5 Kasım 2020 Perşembe

Herkes yaptığının karşılığını (ceza) görecektir

 

Herkes yaptığının karşılığını (ceza) görecektir

 Veysi Erken

       Hayatımızı Kur'an'ı Kerim ile kurgulama durumundayız.

  Aksi takdirde sıratı müstakimden saparız.

   Yıllar önce "değişmezlerle değişimi yakalamak" başlıklı bir yazı yazmıştım.

   Kastettiğim şu idi.

  Sabit değerleriniz yoksa savrulursunuz.

   Savrulmamak için Kur'an'ı Kerim'de bize vazedilen ilkeleri sabitlerimiz olarak kabul etmek durumundayız.

 Biz bunu kabul ediyoruz ve eylemlerimizin karşılığını göreceğimize inanıyoruz 

   Mükâfat vermek, azap etmek, karşılık vermek ve cizye anlamına gelen "ceza" kökünden gelen kelime Kur'an'ı Kerim'de 118 yerde geçmektedir.

   Biz burada "karşılık vermek" anlamı üzerinde duracağız.

"Liyecziye'llahu küllü nefsin ma kesebet. İnne'llaha seri'ul-hisab. İbrahim 51." Ayetinde belirtildiği üzere her nefsin (insanın) yaptığının/kazandığının karşılığını görecektir.

   Konumunuz, mevkiiniz, makaminiz, şanınız,şöhretiniz ne olursa olsun yaptığınızın karşılığını göreceksiniz deniliyor ayette.

  Eylemlerimiz iyi ise karşılığı İyilik, kötü ise eza ve cefa olacaktır.

  Dünyevî makam, mevki, zenginlik vs. bizi kurtaramayacaktır.

   Bütün eylemleri İslami ilkeleri yok etmeye yönelik olan birinin yaptığı zulüm ve eziyetler onun önüne konulacak ve gereği yapılacaktır.

  Bu hesap bireyseldir.

  Evlâd iyi olursa da kötülük yapanın iyi muamele görmesini sağlamaz.

  Veya tersi evlat kötü olsa ebeveyn evladın kötülüğün cezasını çekmez. Ayette bu gerçek şu şekilde belirtilmektedir.

 "Ey insanlar! Rabbinize saygısızlıktan sakının; hiç bir babanın evladından fayda göremeyeceği, evladın babasından hiç bir fayda sağlayamayacağı bir günden korkun. Allah'ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın;o,yoldan çıkarıcı da (şeytan) Allah hakkında sizi ayırtmasın. Lokman 33."

   Demek ki, bireysel olarak yaptıklarımızın karşılığını göreceğiz.

  Bu karşılık ebedi saadet veya ebedi eziyete kadar uzanır.

   Bunları şunun için yazıyorum.

  Makam, mevki, şan, şöhret sahibi olanlar da ölüyor. Bazıları arkalarından kötü bir şey söylemeyin diyorlar.

  Hatta İslami anlamda inancı olmayanların bir kısmı yahu bunlar ölülerin arkasında ne biçim konuşuyorlar diye müslümanlara hakaret ediyorlar.

   Bilinmelidir ki, müslüman hakaret etmez.

   Kişinin eylemlerini dillendirir. Kötülerin hayatta iken desteklenmesini istemez.

  Ve dahi rahmet okumaz.

 Şunu söyler, söylemelidir. Zira ayette "Salih işler yapan kendisi için yapmıştır, kötülük yapanın kötülüğü kendinedir; sonra rabbinize döndürüleceksiniz. Casiye 15."

   Bunlar hep kötülük yapmıştır. Ölenler kötülüklerinin karşılığını göreceklerdir.

   Benzerlerinden sakınınız.

     Unutulmamalıdır ki, dün olduğu gibi bugünde ülkemizde kötünün iktidarını isteyen bolca kötü vardır.

  Misal mi istiyorsunuz. Dün millete yarasa, ahkâm ayetleri kaldırılsın, bugün İstanbul sözleşmesi yaşatır diyenler.

   Selam ve Sabırla...02.11.2020

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?