15 Mart 2015 Pazar

Beyaz Kuvvetler



Beyaz Kuvvetler


Veysi ERKEN

            Aşağıda linkini verdiğim haberi okuduğumda Türkiye’de değişen bir şeyin olmadığını bir kere daha fark ettim.  Umarım ki, tamamen sivil ve demokratik bir ülke olur ve içimizdeki kışkırtıcı görevlilerden kurtuluruz.
            İyi okumalar.
            “ Demokratik ülkeler için büyük bir ifşaat olurdu “beyaz kuvvetler” tabiri. Ama bizde hiç kimseden veya sivil zannedilen kuruluştan ses yok. Herkes “lâl” kesilmiş. Kulaklar duymaz, gözler görmez ve beyinler işlemez oldu ne hikmetse.
             Şunları yazıyordu Mehmet Eymür sitesinde. “ Yaygın olarak Özel Harp diye bildiğimiz Özel Kuvvetler Komutanlığının, asker gücünün yanı sıra, ülke çapına yayılmış olan ve ‘Beyaz Kuvvetler’ diye bilinen sivil unsurları var. Bunlar muhtelif meslek gruplarından kimseler. Türkiye’nin her bölgesinden belediye başkanı, doktor, esnaf, muhtar, aşiret reisi gibi çeşitli meslek gruplarından, seçilmiş, güvenilir kişiler...
            ABD’nin desteğiyle kurulan ve Avrupa’da kardeş teşkilatları olduğunu yazısında belirten Eymür bu teşkilatın “Türkiye’de ilk olarak 1952 yılında Seferberlik Tetkik Kurulu adıyla kurulan bu teşkilat, daha sonra Özel Harp Dairesi ve son olarak da Özel Kuvvetler Komutanlığı adını aldı. Günümüzde, daha ziyade rütbeli görevlilerden oluşan bu teşkilatta erat sayısı çok az” (Yeni Şafak 06.01.2001, s.17)
            Evet...
             Her kesim “lâl” olmuş vaziyette.
            Bu ifadeler toplumu sarsmalıydı. Hangi olayların “Beyaz Kuvvetler”in eseri olduğunu sorgulamalıydı. Hiçbiri olmadı. Çünkü bizim toplumumuz mutidir. Olup bitende bir hikmet arar. Büyükleri hep doğru söyler. Zırvaları tevile teşnedir toplumumuz.
            Merak ediyorum.
             Sadece merak mı?
             Elbette ki, hayırdır.
             Düşünüyorum ve soruyorum. Acaba inançlı öğrencilerimizi okullarından uzaklaştıran, örtülülerimize kan kusturan sözde profesörler beyaz kuvvetlerin bir elemanı mı? Kitleleri pasifize eden sivil toplum kuruluşlarının başındakiler bu görevlilerden mi?
            İşçinin, memurun mağduriyetine yol açan “beşli çete”nin elemanları adı geçen kuvvetin unsurları mı? Siyah mı? Beyaz mı? Turuncu mu?
            Ülkeyi yaşanmaz hale getiren pir-i fani ve şürekâsı birer eleman mı?
            Ve...
            Evet...
            Ve en kötüsü güvenebileceğimizi düşündüğümüz bütün sivil organizasyonların, partilerin yöneticileri bu kuvvetlerin elemanları mı acaba?
            Beyaz kuvvetler bir ülkenin iç işleriyle mi uğraşır? Yoksa bu kuvvetleri kurduranların menfaatlerine mi hizmet etmekteler? Bu kuvvetler birer “tapınak” mı oluşturuyor?
            Tapınağa girmenin yolu ülkeye hizmet etmemek mi?
            İşte bütün bu sorular gündeme gelmeliydi, getirilmeliydi.
            Maalesef hiç kimseden ses seda yok. Herkes dilini yutmuş. Üç maymunları oynamakta.
            Görmedim. Duymadım. Bilmiyorum.
            Herkes sağır, dilsiz ve kör.
             Demokrasinin hâkim olmayışının azizliği mi dersiniz?
             Nerede demokrasi var ki?
            Bir yer gösterin ki, onu harekete geçirelim.
             Selam ve Sabırla... 07.01.2001.”

 NOT: Bu haberi lütfen okuyun ve izanınızla değerlendirin.

http://www.yenisafak.com.tr/gundem/desifre-olacak-hemen-lagvedin-2096876


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?