11 Aralık 2009 Cuma

Ölüm ve Mağdurun Hakları

Ölüm ve Mağdurun Hakları

Veysi ERKEN

Merhum Talip Atmaca tarafından kaleme alınan ve "mağdur"un haklarının konu edinildiği makaleyi * okuyunca ceza hukukumuzun "mağdur"u iyice mağdur ettiğini bir daha idrak ettim desem abartmış olmam.

Esasında "mağdur"un haklarını geniş bir şekilde işlemeyi ve bunu hukukçuların gündemine taşımayı düşünüyordum. Ancak ölümler konunun farklılaşmasına sebep oldu. İnşallah bir başka zaman bu konuyu geniş bir şekilde işleme imkanı bulurum.

Ölüm inananlar için bir son değil. Yeni bir hayatın başlangıcı. Amellerimizin karşılığını bulacağımız yepyeni bir hayatın başlangıcı. Had bildirenlerinin de hadlerinin bildirileceği bir hayatın başlangıcı.

Bu dünyada zalimane bir şekilde had bildirmeye çalışanlarda musalla taşına konulur İslam ülkelerinde. Kalanların duası, şahadeti ve namazı için.

Genelde İslam topluluklarının ağırlıklı olduğu yerlerde "ölü"nün arkasında "ölü"yü nasıl bilirdiniz telkininde bulunulur. Cemaat dürüst ise ölüyü nasıl bilirse ona göre şahadet eder. Gelin görün ki, bizde telkinler doğru yapılamamakta. Bilhassa ölen kişi "ekabir" veya "yönetici" takımından ise telkinde sahtekarlık had safhaya varır.

Arkasında milyonlarca mağdur bırakan birisinin telkininde iyi idi, dürüst idi, erdemli idi gibi ifadeler dürüstlüğü ifade etmeyen söylemlerdir.

Unutulmamalıdır ki, mağdur hakkından vazgeçmedikçe başkasının onun adına "suçlu"yu affetme yetkisi olamaz hukukun hakim olduğu yerlerde!

Milyonların inancından, örtüsünden, yaşayışından, tercihlerinden dolayı mağdur edildiği bir ülke ve bir yönetim düşünün. Tabiidir ki, bu ülke bizden fersah fersah ötelerde. Acaba o ülkenin mağdurları ölen ekabirlerinin peşinden iyi insandı, dürüst insandı, şefkatli ve merhametliydi, hiç kimseye zararı dokunmadı diye şahadet eder mi?

Zannetmem.

Ülkemizde ise hukuk suçlunun haklarını tadat ettiğinden mağdurlara düşen görev(!) telkinde "ekabir"in ve ölen "yönetici"nin peşinde methiyeler dizmek olur.

Bana kalırsa sevgili gönüldaşlarım….

Artık uyanalım.

Ve.

Bizi mağdur edenlere karşı dürüst olalım. Hiçbir "ekabir"e ve "yönetici"ye karşı telkinde iyi yönde sahte şahadette bulunmayalım. Bireyi hayatında ne ise öyle bilelim ve bildirelim. Belki hayatta kalan ve geçmişte zalimlerin yanında yer alanlara ders olur ve tevbe ederler.

Bu bağlamda hele hele caminin kenarından bile geçmemiş olanların cenazelerinde bulunmayalım.

Mağdurların çoğalmasını istemeyenlerin yapmaları gereken icraatlardan birisi "mağdur"un haklarını öğrenmeleri ve bunu herkese öğretmeleridir. Mağdurların zalimlere karşı dürüst olmaları ve cenazelerinde bulunmamalarıdır.

Unutulmamalıdır ki;

Haklar bilinmedikçe tavizler devam edecek ve aramızda binlerce "af(!)" kaçkını hırsız, arsız, katil, soyguncu, hortumcu ve soysuz dolaşmaya devam edecektir.

Ölüm mağdurların haklarından feragati getirmemeli, bilakis "ekabir"in yakınlarına ve mevcut ekabire ihsas edilmelidir.

Şimdi uyanma zamanı.

Selam ve Sabırla………………….

** Dini Araştırmalar Dergisi, s.23, Ankara 2005.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?