27 Aralık 2014 Cumartesi

Eylemin Kaynağı Farklı Olunca



Eylemin Kaynağı Farklı Olunca

Veysi ERKEN

            Her insanın tutum, tavır, anlayış, davranış ve kavrayışının temelinde benimsediği, kabul ettiği ve yaşamaya çalıştığı ilkeler vardır.
            Bir Müslüman’ın tutum, tavır, anlayış, davranış ve kavrayışının temelinde Kur’an ve Sünnetten neşet eden ilkeler vardır. Yoksa farklılaşma başlar.
Meşhur sözdür. “İnandığın gibi yaşamazsan yaşadığın gibi inanmaya başlarsın”
Üzülerek ifade ediyorum ki, ülkemizde yerleşik hale gelen “yaşadığın gibi inanma” dır.
Son olayları bu şekilde okumak mümkündür.
İktidar sahiplerinde görünen çürümenin ana sebebi “yaşadıkları gibi inanmaya başlamaları”dır. Teşriilerinden zaten bu anlaşılıyor.
Tabii ki,  kendilerini gerçek muktedir zannedenlerin de durumu aynıdır. Onların da eylemlerine baktığımızda eylemlerinin kaynağında Kur’an ve Sünneti bulamıyoruz. Cemadatlaşmaları bu yüzdendir.
Efendilerinin emrine amade olmuş cemadat hareketi yaşadığı gibi inanmayı marifet bildiğinden yaptıkları her haksızlığı, yolsuzluğu ve hırsızlığı tevile gitmeye başladı.
Sonuç ortada, Cemadat hareketi çırpındıkça batmaya başladı. Battıkça –insanları kandırmak için- dini argüman kullanmaya başladı.
Müttefik bulamayınca la İslami dostlarına yöneldi.
Umarım ki, kendini İslam dairesi içinde gören her fert Kur’an ve Sünnetten neşet eden ilkelerle kendini, mensubu olduğu grubu tahlil eder ve adaleti kaim eder.
Lafı uzatmaya gerek yok.
Adil olmamızı emreden Cenabı Allah’ın emirlerini yaşamak ve bu vesile ile kurtuluşa ermek ümidiyle ADALETİ emreden ayetlerle kaim olunuz aziz okurla.
“Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahitler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi, 135)
"Yarattıklarımızdan, hakka yöneltip-ileten ve onunla adaleti kılan (uygulayan) bir ümmet vardır." (Araf Suresi, 181)
"... Aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Allah, adaletle hüküm yürütenleri sever." (Maide Suresi, 42)
"Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır." (Maide Suresi, 8)
"Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar." (Yunus Suresi, 47)
"Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik." (Hadid Suresi, 25)
De ki: "Rabbim adaletle davranmayı emretti… (Araf Suresi, 29)
O halde, sen bundan dolayı davet et ve emrolunduğun gibi doğru bir istikamet tuttur. Onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Ve de ki: "Allah'ın indirdiği her kitaba inandım. Aranızda adaletli davranmakla emrolundum. Allah, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Bizimle aranızda 'deliller getirerek tartışma (ya, huccete gerek)' yoktur. Allah bizi biraraya getirip-toplayacaktır. Dönüş O'nadır." (Şura Suresi, 15)
"Yarattıklarımızdan, hakka yöneltip-ileten ve onunla adaleti kılan (uygulayan) bir ümmet vardır." (Araf Suresi, 181)
Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hıristiyanlar ve sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah Katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara Suresi, 62)
"Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et…" (Nahl Suresi, 125)
Allah, sizinle din konusunda savaşmayan, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. Allah, ancak din konusunda sizinle savaşanları, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkaranları ve sürülüp-çıkarılmanız için arka çıkanları dost edinmenizden sakındırır. Kim onları dost edinirse, artık onlar zalimlerin ta kendileridir. (Mümtehine Suresi, 8-9)
Allah'ın ayetlerini inkâr edenler, peygamberleri haksız yere öldürenler ve insanlardan adaleti emredenleri öldürenler; işte onlara acıklı bir azabı müjdele. (Al-i İmran Suresi, 21)”
Selam ve Sabırla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?