24 Temmuz 2016 Pazar

Darbe Teşebbüsünün Siyasi Boyutu



Darbe Teşebbüsünün Siyasi Boyutu

Veysi ERKEN

            Sadece ülkemiz değil, İslam coğrafyasının tamamı çok büyük bir badire atlatmıştır.
            Elbette ki, tehlike geçmiş değildir.
            Tedbirler ona göre alınmalıdır.
            Tehlike geçmiş değildir diyorum.
            Sebebi gayet açıktır.
            Bu kalkışma Türkiye’yi topyekûn yok etme kalkışmasıdır ve beyin takımı İsrail, ABD ve AB birliğindeki Hıristiyan Siyonizm’idir.
            Bugünkü adlandırma ile FETÖ sadece görevlendirilmiş bir katiller çetesidir. Bilinmelidir ki, Türkiye’de faaliyet gösteren gizli örgütlerin tamamı iç içedir ve hepsi dışarıdan emir almaktadır.
            Tabii ki, suçu dışarıya yükleyen birisi değilim.
            Mümbit alan bulunmazsa Siyonist kafa burada tutunamaz.
            Şu gerçek unutulmamalıdır.
            Siyonist tapınakçı anlayış planlamasını bir yıla göre değil, uzun yıllara sâri yapar.
            Türkiye’nin mümbit alan haline dönüşümü yılların eseridir.
            Ülkemizdeki eğitim “tutsak zihin” ve “bağımlı akademik” yapıya dönüştürülmüştür. Bürokratımız kölelik düzene göre yetiştirilmiş ve yerleştirilmiştir.
            FETÖ ve benzeri örgütlere eleman bu anlayışla kazandırılmış ve elemanları mankurtlaştırılmıştır.
            Mankurtlaştırılanlar günü gelince piyasaya sürülmüş ve İslam coğrafyasının “beyni” ve “kalbi” durumunda olan ülkemizi yok etmeye çalışılmıştır.
            Ülkemiz ve İnsanımız büyük bir badirenin kenarından dönmüştür. Başarılı olunsaydı 500 bin kişinin öldürüleceğinden bahsediliyor.
            Bu tür haberleri okuyunca hiç şaşırmıyorum. Bu yapı gerçekten kan emicidir. Temel hedefi İslam coğrafyasını “topraksız İnsana, İnsansız toprağa çevirmek”tir.
            Bunun için harekete geçilmiştir.
            Bu hain, alçak ve şerefsiz planı yapanların içinde siyasetçi görünümlü olanların olmaması düşünülemez.
            En kısa zaman içinde bunların da (politikacı kılıklı) açıklanması ve topyekûn bir temizlenmeye gidilmelidir.
            Elbette ki, temizlenmede “adalet” esas olmalıdır.
            Müslüman olan şuna iman etmek ve teslim olmak durumundadır.
            “ADALET”.
            Cenabı Allah “adalet”e çok vurgu yapar.
            Ebeveynimiz olsa dahi “adalet”ten ayrılmamamızı emreder.
            Her şey “ADİL”ce yapılmalıdır.
            Vatandaşın üzerine tank süren, kurşun ve mermi yağdıran, bombalarla insanları paramparça edenler “ADİL”ce yargılanmalı ve hak ettikleri cezalara çarptırılmalıdır ki, kanaatim “İDAM”dır.
            Tabii ki, sadece “kamikazeler”le yetinilmemelidir.
            Bunların beyinlerine, planlayıcılarına ve finansörlerine de ulaşılmalı ve hak ettikleri ceza verilmelidir.
            “ADALET” geciktirilmemelidir.
            Geciken adalet "adalet" değildir.
            Bu lanetli yapının SİYASET GÖRÜNÜMLÜ boyutu unutulmadan “ADALET”le topyekûn ortadan kaldırılmalıdır.
            Milletten gasp edilen imkânlar millete iadesi sağlanmalı ve milletin evlatlarının kullanımına sunulmalıdır.
            Hâsılı kelam ülkemizin İslam coğrafyasındaki “beyin”, “kalb” ve “yürek” rollerinin devamı için bütün kurum ve kuruluşlarda topyekûn bir yapılanmaya, arınmaya ve yenilenmeye gidilmelidir ki, “habis ur” beyniyle birlikte temizlensin.
            Selam ve Sabırla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?