13 Mayıs 2015 Çarşamba

“Hizmet Hareketi” İslami Bir Hareket Değildir



“Hizmet Hareketi” İslami Bir Hareket Değildir

Veysi ERKEN

            Değerli dostlar.
            Kendini Nakşi, Kadiri, Mevlevi veya Nurcu olarak ifade eden bütün yapılar dinî bir hareket olduklarını, İslamî yaşayışı bireylere ve kitlelere hakim kılmayı şiar edindiklerini ifade ederler.
            Eksiklikleri, kusurları ve sevaplarıyla bunu ifade ederler.
            Bundan farklı olarak karşımıza “Hizmet Hareketi” denilen grup çıktı. Kendi tanımlarında sürekli olarak “dinî” bir cemaat olmadıklarını dekleri ediyor.
            Buradan hareketle diyorum ki, bugün muhtelif şekillerde sıfatlandırılmakta olan ve kendilerince “hizmet hareketi” olarak nitelendirilen yapının İslami olmadığını herkesin bilmesinde fayda var.
            Bilindiği üzere malum yapı 70’li yıllardan beri kendine yeni adlar bulmuştur. Nurcu, camia, cemaat ve en son hizmet hareketi.
            Bu yapının İslami eylem ve söylemlerde bulunduğunu zannettiklerimiz veya bildiklerimizle ortak paydası olmamış, hep başkalarıyla diyalog arayışına girmiştir.
            Buna rağmen “husn-u zan”da bulunarak bunların iyi faaliyette bulundukları zannedilmiştir.
            Son olup bitenlerden hareketle söylemiyorum. Zaten olan biten artık görünür durumda. Kendilerini gizleyemiyorlar.
            Sıkıştıklarında İslami terimleri bolca kullanan bu yapının İslami olmadığını söylerken kendi tanımlamalarından hareket edeceğim. İlaveler yapmayacağım.
            Bunu söylerken konuyu abarttığımı zannetmeyin.
            Sırf dostları uyarmak için bunu dillendiriyorum.
            Hala safça malum yapıyı savunanlar var.
            Bakın kendi yazarlarının tanımlarından hareket ediyorum.
            Yanılıyorsam düzeltin.
            Bir hareketse yöneticileri yanlışlarımı ortaya koysun.
            Hatalarımızı düzeltelim.
            Değilse oldukları gibi kendilerini ifade etsinler. Artık insanımız olanı biteni tam bilsin.
            İşte kendi ifadeleriyle hizmet hareketi.
            “Bizim “hizmet” dediğimiz, aynı duygu ve düşüncede birleşen fedakâr insanların birlikteliğinin, “dinî cemaat” olarak vasıflandırılması tam anlamıyla bir haksızlık olur. Hocaefendi kaç defa söyledi; “dinî cemaat değiliz” dedi. Evet, Allah rızası için hareket ediliyor, “Allah ile irtibat yoksa hayat koskocaman bir sıfırdır” deniyor. Sadece Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de ifade ettiği “hayır ve iyiliklerde yarışma, kötülüklere mani olma” gayesine kilitleniliyor. Bu, insan olmanın da gayesidir. Ama bu yapılırken yaşadığımız çağ, ülkemizin ve dünyanın şartları, imkânları doğru okunmaya çalışılıyor. Niyet Allah rızası ama hedef; “kendimiz kalarak, evrensel insani değerlerde buluşarak, dünya ile entegre olmaktır. Eğer bu hizmet, dinî bir cemaatin eseri olsa; din, ırk, dil ayrımı gözetmeksizin neredeyse BM’ye üye bütün ülkelerde nasıl olur da insanların gönlüne girilir, onlarla insanî meseleler paylaşılır ve birlikte çalışarak barış köprüleri inşa edilebilir? Hizmet, dinî bir hareket değil, insanî bir harekettir. 07.08.2013 Hüseyin Gülerce http://www.zaman.com.tr/full-name/sayin-barlasa-cevap-vermeliyim-_2117814.html
            Kendini hizmet hareketinin mensubu olduğunu görenlere soruyorum. Bu tanıma göre kendinizi İslami bir hareket olarak ifade edebilir misiniz?
            Şayet bu ifadeyi kabul etmiyorsanız Ahmet Kurucan’a da mı inanmıyorsunuz. Bakın Ahmet Kurucan da benzer şekilde hizmeti tanımlıyor. Zamanda yazmaya devam ediyor. İşte Kuruca’nın tanımı:
             “Fakat aynaya bakmadan önce bir hususa işaret edeceğim; Hizmet demek İslam demek değildir. Bugün Hizmet’in dinimize, milletimize ve insanlığa hizmet adına ortaya atmış olduğu fikirler, o fikirlerin eğitim, işadamları, sağlık, diyalog, yardım kuruluşları, medya vb. alanlarda ete-kemiğe bürünmüş şekilleri din değildir. Ahmet Kurucan 23.01.2014 http://www.zaman.com.tr/ahmet-kurucan/onceligimiz-nedir_2195092.html
            Saf insanların Hizmeti İslami bir hareket olarak görme eğilimine karşı en açık tanımı yine kendi gazetelerinde yapmıştır. İşte Uğur Kömeçoğlunun tavsifi ile hizmet hareketi.

Uluslararası boyutuyla Hizmet hareketi ise etki ve intikal hatları bakımından birbirlerini tanımaları gerekli olmayan, milliyet, din, statü, kültür gibi temellerde aynılık taşımaları gerekmeyen, çok farklı sektörlerden ve sınıfsal kökenlerden gelebilen; tavır, tutum, sempati, mizaç, meşreb, adanmışlık ve gönül vermişlik düzeyleri çok farklı olabilen; buna bağlı olarak “katılım frekansları” ve “katkı yoğunlukları” sabit olmayan, neticede çok-biçimli (polymorphous) destek ve dayanışma türevleri sağlayabilen; bu katkı ve köken farklılıklarına rağmen çeşitli evrensel ilkelerde, ideallerde, prensiplerde uzlaşabilen, ulus-üstü bir “aktif düşünme ve davranma” biçimidir. Bu yüzden Hizmet hareketi bir örgüt değildir. Kökeni itibarıyla referansını irfanî neo-sufi değerlerden alıyor olsa da mutlak manada dinsel bir hareket olarak da tasnif edilemez. Herhangi bir mezhebin, tarikatın ya da kültün şubesi ve devamı da değildir.
Hizmet hareketi artık dindarlarla dindar olmayanların, Müslümanlarla Müslüman olmayanların eğitimsizlik ve yoksullukla mücadele gibi pek çok konuda (insanlığa hizmet etme ortak idealinde) buluşup birlikte çalışabilecekleri, örneklerini kendinden çıkaran yeni bir imkân sahası ve fırsat haritası sunmaktadır.
Farklı milletlerden insanları buluşturan sırlı anahtar ise yapılan işlerin mâkûliyeti ve mantıkıyetidir. Sosyal hareketler literatürüne hâkim olanlar bilirler ki bütün ulus-üstü hareketlerde çeşitli meslek gruplarından, muhtelif ulus, kimlik ve etnisite yapılarından gelenler farklı gönüllülük derecelerine göre bu hareketlere destek verir ya da katılımda bulunur. İnsanların katkı ve katılım düzeylerinin azlığı, çokluğu sabit değil değişken olduğu için tek bir organizasyonel modelle de açıklanamazlar.  Uğur Kömeçoğlu, 17.01.2015 http://www.zaman.com.tr/yorum_sosyolojik-bir-duzeltme-cemaat-degil-hareket_2271632.html
Bu tanımlara rağmen yapıyı ( hizmet hareketini) İslami zannedenlere duyurulur. Artık bunları İslami hareket olarak görüp onlara eziyet etmeyin.
Selam ve Sabırla…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?