25 Şubat 2021 Perşembe

Başarısız İki Alan: Aile ve Eğitim

 

Başarısız İki Alan: Aile ve Eğitim

     Veysi ERKEN

           İktidarın başarısız olduğu iki alandan bahsediliyor.

Aile ve Eğitim.

Bu iki alandaki başarısızlığı ben söylemiyorum.

Özellikle Sayın Başkan Recep Tayyip Erdoğan dillendiriyor.

Hem de birkaç defa bu gerçeği ifade etti.

Elhak doğrudur.

Bu iki konuda defalarca yazı yazdım.

Daha önce “eğitimin gayesi Salih İnsan Yetiştirmektir” şeklinde bir ifade kullandı Sayın Başkan.

 Buna imza atmayacak bir Müslüman yoktur herhalde.

Diğer açıklaması aile ile ilgili.

Hem de yakın zamanda.

Ailemiz büyük saldırı altında. Ailemiz çökertilmek isteniyor, çökertiliyor.

Bu da doğrudur.

Peki, yapılan ne?

Gerek Eğitim Bakanlığı gerekse Aile bakanlığının icraatlarına bakalım.

Salih insan yetiştirme veya aileyi saldırıdan ve dağılmadan kurtarma ile ilgili bir çalışma var mıdır?

Rahatlıkla cevap verebiliyoruz.

HAYIR.

Bilakis Salih olmayan insan yetiştirme ve ailesiz hayatı dayatma ile ilgili çalışmalar alabildiğine destekleniyor.

Herkesin bildiği bir gerçek var.

Devlet denilen mekanizma varsa ve onun yürürlüğe soktuğu yazılı mevzuat mevcut ise  o mevzuat toplumu şekillendirir.

Hatta dayatma ile şekillendirir, mevzuat toplumun sahip olduğu inanç değerleriyle uyumlu değilse onu tahrib eder.

Bilhassa yazılı mevzuat dediğimiz kanun, tüzük, yönetmelik, genelge, yönerge vs. toplumun şekillenmesinde ne kadar etkili olduğunu bilmeyen var mı?

Her halde yok.

Sadece Kılık Kıyafet/ başörtüsü ile ilgili yönetmelikteki bir cümlelik yasak ifadesi toplumu nasıl perişan ettiğini bilmeyen var mı?

Herhalde yoktur.

Bu izahattan hareketle diyorum ki, AİLE ve EĞİTİM konusunda başarı sağlanmak isteniyorsa ailemizi ve eğitilme tarzımızı tahrib eden hatta yok etme noktasına getiren mevzuatın ortadan kaldırılması gerekir.

Samimiyet varsa bu mevzuat hemen ortadan kaldırılması gerekir.

Misal İstanbul sözleşmesi ve aileyi tahrip eden diğer mevzuattan başlanılması hayırlara vesile olur.

Eğitimle ilgili de yapılacak ilk iş Salih insan yetiştirme ile ilgili program ve müfredatın yürürlüğe sokulması gerekir. Tabii ki, mevzuat bir bütünlük arz etmesi gerekir.

Sağlıklı mevzuat zamanla toplumdaki tahribatı azaltır.

Bilindiği gibi bozulma veya düzelme birden olmaz.

Ruveyden ruveydan, yavaş yavaş olur.

Teenni ve sabır gerekir.

Doğrudur.

Ama mevzuat değiştirilmezse bilin ki aile ve eğitim konusundaki tahribat ve fecaat artacak.

Aileler dağılacak, boşanmalar artacak, evlilikler azalacak, evlilik dışı hayatlar artacak, lezbiyenlik, geylik ve çürüme had safhaya ulaşacak ve eğitim yoluyla ahlaksız bireyler çoğalacak.

Kısaca toplum yok olacak.

Nitekim Rabbulalemin bir toplum kendini değiştirmedikçe o toplumu değiştirmem, nimetimi kesmem diyor. “Bir millet, sahip olduğu ilahî-insanî değerleri, benliğini, kendilerindeki yüksek hasletleri değiştirmedikçe, Allah o milletin elinde olan nimetleri değiştirmez, sosyal, siyasî ve ekonomik düzenlerini bozmaz. Rad 11 Ahmet Tekin meali”

Nimetin kesilmesini istemiyorsak eğitim ve aile ile ilgili yıkıcı mevzuatı hemen ortadan kaldırmalıyız.

Yarın değil, bugün.

Selam ve sabırla…

 

 

100 Kuruş 75 kuruştan az, 70 Kuruş 125 kuruştan daha az

 

Algı Yönetimine Misal Ekrem ve Mansur’un Zamları:

 100 Kuruş 75 kuruştan az, 70 Kuruş 125 kuruştan daha az

      Veysi ERKEN

           Opus Dei’nin elemanları fetö haşhaşi tapınakçılarının yöntemlerini kullanmaktan asla vazgeçmezler.

            Bu tarihi olarak sabittir.

            Bu ahlaksız taifenin bozuk seciyeleri, şakileleri bilinmeden verdikleri zararı ortadan kaldırmak veya telafi etmek mümkün değildir.

            Bununla ilgili binlerce misal vermek mümkündür.

            Anlaşılsın diye sadece bir misal vereyim.

            Malum sözün kısası daha anlaşılırdır.

            Bilindiği üzere mahalli seçimlerin üzerinden iki seneye yakın bir zaman geçti.

            Seçim öncesi CHP zihniyeti ucuzluk vaat etti.

            İstanbul ve Ankara belediye başkanlıklarını kazandılar.

            Tabii ki, biz halk olarak onlardan sözlerini ve vaat ettiklerini gerçekleştirmeyi bekledik.

            Gerçi CHP zihniyetinin iktidarlarını yaşamış biri olarak hiçbir beklentim yoktu ve olmayacak. Biliyorum ki, CHP zihniyeti zam, zulüm, işkence üretir. Ülkeye hayrı ve faydası yok ve olamaz.

            Bir tek hayrı olabilir o da CHP’yi CHP’lilerin feshetmesi.

            Neyse konumuza dönelim.

            Seçimden önce ucuzluk vadedenler seçimden sonraki ilk icraatları zam oldu.

            Ankara’da 70 kuruş olan ekmek önce 100 kuruş akabinde 125 kuruşa yükseltildi.

            İstanbul’da 75 kuruş olan ekmek 100 kuruşa çıkarıldı.

            Varın zammın yüzdeliğini siz hesaplayın.

            Tabii ki, zam ekmekle sınırlı değil. Zamlar belediyelerin hizmet alanlarının tamamında katlanarak oldu ve devam ediyor.

            Ulaşım, su, mezar ve daha yüzlerce kalemdeki zamları saymıyorum.

            Gelin görün ki hiçbir eseri olmayan, kendilerine ait hiçbir projesi gerçekleşmeyen bu belediyeler zamları kendileri yapmıyorlarmış gibi algı yönetimi ile milletin zihnini çalıyorlar, karıştırıyorlar.

            Tabii ki, bunda fetö ve iltisaklıları başrolü oynuyorlar.

            Bilhassa medya denilen alandaki uşaklar hemen devreye sokuluyor.

            Misal olsun diye EKMEK zamlarından bahsettim.

            Sürekli Belediyelerin ucuz ekmek satmasını iktidarın engellediğini yaymaya çalışıyorlar.

            Soruyorum yahu 125 kuruş 70 kuruştan veya 75 kuruş 100 kuruştan az mı? Bunlar Ekrem ve Mansur’un görev alanında değil mi? Yani CHP’nin zamları değil mi?

            İfade aynı.

            İktidar ucuz ekmeğin halka dağıtılmasını engelliyor.

            Bunların ahlaki değerleri olmadığı için hep aynı yöntemlerle aynı şeyi tekrarlıyorlar.

            Yalan,

            İftira,

            İtham,

            İnkâr,

            Unutturma, vs.

            Aziz dostlar.

            Algımızı perişan etmek isteyen bu ahlaksızları anlamak için sadece ekmek zammını anlamak yeter.

            Tabii ki, anlamak isteyenlere.

            Selam ve Sabırla…

22 Şubat 2021 Pazartesi

Baharat ve Tezek

 

Baharat ve Tezek

 Veysi ERKEN

            Fıtrat gereği ne ile beslenirsek o maddelerin kokuları yayılır bizden.

            Baharat,  tad ve koku çıkarıcı maddeleri ifade eder.

            Lezzet vermek için kullanılır.

            Yaşayışımızda “Buhur” ve “Buhurdanlık” vardır. Kökü Arapça bahûr olan buhur, koku veya kokulu buhar (duman) çıkarıcı maddelere verilen genel bir isimdir.

            Bir de “Tezek” kavramı var dilimizde.

            Genel olarak sığır dışkısından elde edilir. Bu da koku yayar.

            Tezekle haşır haşır neşir olanlar tezek gibi, Baharatla iştigal edenler baharat gibi kokar. Rayihalarıyla etrafa hoş bir iz bırakır.

            Kendini Müslüman ifade edenleri tefekkür ettiğimizde bulundukları, yetiştikleri ortamlardan ve beslendikleri kaynaklardan etkilendiklerini görürüz.

            Kimi buhur gibi etrafı ve hatta bütün dünyayı güzel rayihalarla doldurmaya, mahlûkata faydalı olmaya çalışırken bir kısmının tezekleştiğine şahit oluyoruz.

            Özellikle batı/batıl kaynaklarının okuyucusu veya batılın emir erleri tamamen tezekleştiler diyebiliriz.

            Fetö, Kesnizani ve İngiliziyun Hindiyun tarikatlarının müntesipleri tamamen tezek hükmünde olup icraatlarını ona göre yürütmektedir.

            Fetö yerine gündeme daha fazla sokulan ingiliziyun hindiyun tarikatı esasında yaklaşık iki yüz yıllık bir İngiliz projesidir.

            Temel söylemi ile insanları kandırmakta ve İslami hayatın ana unsurunu tahrip etmektedir.

            Bilindiği üzere İslam’ın temel ve değişmez kaynağı vahyedilmiş Kur’an-ı Kerimdir.

            Vahyi anlama biçimimiz Hz. Muhammed’in s.a.v.  istinad eder.

            O bize vahyi teybin, tebliğ, tefhim, talim v.s etmiştir.

            İngiliziyun hindiyun vahyin uygulaması olan sünneti direkt tahrif edemeyeceğini anlayınca “Hadis” kavramını hedef alarak pisliğini yayma gayretine düşmüş.

            Lafı uzatmaya gerek yok.

            Müslüman bu tezeği hayatından çıkarmalı ki, salim ve Salih bir mümin olsun.

            Aksi takdirde Sabatayist çetenin etkisiyle tamamen İslami ilke ve hayattan kopar, Tezekleşir.

            Kopuşu anlamak isteyenlere ayrıca “Kolejli Nereye” ve “Pervaneler” isimli kitapları tavsiye ediyorum.

            Yazımı Tezek ve Baharat kokulu lokum hikâyesi ile ilgili bir darb-ı meselle bitireyim.

            Yavuz Sultan Selim zamanında, İran şahı kıymetli mücevherlerle süslü bir sandık hediye gönderiyor Sultan Selim’e.

Sandık açılıyor. İçinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkıyor. Fakat bir de pis bir koku yayılıyor.

Dehşet bir koku, herkes burnunu tıkıyor.

Neyse en alttaki bohçadan insan pisliği çıkıyor.

Yani Osmanlıya acayip bir hakaret!

Cihan padişahı emir veriyor,

“Herkes düşünsün, buna ince bir şekilde cevap vermeliyiz”

Ve cihan padişahı yine çözümü kendisi buluyor.

Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatıyor.

İçine o zamanın Osmanlı İstanbul’unda imal edilen gül kokulu en nadide lokumlardan bir kutu hazırlatıyor, en altına da küçük bir pusula ve bir satır yazı gönderiyor.

Şah sandığı açıyor. Açtıkça güzel bir koku ve en altta bir kutu lokum.

Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elçi yiyor önce, sonra oradakilere ikram ediyor.

Kutunun içindeki pusulayı Şah okuyor:

Herkes yediğinden ikram eder” !

Netice-i kelam. İngiliziyun, Hindiyun tarikatının ikramını yemeyin.

Selam ve Sabırla…

19 Şubat 2021 Cuma

Sırtını Dönenler Görevden Uzaklaştırılmalıdır

 

Sırtını Dönenler Görevden Uzaklaştırılmalıdır

 Veysi ERKEN

               Bu işin lamı cimi yok.

            Boğaziçi üniversitesine rektör atandı diye eylem yapan, sırtını yönetime çeviren ve onları destekleyen herkes kamu görevinden uzaklaştırılmalıdır.

            Bu tür eylemlerle varılmak istenen ve hedeflenen yönetimi zayıflatmak ve Türkiye’ye zarar vermektir.

            Gezi eylemleri ve tahribatı asla unutulmamalıdır.

            Bu eylemler Opus Dei’nin organize ettiği eylemlerdir.

            Fetö, tapınakçılar ve bütün diğer unsurlar içindedir.

            Hem harekete geçilmeli ve ülkeye zarar verenler kamudan uzaklaştırılmalıdır.

            Geçen her dakika ziyandır.

            Umulur ki, Türkiye^yi zaafa uğratmak isteyen bütün örgütlenmeler ve bireyler deşifre edilir, teşhirleri sağlanır, Türkiye huzuru bulur.

            Lafı uzatmanın anlamı yok.

            Selam ve Sabırla…