28 Ağustos 2010 Cumartesi

Yeniden Yapılanmanın Nirengi Noktası: Önce İnsan*

Yeniden Yapılanmanın Nirengi Noktası: Önce İnsan*

Veysi ERKEN

Türkiye bir badireden başka badirelere sürüklenen ülke konumundadır. İnsanımız buna layık değil. Hukukun hayatın zeminini oluşturduğu bir ülkede yaşamak hepimizin hakkıdır. Tabii ki hukuktan bahsediyoruz, kanundan değil. “Kanun çıkarmak ve mevzuatı iyileştirmek yetmez; önemli olanın zihniyet değişmesidir” ifadesi bir gerçeği yansıtmakla birlikte kanuni düzenlemeleri küçümsediğimizi göstermez.

Esasında insanımıza hizmet etme iddiasında olanların kendi kendilerine soracakları ilk sual yaptığımız kanuni düzenlemelerin insanın tabiatına uygun olup olmadığı yönünde olması icap eder.

Böyle bir yaklaşım insanı önceleyen ve hukuku hayatın zeminini oluşturma tarzdır. Bilindiği üzere kanunlar toplumun değer yargılarına, inancına ve fıtrata uygun olduğu müddetçe hukukun kaynağı olabilirler. Aksi durumlarda kanunlar zulüm kaynağı olurlar. Ülkemizde cari kanunların bir kısmı hukukun kaynağı olma vasfını taşımamaktadır. Hukukun kaynağı olmadığı gibi heva ve hevesini ilah edenlerin elinde bir maşa konumundadır. Halka cıss deme vasıtasıdır.

Son badirelerden sonra yapılmak istenen düzenlemelere bu bağlamda yaklaştığımızda “Avrupa Birliği”nin ehemmiyeti kalmaz. Önemli olan düzenlemelerin insanımızın hayatını kolaylaştırıp kolaylaştırmadığı ve çete düzenini bitirip bitiremeyeceğidir.

Son Anayasa değişikliği teşebbüsü insanımızın lehine idi. Yeterli değildi ama kolaylaştırıcı olacaktı. Değişiklik akamete uğratıldı. Yasama ve iktidar sahibi olduğunu zannettiğimiz bu değişiklik talebini akamete uğratanlardan hesap sormadı. Bilinmelidir ki, iktidar ve yasama sahibi olduğunu zannedip de değişikliği akamete uğratanlardan hesap sormayanlardan millet hesap soracaktır.

Her şeye rağmen umulur ki, yeni düzenlemeler hızlı bir şekilde yapılır ve köhnemiş zihniyet ve yapının dönüşümüne vesile olur. Bu değişiklerle de insanımız özgürlüğüne kavuşur.

Önümüzdeki günlerde yapılması zorunlu olan ve ertelenmemesi gereken düzenlemelere bir katkı olsun diye birkaç teklifimiz olacak.

Bu teklifler “önce insan” felsefesi esas kabul edilerek sunulmaktadır. Bilindiği üzere insanlar önemlidir. Beşeri olan kurum, kuruluş ve kurallar her zaman değişebilir ve değişmelidir.

Bu gerçeklik “insanı yaşat ki, devlet yaşasın” ifadesiyle hayat bulmuştur.

İnsanı önceleyen yapıyı kurabilmek için özgür ortam gerekir. Özgür ortam için:

Hiçbir demokratik ülkede olmayan milli güvenlik dersi ortaöğretim müfredatından çıkarılmalıdır. Zihniyet değişimi isteniyorsa okullardan başlanması gerekir.

Kamu güvenliğini sağlama endişesi(!) ile her meslekten insanın milli güvenlik akademisinde eğitilmesinden vazgeçilmelidir. Bütün kurum ve kuruluşlarda burada eğitilen insanlara güvenilmemektedir.

İç ve dış güvenlik birbirinden tamamen ayrıştırılmalı ve ordu asli görevi olan dış güvenliğe yönelmelidir. Bu yaklaşım üzerinde çalışılan profesyonel ordu gücünün hızlı bir şekilde kurulmasına ve teknolojik dönüşüme yol açacaktır. Ordu dış tehditleri bu yolla teknolojik olarak daha kolay bertaraf edebilecektir.

Gündemde olan asker sayısının azaltılması mutlaka gerçekleştirilmeli ve mesleği askerlik olan birimlerin oluşması sağlanmalıdır.

Ülkedeki hukuk kuralları açık, anlaşılır, kısa ve herkes için geçerli kılınmalıdır. Hiçbir kurum, kuruluş ve makam sahibi dokunulmaz olmamalıdır. Her yetki ve sorumluluk sahibi hesap verebilmelidir.

Açık ve şeffaf ilkelere dayanan denetim mekanizması oluşturulmalıdır.

Ticari ve devlet sırrı gibi kavramların sınırları gerçek anlamda belirlenmeli ve bu kavramlar hukuksuzluğun kaynağı olmaktan çıkarılmalıdır.

Oluşturulan ayrıcalık ve imtiyazların tamamı ortadan kaldırılmalıdır. Makam aracı, lojman, sosyal tesis ve örtülü harcama nihayetlendirilmelidir.

Ülkeyi koruma ve kollama görevi bir kurumun değil, bu ülkede yaşayan herkesin görevi olduğu gerçeği kabul edilmeli ve insanımıza benimsetilmelidir.

Bireyin öğrenme ve becerilerini geliştirme haklarını kısıtlayan kuralların tamamı ve her kademe için ortadan kaldırılmalıdır.

Hukukî düzenlemeler yapılırken kuralların kısa, açık ve herkes tarafından aynı şekilde anlaşılacak tarzda olmasına dikkat edilmelidir.

Bireylerin bilgi edinme hakkı ile ilgili düzenlemeler hızlı bir şekilde devreye sokulmalıdır. Bilgilenme hakkı kamu yönetiminde denetimi beraberinde getireceğinden yolsuzluk, haksızlık, hortumculuk ve pompacılık gibi ahlaksız fiillerin azalmasına vesile olacaktır.

Okulöncesi Öğretimden Yüksek Öğretime kadar öğretim kurumu kurma önündeki engeller kısa sürede ortadan kaldırılmalı ve başka ülkelerden öğrenme için geleceklerin önü açılmalıdır.

Bu teklifler insanımızın hayatını kolaylaştırmaya yöneliktir. Bu ülkenin insanını önceleyen herkesin bunları desteklemesi gerekir.

Artık milleti kandırmak ve mağdur rolünü oynamak mümkün değildir.

Artık insanımız tabularla, korkularla, yokluklarla ve derin yapılarla yaşamak istememektedir. Bu teklifler doğrultusunda düzenlemeler yapıldığı takdirde ülkemizi tabular, korkular ve yokluklara mahkûm edenlerin ipliği pazara çıkacaktır.

· Bu yazı 2008 yılında yazıldı. 13 Eylül’den sonra yapılması gereken yeni düzenlemeler için ışık tutsun diye tekrar yayınlandı

26 Ağustos 2010 Perşembe

Sözünün arkasında durmayan politikacılar

Sözünün arkasında durmayan politikacılar

Veysi ERKEN

İnsanımız çok çekmiştir.

Hala çekmeye devam ediyor. Özellikle insanımız kendini “devlet” gören taifeden çok çekmiştir.

Seçilmişler yönetim erkinin en önemli parçası olması gerektiği halde üzülerek belirtmeliyiz ki, güçlerini koruyamamışlar ve kendini “devlet” olarak gören atanmışlara ram olmuşlardır. Bu durum yönetimde oligarşik bir yapının doğmasına yol açmış ve seçilmişlerin sözlerini yutmalarına zemin hazırlamıştır.

Kemal Kılıçdaroğlu bilerek veya bilmeyerek seçim meydanlarında bunu itiraf etmiştir. Söz bir kere ağızdan çıkmış ve tarihe mal olmuştur.

Şu ifade tarihi bir itirafın belgesidir. "Biz öyle Sayın Başbakan gibi söz verip de sözümüzün arkasında duran bir insan değiliz biz” http://www.aktifhaber.com/ news_detail.php?id=319629.

Kemal Kılıçdaroğlu CHP’ye genel başkan olduğundan beri pek çok konuda söz vermiş ve akabinde caymıştır. Başörtüsü sorununu gündeme getirdiği gün caymış olduğunu hepimiz biliyoruz. Meydandaki itiraf bunun dışa vurumudur. O ve onun gibi “söz”ünün arkasında duramayan binlerce politikacı vardır.

Bilindiği üzere “politika” “poli” ve “tika” kelimelerinden oluşan birleşik bir kelimedir. “Poli” çok, “tika” maske anlamlarına gelmektedir ki, politikacılar çok maskeli, çok yüzlü ve çok yalancı olabilmektedir.

Son dönemlerde bu çok maskelilik düzeni sarsılmış ve halk yalancılardan maskelilerden hesap sorar olmuştur.

Sıkıntı da burada başlamaktadır. Çünkü oligarşik çete kendi düzeninin ve rantının sona ermesini istememektedir. Çetenin yalancı ve sözünde durmayan “politikacı”lara her zaman ihtiyacı olmuştur.

“Şer ittifakı onun için “hayır” cephesinde buluşmaktadır.

Şer ittifakının saadeti ve tahakkümü milleti uyutmaktan geçer.

Yaşıtlarım bilir.

Bizler “yat yat uyu” ifadeleriyle eğitildik. İlkokulun ilk sınıfından itibaren uyutulmaya ve sessizliğe alıştırıldık.

Ses çıkarma denildi.

Uyu ve ses çıkarma diyen kim?

Çete.

Maşaları kim?

Sözünün arkasında duramayan politikacılar.

Umarım ki, bu itiraflar halkın uyanmasına vesile olur ve sözünün arkasında duramayan, çeteye söz geçiremeyen çok maskeli politikacıların devri kapanır.

Maskeliler “halk”a her hangi bir konunun sorulmasını istemez. Onların gözünde halk cahildir.

Maskelinin sağcısı, solcusu, dinlisi dinsizi bu şekilde düşünür. Çünkü “efendiler”i aynıdır.

Çetenin bitirilmesi için halk kendine sorulmasını ister. Halk oylaması bunun bir yoludur.

12 Eylül 2010’da yapılacak halk oylaması bunun için ilk adım olur inşallah.

Selam ve Sabırla…………..

19 Ağustos 2010 Perşembe

ÜLKÜCÜ AVUKATLARDAN “EVET” için “ADALET” için DEKLARASYON

ÜLKÜCÜ AVUKATLARDAN “EVET” için “ADALET” için DEKLARASYON

Türkiye bir darbenin yıl dönümünde o darbe düzenini sürdürecek veya tarihe gömecek bir kararın eşiğindedir.

Cumhuriyetin son 50 yılı darbeler tarihidir.

Hesabı sorulmayan her darbe bir sonrakinin tetikleyicisi ve teşvikçisi olmuştur.

Milli varlığımızı tehdit eden problemlerin çoğu darbelerden beslenerek büyümüşlerdir.

1982 Anayasası darbe düzenini kurumsal hale getirmek maksadıyla oluşturulmuş bir darbe Anayasa’dır. Birçok maddesi gerçek bir demokrasiye giden yolu tıkamak maksadıyla tanzim edilmiş, içi milli iradenin tecellisini engellemek için, barikatlarla doldurulmuştur.

Anayasa mahkemesi,gerek üye seçimi gerek çalışma biçimiyle milli iradeyi hiçe sayan bir kurumdur.

HSYK yargıyı halkın karşısına dikmek,ondan bağımsızlaştırıp ona karşı kullanmak için tanzim edilmiştir.Mutlaka demokratik bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir.

Milliyetçilik, milletin vicdanını, maddi ve manevi değerlerini devlete taşımayı amaçlar.

Görevi milletin iktidarına mani olmak olan kurumları savunmak milliyetçilerin vazifesi olamaz.

Milliyetçilik ötekileştiren değil, bütünleştiren,bizleştiren bir fikir akımıdır.Dün birilerini, bugün başkalarını hain diye ötekileştirenler en başta milliyetçiliğe kötülük etmiş olurlar. Anayasa mahkemesinin,HSYK nın Yüksek Yargı’nın kapısını –içimizden bazılarını ötekileştirerek- onlara kapatanlar Milliyetçilerin himaye ve desteğine mazhar olamazlar.

Hukuk devleti,Hukukun üstünde kalmakta direnenlerin hukukun denetimi altına alındığı devlettir.

Darbe Anayasası’nın imtiyazlı hale getirip denetim dışı tuttuğu YAŞ ve HSYK kararları –devletin en önemli vasfının hukuk devleti olduğuna dair iddiaları örselemiştir.Üstelik bu iki kurumun en önemli mağdurları Milliyetçilerdir. Milliyetçilik anlayışımız milliyetçileri kapı dışarı edenlere destek olmaya asla müsaade etmez..

12 Eylül 2010 tarihinde halkın tercihine sunulacak olan Anayasa taslağının, ideali olmasa da, mevcut darbe anayasasından çok daha demokratik ve özgürlükçü, milletimizin değer yargılarına daha yakın ve daha tercihe şayan olduğu muhakkaktır. Referandum sonucunun halkımız tarafından kabule şayan görülmesiyle birlikte, çağımızın standartlarında ama kendi değerlerimize yaslanan yeni bir anayasa yapma yolunun açılacağına inanıyoruz.

.

Biz Türk Milliyetçisi hukukçular olarak, milliyetçiliğin kişi veya bir zümreye tabiiyet değil, milletin sesini dinlemek olduğuna inanıyoruz. Milli meseleler üzerinden yapılan siyasi hesaplaşmalar, milleti Milliyetçilikten uzaklaştırmaktan başka işe yaramamıştır.

Bir milliyetçinin, milletin maddi ve manevi değerlerine her vesileyle ambargo koyan Anayasa Mahkemesinin yapısının uluslar arası hukuk kurallarına uygun olarak yeniden yapılandırılmasına asla hayır demeyeceği kanaatindeyiz.

Bir milliyetçinin, milliyetçilere Yüksek Yargıyı, Askerlik mesleğini haram eden, HSYK ve Yüksek Askeri şura kararlarının yargı denetimine açılmasına hayır demeyeceğini düşünüyoruz.

Bir milliyetçinin,Türk milliyetçiliğinin bütün fikir ve aksiyon önderlerini en ağır , en onur kırıcı işkencelerden geçiren 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasına hayır dememesi gerekir.

BİZ DE DEMEYECEĞİZ

Ülkücü ve Milliyetçi hukukçular olarak milletin hayrına gördüğümüz Anayasa değişiklik paketine, ilahi bir tesadüf eseri olduğuna inandığımız 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan halk oylamasında BEYAZ OY KULLANMAK SURETİYLE EVET diyeceğimizi şimdiden ilan ediyoruz.

Desteğimiz; herhangi bir siyasi partiye, kuruma veya kuruluşa değil, insan haklarına, uluslar arası hukuka, hukukun evrensel ilkelerine ülkemizi daha da demokratikleştireceğine inandığımız anayasa değişikliklerinedir.

HAYIRLI OLANA EVET DENİLİR.

KAMUOYUNA SAYGIYLA DUYURURUZ

DESTEK VE ONAY VERENLER

1-Doç.Dr.Ömer ÖZKAN- Öğretim görevlisi

2- Av.Mustafa AĞCA-İstanbul barosu Tüm Huk.Der.Gen Başk.

3-Av.Levent ÇEŞME-Elazığ Barosu

4-Av.Cüneyt KAÇAR-Elazığ Barosu

5-Av.Yavuz OBUZ-Elazığ Barosu

6-Av.Abdülkadir DOĞRU-Elazığ Barosu

7-Av.Necati KARABAY-Malatya Barosu

8-Av.Hasan İLTER-Ankara barosu

9-Av.Cumali EMEÇ-Muğla Barosu

10-Av.Fatma Börekçi EMEÇ-Muğla Barosu

11-Av.Oral USLU-Muğla Barosu

12-Av.Necip Öner-İzmir Barosu

13-Av.Cemal ERKOÇ-Konya barosu

14-Av.Cengiz CEYLAN-Konya Barosu

15-Av.M.Hakan ÇAM- İzmir barosu

16-Av.Hasan ARAS-Bursa Barosu

17-Av.Ahmet Atilla KAVURAN-Elazığ Barosu

18-Av.Mustafa KARABULUT-Elazığ Barosu

19-Av.Muammer ÇOLAKOĞLU-Bingöl Barosu

20-Av.Hamza Seloğlu-Elazığ Barosu

21-Av.İsmail TAŞ-Elazığ Barosu

22-Av.Murat BAL-Elazığ barosu

23-Av.Yener YAZGİN Elazığ Barosu

24-Av.Ülkü PEHLİVAN-Elazığ Barosu

25-Av.Nihat KUMTEPE-Elazığ Barosu

26-Av.Mehmet KARAKOÇ-Osmaniye Barosu

27-Av.Korkut ÖZEREN-Elazığ Barosu

28-Av.İrfan SÖNMEZ-Elazığ barosu

29-Av.Fatih YETKİN-Malatya Barosu

30-Av.Mehmet BİROL ŞAHİN-Balıkesir Barosu

31-Nusret ÇİÇEK-Emekli hakim-Yazar

32-Av.Hulusi Kızılkaya-Antalya barosu

33-Av.Yusuf ALBAYRAK-Antalya Barosu

34-Av.Sebati DÖNMEZ-Antalya barosu

35-Av.Ahmet KALINOĞLU-Balıkesir Barosu-Hukukçular derneği ve Aydınlar ocağı başk.

36-Av.Hasan ŞAFAK-Balıkesir Barosu

37-Av.Murat ÖREN-Balıkesir Barosu

38-Av.İlyas KAPISIZ-Balıkesir barosu

39-Av.Hasan DEMİRASLAN Balıkesir Barosu

40-Av.Aydın OKUYAN-Trabzon barosu-Levent-

41-Av.Yasin KOÇ-Burdur Barosu

42-Av.Adnan CAN-Burdur Barosu

43-Av.Ekrem SOYLU-Burdur Barosu

44-Av.Mehmet ÇAVDAR-Burdur Barosu

45-Av.Ömer ÇETİN-Burdur Baro

46-Av.Serkan AYYILDIZ-Burdur Barosu

47-Av.Ferhat YILDIRIM-Burdur Barosu

48-Av.Ali UZ-Burdur Barosu

49-Av.Ömer BÜTÜNER-Burdur Barosu

50-Av.Burhan ŞENER-Elazığ Barosu

51-Av.Alparslan DEMİREL-Malatya barosu(Ömer)

52-Av.Zühra USLU-Muğla Barosu(Ömer)

53-Av.Çağrı ALPER-Muğla Barosu

54-Av.Kadir AKSOY-Ankara Barosu

55-Av.Osman ÇIPLAK-Trabzon Barosu

56-Av.Ömer ÇITLAK Ttrabzon barosu

57-Av.Cengiz MARABA-Trabzon Barosu

58-Av.Halis YEŞİLYURT-Trabzon Barosu

59-Av.Şenay AKKUŞ-Aksaray Barosu

60-Av.Veysel AŞKIN-Bursa Barosu

61-Av.Derviş AKKUŞ-Aksaray barosu

62-Av.Ahmet TOPAL-Elazığ Barosu

63-Av.Tan YILDIRIM-Elazığ Barosu

64-Av.Abdullah NACAK-Konya Barosu

65-Av.Mustafa KABAKÇI-Konya barosu

66-Av.Ahmet KILIÇ-İstanbul Barosu

67-Av.Rıdvan TOPRAK-İstanbul Barosu

68-Av.Hüseyin GÜNER-İstanbul Barosu

69-Av.Rasim BALTACI-İstanbul Barosu

70-Av.Fethi KARAMUZ-İstanbul barosu

71-Av.Zafer UĞUR-Eskişehir Barosu

72-Av.Emine Çiçek İŞARET-Ankara barosu

73-Av.Hilal NİZAMOĞLU-Ankara Barosu

74-Av.Gökhan PİRİNÇÇİ-Ankara Barosu

75-Av.Hakan YILDIRIM-Ankara Barosu

76-Av.Ziya KARAÇAM-Ankara Barosu

77-Av.Cihan YILMAZ-Ankara Barosu

78-Av.Ayhan Zafer ÇAĞLAYAN-Ankara Barosu

79-Av.Ömer OZANTI-Ankara Barosu

80-Av.Mustafa ÖZAMBARCI-Ankara barosu

81-Av.Alparslan SUCU-Ankara Barosu

82-Av.Hüseyin ÇINAR-Ankara Barosu

83-Av.Vejdet ERSOY-Ordu Barosu

84-Av.Halide ATAŞ- Elazığ barosu

85-Av.Erdem ÇINAR-Elazığ Barosu

86-Av.Harun ŞİMŞEK-İstanbul Barosu

87-Av.Rıfat DEMİRKIRAN-İstanbul barosu

89-Av.Menderes HIRÇINER-Manisa Barosu

90-Av.Hasan Gürhan ONAT-Manisa barosu

91-Av.Mehmet BAŞOĞLU-Manisa Barosu

92-Av.Mehmet KARAPEHLİVAN-Manisa Barosu

93-Av.Aykut ÖZKARA-Manisa Barosu

94-Av.Haşim ÇELİK-Manisa Barosu

95-Av.İsa KOŞAR-.Manisa Barosu

96-Av.İsmail Said AKMAN-Manisa Barosu

97-Av.Ertan ERGÜN-Manisa Barosu

98-Av.Ercan KANAR-Manisa Barosu

99-Av.Ömer Faruk EROL-Manisa Barosu

100-Av.Hüsnü ARSLAN-Manisa Barosu

101-Av.Zeyd ERDEN-Manisa Barosu

102-Av.Ali Hikmet KÜÇÜK-Balıkesir Barosu

103-Av.Neda TÜRK-K.Maraş Barosu

104-Av.Doğan NURLUYOL-K.Maraş Barosu

105-Av.Menderes TAKIMSU-K.Maraş Barosu

106-Av.Sami ŞEN-K.Maraş Barosu

107-Av.İdris YOLCU-K.Maraş Barosu

108-Av.Harun UYSAL-Manisa Barosu

109-Av.Kemal YAVUZ-K.Maraş barosu

İRTİBATLAR

1- Av.Menderes HIRÇINER-Manisa Barosu-05555227240

2- Av.Ali BİLGİÇ-Manisa Barosu-05057379393

3- Doç.Dr.Ömer ÖZKAN-İstanbul Barosu-0533 2030042, 05055646664

4- Av.Burhan ŞENER-Elazığ Barosu-0532-3614393, 0424 2334758

5- Av.Levent ÇEŞME-Elazığ Barosu-05333685469

6- Av.Adnan CAN-Burdur Barosu-0544 6853800-0533 3256909

7- Av.Hasan İLTER-Ankara Barosu-05327366183

8- Av.Mehmet BİROL ŞAHİN-Balıkesir barosu-0532 3536555-0544 3493696

9 .Av.Kemal YAVUZ-K.Maraş Barosu-0 532 2827254

GENEL KOORDİNATÖR

Av.İrfan SÖNMEZ-0532 4364635