11 Ağustos 2017 Cuma

Yine Unvan Meselesi – Yardımcı Doçentlik Konusu



Yine Unvan Meselesi – Yardımcı Doçentlik Konusu

Veysi ERKEN

            Her okuyucuyu dost olarak kabul ederim. Yazdıklarıma ve tezlerime katılmaya bilir. Eleştirebilir.
            Yardımcı Doçentlik konusu ile ilgili yazılarım çok tartışıldı.
            Esasında peş peşe aynı konuyu yazmak istemem.
            Fikri takip gerekir.
            Buna inanıyorum.
            Gereğini de yapmaya çalışıyorum.
            Yıllarca takip ettiğim konulardan bir kaçını hatırlatayım.
            Her ile üniversite.
            Her eve internet.
            Baroların, Odaların, Birliklerin mensupları ve ülke için takozlukları.
Bedelli Askerlik- Profesyonel askerlik.
            Emeklilere promosyon.
            Sağlık hizmetinin yaygınlaştırılması ve ucuzlatılması.
            Lojman, sosyal tesis, makam aracı gibi ayrımcılıkların kaldırılması.
            İhlas Finans Vurgunu.
            Maaşlar arasındaki uçurum.
            Oligarşik yönetime yol açan bir kişiye birden fazla görevin verilmesi.
            Emekliler arasındaki ayırım.
            Vekillerin çift maaş almaları (emekli ve milletvekili maaşı)
            Bu ve benzeri konuları takip etmişimdir ve etmeye devam edeceğim inşallah.
            Gelelim Yardımcı Doçentlik konusuna.
            Bu konu unvan meselesidir.
            Ta rahmetli Turgut Özal döneminden beri yanlışlığına dair yazılarım vardır. İsteyen dostlara gönderirim.
            Bu konuyu peş peşe işlememin sebebi maalesef okumadan yorum yapılmasıdır.
            Bilindiği üzere bu konuyu Cumhurbaşkanı tekraren gündeme getirmiştir.
            Bunun üzerine evet bu unvan kaldırılmalıdır diye bir yazı yazdım. Zira ülkemizde unvanlar kanunla düzenlenmektedir. Dolayısıyla bu konunun birinci derecedeki muhatabı kanun yapıcılardır.
            Mademki, kanun yapıcılar bundan şikâyetçi beklemeden düzeltmelidirler. Ellerinde yetki vardır. Kanun Hükmünde Kararname ile bu konuyu bir saatte hadi bilemedik iki saatte çözebilirler.
            Bu işin bir boyutu.
            İkinci boyutuna gelince isteyen istediği gibi anlasın.
            Türkiye’de hiç kimse unvanların kişinin bilgi ve becerisini arttırdığını iddia edemez. Durum ortada.
            Bilakis akademik dünyada unvan kişiyi pasifize etmektedir. Bu konuda tıpçılardan yüzlerce bilgi ulaştı.
            Profesör olanların daha az çalışma yaptıkları, yenilikleri takip etmedikleri, işlerini alt unvanlara sahip olanlara devrettiklerini ifade etmektedirler.
            Bu durum diğer bütün alanlarda mevcuttur.
            Özellikle idari görevlerde bulunup da akademik çalışmalarını yürütenin sayısı bir elin beş parmağını geçmez.
            Unvanlarla ilgili bir yanlışlık da MEB’te yapıldı. Hala devam ediyor mu? Bilmiyorum.
            Öğretmenler için Uzman ve Başöğretmen unvanları ihdas edilmiş idi.
            Talim ve terbiye işinden anlayan herkese soruyorum. Özellikle uygulamanın içindekilerinse soruyorum.
            Kim iddia edebilir ki, uzman öğretmen veya başöğretmen öğretmenden daha iyi öğretiyor.
            Değerli dostlar geliniz kendimizi kandırmayalım.
            Ülkemizi ve ülkemizin insanını seviyorsak dürüst olalım.
            Meselelerimizi “adalet” ve “özgürlük” çerçevesinde tartışalım ve çözüme katkı sağlayalım.
            Başta YÖK olmak üzere sorunun çözümüne katkı sağlayabilecek adı meslek kuruluşu olan herkese sesleniyorum.
            Özellikle toplu sözleşme görüşmede bulunan sendika yetkililerine diyorum ki, yöneteni değil yönetileni ve iş yapanı savununuz ve işe yaramayan unvanların kaldırılmasına katkı sağlayınız.
            Bu işi çözecek mekanizmayı harekete geçiriniz.
            Ve biliniz ki, bu konu ancak kanunla veya Kanun Hükmümde Kararname ile çözülür.
            Selam ve Sabırla…
           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?