31 Temmuz 2016 Pazar

Sivil Görünümlü Kuruluşlar Yeniden Yapılanmada Unutulmamalıdır



Sivil Görünümlü Kuruluşlar Yeniden Yapılanmada Unutulmamalıdır

Veysi ERKEN

            Siyonist Haçlı zihniyetinin bir yapımı olan FETÖ ihanetinin sonucunda kamunun tamamını ilgilendiren güzel düzenlemeler yapılmaktadır.
            En son Askeri sağlık tesislerinin Sağlık Bakanlığına devredilmesi ve Askeri okulların kapatılarak Milli Savunma Üniversitesinin kuruluşu olmuştur.
            Elbette yeni düzenlemeler süratle yapılacaktır.
            Umarım ki, bu düzenlemeler bir an önce harekete geçer.
            Bu bağlamda iki önerim olacak.
            Birincisi Milli Savunma Üniversitesi hemen tercih kılavuzuna eklenmeli ve öğrenci adaylarına tercih hakkı tanınarak faaliyete geçilmesidir.
            Tercihler birkaç gün daha uzatılabilir ve tercih yapanlara yenileme imkânı getirilmelidir.
            İkincisi Sivil görünümlü kuruluşlar ve diğer kamu imkânlarıyla ilgili düzenlemelerle ilgilidir.
            Sivil görünümlü kuruluşlar Odalar ve Borsalar Birliği, Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türkiye Barolar Birliği, Tabip odaları, Esnaf Birlikleri, merkez valiliği, merkez milli eğitim müdürlüğü, merkez müftülüğü ve benzer kuruluşlardır.
            Bu kuruluşlar mensuplarına ve yönetime yüktür. Bunu kime sorarsanız sorunuz alacağınız cevap aynıdır.
            Bu durumu hükümetin bütün üyeleri olmak üzere Cumhurbaşkanı da en iyi bilenlerdir.
            Umarım ki, kararname ile bunlarla ilgili düzenleme yapılır ve zararları bertaraf edilir. Bürokrasideki olgarşik yapılanma ve şişkinlik sonlandırılır.
            Bir diğer konu ise kamu imkânları ile ilgilidir.
            Kamu lojmanları, makam araçları, sosyal tesisler insanımıza yüktür. Bu imkânlar bürokrasinin halktan kopuş araçlarıdır.
            Yönetimlerin halkla bütünleşmesi için bunların asgari seviyeye indirilmesi gerekir.
            Bu konularla ilgili sağlıklı kararların alınması temennimizdir.
            Bunlara ilaveten bir önceki yazımda belirttiğim bir husus vardır.
            Fetöcü muhbirlere dikkat demiştim.
            Basına yansıyan doğru ise fetöcü muhbirler hemen harekete geçmişlerdir. Habere göre Petkim Genel Müdürü fetöcü olmayanları fetöcü diye ihbar etmiş ve durum fark edilince mağduriyetler giderilmiş ve kendisi görevinden uzaklaştırılmıştır.
            Benzer hadiselerle karşılaşılabilir. Zira FETÖcülerin genel karakterleri yalanı dolan, hırsızlık, iftira vs. kötü sıfatlar üzerine inşa edilmiştir.
            Kötülüğü fazilet olarak görmeleri nedeni ile her türlü iftira ve ahlaksızlığı rahatlıkla yapabilirler.
            Siyonist haçlı zihniyetinin emir erleri konumunda olmaları hasebiyle her türlü kötülüğü yapmaya amadedirler.
            Huzurlu günler ülkemizin, İslam coğrafyasının ve tüm insanlığın olsun temennisi ile.
            Selam ve Sabırla…

27 Temmuz 2016 Çarşamba

FETÖCÜ MUHBİRLERE DİKKAT



FETÖCÜ MUHBİRLERE DİKKAT

Veysi ERKEN

            Sülük gibi yapışan, virüs gibi sirayet eden haşhaşi yapının muhbirlerini devreye soktuğunun emareleri vardır.
            Bu lanetli yapı efendilerinin talimatıyla şakilelerine uygun gammazlama faaliyetlerine girişebileceklerinden zerre kadar şüphem yoktur.
            Bu yapının kriptolu elamanlarının Cumhurbaşkanlığından en alt birimlere kadar varlığını devam ettirdiğini ve bu elemanlar vasıtasıyla mağdurlar ve mazlumların oluşumuna katkı sağlamaya çalıştığını düşünüyorum.
            Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyorum.
            Malumunuz üzere bu yapı her türlü yalanı, iftirayı, hırsızlığı ve ahlaksızlığı yapacak tıynettedir.
            Bu özelliği ile kendini gizlemek için başkalarını/kendileriyle hiç ilgisi olmayanları FETÖCÜ olarak gammazlamaktan kaçınmayacak aşağılık özelliktedir.
            15 Temmuz darbe girişiminden sonra alınan ve alınacak tedbirler içinde kamuda yeniden yapılanma ve görevden alınmalar söz konusudur ve bu gereklidir.
            Burada dikkat edilmesi gereken suçlu ile masumun karıştırılmamasıdır.
            Masumları gammazlayan FETÖCÜLERİN olabileceği asla göz ardı edilmemeli ve gelen bilgiler hakkaniyete uygun değerlendirilmelidir.
            Sayın Cumhurbaşkanım
            Sizler adalete inanansınız.
            Cenabı Allah bizlere adaleti emreder.
            Bu anlamda adaletin tesisi için gelen haberlere dikkat edilmesi gerekir. Bilirsiniz ki “fasık”lardan haberler gelebilir ve bu haberler doğru tahlil edilmezse mağduriyet ve mazlumiyete yol açar.
            Fetöcülerin bariz vasıflarından birisi “fasık”lıklarıdır.
            Daha önce belirttiğiniz tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet ayırımı ortadan kalkmış ve hala onlarla hareket eden herkes ihanet derekesine düşmüştür.
            İşte bu ihanetin gereği fasıkça haberler ve ispiyonlarla birliğin, dirliğin ve kardeşliğin zedelenmesi gündeme gelebilir.
            Sayın Cumhurbaşkanım.
            Şahsi hiçbir talebi olmayan, geçmişten günümüze kadar  “Cenabı Allah’ın birliği ve Hz. Peygamber’in risaleti” dışında tartışılmazı olmayan bir inanca sahip olanlardan biri olarak “tankının namlusunu halka çevirene selam” durmayıp, “2007 yılında da “milletin tecelligahı olan TBMM dışında hiçbir irade” tanımıyoruz diye hayata ve ülkemize bakışımızı deklere ettik.
            Zalimlere ve hainlere karşı her zaman dik durduk. Cenabı Allah nasip ettiği müddetçe de dik durmaya ve mücadeleye devam edeceğiz.
            Bu duruşumuzu FETÖCÜLERE karşı defalarca gösterdik.
            Bugün de aynı inanç ve kararlılıkla duruşumuzu meydanlarda ve yazılarımızda sürdürüyoruz biiznillah.
            Burada ifade etmeye çalıştığım kripto fetöcülerin marifetiyle masumların mağdur edilmemesidir.
            Sizinde bildiğiniz gibi haşhaşi yapılar her kılığa girer ve kendinden olmayanları mağdur etmeye çalışır.
            Son ihanet de bunun en bariz delilidir.
            Son günlerde daha da derinlere dalmaya çalışan ve masumları FETÖCÜ diye ihbar etmeye çalışan/çalışacak alçak tavırlı yapılara ve muhbirlere inanılmaması gerekir.
            İşiniz kolay değil, yılan gibi sürüngenleri faş etmek zor biliyorum.
            Haşhaşi yapılanma her yerden temizlenmelidir diyoruz.
            Bu şart.
            FETÖCÜ Kriptolar marifetiyle mağdurlar ve mazlumlar oluşturmadan.
            Selam ve Sabırla…

25 Temmuz 2016 Pazartesi

Kamu Yapılandırılırken Sisi’lere Dikkat



Kamu Yapılandırılırken Sisi’lere Dikkat

Veysi ERKEN

            Özellikle Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyorum.
            Bu yazım sizlere iletilir mi?
            Bilmiyorum.
            Kanaatime göre Kamu yönetimi yeniden düzenlenirken Sisi’lere dikkat edilmesi gerekir.
            Malumunuz üzere Sisi, Mursi tarafından göreve getirilmiştir. Sisi senesi dolmadan kendi yönetimine ve milletine ihanet ederek İslam coğrafyasında bir çıban olmuştur.
            Bilinmelidir ki, FETÖ ve benzeri karanlık, haşhaşi ve tapınakçı yapılanmaların sisileri vardır.
            Kamu yapılandırılırken bu tiplere dikkat edilirse ülkemizin üzerindeki karanlık bulutlar dağılır.
            Yeni yapılanma ile istihbarat ve güvenlik birimleri gerçek anlamda işlevlerine kavuşturulmalı. İç güvenlik birimleri mutlak anlamda tek çatı altında toplanmalıdır.
            Bunlara ilave oligarşik bürokratik (oligarşik bürokratik yönetimlerde bir kişiye birden çok görev verilir ve kurumlar birbirine üye seçer. Böylece zümre yönetimi oluşur. Oligarşik bürokratik yönetim anlayışı ülkeleri çökertir) yapının ortadan kaldırılması için üst yönetim seçilenlerle ataması yapılmalı ve seçilmişlerle görevi bitirilmelidir.
            Mevcut yapı fuzuli pek çok hantallığı beraberinde getirmektedir.
            Mesela Merkez Valilik, Merkez Milli Eğitim Müdürlüğü, Merkez Müftülüğü, Karargâhta boş oturan komutanlar vs.
            Alanım yönetim olduğu için oligarşik bürokratik yönetimin ülkeye ne kadar zarar verdiğini bilenlerdenim.
            Bu anlamda üniversitelerden tutun Kamu yönetiminin bütün alanları yeniden yapılandırılmalı ve fuzuli hale gelmiş birimler kapatılmalıdır.
            Özellikle yeni yapılanmada hiçbir birim, kuruluş, kurum ve yetkili denetim dışı bırakılmamalı ve hiçbir kurum ve kuruluş “la yüs’el” olmamalıdır.
            “La yüs’el”lik sisilerin oluşmasına elverişlidir.
            Dolayışıyla mevcut yapı sadeleştirilmeli ve şeffaflaştırılmalıdır.
            Bilindiği üzere “açıklık en doğru yoldur” ilkesi kamu yönetiminin vazgeçilmezi olmak durumundadır.
            Bunu beceren yönetimler FETÖ ve benzer tipi örgütlerin üremesine imkân vermez.
            Ülkemiz İslam coğrafyasının “kalbi”, “aklı” ve “yüreği” durumundadır. Bunu bilen düşmanlar işbirlikçi maşalar yetiştirerek bizleri felaketlere sürüklemek istemektedirler. Tarih boyunca bu böyle olmuş ve olmaya devam edecektir.
            Azıcık tarihle ilgilenen bu gerçeği görür.
            Bu durumdan ibret alarak Kamu yönetiminin baştan ayağa kadar yeniden tanzimi bir zorunluluktur.
            Tapınakçı zihniyetin haşhaşileriyle bir daha üzerimize çullanmasının engellenmesi basiretli ve ferasetli bir kamu yönetimi ve bu yönetime istihdamı oluşturan “eğitim”i ahlaki bir zemin üzerinde yeniden inşası ile mümkündür.
            Bu “vatan”ın, “İslam”ın ve “namus”un sevdalıları bilgi, beceri ve fikriyatıyla haşhaşilerden kurtulmanın çabasına katkı sağlamaları bir namus borcudur.
            Bizler;
Vatanı,
            Dini
            Namusu
 karşılıksız korumayı şehit ve gazi dedelerimizden öğrendik.
            İnanıyoruz ki, Cenabı Allah’ın rızası için atılacak adımlar sisilerin önünü tıkayacaktır.
            Hâsılı kelam yeniden yapılanmalar ve atamalar bu ferasetle yapılmalıdır.
            Selam ve Sabırla…

24 Temmuz 2016 Pazar

Darbe Teşebbüsünün Siyasi Boyutu



Darbe Teşebbüsünün Siyasi Boyutu

Veysi ERKEN

            Sadece ülkemiz değil, İslam coğrafyasının tamamı çok büyük bir badire atlatmıştır.
            Elbette ki, tehlike geçmiş değildir.
            Tedbirler ona göre alınmalıdır.
            Tehlike geçmiş değildir diyorum.
            Sebebi gayet açıktır.
            Bu kalkışma Türkiye’yi topyekûn yok etme kalkışmasıdır ve beyin takımı İsrail, ABD ve AB birliğindeki Hıristiyan Siyonizm’idir.
            Bugünkü adlandırma ile FETÖ sadece görevlendirilmiş bir katiller çetesidir. Bilinmelidir ki, Türkiye’de faaliyet gösteren gizli örgütlerin tamamı iç içedir ve hepsi dışarıdan emir almaktadır.
            Tabii ki, suçu dışarıya yükleyen birisi değilim.
            Mümbit alan bulunmazsa Siyonist kafa burada tutunamaz.
            Şu gerçek unutulmamalıdır.
            Siyonist tapınakçı anlayış planlamasını bir yıla göre değil, uzun yıllara sâri yapar.
            Türkiye’nin mümbit alan haline dönüşümü yılların eseridir.
            Ülkemizdeki eğitim “tutsak zihin” ve “bağımlı akademik” yapıya dönüştürülmüştür. Bürokratımız kölelik düzene göre yetiştirilmiş ve yerleştirilmiştir.
            FETÖ ve benzeri örgütlere eleman bu anlayışla kazandırılmış ve elemanları mankurtlaştırılmıştır.
            Mankurtlaştırılanlar günü gelince piyasaya sürülmüş ve İslam coğrafyasının “beyni” ve “kalbi” durumunda olan ülkemizi yok etmeye çalışılmıştır.
            Ülkemiz ve İnsanımız büyük bir badirenin kenarından dönmüştür. Başarılı olunsaydı 500 bin kişinin öldürüleceğinden bahsediliyor.
            Bu tür haberleri okuyunca hiç şaşırmıyorum. Bu yapı gerçekten kan emicidir. Temel hedefi İslam coğrafyasını “topraksız İnsana, İnsansız toprağa çevirmek”tir.
            Bunun için harekete geçilmiştir.
            Bu hain, alçak ve şerefsiz planı yapanların içinde siyasetçi görünümlü olanların olmaması düşünülemez.
            En kısa zaman içinde bunların da (politikacı kılıklı) açıklanması ve topyekûn bir temizlenmeye gidilmelidir.
            Elbette ki, temizlenmede “adalet” esas olmalıdır.
            Müslüman olan şuna iman etmek ve teslim olmak durumundadır.
            “ADALET”.
            Cenabı Allah “adalet”e çok vurgu yapar.
            Ebeveynimiz olsa dahi “adalet”ten ayrılmamamızı emreder.
            Her şey “ADİL”ce yapılmalıdır.
            Vatandaşın üzerine tank süren, kurşun ve mermi yağdıran, bombalarla insanları paramparça edenler “ADİL”ce yargılanmalı ve hak ettikleri cezalara çarptırılmalıdır ki, kanaatim “İDAM”dır.
            Tabii ki, sadece “kamikazeler”le yetinilmemelidir.
            Bunların beyinlerine, planlayıcılarına ve finansörlerine de ulaşılmalı ve hak ettikleri ceza verilmelidir.
            “ADALET” geciktirilmemelidir.
            Geciken adalet "adalet" değildir.
            Bu lanetli yapının SİYASET GÖRÜNÜMLÜ boyutu unutulmadan “ADALET”le topyekûn ortadan kaldırılmalıdır.
            Milletten gasp edilen imkânlar millete iadesi sağlanmalı ve milletin evlatlarının kullanımına sunulmalıdır.
            Hâsılı kelam ülkemizin İslam coğrafyasındaki “beyin”, “kalb” ve “yürek” rollerinin devamı için bütün kurum ve kuruluşlarda topyekûn bir yapılanmaya, arınmaya ve yenilenmeye gidilmelidir ki, “habis ur” beyniyle birlikte temizlensin.
            Selam ve Sabırla…