19 Şubat 2011 Cumartesi

Samimiyet Yetmez

Samimiyet Yetmez

Veysi ERKEN

Sayın Bülent Arınç’ın samimiyetinden hiç şüphe etmedim. Konuşmalarında ve uygulamalarında dobra dobra olduğunu biliyorum.

Kendisiyle hiçbir şahsi tanışıklığım ve görüşmüşlüğüm de yoktur.

Meclisteki iki konuşmasını dinledim.

Haklı ve samimi olarak feveran ediyor.

Birincisi torba kanun olarak ifade edilen kanunda öğrencilerin üniversitelere dönmesini sağlayan maddenin adaletli olmadığını ifade etmesidir. İkincisi de RTÜK üyelerinin pahalı kiralarla lojmanlarda oturması konusundaki görüşüdür.

Sayın Arınç samimidir. Ama bizim beklediğimiz sadece samimiyet değildir.

İcraattır.

Evet, biliyoruz ki, oligarşik yapı imtiyazlarından asla vazgeçmek istemez.

Sayın Arınç’ın samimi olarak imtiyazlara karşı çıktığını düşünüyorum.

Ama icraat istiyorum.

Lojmanların, makam araçlarının, sosyal tesis adı altındaki yerlerin ve bürokratik dokunulmazlıkların bitirilmesi için icraat bekliyorum.

Bir kişi için yüz binlerce insanın öğrenim haklarından faydalanmasını engelleyen düzenlemeye karşı icraat bekliyorum.

Yakınmaktan vazgeçelim.

Bu konuda yüzlerce yazı yazdım. En iyisi sözlü sayın M. Şevket Eygi beye bırakalım.

Sayın M. Şevket Eygi, “Mutlu ve putlu azınlık, rantlardan ve nimetlerden asla vazgeçmez”, http://www.milligazete.com.tr/makale/mutlu-ve-putlu-azinlik-rantlardan-ve-nimetlerden-asla-vazgecmez-191002.htm başlığı ile kaleme aldığı yazısında:

Şu hususa dikkat buyurmanızı istirham ediyorum: Ülkemizdeki Sabataycılar, çeşitli Kriptolar, Kemalizm dininin Brehmen kastı kesinlikle imtiyazlarından, üstünlüklerinden, rejimin kendilerine sağladığı rantlardan ve nimetlerden vazgeçmeyeceklerdir. Bu hususta kimse boş hayallere kapılmasın.

Hindistan'da Mecusîlerin kast sistemi var da, bizdeki vesayet rejiminin kast sistemi yok mudur? Yok diyenler yalan söylemiş olurlar.

Çocukluğumda bayramlarda sokaklara, meydanlara, üzerlerinde "İmtiyazsız Sınıfsız bir Halkız" yazılı büyük bez ilanlar asarlardı. Yalandı. Halk tahta sıralı üçüncü mevkî vagonlarda seyahat ederken Millî Şef, meşhur "Beyaz treni" ile geziyordu.

Dünyanın hiçbir yerinde nimetler ve rantlar eşit şekilde paylaşılmaz. Bu sahada mutlak eşitlik yoktur. Olması gereken eşitlik değil, adalettir. Bizde bu adalet de yoktur.

Türkiye'nin millî geliri, vatandaşları arasında adil şekilde paylaştırılamıyor. Bugünkü düzen veya sistem buna müsait değildir.

İslam'ın, sosyal adaleti sağlamak için zekât ve sadaka (yardım, hayır hasenat) kurumu vardır. Biz Müslümanlar bunu işletemiyoruz. Zekât ve sadakaların öncelikle Ümmet-i Muhammedin fakirlerine, miskinlerine verilmesi gerekir, biz veremiyoruz.

Gelelim Türkiye'deki Beyaz mı dersiniz, Pembe mi, mutlu ve putlu azınlığa, onlar millî gelirin hak ettiğinden çok fazlasını ganimet olarak almaktadır.

Milyonlarca vatandaş, milyonlarca aile 500, 750 lira gibi mütevazı gelirlerle yaşamaya çalışırken, mutlu ve putlu azınlık akıl almaz bütçelere sahiptir. Boğaz'da bir porsiyon balığı 500 liraya satan, süper veya hiper lüks lokantalar varmış... Yüksek zamparalar, kibar bir fahişeye bir gecede 10 bin dolar ödüyorlarmış... Zenginler, milyonlarca liralık lüks otomobillere biniyorlarmış... 750 metrekarelik tripleks villalar milyonlara satılıyormuş... Onlar bu nimetlerden, bu rantlardan asla vazgeçmezler, asla feragat etmezler.

Onların edebiyatına bakınız: Halk cahil... Halk beyinsiz... Halk karnını kaşıyor... Bu halk ülkeyi İslamî faşizme götürür...

Statükocu mutlu ve putlu azınlık ne istiyor?

Bugünkü gayr-i adil, çarpık, bozuk, sapık düzen ve sistem devam etsin.

İslam ve Müslümanlar saf harici bırakılsın, resmî ideoloji din gibi benimsensin.

Gerçek demokrasi olmasın, vesayet demokrasisi olsun.

Tam ve gerçek din ve inanç hürriyeti olmasın, uygun görüldüğü kadar olsun.

Müslümanların, bağımsız bir dinî cemaat sistemi olmasın.

Müslümanlar, başlarına İslamî bir Reis, bir İmam-ı Kebir, bir Emirülmüminin seçip ona biat ve itaat edemesinler.

Hukukun, insan haklarının, demokrasinin, millî iradenin üstünde resmî ideoloji olsun.

Devletin, ülkenin, halkın hakkı olan nimetlerin çok büyük bir kısmı putlu ve mutlu azınlığa verilsin.

Çoğunluğu oluşturan Müslümanların, kendi eğitim teşkilatı ve üniversiteleri olmasın.

Onlar, bozuk sistem ve düzenlerini ayakta tutmak için her şeyi yapabilirler.

Kemalist vesayet sistemini ayakta tutmak için darbe yapmak mubahtır.

Halkın temel ve evrensel hak ve hürriyetlerini kısıtlamak ve çiğnemek mubahtır...

Mutlu ve putlu azınlık gözü karadır,

Onlar son derece cesurdur,

Son derece acımasız ve amansızdır,

Onların yapmayacağı yoktur.

Bu yazımı okurlar mı bilmiyorum, yatakta uyuyanlara, ayakta uyuyanlara, yürürken uyuyanlara, merdiven iner veya çıkarken uyuyanlara, velhasıl günde yirmi dört saat uykuda ve uyanıklıkta uyuyanlara seslenmek istiyorum:

Uyanmazsanız, uyanık olmazsanız, haliniz dumandır. Vesayetçilerin, Beyaz azınlığın Brehmenlerinin ellerine hele bir fırsat geçsin Müslüman halkın canına okuyacaklardır” demektedir.

Sayın Arınç biliyoruz adı sıfatı ne olursa olsun imtiyazlılar imtiyazlardan vazgeçmek istemiyorlar.

Ama lütfen etrafınızdakilerini, kabine arkadaşlarınızı ve vekilleri ikna edin. Halk sizlerden sadece samimiyet değil icraat bekliyor. Adaleti sağlayın ve imtiyazları bitirin.

CHP’li Yöneticiler Ne dediğini bilmiyor

CHP ile ilgili yüzlerce yazı yazdım. Bunlar hakikaten bu toplumu bilmiyor. Bu toplumu bilmek istemiyor.

Demeçleriyle halkı tahkir ediyor. Kimi kucağa oturmaktan bahsediyor, kimi Ergenekon sanıklarını sahipleniyor.

Yetmez ama diye söze bir başkası katılıyor ve CHP’nin başarısız olmasını isteyenleri vatan hainliği ile itham ediyor. İşte o ifade: Gürsel Tekin, CHPden başarısız olmasını isteyenler, 13 Haziran’ı bekleyenler bu ülkenin vatan hainleridir. http://www.milliyet.com.tr/gursel-tekin-veda-zamanini-soyledi/siyaset/sondakikaarsiv/17.02.2011/1353478/default.htm?ver=55

Açıkça söylüyorum, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olarak CHP’nin başarısız olmasını istiyorum. Benim gibi milyonlarca kişi de CHP’nin başarısız olmasını istiyor. Çünkü bizim değerlerimizi temsil etmiyor.

Gürsel Tekin bu ifadesiyle herhalde kendi partisinin içindekileri kast etmiştir. Basından takip edebildiğimiz kadarıyla parti içinde olup da partinin başarısız olmasını isteyenler var. Gürsel Tekin kendi partidaşlarını kast ediyorsa bizi ilgilendirmez. Kendi iç meseleleridir deyip geçeriz. Şayet Gürsel Tekin partidaşlarını kast etmiyorsa sözünü kendisine iade ediyorum.

Her şeye rağmen Gürsel Tekin ve diğer CHP yöneticilerine bir vatandaş olarak tavsiyem var.

Artık bu halkla barışın.

Bu halkın sahip olduğu değerleri yaşayın.

Özgürlükleri savunun.

Başörtüsü sorununu biz çözeceğiz, hakikatler komisyonu kuracağız gibi ifadelerinizde samimi olun ve çark etmeyin. Milleti kucağa oturtmak zırvalarından vazgeçiniz.

Selam ve Sabırla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?