3 Mayıs 2016 Salı

Yükseköğretimde Bilgi ve Beceri Edinme Hakkının Gaspı



Yükseköğretimde Bilgi ve Beceri Edinme Hakkının Gaspı

Veysi ERKEN

            Bütün vekillere sesleniyorum.
            Vicdanı hür, irfanı hür olanlara selam olsun.
            Öğrenme ve öğretme özgürlüğünün kıymetini bilenlere selam olsun.
            Mahkûmiyetin, mağduriyetin ve mazlumiyetin ne olduğunu, hakkın, hukukun kıymetini bilenlere sesleniyorum.
            Akademisyen, hukukçu ve vicdanlı olan vekillere sesleniyorum.
            Ahmet hocaya, Selçuk Özdağ’a, Zuhal Topçu’ya, Semih Yalçın’a, Fatma Benli’ye, Leyla Şahine ve bunların şahsında bütün vicdanlı vekillere sesleniyorum.
            Bu bir çağrıdır.
            Bilindiği üzere 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanunun 171 inci maddesiyle YÖK kanununun 44. Ve 46.cı maddelerinde değişiklik yapılarak “süre aşımı” kavramı ortadan kaldırılmıştı.
            Değişiklik ilgili maddenin c fıkrasına şu şekilde derc edilmiş idi.
            “Bir yıl süreli yabancı dil hazırlık sınıfı hariç, kayıt olduğu programa ilişkin derslerin verildiği dönemden başlamak üzere, her dönem için kayıt yaptırıp yaptırmadığına bakılmaksızın ön lisans programlarını azami dört yıl, lisans programlarını azami yedi yıl, lisans ve yüksek lisans derecesini birlikte veren programları azami dokuz yıl, yüksek lisans programını azami üç yıl, doktora programını ise azami altı yıl içinde başarı ile tamamlayarak mezun olamayanlar, bu Kanunun 46 ncı maddesinde belirtilen koşullara göre ilgili döneme ait öğrenci katkı payı veya öğrenim ücretlerini ödemek koşulu ile öğrenimlerine devam etmek için kayıt yaptırabilir. Bu durumda, ders ve sınavlara katılma ile tez hazırlama hariç, öğrencilere tanınan diğer haklardan yararlandırılmaksızın öğrencilik statüleri devam eder.”
            Bu değişiklik öğrencilerin vekillerden sürekli öğrenci affı talebinin önünü tıkamış ve bir nebze de olsun adaletin, hukukun, öğrenim özgürlüğünün önünü açmış oluyordu.
            Tam olmasa da hak ve adalet yerini bulmuştu.
            Zira öğrenciler işlemedikleri suçun (!) affı için koşturmaktan kurtulmuşlardı.
            Öğrenci affı ne demek hala anlamış ve kabullenmiş değilim. Tembel olmak, parasızlıktan okula devam edememek veya kanunun suç olmayan bir eylemden dolayı okula ara vermek durumunda kalanlar neden “af” peşinde koşsunlar.
            Sevinmiştik yeterli olmayan düzenlemeye.
            Bir nebze adalet oluşmuştu. Öğrenim özgürlüğünün alanı az da olsu genişlemişti bu düzenlemeyle.
            Uzun sürmedi bu sevinç.
            Bir değişiklikle yine eski haksızlığa dönüldü.
            Soruyorum.
            Neden eskiye dönüldü.
            Ülkeler özgürlük alanlarını genişletirken siz vekiller neden eski garabete döndünüz. O dönemin vekilleri ne için parmak kaldırdığınızı biliyor musunuz?
            Evet, 2011 yılında ortadan kaldırılan garabete maalesef 2014 yılında tekrar dönülmüştür.
            Büyük bir haksızlık ve adaletsizliğe imza atılmıştır. 19/11/2014 tarih ve 6569/28 kanun maddesiyle YÖK kanununun 44. Maddesinin c fıkrası tekrar değiştirilmiş ve hak gaspına sebep olan uygulamaya tekrar dönülmüştür.
            2014 yılında maddeye tekrar giren ifade şu şekildedir. “Öğrenciler, bir yıl süreli yabancı dil hazırlık sınıfı hariç, kayıt olduğu programa ilişkin derslerin verildiği dönemden başlamak üzere, her dönem için kayıt yaptırıp yaptırmadığına bakılmaksızın öğrenim süresi iki yıl olan ön lisans programlarını azami dört yıl, öğrenim süresi dört yıl olan lisans programlarını azami yedi yıl, öğrenim süresi beş yıl olan lisans programlarını azami sekiz yıl, öğrenim süresi altı yıl olan lisans programlarını azami dokuz yıl içinde tamamlamak zorundadırlar. Hazırlık eğitim süresi azami iki yıldır. Azami süreler içinde katkı payı veya öğrenim ücretinin ödenmemesi ile kayıt yenilenmemesi nedeniyle öğrencilerin ilişikleri kesilmez. Ancak üniversite yetkili kurullarının kararı ve Yükseköğretim Kurulunun onayı ile dört yıl üst üste katkı payı veya öğrenim ücretinin ödenmemesi ile kayıt yenilenmemesi nedeniyle öğrencilerin ilişikleri kesilebilir. Yatay geçiş ve çift ana dal eğitiminin usul ve esasları ile azami öğrenim süreleri, lisansüstü eğitim usul ve esasları ile öğrenim süreleri Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılan yönetmelikle belirlenir.”
            Bütün vekillere soruyorum.
            Bu değişiklikle yeni mağduriyetlerin, hak gaspının ve mazlumiyetlerin önü neden açılmıştır.
            Bu mağduriyetlerin topluma sağlayacağı bir fayda mı var?
            Ön lisans, lisans ve lisans üstü kademelere öğrencilerin okullardan uzaklaştırılmalarının ülkemizin gelişmesine, kalkınmasına, refahına ve huzuruna katkısı mı olacak?
            Bütün vekillere sesleniyorum.
            Bu sorulara cevap veriniz.
            Ve.
            Bu yanlıştan acilen dönünüz.
            Hak ve özgürlüğün kıymetini bildiğini düşündüğüm vekillere, özellikle akademisyen ve insan hakları aktivisti olan vekillere sesleniyorum.
            Ülkemizin içinde düşürülmek istenilen mağduriyetlere sizler engel olmak durumundasınız. Sizlere vekillik görevi bunun için tevdi edilmiştir. Partiniz ne olursa olsun öğrenim özgürlüğünü kısıtlayan bu uygulamanın ortadan kaldırılması için gayret sarf ediniz.
            Bilmelisiniz ki, bilgi ve beceri edinme hak ve özgürlüğü doğuştan ve tabiidir. Her türlü engel ve uygulama zulümdür.
            Bilgi ve beceri edinme hak ve özgürlüğü “sınırsız ve sınavsız” okulu gerektirir. Mücadeleniz bu yönde olmalıdır.
            Kısaca bilinmelidir ki, engellerin kaldırılması için çaba harcamayan engelin parçasıdır.
Selam ve Sabırla…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?