31 Aralık 2016 Cumartesi

Siyonist Haçlı Zihniyetine Karşı Milli Seferberlik



Siyonist Haçlı Zihniyetine Karşı Milli Seferberlik

Veysi ERKEN

            Sayın Cumhurbaşkanı Koalisyon güçlerinin DEAŞ’a karşı mücadelede sözlerinde durmadıklarını ifade ediyor.
            İfade doğrudur. Bir diyeceğimiz yok.
            Ama şu bilinmelidir ki, koalisyon güçleri asla ve kat’a sözlerinde durmayacaklardır. Zira DEAŞ, PYD, FETÖ ve bu tür örgütlerin kurucusu, finansörü, destekçisi ve yönlendiricisi aynı güçlerdir.
            Kurdurdukları örgütleri işlerine yaradığı müddetçe desteklerler.
            Bu oyun bin yıldır oynanıyor.
            Haçlı kini bin yıldır devam ediyor.
            Bu konuda yüzlerce yazı yazdım ve kaynak gösterdim.
            Olay ve olguları doğru anlamak ve tedbirleri ona göre almak için “Barışa Son Veren Barış, “Türkiye’yi Parçalama Planları” ve  “İsrail Mitler ve Terör” kitaplarını okumak yeterlidir.
            Arzu edenlere daha fazla kaynak gösterebilirim.
            Tabii ki, bu tür eserleri okumak yeterli değildir.
            Önemli olan sadece yapılan planları bilmek olmayıp bu planları bozacak ve yok edecek tedbirleri almaktır.
            Bilinmelidir ki, Siyonist haçlı kini hiç bitmeyecektir. Onların temel hedefi İslam coğrafyasını tamamen ortadan kaldırmaktır. Yakın hedefleri ise Ortadoğu diye ifade ettikleri İslam coğrafyasını yok etmektir.
            Hedefleri gereğince coğrafyamızı kan gölüne çevirmek için ellerindeki bütün imkânları ve bütün piyonları devreye sokmaya çalışıyorlar.
            Bunun için “topraksız insan, insansız toprak” projesini devreye sokmuş durumdalar.
            Tabi ki, hedeflerini piyonları vasıtasıyla gerçekleştirmeye çalışıyorlar.
            Dün Haşhaşilerle tapınakçılar nasıl iç içe idilerse bugün de aynı şer güçler iç içedir. Bugün FETÖ çatısı altında bütün piyonlar, maşalar ve kuklalar bir araya getirilerek ülkemize saldırıyorlar.
            Dün Tevfik Fikret’lerle kültürümüze, inancımıza ve mukaddesatımıza saldıran kansız ve şerefsiz eller, bugün medyaya yerleştirdikleri şeytanları vasıtasıyla saldırıya geçmiş vaziyetteler.
            Bu alenileşmiş bir durumdur.
Üçüncü Hava Limanı, Köprü, Yol, Tünel, teknolojik yatırımlar bunun için durdurulmaya çalışılıyor.
            Artık bu oyunu herkes biliyor.
            Koalisyon güçlerinin mel’anetini herkes biliyor. Haşhaşi ve tapınakçı koalisyonunu herkes fark ediyor.
            Önemli olan şer odağı olan Siyonist haçlı zihniyetinin senaryosunu dağıtmak, maşalarını, haşhaşi tapınakçı piyonlarını ve kuklalarını hayatımızdan çıkaracak seferberliği başlatmaktır.
            Seferberlik her alanda ve yerde olmalıdır.
            İlimde, ahlakta, sanatta, teknolojide, iktisatta ve İslam coğrafyasının tevhidinde seferberlik olmalıdır.
            Teknolojik donanıma sahip ordudan tutun yerli otomobile kadar her alanda projeler en kısa zamanda harekete geçirilmeli ve İslam coğrafyasının imkânları tevhid edilmelidir.
            Tabii ki, bu büyük bir liderliği gerektirir.
            Türkiye’de bu potansiyel mevcuttur.
            Selahaddin Eyyubilerin, Kılıçaslanların, Fatihlerin, Yavuzların azmi, cesareti, inanmışlığı ve Cenabı Allah’a ahdi olan insanımız ve potansiyelimiz vardır.
            Yeter ki, inanalım, Cenabı Allah’a güvenelim ve sırat-ı müstakim’de olalım.
            Şeksiz ve şüphesiz “Çağrımız İslam’da Dirilişe “ ve “İlayı Kelimetullah doğrultusunda Nizam-ı Âlem”e olduğu ve seferberliği bu anlayışla kurguladığımız müddetçe sonuç zaferle bitecektir inşallah.
            Yeter ki, Cenabı Allah’a inanalım, itaat edelim, güvenelim ve cehd edelim.
            Selam ve Sabırla…

28 Aralık 2016 Çarşamba

“ŞAKA GİBİ AMA GERÇEK”



ŞAKA GİBİ AMA GERÇEK”

Veysi ERKEN

            Bir gerçeği ifade eden ibretlik kısa yazılar dolaşır telefonlarda. Geçenlerde telefonuma bir mesaj geldi. Hoşuma gitti. İbretlik buldum. Sizlerle paylaşmak istedim. Şaka gibiymiş. Aslında gerçekmiş. Başlığına bile dokunmadan paylaşayım. Umulur ki, ibret alına.
“Şaka gibi!
Gerçek yaşanmış bir olay...
Yer Üsküdar...
Hava sis...
Hafif kar yağıyor. Kuruyemişçinin önünde dehşet bir sıra, yılbaşını kutlayacaklar ya!
Kimliklerinde Müslüman yazılanlar! 

Derken bir araba yanaşıyor. Çok lüks bir otomobilden biri iniyor. 
Kodaman olduğu her halinden belli.
En öne geçer... 
Herkesin önüne!

---Bana şu kadar fındık, fıstık,  çekirdek, falan, filan ver, der.
Tabi sıradakiler başlarlar homurdanmaya...
Bağırıp çağırmaya. ---Hop n'oluyor, geç sıraya!
 Zengin mengin anlamayız... 
Adam serinkanlı döner kalabalığa doğru;

---Yahu benim adım Corci, ben Hıristiyan’ım.
Senede bir gün bir bayramımız var.
Bari bayramımızda bizi rahat bırakın!
Biz hiç Ramazan da sizin pide sırasına giriyor muyuz, der!

Tabi sıradaki insanlara anlamlı bir ders vermiştir. Ve çerez sırasını utanarak birçoğu terk etmiştir...

Unutulmamalıdır ki; “Müslümanlık bir kimliktir”.  Kimliğine sahip çıkmak durumundasın/durumundayız. Peygamberimiz Hz Muhammed (SAV) şöyle buyurdu: "Kim bir kavme/topluluğa benzemeye çalışırsa o, onlardandır." Ebu Davud, Libas,4

Ve Rabbimiz buyurur ki:

"Siz ey imana ermiş olanlar! Eğer gerçek mü'minler iseniz, inancınızı küçümseyen ve onunla eğlenenleri, bunlar ister sizden önce vahiy verilenlerden, isterse (bu vahyin) hakikati[ni] inkâr edenlerden olsunlar dost edinmeyin ve Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun." (Maide- 57)

Noel bildiğiniz gibi bir Hıristiyan bayramıdır.
Bu ayette de vurgulandığı gibi bir mü'minin gayrimüslimlerin hayat tarzını taklid etmesi veya Kur'an terminolojisine göre onlarla "dost olması"durumunda ahlâkî kimliğini yitireceğini hatırlatır.

Bize düşen İslami ve ahlâkî değerlerimizi korumamızdır. Şuur ve bilinçle Müslümanlığımızı yaşamaktır.

Hem "Kişi sevdiği ile beraberdir" ilkesini unutmadan yaşamaktır. Buhari, Edeb,96”
 Bize düşen:
 "Allah'ın emrini aziz tut ki Allah'da seni aziz kılsın" kaidesince hareket etmektir.
Rabbimiz Bizleri Rızasına Uygun Hayat İkame Edenlerden Kılsın...     

Selam ve Sabırla…

20 Aralık 2016 Salı

Son Cinayetler



Son Cinayetler

Veysi ERKEN

            Afganistan’a saldıran ABD’nin başkanı Bush haçlı seferini başlatıyorum dediğini asla unutmamak gerekir.
            Esasında haçlı saldırıları hiçbir dönemde bitmiş değildir.
            Selçuklulardan beri İslam coğrafyasını derlemeye ve toparlamaya çalışan bir Türkiye daima haçlıların hedefi olmuştur ve olmaya davam edecektir.
            Son saldırılar da bu sinsiliğin ve kinin sonuçlarıdır.
            Beşiktaş, Kayseri ve en son Ankara’daki cinayet “ahtapot”un farklı renklerdeki kolları tarafından gerçekleştirildiğini tarih yazacaktır.
            Son cinayetler göstermiştir ki, haşhaşi yetiştirmesi örgütler fedailerini devreye sokmuşlardır.
            Yıllardır daileri ile propagandalarını yaparak halkı kandıranların deşifresi söz konusu oldukça fedailer daha fazla devreye sokulmaya başlanmıştır. Ahtapotun fedaileri hep değişik ad ve kılıklarla Türkiye’nin üstüne salınmıştır.
            Türkiye’de iç savaş çıkacak diyen haçlı ahtapotu dai ve fedailerini bir kere daha ve acımasızca devreye sokmuştur. Dailer algı operasyonu yaparken fedailer cinayetleri işlemektedir.
            Bu lanetli ahtapotun bir tek gayesi vardır.
            Ülkemizin önünü kesmektir.
            Biliyorlar ki mazlum ve mağdurları hamisi Türkiye’dir.
            Küresel haydutlar hami olan bir Türkiye istemiyorlar.
            Güçlü bir Türkiye küresel haydutların oyunlarını bozmaktadır.
            Dikkat edilirse ülkemiz kendi kendine yetmeye başladığı her dönemde küresel haydutlar piyonlarını, maşalarını ve uşaklarını devreye soktuğu görülür.
            Adı FETÖ veya başka bir şey olsun fark etmez.
            Mazluma, mağdura, masuma ve Müslüman’a silah doğrultan Müslüman ve insan değildir. Sadece ahtapotun bir piyon ve maşasıdır.
            Silah doğrultan “haksızca insan katlettiği” için cenabı Allah’a isyan etmiştir. Cenabı Allah’a isyan eden Müslüman değildir.
            Son olaylar bir kere daha göstermiştir ki, bu intihar eylemlerini gerçekleştirenler Müslüman değildir. Bunlar sadece Müslüman olmamakla kalmayıp küresel haydutların kuklaları ve tapınakçıların maşalarıdır.
            Bu tür maşaları doğru anlamak için okumak gerekir.
            Kolay ve rahat bir şekilde anlaşılsın diye Ayşe Atıcı Arayancan tarafından yazılan Hasan Sabbah ve Alamût isimli kitabı tavsiye ederim. Özellikle Propaganda usulleri ve dailer ile İntihar eğilimli fedailer bölümleri dikkatle okunmalıdır.
            Tabii ki, bugünün haşhaşilerinin anlaşılması ve bunlardan toplumu muhafaza edebilmek için bu tür kitapların bütünü okunmalıdır. Cizvitler de unutulmamalıdır.
            Son cinayetler ülkemizi hedef almış mihraklarca işletildiğinden şüphe yoktur. Örgütler sadece küresel haydutların birer aygıtıdır.
            Bu şer mihrakların def’i için birliğimizi ve tevhidimizi güçlendirecek politikaları ve eğitimi devreye sokmak gerekir.
            Birlik için öncelikle dirliğimizi yok etmek isteyen şer merkezlerini teşhis ve deşifre etmek şarttır. Bilinmelidir ki, sadece sineklerle mücadele yetmez. Önemli olan bataklığı kurutmaktır.
            Gayret bizden Tevfik Allah’tandır.
            Selam ve Sabırla…

16 Aralık 2016 Cuma

Seferberlik



Seferberlik

Veysi ERKEN

            Bizler “zaferle değil seferle” sorumluyuz.
            Bu şuurla taakkul, tefekkür ve tezekkür edebildiğim zamandan beri yaşamaya seferberliği ikame etmeye çalışıyorum.
            Sayın cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettiği anlamda da seferiliği ihya ve inşa etme ve ettirme çabası hiç eksik olmadı elhamdülillah.
            Bizler böyle bir gelenekle büyüdük.
            Bizler “Çağrımız İslam’da dirilişedir” ve “kanımız aksa da zafer İslam’ın” diye haykıran, bu ülküyü yaşamaya ve yaşatmaya çalışan ruha sahibiz.
            Bizler nefs-i emarenin emrinde hareket eden değil, nefs-i raziyeye ulaşmaya çalışan nesiliz.
            Çağrıya ve seferberliğe bu anlayışla katılıyorum.
            Bu coğrafyanın her sevdalısı seferberliğe katılmakla yükümlüdür.
            Bu çağrı bireysel bir davet değildir.
            Bu çağrı Siyonist haçlı zihniyetine karşı bir davettir.
            Bilinmelidir ki,haçlı kini tarih boyunca bitmemiş ve bitmeyecektir.
            Uzak tarihe gitmeye gerek yok.
            Bosna’da, Çeçenistan’da, Türkistan’da, Arakan’da, Suriye’de, Afganistan’da, Irak’ta, Afrika’nın bütün ülkelerinde velhasıl dünyanın bütün mazlum coğrafyalarındaki katliam, tecavüz, soygun, talan, sömürü bu mel’un zihniyetin eseridir.
            Bu mel’un zihniyet taşeron, piyon ve uşak olanları bolca kullanır.
            Yakın coğrafyamızda ve ülkemizdeki terörist gruplar bu meşum zihniyetin maşası, kuklası, uşağı, piyonu ve taşeronudur.
            Adı ne olursa olsun bu örgütlerin tamamı bir aparat, cihaz ve oyuncaktır.
            Efendilerinin birer maşasıdır.
            Bilinmelidir ki, insan ve Müslüman olan hiçbir kimse haksızca bir nefsi katletmez.
            Haksızca katliama vesile olan, katılan ve insanı mağdur eden Allah’a isyan halindedir.
            Bunlara karşı seferberlik doğru bir karardır.
            Her Müslüman bu hedef doğrultusunda cehd etmekle mükelleftir.
            Her birey gücü nispetinde bu cehdin gayretinde ve seferberliğinin içinde yer almalıdır.
            Bugün, Selahaddin Eyyubilerin, Kılıçaslanların, Yavuzların, Fatihlerin, Ertuğrulların, Çağrı beylerin anlayışı ve kıyamıyla bu seferberliğe iştirak gerekir.
            Seferberlik her yönle olmalıdır.
            Yerli ve milli olanı kullanmak, iktisadi bağımlılığımızı azaltacak yatırımları (tünel, yol, fabrika) devreye sokmak da bu seferberliğin parçasıdır. Ananas alışverişi içinde olan küresel sermaye haydutlarının taşeronları da unutulmamalıdır bu seferberlikte.
            Bizler bir imtihan dünyasındayız. “İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece «İman ettik» demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de, belâlarla, felâketlerle ağır imtihanlardan geçirdik. Elbette Allah imanlarında samimi olanların kimler olduğunu bilecek; yalancıları da mutlaka ortaya çıkaracaktır. Ankebut 2-3” tebliğine iman etmişiz.
            Bu imtihan çetindir.
           “Andolsun ki, mallarınız ve canlarınıza gelecek zararlarla imtihan ediliyorsunuz.
           Sizden önce kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce sorumlu tutulanlardan ve ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşan müşriklerden, putperestlerden birçok üzücü sözler işitiyorsunuz. Eğer sabrederek mücadeleye devam eder, Allah’a sığınır, emirlerine yapışır, günahlardan arınıp, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinizin bilincinde olursanız bilin ki, bunlar ciddi, kararlı olmayı gerektiren, maksada ulaştıran mücadele metotlarıdır. Âli İmran-186”
            Bu imtihanı kazanmak için seferde ve seferberlikte olmak gerekir.
            Bu seferin ve seferberliğin mukafaatı sadece ve sadece mülkün mutlak sahibi cenabı Allah’tandır.
            Biliyoruz ve inanıyoruz ki, dünyalık peşinde olanın seferi de seferberliği de mebrur ve makbul değildir.
            Selam ve Sabırla…