9 Aralık 2014 Salı

Vatan Hizmeti ve Askerlik



Vatan Hizmeti ve Askerlik

Veysi ERKEN

            BEDELLİ askerlik konusu bana çok şey öğretti. Özellikle dünün Turancısı, Ümmetçisi veya Enternasyonalisti'nin nasıl içe kapanmacı olduğunu, Türkiye’nin lider ve yön veren ülke olmasını istemediklerini ve emirlerle hareket ettiklerini öğrendim.
Defalarca yazdım. Ülkemizin güçlü, dinamik, mobil ve teknolojik bir silahlı kuvvete ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç olduğu kadar bir zorunluluktur.
Bahsi geçen özellikler 30’lu yılların mantığı ve ilkeleriyle gerçekleşmez. Dolayısıyla da silahlı kuvvetlerin kendini yenilemesi şarttır.
Bunu defalarca izah etmeme rağmen okuduğunu anlamayan veya anlamak istemeyen mektep mezunu aydın(!)larımız (ki Aydın içi boş bir kavramdır. Bunu anlamak isteyenlere Türkiye’de Aydın Efsanesi isimli kitabı okumalarını tavsiye ederim*) ve unvanı kalabalıklarımız,  görevlendirilmiş CEMADAT HAREKETİ peşine takılarak ve  “vatan hizmeti” kavramına sığınarak kafa karıştırmak istemektedir.
            Vatan hizmeti ile askerlik kavramının karıştırılmaması için daha önce üç tanımdan hareketle konuyu izah etmiştim. Tekraren bunları belirteyim.
Vatan hizmeti: Anayasa MADDE 72- Vatan hizmeti, her Türkün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir” denilmektedir.
Bu maddeye göre vatan hizmeti her Türkün hakkı ve ödevidir. Burada cinsiyet ayırımı yok. Hak ve ödev bütün bireyler içindir ve KADINLARI da kapsar. Hak ve ödev sadece Silahlı Kuvvetlerde ifa edilecek bir şey olsa KADINLARIN da askerlik yapması bir zorunluluk olurdu.
Kanun koyucu bu hak ve ödevin nasıl yerine getirileceğini maddenin devamında ifade etmiş ve bununla ilgili düzenlemeler yapmıştır.
Buradan diyorum ki, lütfen kavramları doğru okuyun ve milletin moralini bozmayın.
İkinci tanım Askerlik tanımı ile ilgilidir. Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun ikinci fıkrasına göre “Askerlik: Harp sanatını öğrenmek ve yapmak mükellefiyetidir.”
Harp sanatını öğrenmek ve yapmak açıkça zikredilmektedir. Vatan hizmeti başka sanatlarla da icra edilebilir ve edilmektedir. Esasında herkesi harp sanatına yöneltmek ülkeye yapılacak bir iyilik değildir.
Allah korusun vatan savunması söz konusu olursa zaten herkes savunmaya katılır. İstiklal harbi döneminde atalarımızın durumu meydandadır.
Üçüncü tanım silahlı kuvvetlerimizin vazifesi ile ilgilidir. İç Hizmet Kanununun 35 Maddesine göre “Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askerî gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla yurt dışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır.”
Kanunda açık açık belirtilmiştir ki, Silahlı Kuvvetlerimizin görevi dışarıdan gelebilecek tehdit ve tehlikelere karşı vatanımızı savunmadır. Savunma ise ancak profesyonel kuvvetlerle yapılır. Dolayısıyla vatan sevgisinin gereği profesyonel gücü istemekten geçer.
            Hülasa bu üç tanım ışığında defalarca yazdığım halde anlamak istemeyenler çıkabilmektedir.
            Bu ülkenin sevdalıları silahlı kuvvetlerimizin kanunda belirtilen görevleri yapabilmesi için tam donanımlı olmasının gerekliliğine inanıyor.
Silahlı kuvvetlerin güçlü olabilmesi harp sanatını öğrenmeyi ve yaşamayı gerektirir.
Dün kendilerini Turancı, ümmetçi veya,enternasyonalist olarak tanımlayanların artık bu gerçeği anlaması ve kabullenmesi gerekir.

Tabii ki, bu ülkeyi ve bu ülkenin insanını seviyorlarsa!!!!!
Selam ve Sabırla.
           
  • Fehmi Baykan, Türkiye’de Aydın Efsanesi, TDV Yayınları, Ankara 1996

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?