25 Ekim 2021 Pazartesi

Yerli Görünümlü: Bayiler, Uşaklar, Piyonlar

 Yerli Görünümlü: Bayiler, Uşaklar, Piyonlar

Veysi ERKEN

                                           “Halkın yıldızı yöneticilerinin başarısı

                                     nispetinde parlar veya söner”

Şunu hep düşünmüşümdür.

Ülkemizde gerçekten sivil örgütlenme mevcut mudur?

Mevzuatımız bu tür örgütlenmelere müsait midir?

Son yıllarda cereyan eden hadiseler ülkemizde dernek, vakıf, sendika ve parti gibi sivil örgütlenmenin ve sivil medyanın yok denecek kadar az olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır.

Son 8-10 yıldır ülkenin sathında ve dünyanın muhtelif bölgelerinde olup bitenlerin karşısında sergilenen tutumların ve yazılanların tamamı bu kanaatimizi doğrular durumdadır

Evet.

Ülkemizde sivil örgüt ve medya yok denilecek kadar azdır. Gerçek sivil örgütler seslerini duyurmakta zorluk çekmekteler. Güdümlü medya şeytanları vasıtasıyla sivil örgütlerin sesleri kısılmaktadır.

Tespitlerime göre ülkemizdeki sivil örgüt zannedilen kuruluşların tamamına yakını sivil olmayıp “bayilik” sistemi ile çalışan ve çoğu dış mihrakların piyonu olan mekanizmalardır.

Sesleri gür çıkan sivil örgütlere(!) bakın hepsinin içinde tapınak şövalyelerinin oluşturduğu büyük tapınağın  “bayi”leri yer alır.

Bayiler sivil örgüt(!)lerin içinde sadece sıradan bir üye değil, “karar süreci”nin başlatıcısı olarak bulunur.

Bayi sistemi ile çalışan örgüt ve medya sivil olmadıklarından sadece piyonluk rolünü yerine getirebilir.

Fakirleştirilen ve açlığa mahkûm edilen halkın feryatlarının duyulmaması, okullarından kovulan mazlumlardan bahsedilmemesi, Irakta, Afganistan’da ve dünyanın pek çok yerinde Conilerin katliamları ve vahşetlerinin görüntülenmemesi, duyurulmaması, İslam’ı yaşamaktan başka bir derdi olamayanların mağduriyetlerinin dillendirilmemesi ve yazılmaması ve şartların güllük gülistanlık gösterilmesi bayilik sisteminin göstergesidir.

Medya denilen müsveddelere ve kanalizasyonlara baktığımızda dünyada ve ülkede olumsuz sayılabilecek hiçbir şey yoktur. Biraz daha kemerin sıkılması ve insanların ölüme terk edilmesi ülkenin kurtuluşunun bir göstergesidir. Tapınaklarına mensup olanlar hariç herkes “âli menfaatler” için sıkılan kemerlere dayanmalıdır ki, efendileri faizlerle zıkkımlanabilsin.

Olan bitenleri bu mantıkla tahlil ettiğimizde şerefsiz kartel medyasının yanında “sivil örgüt(!)ler”in neden bu kadar sessiz kaldığını daha iyi bir şekilde anlarız.

“Sivil(!) örgütler” tıpkı medya gibi “Tapınak” denilen merkezin uzantıları durumunda olmaları hasebiyle olan biten için ses çıkaramazlar. Tapınak conilerinin dünyanın muhtelif bölgelerinde ve Türkiye’de neden 800 civarında üssünün bulunduğunu okuyucularına ve seyircilerine duyurmazlar.

Sahibinin sesi olduklarından ancak istenildiği kadar ses çıkarırlar.

Aksi ses çıkardıkları takdirde tapınak tarafından cezalandırılacaklarını bilirler.

Hepimiz biliriz ki, bir şirket başkalarına “bayi”lik tahsis ederken politikalarını sürdürecek olanları tercih eder. Şirket yönetimine “aykırı” tutum ve tavır sergileyenlerin bayilikleri sona erdirilir. Tapınakçılar da böyledir.

Yönetimi kuşatan tapınakçı zihniyet tıpkı bir ticari kuruluş gibi hareket etmekte ve kuralları kendi çıkarları doğrultusunda belirlemektedir. Kendi politikalarını devam ettirmek için “sivil(!) örgütler” kurdurmakta, onları örtülü ve örtüsüz beslemekte ve gerçek anlamda sivil örgütleri kapatma cihetine gitmektedir.

Kendine hizmet etmeyen sivil örgüt konumundaki dernek, vakıf ve sendikalara “hadd” bildirmekte ve elemanları vasıtasıyla sonlarını hazırlamaktadır.

Öğretimle ilgili başkaldırmalar, sivilleşmenin önüne konulmak istenen takozlar, muktedir olamayan iktidarların paspasa çevrilmeleri ve sivillerin(!) sessizliği.

Bütün bunlar size bir şey anlatmıyor mu aziz gönüldaş. 

Artık olan biten bize bir şey anlatmalı ve bayilerden kurtulmalıyız.

Artık bizi ısıran köpeği beslemekten vazgeçmeliğiz değimli?

Unutulmamalıdır ki,

Bayiler, “dönme” ve “boğazdaki aşiret”in oluşturduğu “Tapınak Şövalyeleri (fetö)” denilen merkezin elemanlarıdır.

Yerli kalıbına sokulmuş satılmışlardır.

Dernek, vakıf, sendika ve parti gibi gerçekten sivil olan örgütler bu gerçeğin farkına varmaları gerekir. Farkında olma “bayilik”lerin sonu ve toplumun kurtuluşunun başlangıcı anlamına gelir.

Farkına varamamak sömürünün, fakirliğin, sıkıntının, özgürlük tahditlerinin ve yokluğun devamı demektir.

Olup bitenin farkında olmak yönetimin  “karar süreci”nde yer almak demektir. Farkında olmak ülke yönetimine çöreklenmiş oligarşinin bitişi demektir.

Farkında olmak “Tapınak Şövalyeleri”nin tapınaklarının çökmesi demektir.

Ve.

Ve farkında olmak bayilikten kurtulup “âli menfaat(!)” yutturmacasıyla bizi söğüşleyen şövalyelerin hâkimiyetinin kırılması ve ülkenin dünyada söz sahibi olması demektir.

Hâsılı kelam Şeytanî medya ve sivil örgüt(!) vasıtalarını kullanarak tepemizde çöreklenmiş tapınakçı çetenin hâkimiyetini kırmaya var mısınız?

Varsanız buyurun biden’in kölelerini hayatımızdan çıkaralım.

Selam ve Sabırla... 23.07.2005

 

Not: Bu yazı 2005 yılında yazılmış ve yayınlanmıştır. Sadece fetö kelimesi ve altı çizili cümleler ilave edilmiştir. Taze fırından yeni çıkmış gibi.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?