24 Eylül 2020 Perşembe

Akl-ı Selim’ini Kaybetmiş Toplum

 

                  Akl-ı Selim’ini Kaybetmiş Toplum 

Veysi ERKEN

   Günümüzün dünyasında olup bitenleri doğru okuyabilmek ve yorumlayabilmek için “akl-ı selim ve hiss-i selim”e ihtiyaç vardır.

       Heyhat!

       İnsanımızın ekseriyetinin zihni işgal altında olduğundan akl-ı selim ve hiss-i selim ortadan kalkmıştır.

       Akl-ı selimini ve hiss-i selimini kaybetmiş, bir başka deyişle zihni işgal edilmiş olan insanımızın ekseriyeti olup biteni yorumlarken medya şeytanlarının tesirinde kalmaktadır. Medyanın gücünü Aldous HUXLEY “Kalem ile ses en azından kılıç ölçüsünde keskindirler, bir başka deyişle, kılıç, yazılı ya da sözlü bir buyruğu yerine getirmek için kuşanılır. İlerleyen teknoloji” güçlü”leri daha da güçlendirmiştir, onları yalnızca daha güçlü, daha yetkin zorlama ve sindirme araçları ile donatmakla kalmamış, ellerine bir de geçmiş hükümdarların buyruğundakilerle karşılaştırılamayacak ölçüde kat kat üstün “inandırma ve kandırma araçları”nı bularak vermiştir. Basın çarkı ile radyo ekonomik ve siyasal güçlerin bir yerde toplanmasında büyük katkıda bulunmuşlardır” biçiminde ifade etmektedir.

    Günümüzün dünyasında yönetme gücünü eline geçirmiş olanların zorbalıkları “inandırma ve kandırma” araçlarıyla zihni kirletilmişlere haklı olarak gösterilmekte ve saf kitlelerin beyinleriyle birlikte duyguları işgal edilmektedir.

    Evet...

    Üzülerek ifade etmeliyiz ki, insanımızın zihni,  medyayı vasıta olarak kullanan radikal Yahudiciler, radikal Hıristiyancılar ve radikal dinsizler tarafından işgal edilmiştir. Bahsi geçen radikallerin ortak paydaları “İslâm düşmanlığı”dır.

   Medyanın köşebentleri olan şeytanlar tapınağı oluşturan efendilerini memnun etmek için ha bire kalemleriyle kusuyorlar.

   Unutulmamalıdır ki, tapınakçılar güçlerini sürekli kılmak için her alanı tanzim etmekle meşguller. Tapınakçıların ilk tanzim ettikleri alan “derin devlet”tir. Hatta denebilir ki, derin devletin en derin kısmıdır.

   Tapınakçıların bu tanzimi her alanı ve her şeyi kapsar. Kimin güçlendirileceği, kimin yönetime getirileceği ve kimin medya şeytanı olarak istihdam edileceği tapınak tarafından belirlenir veya belirlenmeye çalışılır.

  Bir ülkede tapınak çok güçlü ise o ülkenin insanının sağlıklı düşünmesi beklenmez. Çünkü tapınak, şeytanları vasıtasıyla bombardımana başlar ve zihinleri kirletir.

   Zihinler kirlendikten sonra “sağlıklı düşünmek” ortamı ortadan kalkar. Artık zihinlerde iyi-kötü, doğru- yanlış, güzel-çirkin, hak- haksızlık, adalet- zulüm gibi kavramların yerleri kolaylıkla değiştirilir. Zihinler kötülüğü iyilik, zulmü adalet olarak tasavvur eder hale gelir. Tıpkı günümüzde olduğu gibi.

    Zihinlerimiz kirlenmiş ve kültürel işgal zihinsel sathın tamamını kaplamıştır.  Zihinsel işgal nedeniyle “vatansever” zannettiğimiz kimselerin çoğunun “vatan satan” olduğunu, Müslüman Türk zannettiklerimizin çoğunun da “contürk”leştiğini ibretle ve hüzünle fark etmekteyiz.

    Bu olumsuz gidişattan kurtulmak mümkün değil mi?

    Elbette kurtulmak mümkündür.

    Kurtuluş için doğru teşhis ve tedavi gerekir.

    Kurtuluş “boğazdaki aşiret” ve “dönme”lerin oluşturduğu “tapınak”ın teşhisi ile başlar ve radikal Yahudiciler, radikal Hıristiyancılar ve radikal dinsizlerin şeytan olarak görevlendirildikleri medyayı desteklememekle devam eder.

    Tapınağın tetikçisi medyanın desteklenmemesi zihin kirliliğinin sonu, akl-ı selim ve hiss-i selimin başlangıcıdır. Dünyada olup biteni doğru algılama ve yorumlamanın, bir başka deyişle zalimlerin yanında yer almamanın ilk noktasıdır.

   Selam ve Sabırla... 11.10.2001 tarihinde yayınlanmıştır.

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?