20 Şubat 2014 Perşembe

Neden Diretiyorsunuz?



Yüksek Lisans Öğrencilerinin Askerlik Sevk Tehirini Ertelememekte Neden Diretiyorsunuz?

Veysi Erken

NOT: Numan Kurtulmuş’a katılıyorum. Askerlikle ilgili genel düzenleme yapılmalıdır. Ancak düzenleme uapılıncaya kadar acil bedelli çıkarılmalıdır BEDELLİ ASKERLİK konusunda epey yazı yazdım. Bu konunun gündemde tutulması şart. Zira bir milyona yakın insanımız BEDELLİ konusunda çözüm bekliyor. Bu spot BEDELLİ konusu çözüme kavuşuncaya kadar yazılarımın başında yer alacaktır. “BEDELLİDE YAŞ 25 BEDEL 15 BİN”

               Değerli okuyucular, Sayın Vekiller ve Yürütme organının temsilcileri
              Yüksek Lisans öğrencilerinin askerlik sevk tehiri ile ilgili onlarca yazı yazdım. Ortada bir hak ihlalinin olduğunu ifade ettim.
            BİMER yolu ile Başbakanlığa hitaben üç yazı gönderdim. Yüksek Lisans öğrencilerinin “öğrencilik statüleri” ve “Askerlik Sevk tehirleri” ile ilgili Kanun ve mevzuatın ilgili bölümlerini hatırlattım ve belirttim.
  İlgili Enstitülerin öğrencilerin Askerlik sevk tehir tekliflerinden bahsettim. Tekliflerin kabul edilmemesinin yanlış olduğunu ilgili kanun maddeleriyle ortaya koydum
            En son aynı kanun ve yönetmelik hükümlerine tabi Doktora ve Yüksek Lisans öğrencileri arasında neden ayrım yapıldığını ve varsa başka bir mevzuatın olup olmadığını sordum.
            BİMER yoluyla gönderdiğim yazının ilgili kısmında MSB Sayın İsmet Yılmaz tarafından TBMM Genel Kurulu'nda milletvekillerinin sorularına sözlü cevap verirken kullanılan, “…doktora yapanlar da varsa 35 yaşına kadar da askerlikleri ertelenebilmektedir” ifadelerine de yer verdim .” (Kaynak basın, haber siteleri örnek http://www.f5haber.com/gundem/bedelli-askerlikte-sure-uzatma-calismasi-var-mi-haberi-12439/)
        Müracaatımda MSB Sayın İsmet Yılmaz’ın bu cevabı üzerine yapılmış ve aynı madde hükümlerine ve şartlara tabi olan Yüksek Lisans öğrencilerinin Doktora öğrencilerinden farklı bir muameleye tabi tutularak sevk tehirlerinin yapılmama gerekçesi sorulmuştur.
          Bu talebim üzerine verilen cevabi yazıda kanun maddesine ilgili bürokrat tarafından 46. Maddede yer almayan “….(bu haklar arasında askerlik erteleme işlemi de dâhil)…” ifadesi eklenmiştir. Bürokratın keyfi olarak kanun maddesine ilave ettiği bu ifade geçerli olsaydı bütün LİSANSÜSTÜ (doktora öğrencileri de dâhil) öğrenciler için geçerli olurdu.
Bilindiği üzere 2547 Sayılı kanun 44 ve 46. maddeleri gereği “öğrencilik statüsü” devam eden bir öğrencinin sevk tehir işlemleri yapılmadan devam zorunluluğu olan ders, staj ve sınava katılma ile Laboratuar veya Kütüphanelerde araştırma ve incelemeyi gerektiren tezini hazırlaması mümkün değildir.
          Yukarıdaki izahattan anlaşılacağı üzere Doktora öğrencilerinin sevk tehirleri yapılmakta ve öğrenciliğin özel hükümleri gereğince 35. Yaşın sonuna kadar erteleme işlemi uygulanmaktadır.  Aynı hukuki statüye sahip ve aynı kanun maddelerine tabi yüksek lisan öğrencilerinin bu özel hükümlerden yararlandırılmaması ilgili kanunun ruhuna ve Anayasanın 10. Maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.
              Bu nedenlerle, BİMER’e gönderdiğim yazıyı “2547 Sayılı Kanunun 44 ve 46. Maddelerinde yapılan değişiklikle mezuniyet için AZAMİ SÜRE ortadan kalktığından ve aynı maddede açıkça belirtilen nedenler ışığında Yüksek Lisans Öğrencilerinin Askerlik sevk tehirlerinin 35. Yaşın sonuna kadar yapılmamasının başka yasal gerekçesinin 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanununun 5. Ve 11. Maddeleri gereği tarafıma bildirilmesi için gereğini arz ederim.” şeklinde bitirdim.
    Milli Savunma Bakanlığı’ndan gelen 17 Şubat 2014 tarih ve MÜS.YRD.: 91435900-2850-106-14/ASAL D.Yd.Sb.Ş.Ert.Ks. sayılı cevap“Askerlik işlemleri hususundaki ilgi (a) müracaatınız incelenmiştir. Bu konuda daha önce gönderilen ilgi (b) müracaatınıza ilgi (c) ile cevap verilmiş olup bu konuda başka yasal gerekçe bulunmamaktadır.” şeklindedir.
            Şimdi tekraren soruyorum?
         Başka yasal gerekçe yoksa aynı kanun ve yönetmelik hükümlerine tabi olan Doktora ve Yüksek Lisans öğrencileri arasında neden ayırım yapılıyor. Doktora öğrencilerinin sevk tehirleri yapılırken Yüksek Lisans öğrencileri neden mağdur ediliyor ve öğrenim hakları ihlal ediliyor.
            Yukarıda da açıkça göreceğiniz üzere  verilen hukuka uygun olmayan cevaplar nedeni ile tekrar BİMER marifetiyle bilgi talebinde bulunmak istemiyorum.
         Sayın Başbakan’a, Bakanlar Kurulu üyelerine ve özellikle Milli Savunma Bakanı Sayın İsmet Yılmaz’a soruyorum. Bu hak ihlalini ne zaman durduracaksınız. Ne zaman Asker Alma Dairelerine genelge göndereceksiniz?

        Sayın Rektör ve Enstitü müdürlerine soruyorum. Öğrencilerinize ne zaman sahip çıkıp mağduriyetlerini gidereceksiniz.
           Sayın YÖK yetkililerine soruyorum. Lisans için geçerli olan 29. Yaş için yaptığınız yazışma ve hak ihlalini giderici düzenlemeyi YÜKSEK LİSANS öğrencileri için ne zaman yapacaksınız?
            Hak ihlalinin giderilmesini öğrencilerimiz adına bekliyoruz.
Selam ve Sabırla.

16 Şubat 2014 Pazar

Kanunu Kim Yapar Kim Uygular



Kanunu Kim Yapar Kim Uygular

Veysi ERKEN

  NOT: BEDELLİ ASKERLİK konusunda epey yazı yazdım. Bu konunun gündemde tutulması şart. Zira bir milyona yakın insanımız BEDELLİ konusunda çözüm bekliyor. Bu spot BEDELLİ konusu çözüme kavuşuncaya kadar yazılarımın başında yer alacaktır. “BEDELLİDE YAŞ 25 BEDEL 15 BİN”

            Türkiye’de kuvvetler ayrılığı olduğu söylenir. Buna göre yasama organı olan TBMM kanunları yapar. Yürütme organı bürokratlarıyla bunları uygular. İhtilaf halinde ise yargı devreye girer.
            Biz bunu hep böyle bilirdik. Maalesef konu bildiğimiz gibi değilmiş.
            Meğerse bürokrat kanun metninde yer almayan bir ifadeyi parantez açarak ilave edebiliyormuş.
            Somut bir örnek vereyim.
            Konunun anlaşılması için 2547 Sayılı Yüksek Öğretim kurumları kanununun 44. Ve 46.Maddelerini örnek vereyim.
            2547 Sayılı kanunun 44. Maddesi öğrenim süresini belirleyen bir madde. 46. Madde ise şartları belirler.
            44. madde başlığı ile beraber 2011 yılında değiştirilmiş ve 46. Maddelerde ifade edilen şartları yerine getiren öğrencilerin “öğrencilik” statülerinin devam edeceği, buna bağlı olarak ders alma, seminer, tez, staj vs görevlerini yerine getireceklerini kararlaştırmaktadır. Kanun maddeleri uzun. Sizleri sıkabilir. Bu açıdan maddeler mukayese edilebilsin diye aşağıda verilmiştir. İsteyen okur ve hukukçulara danışır.
            Maddelerdeki bu düzenlemenin anlaşılabilmesi için ilgili maddelerin eski ve yeni halleri aşağıda verilmiştir(1).
            Ancak kanun uygulayıcısı (bürokrat) sanki bu değişiklik yapılmamış gibi direnmekte ve yanlışta ısrar etmektedir.
            Nitekim 18 yaşında Lisans öğretimine başlamış bir genç eski düzenlemeye göre 25 yaşında mezun olamadığı takdirde askerlik sevk tehiri yapılmaz iken yeni düzenleme ile 29. Yaşın sonuna kadar sevk tehiri yapılır hale geldi. Bürokrasi bunu 2013 yılına kadar uygulamadı.
Öğrenciler üniversiteleri mahkemeye verince YÖK devreye girmiş ve yanlışta ısrardan vazgeçilerek sevk tehirleri yapılmaya başlanmıştır. (22.07.2013 tarih ve 75850160.301.01-5154 sayılı YÖK’ün Üniversitelere gönderdiği yazısı)
Yanlışta ısrar maalesef Yüksek Lisans öğrencileri konusunda devam etmektedir. YÖK ve Askerlik kanunlarında açık hükme rağmen Yüksek Lisans öğrencilerinin sevk tehirlerinde sıkıntı yaşatılmaktadır.
Bütün vekillere soruyorum. Sahi siz bu değişikliği neden yaptınız.
Maddelerdeki değişiklikten öğrenciler faydalanamayacaksa değişikliğin anlamı nedir? Bu konuya ne zaman el atacaksınız?
Ya siz yürütme organı kanunda yer almayan bir ifadeyi de ilave ederek kanun ve yönetmelik hükümlerini uygulamayan temsilciniz durumunda olan bürokrasiye karşı tutumunuz nedir?
İlla ki, her konu yargıya mı taşınmalı?
Lütfen hakların ihlalini engelleyiniz ve öğrencilerin mağduriyetini gideriniz
Selam ve Sabırla.
1-      A- Maddenin Eski Hali
Öğretim süresi:
             Madde 44 – (Değişik: 10/12/1988 - 3511/1 md.)
             (Değişik birinci fıkra: 7/6/1995 - 4111/1 md.) Yükseköğretim kurumlarında, önlisans ve lisans düzeyinde öğrenim yapan öğrencilere bu öğrenimlerini tamamlamak için tanınan azami süreler iki yıllık önlisans için dört, dört yıllık lisans için yedi yıldır. Öğrenciler normal eğitim-öğretim süresi beş yıl olan proğramları sekiz yılda, altı yıl olan programları ise dokuz yılda tamamlamak zorundadırlar. Ancak, bu süreler sonunda; kayıtlı olduğu öğretim kurumundan mezun olabilmek için son sınıf öğrencilerine, başarısız oldukları bütün dersler için biri bütünleme olmak üzere iki ek sınav hakkı verilir. Bu sınavlar sonunda başarısız ders sayısını beş derse indirenlere bu beş ders için üç yarı yıl, ek sınavları almadan beş derse kadar başarısız olan öğrencilere dört yarı yıl (sınıf geçme esasına göre öğretim yapılan kurumlarda iki öğretim yılı); Gülhane Askeri Tıp Akademisi öğrencileri hariç, üç veya daha az dersten başarısız olanlara ise sınırsız, başarısız oldukları derslerden açılacak sınavlara girme hakkı tanınır. İzledikleri programdan mezun olmak için gerekli bütün derslerden geçer not aldıkları halde yönetmeliklerinde başarılı sayılabilmeleri için öngörülen not ortalamalarını sağlayamamaları sebebiyle ilişkileri kesilme durumuna gelen son dönem (sınıf geçme esasına  göre  öğretim  yapılan  kurumlarda  son sınıf) öğrencilerine not ortalamalarını yükseltmek  üzere  diledikleri son iki sınıf  derslerinden  sınırsız  sınav  hakkı tanınır.  Bunlardan uygulamalı,  uygulaması  olan  ve  daha  önce   alınmamış  dersler  dışındaki  derslere  devam  şartı  aranmaz. Açılacak sınavlara, üst üste veya aralıklı olarak toplam üç eğitim-öğretim yılı hiç girmeyen öğrenci, sınırsız sınav hakkından vazgeçmiş sayılır ve bu haktan yararlanamaz. Sınırsız hak kullanma durumunda olan öğrenciler, öğrenci katkı payını ödemeye devam ederler, ancak, sınav hakkı dışındaki diğer öğrencilik haklarından yararlanamazlar. Açık öğretim öğrencileri, öğrencilik haklarından yararlanmamak kaydı ile bu sürelerle kısıtlı değildirler.


1-B- Maddenin Yeni Hali
  
     Diploma alma, ders kredilerinin hesaplanması, öğrencilik haklarından yararlanma ve sınavlar: (1)
Madde 44–(Değişik: 13/2/2011-6111/171 md.)

     a. Yükseköğretim kurumlarının önlisans, lisans ve lisansüstü düzeyindeki diploma programlarına kayıtlı öğrenciler, bu madde hükümlerine göre belirlenen ders kredileri ve diğer yükümlülükleri başarı ile tamamlamaları halinde; önlisans, lisans, yüksek lisans veya doktora diploması alır. Ders kredileri, Yükseköğretim Kurulunca ilgili programın yer aldığı  diploma düzeyi ve alan için yükseköğretim yeterlilikler çerçevesine göre belirlenen kredi aralığı ve öğrencilerin çalışma saati göz önünde tutularak yükseköğretim kurumlarının senatoları tarafından belirlenir. İlgili diploma programını bitiren öğrencinin kazanacağı bilgi, beceri ve yetkinliklere o dersin katkısını ifade eden öğrenim kazanımları ile açıkça belirlenmiş teorik veya uygulamalı ders saatleri ve öğrenciler için öngörülen diğer faaliyetler için gerekli çalışma saatleri de göz önünde bulundurularak yükseköğretim kurumlarının senatoları tarafından belirlenen ilkeler çerçevesinde ders kredileri hesaplanır.
      b. Yükseköğretim kurumlarında, öğretim faaliyetlerinin üç dönemi aşmamak üzere yıl içinde kaç döneme ayrılarak sürdürüleceği; her bir dönemde alınması gereken asgari ve azami kredi miktarları; her bir diploma programının diplomayı  almayı hak eden kişiye kazandıracağı bilgi, beceri ve yetkinliklerin neler olacağı ve bunların ölçme ve değerlendirmelerinin nasıl yapılacağı; hazırlık sınıfı veya başka yollarla yabancı dil yeterliliğinin nasıl kazandırılacağı ve yabancı dil bilgi düzeyinin nasıl ölçüleceği; kayıt, devam, uygulama, tez ve teorik ders içerikleri, ön şartlı dersler, sınav çeşitleri ve bunların ders başarı notuna katkısı; öğrencilerin mezuniyet sonrası istihdamına ilişkin olarak bilgi, görüş ve tecrübelerine ihtiyaç duyulan kişileri ifade eden dış paydaşların diploma programlarına ilişkin değerlendirmelerinin alınması; diğer yurt içi ve yurt dışı yükseköğretim kurumlarından alınan derslerin kredilerinin intibakının sağlanması; ilgili programın tamamlanmasına yönelik önceden kazanılmış yeterliliklerin tanınması; farklı diploma programlarından bazı derslerin alınmasıyla yandal veya çift anadal yapılması; diploma alınabilmesi için, uygulama, teorik, uzaktan veya açıköğretim özellikleri ile bu maddenin fıkrasında belirlenen sürelerde diploma alamayan öğrenciler bakımından, müfredat değişikliği veya isimleri değişmemekle birlikte ders içeriğinin değişmesi ya da ders içeriği değişmemekle birlikte aradan uzun bir sürenin geçmesi nedeniyle, daha önce başarılı olunan derslerden hangilerini yeniden almaları gerektiği; eğitim-öğretim süreçlerinin sürekli iyileştirilmesine yönelik iç ve dış kalite güvencesi uygulamaları ve eğitim-öğretimin devamına ilişkin diğer hususlar, Yükseköğretim Kurulunun bu konularda belirlediği temel ilkelere uygun olarak yükseköğretim kurumları senatoları tarafından belirlenir.
       c. Bir yıl süreli yabancı dil hazırlık sınıfı hariç, kayıt olduğu programa ilişkin derslerin verildiği dönemden başlamak üzere, her dönem için kayıt yaptırıp yaptırmadığına bakılmaksızın önlisans programlarını azami dört yıl, lisans programlarını azami yedi yıl, lisans ve yüksek lisans derecesini birlikte veren programları azami dokuz yıl, yüksek lisans programını azami üç yıl, doktora programını ise azami altı yıl içinde başarı ile tamamlayarak mezun olamayanlar, bu Kanunun 46 ncı maddesinde belirtilen koşullara göre ilgili döneme ait öğrenci katkı payı veya öğrenim ücretlerini ödemek koşulu ile öğrenimlerine devam etmek için kayıt yaptırabilir. Bu durumda, ders ve sınavlara katılma ile tez hazırlama hariç, öğrencilere tanınan diğer haklardan yararlandırılmaksızın öğrencilik statüleri devam eder.

         Bu madde başlığı “Öğretim süresi:”iken, 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanunun 171 inci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir

         
1-C Maddenin eski Hali
Cari Hizmet Maliyeti (1) (2)  Madde 46 – (Değişik: 19/11/1992 - 3843/16 md.)
             Yükseköğretim kurumlarında cari hizmet ödenekleri, öğrenci başına olmak üzere belirlenir. Öğrenci başına düşen cari hizmet ödeneği, öğrenim dallarının nitelikleri ve süreleri ile yükseköğretim kurumlarının özellikleri göz önünde tutularak Yükseköğretim Kurulunca farklı miktarlarda tespit edilir. Bu miktarın her yıl Bakanlar Kurulunca belirlenecek kısmı Devletçe karşılanır ve öğrenci adına ilgili yükseköğretim kurumu bütçesine ödenek olarak kaydolunur. Geri kalın kısmı öğrenci tarafından ödenir. Devletçe karşılanacak kısım cari hizmet maliyetlerinin yarısından az olamaz.
             Devlet ve öğrenci tarafından yapılacak ödemelerin miktar ve bölgelere göre oranları, yabancı uyruklu öğrencilerden alınacak ücretlerin miktarı ile uygulamaya ilişkin esas ve usuller her yıl Bakanlar Kurulunca en geç Temmuz ayı içerisinde belirlenir.
             Öğrenci tarafından ödenecek miktar, istekleri halinde ödeme güçlüğü olan öğrencilere Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunca kredi olarak verilebilir.
             Hazırlık sınıfı veya yabancı dil geliştirme programı hariç olmak üzere, 2 yıllık önlisans ve 4, 5, 6 aylık lisans öğreniminden bu süreler sonunda mezun olamayan öğrencilere Devlet katkısı ödenmesine devam olunur. Öğrenci katkısı birinci yıl için % 50, müteakip yıllar için % 100 fazlasıyla alınır. Lisans düzeyinde ikinci bir yükseköğretim yapan öğrenciler için öğrenci katkısı % 100 fazlasıyla alınır. Lisans düzeyinde ikinci bir yükseköğretim yapan öğrenciler için öğrenci katkısı % 100 fazlasıyla alınır.
             Öğrenci katkısını ödemeyenlerin kayıtları yapılmaz ve yenilenmez.
             Cari hizmet maliyetine öğrenci katkısı ve öğrenci sosyal tesis ve faaliyetlerinden elde edilen gelirler ile yükseköğretim kurumlarınca önceki yıllarda bastırılan ders kitapları ve teksirlerinin satışından elde edilen gelirler, üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü adına milli bankalardan birinde açılacak hesaba yatırılır. Bu miktarlar rektörlükçe en geç ilgili ayın sonuna kadar Bütçe Dairesi Başkanlığı hesabına bir yandan gelir, diğer yandan özel ödenek kaydolunmak üzere aktarılır. Aktarılan bu miktarlar Maliye ve Gümrük Bakanlığınca özel ödenek kaydedilir. Kaydolunan ödenekler, başta öğrencilerin beşlenme, sağlık, spor, kültür ve diğer sosyal hizmetleri olmak üzere, üniversitenin cari, kalkınma plan ve programlarına uygun yatırım, transfer ve öğrencilerin kısmi zamanlı olarak geçici işlerde çalıştırılmasına ilişkin giderlerinde kullanılır. Kullanım ve harcamaya ilişkin esas ve usüller Maliye ve Gümrük Bakanlığının görüşü alınarak Yükseköğretim Kurulunca belirlenir.
             Bu hesabın sarfı, muhasebesi ve denetimi döner sermaye mevzuatına tabi olup, işlemleri üniversitece görevlendirilecek sayman tarafından yürütülür.
             Bu ödeneklerin harcanmayan kısmı ertesi yılın bütçesine devren gelir ve ödenek kaydolunur.
             Zamanında ödenmeyen kredi borçları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre mal sandıklarınca tahsil edilerek Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna ödenir.
(Ek fıkra:17/9/2004-5234/2 md.) Bu maddeye göre elde edilen gelirlerin özel gelir ve ödenek kaydedilen tutarlarının % 10'una kadar olan kısmı, üniversite yönetim kurulunun tespit edeceği başarılı ve gelir düzeyi düşük öğrencilerin kitap, kırtasiye ile beslenme ve barınma yardımı ödemelerinde kullanılır.
(Ek fıkra:17/9/2004-5234/2 md.) Kısmî zamanlı olarak çalıştırılacak öğrenciler hakkında, 22.5.2003 tarihli ve 4857 sayılı Kanunun iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili hükümleri ve 17.7.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası ile ilgili hükümleri hariç diğer hükümleri uygulanmaz.


1-      D- Maddenin Yeni Hali

   Cari hizmet maliyetinin hesaplanması, öğrenci katkı payları ve öğrenim ücretleri: (1)
Madde 46–(Değişik: 13/2/2011-6111/172 md.)

        d. 44 üncü maddenin ©fıkrasındaki süreler içinde öğrenimin tamamlanamaması halinde, her bir ilave ders için kredi başına ödenecek öğrenci katkı payı veya öğrenim ücreti; dersin alınacağı dönem için bu maddenin ©fıkrasına göre belirlenecek olan kredi başına katkı payı veya öğrenim ücretinin yüzde yüzü, ikinci defa kayıt yaptırılması halinde yüzde ikiyüzü, üçüncü defa kayıt yaptırılması halinde yüzde üçyüzü, dördüncü ve daha fazla defa kayıt yaptırılması halinde ise yüzde dörtyüzü olarak hesaplanır.

11 Şubat 2014 Salı

Haliç’te Yaşayan Simonla



Haliç’te Yaşayan Simonlar*

Veysi ERKEN

            NOT: BEDELLİ ASKERLİK konusunda epey yazı yazdım. Bu konunun gündemde tutulması şart. Zira bir milyona yakın insanımız BEDELLİ konusunda çözüm bekliyor. Bu spot BEDELLİ konusu çözüme kavuşuncaya kadar yazılarımın başında yer alacaktır. “BEDELLİDE YAŞ 25 BEDEL 15 BİN”

            Genel anlamda yönetimde veya herhangi bir grupta yer alanlar kitap okumayı veya kendilerine dayatılan kitaplardan başka farklı kitapları okumayı ve hayatı bu şekilde tahlil etmeyi sevmezler.
            Kendilerine dayatılanlarla yetinenler her zaman Hanefi Avcı’nın ifadesiyle “SİMON”laşabilirler.
            Hanefi Avcı’nın hazırlamış olduğu ve bir nevi hatırat sayılabilecek “Haliç’te Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat” kitabını yayınlandığı dönemde okumuştum.
            Özellikle Gezi ve 17 Aralık kalkışmalarından ve darbe teşebbüslerinden sonra bu kitabı tekrar okuma ihtiyacını hissettim.
            İyi ki tekrar okumuşum.
            Esasında bu kitapta yer alan her olay, olgu ve fikir uzunca bir şekilde tahlil edilebilir, tartışılabilir ve bundan sonuç çıkarılabilir.
            Tabi ki, böyle bir çalışma bir köşe yazısını aşar.
Ama şunu rahatlıkla şunu söyleyebilirim. 2013 ve 2014’te olup bitenleri daha kolay anlamamızı sağlayacak bir çalışma olduğunu bir kere daha fark ettim. Sizin de fark etmenizi isterim.
Bu bağlamda kitabı okumanızı arzu ediyorum.
            Evet, etrafımızda pek çok “Simon” var.
            Devlet denilen yapının içinde “simon”laşanlar olduğu gibi, sivil zannedilen pek çok yapıda veya özel sektörde “simon”la karşılaşmak mümkün.
            Hanefi Avcı simonların özelliklerini şu şekilde bize izah ediyor. “…onların gerçek bir doğrusu yoktu; gerçek idealler ve inançlar uğruna savaşmıyorlardı. Onlara empoze edilmiş, belki de binlerce kez tekrar edilerek beyinlerine işlenmiş örgüt gerçekleri uğruna savaşıyorlardı; bu gerçekler uğruna fedakârlık yapıp ölümü göze alıyorlar bunun dışındaki haksızlıklara ses çıkarmıyorlardı. S.17”
            Bu izahtan sonra “kendimize baktım, biz de öyle miydik? Kendi teşkilat mensuplarımızın suçlarını gizlemeye çalışıyorduk ama vatandaşın işlediği suçlara en ufak hoşgörüde bulunmuyorduk. Vatandaşa kötü muamele eden, darp ve işkence eden, görevini kötüye kullanan, rüşvet yiyen meslektaşlarımızı yakalayıp suçlarını ortaya çıkarmak konusunda ne kadar gayetliydik? S.18”  diyerek içinde yer aldığı yapıda da simonlaşmanın olduğunu ve bunun her yapıda olabileceğini “ aslında Simonlar her yerde, her örgütte var; insana değer vermeyen, özgürlüğü önemsemeyen, itaat kültürünün hâkim olduğu,   grup menfaati için itaatin istendiği her yerde Simonlar var. S.18” ifadesiyle dillendirmektedir.
            Bu ifadelerden yola çıkarak şunu rahtlıkla söyleyebilirim.
            Bugünkü olay ve olguları hakkaniyet ilkesi bağlamında incelemek isteyenler bu ve benzeri kitapları okumalılar.
            Okumadan, tefekkür etmeden ve tahlilde bulunmadan sağlıklı hüküm verilmez.
            Evet; dün olduğu gibi bugünde de yolsuzlukların ve haksızlıkların olduğuna inanıyorum. Hatta Yolsuzlukla, Yasaklarla ve Yoksullukla mücadelenin esas alınacağı deklere edildiği dönemde bunların arttığını düşünüyorum. Efendilerin hırsızlıkları, yolsuzlukları, haksızlıkları, yabancılara hizmetleri ve ortaklıkları “simonlar” tarafından savunulur durumdadır.
            Simonlar kendi yapılarındaki soysuzlukları, yolsuzlukları ve haksızlıkları haspamıza yakışır mantığıyla savunmaktadır.
           
Evet.
Haksızlıklar artmıştır doğrudur.
            Ancak gerek resmi veya cemaat denilen yapılardaki simonların varlığı ve tahribatı küçümsenemez.
            Çünkü simonların kendilerine ait kutsalı yok. Dayatılan ve kutsallaştırılan her şey “simonlaşan” veya “simonlaştırılan”lar tarafından savunulabilir. Tıpkı dünün haşhaşi “dai”lerinin yaptığı gibi.
            Finansörlükler ve sponsorluklar için “yapı”ların içine düştükleri durum simonları ve “dai”leri daha bariz bir şekilde ortaya çıkarmaktadır.
            Gönlümüz, yönetimlerde yer alan herkesle birlikte cemaatlerdeki bireyler de okuyup simonlaşmanın tehlikesini idrak etmesini istemektedir.
            Hülasa bütün dostlarıma, okuyucularıma, bürokratlara, teknokratlara, siyasilere, tarikatçılara ve cemaatçilere “Haliç’te Yaşayan Simonlar”  kitabını objektif bir gözle okumalarını tavsiye ederim.
            Varsa etraflarındaki simonları daha kolay bir şekilde teşhis edebileceklerdir. Belki kendilerinin de farkında olmadan simonlaştıklarını görecek ve bundan vazgeçeceklerdir.
            Selam ve Sabırla.

            *Haliç’te Yaşayan Simonlar, Hanefi Avcı, Angora Yayınları, Ankara 2010.