14 Eylül 2014 Pazar

Bir Ruh Macerası

Bir Ruh Macerası*

Veysi ERKEN

            Aidiyeti kaybettirilen nesiller. Heba edilen hayatlar. Ve mürebbiye diye ithal edilenlerin kültürel hayatımızı çalma tarzlarını anlamak için “Bir Ruh Macerası “nı okumak ve okutmak gerekir.
            “Bir Ruh Macerası” bir savruluşun, bir arayışın, bir çırpınışın ve öze dönüşün hikâyesi. Sorulara verilen acıklı cevabın zübdesi.
            Yaşanmaması temenni edilen bir hayatın özetidir “Bir Ruh Macerası”.
            Tıpkı “Kolejli Nereye?” kitabında hayatı savrulan gencin tecrübesi gibi “Bir Ruh Macerası” senarist Ayşe Şasa’nın tecrübesidir.
            Kızım Gizem’e teşekkür ediyorum.
            Kitabı okumamı tavsiye etti.
            Kitabı okudum ve korkunç tahribatı bir kere daha idrak ettim.
            Merhume Ayşe Şasa’yı (17 Haziran 2014) yakından bilen birisi değilim. Senarist olması hasebiyle onun ilgi alanı sinema idi. Sinema ile ilgili birkaç yazısını okumuşluğum ve televizyonda hazırlamış olduğu birkaç programını seyretmişliğim vardı.
            Bütün bildiğim bundan ibaretti.
            Ta ki, kızım Gizem Bir Ruh Macerası Kitabını bana verinceye kadar merhume ile bilgim bu kadardı.
            Meğerse Ayşe Şasa’nın hayatı bilinmesi gerekir.
            Kimler mi bu hayatı bilmeli.
            Bütün eğitimciler, analar babalar, arayış içinde olan bütün gençler ve hayatı heba edilmiş bütün ihtiyarlar.
            Ayşe Şasa’nın hayatı bilinmeli ve ibret alınmalı.
            İçine düşürüldüğümüz derekeden çıkış için merhumenin Bir Ruh Macerası okunmalı.
            Savruluşlar ancak bilgiyle arayışlara ve mutlu sonlara çevrilir.
            Bir Ruh Macerası bir savruluşun, arayışın ve huzuru buluşun özeti.
            Savruluş adeta doğumla başlıyor Ayşe Şasa’da. Frau Katie adında Macar Yahudisi bir mürebbiye tarafından yetiştiriliyor. İlk aidiyet kopukluğu başlıyor küçük çocukta.
            “aidiyet belirsizliği çocuk yaşta eğri ile doğru hakkında yapayalnız karar verme mecburiyetini getiriyor. Eğriyi doğruyu ayırt edebilecek dayanağınız yok; ruhî dengenizi sağlayacak bir kültür ortamından mahrum”dur küçük Ayşe.
            Ne anneannesi gibi ne ebeveyni gibi de olamıyor. Anneanne dinini yaşamaya çalışan biri, ebeveyn asrîlik adı altında bir taklidi hayatın içinde ve Yahudi bir mürebbiye. Hem de Ayşe’nin 24 saatine hükmeden bir mürebbiye.
             “Batı hayranlığı yanı başındaki hakikati fark edemeyecek kadar bu insanları körleştirmiştir. Bence ibretlik bir şey ve burada mühim olan, benim annem, babam ve benim hayatım değil; biz gelip geçici, küçük şeyleriz. Ama bu küçük ünitede, benim hayatımda yaşanan bu vahşet, toplumun bütün katmanlarında şiddet farklılıklarıyla yaşanıyor ve makro planda da yaşanıyor. Felaket burada.” diyor Ayşe Şasa.
            Gerçek bir tespit. Bu felaket hala geçerli. Tahribat devam ediyor ve ettiriliyor.
Bu felaketi kavramak için “Bir Ruh Macerası”nı okumak gerekir. Anlamak, yaşanmışlıklardan ibret almak ve bu derekeye düşmekten kurtulmak için okumak gerekir.
Asrîleşmek için zehirleştirilen hayatları anlamak için okumak gerekir. Ana babaları tarafından yalnızlığa terk edilenleri anlamak için okumak gerekir. Hele hele mürebbiye sıfatı verilenlere terk edilenleri anlamak için okumak gerekir.
Bir Ruh Macerası” bir tahlil. Okullarımızı adeta mürebbiyeler işgal etmiş. Okullarımızdakiler de yetişme çağındakilere kültürel değerlerimizi öğretmiyor.
“Bir insanın yetişme çağında kendisine verilen, övülen değerlere sahip çıkması kaçınılmaz hale geliyor. Azar azar her vesileyle beynimizi yıkadılar; yaşadıklarımıza bakıyorum da, bu şartlarda insanların kendi kültürünün dışına düşmesinde yadırganacak bir şey göremiyorum” diyar merhume Ayşe Şasa.
Bir Ruh Macerası kültür anaforunun tahlili ve hayat için bir arayış. Küçüklüğünde bir tek “ayrıntı” var Ayşe’nin. 7 yaşında iken bir kere anneannesi tarafından camiye götürülür. İslam’la münasebeti bundan ibaret.
Ama hayat hep arayışla devam ediyor.
Akıl hastanelerinde yatacak kadar savrulan bir hayat ve arayışın sonunda huzuru buluş.
Bu tür kitaplar okunmalı ve Ayşeler, Fatmalar, Mehmetler, Ahmetler bu savruluşlara düşürülmemeli.
“Bir Ruh Macerası”nı hatimesiyle bitirelim.
“İslâm bizi geri bıraktı. Batı karşısında yenilgilerimizin sebebi İslâm’dır!” hükmü, giderek bir inanç, bir yaşama biçimi halini aldı. Bunu da modernlik kisvesi altında hınç ve taassupla dolu telkinler halinde yaydılar; bu tür ideolojilere ve akımlara neredeyse meşruiyet kazandırıldı. Gerçeğin ise tam tersi olduğunu pek çok bedel ödeyerek idrak ettim.
Hayatımın ilk yarısı bir korku filmi gibi geçti… Varoluşuna sahih bir neden bulamayan insan; bilsin veya bilmesin korku, endişe ve vehim içindedir. Ben bu marazi hali, bir imtihandan geçiyor gibi ve ağır derecelerde yaşadım… Allah hepimizi ve özellikle yeni nesilleri böylesi azaplardan esirgesin…
Şimdi şu eski koltuklarda oturuyorum ve gücümün yettiğince tefekkür ediyorum… Herkes geleceğe doğru hayal kurar; bense geçmişe doğru… Bir bahçeye yolculuk yapıyorum… Manolyalar, Frenk üzümleri, yıldız çiçekleri, çimenler, tam bir cennet bahçesi… Bir zamanlar, yani çocukluğumda öyle bir bahçenin ortasındaydım; ama o nimetin Ogünlerde şükrünü eda edebilme hassasiyetine sahip değildim. Şimdiki halimle; aklım ve gönlümle o güzel bahçeye dönüyorum… Çimenlerin üzerine seccademi serip şükür namazı kılıyorum Bu benim geçmişe doğru yolculuğum, geçmişe dönük hayalim.”
Mekânın cennet olsun diyorum. Tecrübelerini gençliye bir nasihat türünde paylaştığın için “Hz. Peygamberin(s.a.v.) Ravzası”ndasın inşallah.
Selam ve Sabırla.
           
            *Bir Ruh Macerası, Ayşe Şasa, Timaş Yayınları, 4. Baskı, İstanbul 2013.


            BEDELLİ KONUSU

            Değerli dostlar, gönüldaşlar, okuyucular.
            Bedelli konusunu kafaya taktığımı söyleyen, bolca mail gönderen muhibler.
            Bu konuyu bugün işlemiş değilim. Bu konu 30 yıldır Türkiye’nin gündeminde. İki sefer sorunu çözmemek üzere düzenleme yapıldı. Biz busorunun temelli çözülmesini istiyoruz.
            Defalarca bunu işledim. Yöntemini, gerekçelerini ve çözüm yollarını izah ettim.
            BEDELLİ sorunu bir Türkiye sorunudur. Platformlar oluşturuldu. Dernek kuruldu. Cumhurun Başkanlığına seçilen Recep Tayyip Erdoğan sorunu gördü. MSB İsmet Yılmaz, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, MSB Komisyon Başkanı Oğuz Kaan Köksal ve daha niceleri bu gerçeği terennüm etti.
            BEDELLİ sorunu toplumsal bir sorundur. 4 Milyon insanın sorunudur. İşini, aşını veya eşini kaybetme korkusunu yaşayanların sorunudur. GBT yüzünden sokağa çıkamayanların sorunudur.
Bu ülkeyi ve bu ülkenin insanlarını seven herkes bunu kabul ediyor ve çözülmesini bekliyor. Lütfen bu yazıyı okuyan herkes bu gerçeği bilsin ve gençleri, mağdurları ve mazlumları desteklesin.
            Lütfen platform ve dernek sitelerini inceleyin. Dertlerini anlayın ve katkı sağlayın. Zira kültürümüzde mazlumun ve mağdurun konumu, dini sorulmaz.
            Adreslerini veriyorum.



            Desteklerinizi ve vekilleri uyarmanızı bekliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?