11 Şubat 2014 Salı

Haliç’te Yaşayan Simonla



Haliç’te Yaşayan Simonlar*

Veysi ERKEN

            NOT: BEDELLİ ASKERLİK konusunda epey yazı yazdım. Bu konunun gündemde tutulması şart. Zira bir milyona yakın insanımız BEDELLİ konusunda çözüm bekliyor. Bu spot BEDELLİ konusu çözüme kavuşuncaya kadar yazılarımın başında yer alacaktır. “BEDELLİDE YAŞ 25 BEDEL 15 BİN”

            Genel anlamda yönetimde veya herhangi bir grupta yer alanlar kitap okumayı veya kendilerine dayatılan kitaplardan başka farklı kitapları okumayı ve hayatı bu şekilde tahlil etmeyi sevmezler.
            Kendilerine dayatılanlarla yetinenler her zaman Hanefi Avcı’nın ifadesiyle “SİMON”laşabilirler.
            Hanefi Avcı’nın hazırlamış olduğu ve bir nevi hatırat sayılabilecek “Haliç’te Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat” kitabını yayınlandığı dönemde okumuştum.
            Özellikle Gezi ve 17 Aralık kalkışmalarından ve darbe teşebbüslerinden sonra bu kitabı tekrar okuma ihtiyacını hissettim.
            İyi ki tekrar okumuşum.
            Esasında bu kitapta yer alan her olay, olgu ve fikir uzunca bir şekilde tahlil edilebilir, tartışılabilir ve bundan sonuç çıkarılabilir.
            Tabi ki, böyle bir çalışma bir köşe yazısını aşar.
Ama şunu rahatlıkla şunu söyleyebilirim. 2013 ve 2014’te olup bitenleri daha kolay anlamamızı sağlayacak bir çalışma olduğunu bir kere daha fark ettim. Sizin de fark etmenizi isterim.
Bu bağlamda kitabı okumanızı arzu ediyorum.
            Evet, etrafımızda pek çok “Simon” var.
            Devlet denilen yapının içinde “simon”laşanlar olduğu gibi, sivil zannedilen pek çok yapıda veya özel sektörde “simon”la karşılaşmak mümkün.
            Hanefi Avcı simonların özelliklerini şu şekilde bize izah ediyor. “…onların gerçek bir doğrusu yoktu; gerçek idealler ve inançlar uğruna savaşmıyorlardı. Onlara empoze edilmiş, belki de binlerce kez tekrar edilerek beyinlerine işlenmiş örgüt gerçekleri uğruna savaşıyorlardı; bu gerçekler uğruna fedakârlık yapıp ölümü göze alıyorlar bunun dışındaki haksızlıklara ses çıkarmıyorlardı. S.17”
            Bu izahtan sonra “kendimize baktım, biz de öyle miydik? Kendi teşkilat mensuplarımızın suçlarını gizlemeye çalışıyorduk ama vatandaşın işlediği suçlara en ufak hoşgörüde bulunmuyorduk. Vatandaşa kötü muamele eden, darp ve işkence eden, görevini kötüye kullanan, rüşvet yiyen meslektaşlarımızı yakalayıp suçlarını ortaya çıkarmak konusunda ne kadar gayetliydik? S.18”  diyerek içinde yer aldığı yapıda da simonlaşmanın olduğunu ve bunun her yapıda olabileceğini “ aslında Simonlar her yerde, her örgütte var; insana değer vermeyen, özgürlüğü önemsemeyen, itaat kültürünün hâkim olduğu,   grup menfaati için itaatin istendiği her yerde Simonlar var. S.18” ifadesiyle dillendirmektedir.
            Bu ifadelerden yola çıkarak şunu rahtlıkla söyleyebilirim.
            Bugünkü olay ve olguları hakkaniyet ilkesi bağlamında incelemek isteyenler bu ve benzeri kitapları okumalılar.
            Okumadan, tefekkür etmeden ve tahlilde bulunmadan sağlıklı hüküm verilmez.
            Evet; dün olduğu gibi bugünde de yolsuzlukların ve haksızlıkların olduğuna inanıyorum. Hatta Yolsuzlukla, Yasaklarla ve Yoksullukla mücadelenin esas alınacağı deklere edildiği dönemde bunların arttığını düşünüyorum. Efendilerin hırsızlıkları, yolsuzlukları, haksızlıkları, yabancılara hizmetleri ve ortaklıkları “simonlar” tarafından savunulur durumdadır.
            Simonlar kendi yapılarındaki soysuzlukları, yolsuzlukları ve haksızlıkları haspamıza yakışır mantığıyla savunmaktadır.
           
Evet.
Haksızlıklar artmıştır doğrudur.
            Ancak gerek resmi veya cemaat denilen yapılardaki simonların varlığı ve tahribatı küçümsenemez.
            Çünkü simonların kendilerine ait kutsalı yok. Dayatılan ve kutsallaştırılan her şey “simonlaşan” veya “simonlaştırılan”lar tarafından savunulabilir. Tıpkı dünün haşhaşi “dai”lerinin yaptığı gibi.
            Finansörlükler ve sponsorluklar için “yapı”ların içine düştükleri durum simonları ve “dai”leri daha bariz bir şekilde ortaya çıkarmaktadır.
            Gönlümüz, yönetimlerde yer alan herkesle birlikte cemaatlerdeki bireyler de okuyup simonlaşmanın tehlikesini idrak etmesini istemektedir.
            Hülasa bütün dostlarıma, okuyucularıma, bürokratlara, teknokratlara, siyasilere, tarikatçılara ve cemaatçilere “Haliç’te Yaşayan Simonlar”  kitabını objektif bir gözle okumalarını tavsiye ederim.
            Varsa etraflarındaki simonları daha kolay bir şekilde teşhis edebileceklerdir. Belki kendilerinin de farkında olmadan simonlaştıklarını görecek ve bundan vazgeçeceklerdir.
            Selam ve Sabırla.

            *Haliç’te Yaşayan Simonlar, Hanefi Avcı, Angora Yayınları, Ankara 2010.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?