonu Belediyesi Kastamonu Üniversitesinin Gelişimine Katkı Sağlayacak mı?

Veysi ERKEN

            Seçimler bitti.
            Bütün kışkırtmalara rağmen millet akl-ı selimle hareket etti. Dış şer odaklarının iç uzantılarının bütün çabalarına rağmen seçimler genel anlamda sükûnetle bitti.
            Seçim sonuçlarının ülkemize huzur, refah ve mutluluk getirmesini Cenabı Allah’tan niyaz ediyorum.
            Kısmet olursa seçim ile ilgili değerlendirmelerimi başka bir yazıda yapmayı düşünüyorum.
            Kastamonu Üniversitesinde görev yapmam dolayısıyla ilk değerlendirmemi 29 Kasım 2013 tarihinde yazdığım bir yazıdan hareketle Kastamonu ile ilgili yapmak istiyorum.
            Tabi ki, Kastamonu belediyesi beni üniversiteye yapacağı katkı boyutuyla ilgilendirir.
            Bu bağlamda 29 Kasım 2013 tarihinde aday olacaklara hitaben şunları ifade etmiştim.
            İşte o yazı:
“Kastamonu’nun Belediye Başkan Adayları
30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan mahalli seçimler ile ilgili görüş belirtmemi isteyen yüzlerce okurum oldu.
            Aynı şekilde üniversitedeki dostlar da bunu ifade ettiler.
            Doğrusu Kastamonu’da yapılacak seçimler için görüş beyan edemem. Sebebine gelince Kastamonu’da ikamet etmemem ve aday adayları hakkında bilgi sahibi olmamamdır.
            Buna rağmen şu genel ifadeleri kullanabilirim.
            Siyasi partiler ufku geniş olan aday göstermelidir ki, Kastamonu gelişsin.
            Bir adayın ufkunun genişliği “gelecek ile ilgili tasavvur”unu ortaya koymasından belli olur.
            Mesela aday olacak olanlar 50 bin öğrencilik bir üniversite için katkı sağlayacak mı? 50 bin öğrencilik üniversite için arazi tahsisi, barınma imkânı, iaşe ve ibateye katkı sağlayacak mı?
            Şehrin gelişmesi için Ilgaz ve Küre tünellerinin bir an önce bitirilmesi için merkezi yönetimi yönlendirebilecek mi?
Tosya yolunun yapılması için katkı sağlayacak mı?
            İnebolu’nun ihracat limanı haline getirilmesi için gayreti olacak mı?
            Fakir öğrencilere burs ve yemek sağlanabilecek mi?
            Sanayinin gelişmesi ve istihdamın arttırılması için sanayi bölgelerinin kurulmasına öncülük edilecek mi?
            Yılan hikâyesine dönen tıp fakültesinin Kastamonu’ya taşınması için gayret sarf edilecek mi?
Kastamonu’nun kültür merkezi haline dönüşmesi ve yeryüzüne açılması için program oluşturulacak mı?
            Kısaca hayata geçirilebilecek projeleri olan adaylara ihtiyaç vardır.
            Projesi olmayan, yolu ve yöntemini bilmeyen, halkla iç içe olamayacak adayların Kastamonu’ya faydası olacağını düşünmüyorum.
            Mahalli seçimler için düşüncem bu şekildedir. Adayları ve partileri tahlil etmem doğru değildir diye düşünüyorum.
            Dost ve okuyucularımdan istirhamım beni anlamalarıdır.
            Değerlendirmelerini buna göre yapsınlar ve seçimlere katkı sağlasınlar. http://ser-azad.blogspot.com.tr/2013/11/parti-baskanlar-veya-yaknlar-kac-ay.html”
            Evet, aziz dostlar 29 Kasım tarihinde bunları ifade etmiştim.
            Seçilen adaya ve ekibine hayırlı olsun diyorum. Cenabı Allah’tan muvaffakiyetler diliyorum.
            Ve yeni seçilen Başkandan da daha önceki beklentilerimi fazlasıyla bekliyorum. Umarım ki,  seçilen başkan Kastamonu Üniversitesinin yeryüzü üniversitesi olmasına katkı sağlar.
            Bilinmelidir ki, Kastamonu Üniversitesinin gelişmesi sağlanacak katkılarla mümkündür. Başta belediye olmak üzere Kastamonulu zenginlerin katkıları olmalıdır. Belediye bu hayırlı işlerde yarış halinde olmalıdır.
            Bu katkılar önceki yazıda ifade edildiği gibi 50 bin öğrencilik kapasitenin hedeflenmesi, buna göre yurt inşasına zemin hazırlanması, üniversite personelinin konut sorununa çözüm bulunması (TOKİ için tahsisi düşünülen alanın tekrar tahsis edilmesi) , öğrencinin iaşe ve ibatesine katkı sağlanması ve tünellerin kısa zamanda bitirilmesi yönünde olmalıdır.
            Bekleyip göreceğiz.
            Kastamonulular üniversitelerine ne kadar sahip çıkıp destek olacaklar.
            Artık vaat zamanı değil, icraat zamanı.
            Selam ve Sabırla.

26 Mart 2014 Çarşamba

Sayın İsmet Yılmaz’a Çağrı: Bedelliyi Açıklayınız ki, Gençler Huzurla Sandığa Gitsin



Sayın İsmet Yılmaz’a Çağrı: Bedelliyi Açıklayınız ki, Gençler Huzurla Sandığa Gitsin

Veysi ERKEN

            Seçime sadece dört gün kaldı.
            750 bine yakın genç hala tedirgin.
            Çoğu sandık başına gidemeyecek. “Bir basın mensubunun bakayaların yerel seçimlerde oy kullanıp kullanmayacaklarını sorması üzerine Yılmaz, "Oy vatandaşın en temel anayasal hakkıdır. Dolayısıyla tüm kamu kuruluşlarının gerek Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Kuvvetleri'nin vatandaşın bu temel demokratik haklarını kullanması için her türlü yardımı ve kolaylığı göstermesi gerekmektedir. Dolayısıyla bakaya olanların da bu hakkının engelleneceği veya oy kullanırken askerlik şubesine teslim edileceği şeklindeki söylentinin doğru olmadığını söylüyorum" diye konuştu.

Bakayaların oy kullanırken askerlik şubesine sevkinin yapılacağı söylentilerinin doğru olmadığını vurgulayan Yılmaz, her vatandaşın gönül rahatlığıyla oyunu kullanmasını istediğini ifade ederek, şunları söyledi:

"Çünkü haklarda bir hiyerarşi vardır. Demokratik hakkını kullanmak, vatandaşlık hakkını kullanmak, diğer vatani ödevin de önünde gelir. Kaldı ki Emniyet Genel Müdürlüğü'yle ve diğer hukuki mevzuat içerisinde de sadece bir tutanak tutularak 15 gün sonra askerlik şubesine uğrayacağı şeklinde bir tutanak imzalattırılıp veriliyordu. Belki bu oy kullanma günü bu daha yapılmayabilir. Diğer günlerde de doğrudan askerlik şubesine sevk yoktu. Bir tutanakla 15 gün sonra askerlik şubesine uğrayacağına ilişkin tutanak imzalattırılıyordu. Bu askerlik oy kullanma süresinde bu dahi yapılmayabilir. Çünkü asıl olan vatandaşın demokratik hakkını kullanmaktır. Yani herkes gitsin oylarını gönül rahatlığıyla kullansın." http://www.f5haber.com/gundem/750-bin-kisiye-iyi-haber-haberi-16335/” tarzındaki açıklamanız yetersiz.
            Gençler huzur bulmuş değil.
            Geliniz paralelcilerin oyunu burada da bozunuz ve seçimden hemen bedelli askerlik konusunun Sayın Numan Kurtulmuş beyin belirttiği gibi genel bir düzenleme ile gündeme getirileceğini ve bunun için GBT’den vazgeçildiğini açıklayınız.
            Eminim ki, Türkiye’nin huzuru ve refahı için büyük katkı sağlamış olursunuz.
            Yazıyı fazla uzatmanın anlamı yok.
            750 bine yakın gencin duygu yaralanmasına son veriniz.
Paralelcilerin eliyle kurulan tuzakların boşa çıkarılması  ve ülkemizin huzuru için  öyle bir açıklamaya ihtiyaç var.
Selam ve Sabırla.

23 Mart 2014 Pazar

Muhsin Yazıcıoğlu: Açıklık En Doğru Yoldur


Muhsin Yazıcıoğlu: Açıklık En Doğru Yoldur

Veysi ERKEN

            Aradan beş yıl geçti.
            Adını ister suikast, ister cinayet koyun.
            Fark etmez.
            Evet, Muhsin başkanın suikastının üzerinden beş yıl geçti.
            Helikopterin düşüşünün normal olmadığını artık herkes söylüyor. Emrullah İşler de bakan sıfatıyla şüphelerini dile getiriyor, çetelerden bahsediyor (http://www.aksam.com.tr/siyaset/emrullah-islerden-yazicioglu-aciklamasi/haber-290729 ).
            Cumhurbaşkanı soruşturmanın adeta sürüncemede olduğunu beyan ediyor. Soruşturmada mahkemenin yavaş davrandığını ifade ediyor “Maalesef mahkeme çok süratli çalışmadı. DDK raporu bazı soruların yanıtsız kaldığını ve araştırılmadığını gösterdi. Mesela Genelkurmay ve askeri radarlarda inceleme daha yeni yapıldı, gecikme yaşandı. Tabii ki bu DDK’nın yetkisinde değil, savcılığın işi. Oralarda uçuş yapıldı mı, helikopter kazası bu yüzden mi yaşandı”  diyor (http://www.radikal.com.tr/turkiye/gulden_yazicioglu_aciklamasi_maalesef_mahkeme_suratli_davranmadi-1182274 ).
            Herkes şunu demek istiyor herhalde. Takip edilen yol karanlık bir yoldur. Çıkmaz bir sokaktır.
            Hâlbuki Muhsin başkan “açıklık en doğru yoldur” diye haykırıyordu.
 Herkese sesleniyorum.
Evet, “açıklık en doğru yoldur”
Bir sefer de olsa merhum şehit Muhsin başkanın “açıklık en doğru yoldur” sözüne kulak veriniz. Bildiklerinizi, gördüklerinizi ve vakıf olduklarınızı gerçekler ortaya çıksın diye herkesle paylaşınız.
Dile kolay.
Aradan beş yıl geçti.
Her konuda olduğu gibi bu konuda takiyye, gizlilik, yalan, dolan ve bilgi kirliliği gırla gidiyor.
Yetti artık diyorum.
Örtüler kalksın, şüpheler giderilsin.
Bildiklerini, gördüklerini ve yaşadıklarını gizleyenlerin hepsi sorumludur. Hesabını bu dünyada olmazsa bile Cenabı Allah’a vereceklerinden şüphem yoktur.
Ve bilinmelidir ki, Muhsin başkanın dostları, arkadaşları ve gönüldaşları hiçbir şekilde onu ve davasını unutmayacaklar, unutturmayacaklar.
Zira Muhsin başkan Allah yolunun yolcusu idi. Onun davası İlayı kelimetullah için nizamı âlemdi.
Bu gaye ve bu dava yaşayacak.
Gün olur cinayet aydınlanır diye bekliyoruz.
Her şeye rağmen ümitvar olmak durumundayız.
Biz Muhsin Başkana rahmet diliyoruz.
Fatihalarımız onunladır inşallah.
İnanıyorum ki, o çok sevdiği ravzadadır. Çünkü o bir kar tanesi gibi Mekke’ye yağmak isterdi.
Çağrımız suikastın üzerindeki sır perdesinin aralanmasıdır. Mahkemenin hızlanmasıdır. Gerçeklerin ortaya çıkmasıdır.
Hülasa “açıklık en doğru yoldur” ilkesi işletilsin artık diyoruz.
Selam ve Sabırla.

22 Mart 2014 Cumartesi

Hz. Süleyman, Kuş ve Derviş



Hz. Süleyman, Kuş ve Derviş



Veysi ERKEN



            Aziz dostlardan güzel mailler alıyorum. Bu mailleri okuyucularımla paylaşmak hoşuma gidiyor.

            Bazen kısa bir yazı ciltler dolusu kitaplardan daha etkilidir diye düşünüyorum. Özellikle kıssalar bunun güzel misalleridir.

            Bu minval üzere günümüzü anlatan bir mail aldım. Derviş kılığında melanetler işleyenlerin durumunu gösteren ve onların şerrinden konunmanın yollarını gösteren bir kıssa. Faydalı olur ümidindeyim.

            Umulur ki, kendinizi koruduğunuz gibi etrafınızı da bunlardan korunmasına vesile olursunuz.

            İşte hisse alabileceğimiz kıssa:

“Hz. Süleyman’a, hayvanlarla özellikle de kuşlarla konuşabilme yeteneği bahşedilmişti.

Bir gün yaralı bir kuş ona gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler.
          Dervişi huzuruna getirten Hz. Süleyman sorar; Bu kuş senden şikâyetçi, niye bu kuşun kanadını kırdın?
          Derviş; Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacakken kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı incindi, der.
          Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa dönerek; Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun!
          Kuş cevap vermiş; Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allahtan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım!
         Hz. Süleyman bu savunmayı beğenir ve kısasın yerine gelmesi için; Kuş haklı, hemen bu dervişin kolunu kırın, diye emreder.
         Kuş o anda; Efendim, sakın böyle yapmayın, der.
         Niçin diye sorar Hz. Süleyman.
         Kuş; Efendim, bunun kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar. Siz en iyisi bunun üzerindeki derviş elbisesini çıkartın. Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın....”

Evet aziz dostlar.

İşte kıssamız.

Hisse alabildiyseniz etrafınızdaki derviş kılıklı avcıların üzerlerindeki dervişlik elbiselerini çıkarın, çıkarılmasına vesile olun yeter.

Bu toplumun buna ihtiyacı var.

Günümüzü okumaya bu kıssa yeter.

Anlayana bir kıssa yeter, anlamayana kitaplar ve ansiklopediler az.

Selam ve Sabırla.