5 Mayıs 2012 Cumartesi


ANALAR
Veysi ERKEN
Analarımız. Elleri nasırlı, gönülleri huzur sağlayıcı anlarımız. Kıymetini zamanında bilemediğimiz analarımız. Örtüsünden dolayı horlanan, itilen, kakılan, işinden, aşından ve eşinden edilen analarımız.
Bir gün kıymetinizi bilecek miyiz?
Bir gün cennetin ayaklarınızın altında olduğunun idrakine varacak mıyız?
Bir gün Cenabı Allah’ın lutfuyla varlığımızın vesilesi olduklarının farkında olacak mıyız?
Örtü zulmünün devam ettiği bir dönemde Anasını unutmayan Saim dostumdan bir şiir aldım. O, ananın kıymetini bilenlerden. O rahmet-i rahman’a kavuşmasının üzerinde yirmi yıldan fazla geçmesine rağmen Anasını unutmayanlardan.
Şiir beni derin tefekküre gark etti.
Evet, Analarımızı, bacılarımızı, kızlarımızı ve dahi bütün beşerin “taife-i nisa”sını unutmayalım. Onların mazlumiyetlerine, mağduriyetlerine ve haklarının gaspına teşne olan firavunlara ve insan şeytanlarına karşı cehd edelim.
Cenabı Allah cehdimizi mebrur ve kabul buyursun.
İşte o şiir:
“ANAM...
Çok candan sevdiğim bir anam vardı,
Bembeyaz bir teni, saçları kırdı,
Aşk ve şefkat ile beni sarardı,
Ölünce sandım ki dünyam karardı.

Canım ANAM!
Yüzüme baktıkça gözün dolardı.
Yıl 88, ay Haziran'dı,
Kader konuşuyordu, tartışılmazdı...
Gün Perşembeydi, saat dokuzdu,
Mevlam verdi, Mevlam aldı.
Hamd ediyorum,
Ölüme şükür olmazdı.

Cefalı, çileli, vefalı ANAM!
Bilmem ki hangi bir derdine yanam.
Bir gün gir rüyama da seni sağ sanam,
İyilik, sadakat timsali ANAM.

Her ANA dediğimde, "Can!" derdin bana,
Yetim anası, sanki şu anmış gibi kulaklarımda,
Hani derdin ya "Eller anası",
İşte sendin o canım benim.
Mevlam bana sabır, sana rahmet eyleye...

Saim AKÇAY, 1988

Selam ve Sabır….


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?