26 Ağustos 2010 Perşembe

Sözünün arkasında durmayan politikacılar

Sözünün arkasında durmayan politikacılar

Veysi ERKEN

İnsanımız çok çekmiştir.

Hala çekmeye devam ediyor. Özellikle insanımız kendini “devlet” gören taifeden çok çekmiştir.

Seçilmişler yönetim erkinin en önemli parçası olması gerektiği halde üzülerek belirtmeliyiz ki, güçlerini koruyamamışlar ve kendini “devlet” olarak gören atanmışlara ram olmuşlardır. Bu durum yönetimde oligarşik bir yapının doğmasına yol açmış ve seçilmişlerin sözlerini yutmalarına zemin hazırlamıştır.

Kemal Kılıçdaroğlu bilerek veya bilmeyerek seçim meydanlarında bunu itiraf etmiştir. Söz bir kere ağızdan çıkmış ve tarihe mal olmuştur.

Şu ifade tarihi bir itirafın belgesidir. "Biz öyle Sayın Başbakan gibi söz verip de sözümüzün arkasında duran bir insan değiliz biz” http://www.aktifhaber.com/ news_detail.php?id=319629.

Kemal Kılıçdaroğlu CHP’ye genel başkan olduğundan beri pek çok konuda söz vermiş ve akabinde caymıştır. Başörtüsü sorununu gündeme getirdiği gün caymış olduğunu hepimiz biliyoruz. Meydandaki itiraf bunun dışa vurumudur. O ve onun gibi “söz”ünün arkasında duramayan binlerce politikacı vardır.

Bilindiği üzere “politika” “poli” ve “tika” kelimelerinden oluşan birleşik bir kelimedir. “Poli” çok, “tika” maske anlamlarına gelmektedir ki, politikacılar çok maskeli, çok yüzlü ve çok yalancı olabilmektedir.

Son dönemlerde bu çok maskelilik düzeni sarsılmış ve halk yalancılardan maskelilerden hesap sorar olmuştur.

Sıkıntı da burada başlamaktadır. Çünkü oligarşik çete kendi düzeninin ve rantının sona ermesini istememektedir. Çetenin yalancı ve sözünde durmayan “politikacı”lara her zaman ihtiyacı olmuştur.

“Şer ittifakı onun için “hayır” cephesinde buluşmaktadır.

Şer ittifakının saadeti ve tahakkümü milleti uyutmaktan geçer.

Yaşıtlarım bilir.

Bizler “yat yat uyu” ifadeleriyle eğitildik. İlkokulun ilk sınıfından itibaren uyutulmaya ve sessizliğe alıştırıldık.

Ses çıkarma denildi.

Uyu ve ses çıkarma diyen kim?

Çete.

Maşaları kim?

Sözünün arkasında duramayan politikacılar.

Umarım ki, bu itiraflar halkın uyanmasına vesile olur ve sözünün arkasında duramayan, çeteye söz geçiremeyen çok maskeli politikacıların devri kapanır.

Maskeliler “halk”a her hangi bir konunun sorulmasını istemez. Onların gözünde halk cahildir.

Maskelinin sağcısı, solcusu, dinlisi dinsizi bu şekilde düşünür. Çünkü “efendiler”i aynıdır.

Çetenin bitirilmesi için halk kendine sorulmasını ister. Halk oylaması bunun bir yoludur.

12 Eylül 2010’da yapılacak halk oylaması bunun için ilk adım olur inşallah.

Selam ve Sabırla…………..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?