16 Şubat 2022 Çarşamba

Mehmet Yaman: “Hepimiz Ölecek Yaştayız”

 Mehmet Yaman: “Hepimiz Ölecek Yaştayız”

Veysi ERKEN

Zaman bazen yavaş, bazen hızlı ilerler deniliyor.

Tabii ki, içinde bulunduğumuz halet-i ruhiye ve şartlar böyle bir duyguyu oluşturuyor diye düşünüyorum.

Hani merhum Necip Fazıl:

 “Çaycı! Getir ilaç kokulu çaydan!

Dakika düşelim senelik paydan!

Zindanda, dakika farksızdır aydan.Karıştır çayını, zaman erisin;

Köpük köpük, duman duman erisin” diyor ya.

Evet, bazen günler, aylar hatta yıllar ne çabuk geçiyor diyoruz, bazen de hiç geçmiyor diyoruz.

Evet, ne çabuk geçti üç ay.

En son 18 Kasım 2021 tarihinde görüşmüşüz merhum ve mağfur Mehmet Yaman ağabeyimiz ile.

Salgın sebebiyle neredeyse bütün sosyal faaliyetler akamete uğramış olduğundan yolum Kızılay tarafına pek düşmüyor.

Mehmet ağabeyin vefatı münasebetiyle şöyle bir geriye battım ve fark ettim ki, en son 18 Kasım 2021 tarihinde Kızılay’a gitmişim.

Bir iş münasebetiyle.

Hazır gitmişken Kızılay’a varınca Mehmet ağabeyi bir arayayım, yerinde ise ziyaret edip bir çayını içip muhabbet edelim dedim kendi kendime.

Ve aradım.

Yerimdeyim dedi.

Bulunduğum yer ofisine yakındı.

Yeri İzmir caddesinde ve benim için yirmi adımlık mesafe.

Müsait olmayabilir diye ve Mehmet ağabeye biraz zaman kazandırmak için on beş dakika kadar vitrinlere bakarak oyalandım.

Zile bastığımda çayı demliyormuş.

Tam da çayın üstüne geldin.

Teşekkür ettim.

Zaten çay içmek için aradım diye takıldım.

Sohbet esnasında çok telaşlı görünüyordu.

Bir arkadaşına telefonda kitabın baskısının hızlandırılması gerektiğini ifade ediyordu.

Hayırdır ağabey, ne kitabı yine diye sorunca.

Ya bizim “mücadeleciler” ile ilgili bir kitabın hazırlığı var onu yetiştirmemiz gerekir. Bilirsin ya “mücadele birliği” bizim evde kurulmuştur.

Daha önce bahsetmişti.

Yaş ilerliyor, ölüm yaklaşıyor deyince; ağabey “hepimiz ölecek yaştayız” dedim.

Yahu Veysi’ciğim ben senden büyüğüm.

Böyle deyince Mehmet ağabey ölümün yaşı yok. Ölüm sıralı değil ki diyerek “Hiç kimse yarın ne elde edeceğini bilemez; hiç kimse nerede öleceğini bilemez; ama Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır. Lokman-34” ayetini okudum.

Haklısın, ayet gayet açık dedi.

Evet.

Hiç birimiz yarın ne kazanacağımızı ve nerede öleceğimizi bilemeyiz.

Sohbet “ölüm”den kitaba ve Türkiye’nin mevcut durumuna evrildi.

Sohbet bu minval üzere devam ederken son çalışmalarından “İnanç Değerlerimiz Işığında Aile Hukuku” ve  “ İnanç Değerlerimiz Işığında İstanbul Sözleşmesi” isimli kitaplarını imzalayarak hediye etti.

Sohbet özellikle aile, eğitim ve tahribat üzerinde yoğunlaştı ve “mücadeleciler” ile ilgili kitap basılınca hediye edeceğini vaad etti.

Sohbetten sonra işin acele değilse oğlum Fatih’in bürosuna beraber gidelim sonra işini halledersin dedi.

Elbette dedim.

Bu kadar hukuk bunu gerektirir diyerek Fatih beyin bürosuna beraber gittik.

Orada otuzlu yıllarda basılmış olan “tarih” kitabını göstererek bunun üzerinde de çalıştığını ifade etti.

Evet.

Merhum ve mağfur Mehmet Yaman ağabeyimizle “ru be ru/ yüz yüze” son mülakiliğim.

18 Kasım’dan sonra telefonla birkaç kısa görüşmem oldu.

Hep sağlığının iyi olduğunu ve çalışmaları özellikle “mücadeleciler” ile ilgili kitabı bitirmeye çalıştığını ifade ediyordu.

Vade dolunca yapabileceğimiz bir şey yok.

Kitap basıldı mı?

Bilmiyorum.

Hâsılı kelam “Saniyesine hükmedemeyeceğimiz bir hayat”ın içindeyiz.

Ölüm vaki oluncaya kadar İlayı Kelimetullah için çabalamak her müminin vazifesidir.

Bir mümin olarak Mehmet Yaman ağabeyimiz bunu yapmıştır.

Ben böyle biliyorum ve buna şahitlik ediyorum.

Hepimiz faniyiz ve “her nefis ölümü tadacaktır” emri ilahi mucibince ölümü tadacağız.

Tabii ki, duamız “hayırlı ömür ve hayırlı ölüm” içindir.

Hâsılı kelam “hepimiz ölecek yaştayız”. Tıpkı Mehmet Yaman ağabey gibi.

Rabbulalemin Mehmet Yaman ağabeyimize ve bizlere rahmet ve merhametiyle muamele etsin.

Duamız budur.

Mekânın cennettir inşallah.

Hz. Muhammed Mustafa’nın s.a.v. komşusu ve yakini oluruz duasıyla ruhuna el-Fatiha.

Selam ve Sabırla… 16.02.2022

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?