12 Ekim 2009 Pazartesi

AHİLİK TEŞKİLATININ VİZYONU,MİSYONU VE ORGANİZASYONU

AHİLİK TEŞKİLATININ VİZYONU,MİSYONU VE ORGANİZASYONU

Dr. Veysi ERKEN

GİRİŞ

İçinde bulunduğumuz asır sivil toplum örgütlerinin cemiyet hayatında çok aktif hale geldiği bir dönemdir. Modern devletler toplum hayatının şekillendirilmesinde sivil örgütlerin önemini kavramış ve görevlerinin büyük bir kısmını adı geçen örgütlere devretme eğilimine girmiştir.

Bir milletin varlığını devam ettirebilmesi bünyesinde oluşan sivil toplum örgütlerinin milletin bekası doğrultusunda faaliyet göstermeleriyle doğru orantılıdır denilebilir. Sivil toplum örgütleri ve kurumları genel anlamda kurucuları tarafından belirlenen amaçlar ve hedefler doğrultusunda faaliyetlerini sürdürürler.

Sivil toplum örgütlerinin ve kurumlarının oluşmasında toplumun kültürel değerleri önemli yer tutar. Örgütlerin kuruluşunda ve işleyişinde kültürel değerlerin tesiri göz ardı edilemez.

Türk milletinin tarihi seyrini ve gelişim sürecini analiz ettiğimizde diğer toplumlarda olduğu gibi bünyesinde sivil toplum örgütlerinin oluştuğu ve bunların toplum hayatını derinden etkilediği görülür. Tarihi süreç içerisinde Türk sosyal hayatını derinden etkileyen sivil örgütlerin başında Ahilik teşkilatı gelir.

Bir örgütün varlığını yüzyıllarca devam ettirebilmesi ve içinde bulunduğu topluma hizmetinin doğru anlaşılması onun temel özelliklerinin analizini gerektirir.

Ahilik teşkilatının bu bağlamda analız edilmesi kültürümüzün anlaşılmasını ve oluşturulacak yeni sosyal organizasyonlara ışık tutacaktır.

VİZYON

Vizyon bir örgütün görünümünü ve felsefesini yansıtır. Kardeşim anlamında olan “Ahi” kelimesini örgütün adı kabul eden bir anlayışın vizyonu “tek tek küçük değil,hep birlikte büyük hedeflere” mantığına dayanır. Vizyon,örgütü ileriye yönelten yol gösterici bir ışıktır.

Vizyon ,örgütlerin küllî bir resminin çizilmesini,üyeler arasında paylaşılan bir amacın oluşmasını,elde edilecek neticelerle ilgili düşünmeyi,değişime uyumu ve değişime yön vermeyi,fertlerin güçlerinin en son noktasını örgüt için harcamasını sağlayan bir ışık durumundadır. İyi belirlenmiş bir vizyon iki temel bileşenden teşekkül eder. Birincisi örgütün vazgeçilmez niteliklerini ortaya koyan çekirdek ideoloji,ikincisi örgütün olmayı,başarmayı ve yaratmayı düşündüğü arzularıdır. Olmak,başarmak ve arzulamak değişmeyi ve ilerlemeyi gerektiren hususlardır ki,bunlar örgütün değişen yönünü ortaya koyar.

“Etkili her vizyon,örgütün çekirdek ideolojisini içermelidir.,çekirdek ideoloji de iki ayrı parçadan oluşur: Yönlendirici ilke ve öğretiler sistemi olan temel değerler ile örgütün en temel varlık nedeni olan temel amaç”Collins, J.C., Porras,J.I. : Şirketinizin Vizyonunu Oluşturmak,Değişim,MESS No:291,İstanbul 1999,s.33.

Temel değerler örgütün veya örgüt mensubunun şartlar ne olursa olsun korumayı ve yaşama değeri olarak kabul ettiği ilkelerdir. Vazgeçilmezliği ifade eder.

Tasarlanan gelecek “bir hedef” ve bu hedefe ulaşmanın neye benzeyeceği konusunda “canlı tanım”lar olmak üzere iki temel unsurdan oluşur. Tasarlanan gelecek örgüt mensubu fertler için büyük öneme sahiptir. Çünkü,örgüt mensupları her zaman ulaşılabilir ve gerçekleşebilir hedefi önemser ve tanımlanabilir bir durumda hedefi görmek ister.

Ahilerin vizyonunu oluşturan temel değerler ve temel amaçları anlamak için onların hayat nizamnameleri durumunda olan kaynakları dolayısıyla fütüvvetnameleri incelemek gerekir. Fütüvvetnameler Ahiliğe katılanların ellerinden düşürmedikleri ve günlük hayatlarına tatbik etmeğe çalıştıkları ilkelerin izah edildiği eserlerdir. Bir nevi temel ana kanunlardır. Bilinen ilk futuvetname olan Ebu Abdi’r-Rahman Muhammed İbn el-Hüseyn es-Sülemi’in Kitab’u- Futuvve isimli eserinden itibaren yazılmış olan bütün eserlerde Ahi örgütü olan futuvvete ait

ilkeler, değerler ve hedefler sıralanır. Hatta ilkeler ve değerler bütün futuvvetnamelerde tekrar gibidir. (Geniş bilgi için bak: Es-Sulemi Tasavvufta Futuvvet, Çev. Süleyman Ateş,A.Ü. İ.F.

Yayınları,Ankara 1977, Gölpınarlı,İslam ve Türk İllerinde Fütüvvet Teşkilatı ve Kaynakları, İ.Ü. İ.F. Mecmuası,C.II,İstanbul 1950, Ek Beş Adet Fütüvvetname.)

Fütüvvetnamelerdeki ilkeler Ahilerin günlük hayatının her alanını ve her anını ilgilendirir. Hayatın bütününü kuşatıcıdır.

Ahilerin vizyonun temel değerlerini oluşturan -değişmez ve vazgeçilmez kabul edilen- ilke ve öğretiler Ahilerin hayat düsturları durumunda olan fütüvvetnamelerde şu şekilde sıralanır :(Tuhfat-al- vasayâ, s.216-219)

1-Namazı bırakmamak. Çünkü namaz insanı her türlü kötülükten uzak tutar.

2-Haya sahibi olmak Haya,insanın toplum içindeki itibarını arttırır.

3-Dünya hayatına esir olmamak. Fani olanları kutsayıp yüceltmek insanın itibarını yok eder.

4-Nefsin esiri olmamak. Nefis esareti kötü iste,arzu ve davranışın başlangıcıdır.

5-Helal kazanç sahibi olmak. Helal olan kişinin eliyle,çalışmasıyla kazandığı şeyden yediğidir. Ahilik örgütünün en önemli vazgeçilmez ilkelerinden birisidir. Bu ilke çalışma hayatının dinamik bir hal almasını sağlamıştır.

6-Ahilerden muhtaç olanlara ihsan ve keremde bulunmak. Sosyal ve iktisadi hayatın cömertliye ve yardımlaşmaya dayanmasını sağlayan temel ilkelerden birisidir. Başkalarıyla birlikte büyük hedeflere ulaşmayı sağlar.

7-İyiliği emretmek,kötülükten alıkoymak. Ahilik örgütünün iç denetim yoluyla oluşabilecek haksızlıkların ve yanlışlıkların giderilmesini sağlayan bir ilkedir.

Fütüvvetnamelerden çıkardığımız prensiplerden hareketle Ahilik örgütünün vizyonunun temel değerler alanını oluşturan kısmını kısaca;

-Teşkilatın toplumsal sorumluluğu

-Hizmette mükemmellik

-Dürüstlük ve doğruluk

-Ortak yaşama

temel ilkelerden meydana geldiğini ifade edebiliriz.

Ahilik örgütünün çekirdek ideolojisinin ikici kısmını oluşturan temel amaç onun varlık nedenidir. “Mükemmel ve müreffeh bir toplum hayatını oluşturmak”. Farabinin ifadesiyle Medinet’ül- Fadıla’yı kurmak. Bu gerçekleşir mi? Esasında örgütlerin amaçları “ufuktaki kılavuz bir yıldız gibidir ,sonsuza kadar izlenir,ama asla ulaşılmaz. Kendisi değişmese de amaç değişime esin kaynağı olabilir. Amacın asla tam olarak gerçekleştirilememesi,örgütlerin değişimi ve ilerlemeyi hızlandırmayı hiçbir zaman durduramaması anlamına gelir.” (James,Colins,s.37)

Ahilik örgütünün vizyonunu oluşturan temel bileşenlerden birisi de tasarlanan gelecektir. Tasarlanan gelecek örgütün hedeflerini ifade eder. Hayal ve arzuları da içeren tasarlanan gelecekle örgüt her mensubuna “bir meslek ve toplumsal değerleri” kazandırmayı hedeflemiş ve arzulamıştır. Kısa sürede her mensubu hüner ve maharet sahibi yapmanın yanında,toplumsal değerleri yaşatmak hedef kabul edilmiştir.

İbn Batuta’nın da seyahatnamesinde belirttiği gibi Ahiler birer sanat sahibi olup,ortak toplumsal değerleri beraber yaşamayı hedefleyen gruplardır. (İbn Batuta,s.8) Meslek sahibi olmayan bir Ahi tasavvur edilemez. Her fert kabiliyetlerine göre bir mesleğin maharet ve hünerlerini kazanır,iş sahibi olur ve sosyal hayata katkısı söz konusu olur. Mesleği olmayanın başkalarına faydası olmaz. Toplumun mutluluğu ve güçlülüğü ancak her ferdin bir meslek sahibi olarak toplumsal hayata kattı sağlamasıyla mümkündür.

Her Ahinin önüne konulan hedefle ilgili canlı tarif, itibar,güç ve kudret sahibi olmak, hüner ve maharetten geçer.

MİSYON

Misyon yüklenilmiş görevi ifade eder. Gönüllü birlikteliğe dayanan örgütlerde en önemli misyon,örgütün amacı doğrultusunda mensuplar arasında ortak şuur ve hedeflere ulaştırıcı müşterek nitelikler oluşturmaktır ki,görev yerine getirilebilsin.

Bir sosyal organizasyon olan Ahiliğin de diğer örgütlerde olduğu gibi amacı doğrultusunda bir misyon yüklendiği görülür. Ahiliğin temel misyonu mükemmel fertler yetiştirerek mükemmel topluluklara ulaşmak,âlemi nizama sokma yoluna yapışmak (Tuhfat-Al- Vasayâ, s.209) ve bu şekilde “insanlara ve insanlığa hizmet” edebilmektir.

Aleme nizam ve hizmet verme iddiasında olan Ahiler,misyonlarını yerine getirebilmenin yolu önce kendilerinin mükemmel olmalarından geçtiğinin şuurundalar. Ahi evvel emirde kendisine çekidüzen vermesi gerekir ki,inandırıcı olsun.,hizmet edebilsin. Bu nedenledir ki,misyon gereği önce fertte,bir başka ifadeyle mensupta aranacak nitelikler tespit edilir ve sıralanır. Bu bağlamda Ahi : “Huyları güzel olan,namaza devam eden,zekatını veren,babasına ihsanda ve itaatte bulunan,komşusunu ağırlayan,eline geçeni veren,işlerini güzelleştiren,sözlerinde doğru olan,amellerini en güzel bir hale getirmeye çalışan,sırlarını saklayan,ahdi koruyan,sevgiye riayet eden,doğrulukta,arılıkta,muamelede bulunan,yalanı ve riyayı atan,helal kazanca koyulan,ulaşmak için arılaşan,haramı bırakan,halka ihsan eden,kendisinden çekilenleri dolaşan,ona vermeyene veren,zulmedeni bağışlayan,kötülük edene iyilik eden,şeriata mulazemette bulunan,hakikate giren,kardeşlerinin haklarını eda eden,komşularına karşı müsamahada bulunan,ihsanlarla keremler eyleyen,onlardan uzak olanı soran,yakındakini dolaşan,hastayı ziyaret edip halini,hatırını soruşturan kişidir” biçiminde nitelendirilir. (Tuhfa,s.209)

Kısaca Ahinin “üç şeyi bağlanır,üç şeyi açılır: Gözü haram olan şeylere,ağzı günah olan sözlere,eli zulümlere bağlanır. Kapısı konuklara, kesesi kardeşlerden ihtiyacı olanlara,sofrası butun açlara açılır” (Tuhfa, s.209)

Fertler mükemmel olunca oluşan topluluklar da mükemmel olur. Misyon bu anlamda fertten cemiyete yükselişi ifade eder. Mükemmel fertlerden oluşan topluluklar hem yakın hem de uzak çevrelerini kolay bir şekilde tanzim edip hizmet edebilirler.

Ahilerin toplumla ilgili misyonları fütüvvetnamelerde kısaca “Ayende ve Ravende”ye yani gelene-geçene hizmet biçiminde belirtilmiştir. İbn Batuta Ahileri tanıtıp toplumla ilgili misyonlarını izah ederken “Bunlar Anadolu’ya yerleşmiş bulunan Türkmenlerin yaşadıkları her yerde,şehir,kasaba ve köylerde bulunmaktadırlar. Memleketlerine gelen yabancıları karşılama,onlarla ilgilenme,yiyeceklerini, içeceklerini, yatacaklarını sağlama,ihtiyaçlarını giderme,onları uğursuz ve edepsizlerin ellerinden kurtarma, şu veya bu sebeple bu yaramazlara katılanları yeryüzünden temizleme gibi konularda bunların eş ve örneklerine dünyanın hiç bir yerinde rastlamak mümkün değildir” tespitinde bulunur (İbn Batuta Seyahatnamesi Seçmeler,Çev. İsmet Parmaksızoğlu,MEB Yay,İstanbul 1993,s.7-8.

Misyonları gereğince bir şehirde hükümdar bulunmadığı takdirde Ahilerin hükümeti yönetmeleri söz konusudur. İbn Batuta,A.g.e.,s.26.

ORGANİZASYON

Bir düşüncenin başarılı olabilmesi vizyon ve misyonunun geçerliliği kadar iyi bir organizasyona da sahip olması gerekir. Ahilik kuruluşunu bu bağlamda incelediğimizde günümüzde geçerliliği çok yüksek olan ve değişim yönetimi anlayışında sıkça kullanılan bir organize olma türü karşımıza çıkar.

Organizasyon,örgütlenmenin iki yönünü ifade etmede kullanılır. Birincisi yapıyı,bir başka ifadeyle ilkeler,kurallar ve ilişkiler dizisini, ikincisi yapının işletiliş tarzını yani süreci ifade eder.

Bir düşüncenin hayata geçirilmesini kolaylaştıran veya zorlaştıran faktörlerin başında organizasyonun tipi rol oynar. İlkeler ve kurallarla oluşturulan mevkilerde oturanların ilişkileriyle amaç doğrultusunda belirlenmiş hedefleri gerçekleştirme çabasına katkı sağlayacak personelin nitelikleri başarıdaki temel faktörleri oluşturur.

Örgütlenme yapısını incelerken ilke ve kuralların yatay ve dikey ilişkilere zemin teşkil ettiği görülür. Genel anlamda dikey ilişkiler ağını benimsemiş örgütlenme biçimlerinde bürokratik yapı ağırlıktadır. Yatay ilişkiler ağının geçerli olduğu örgütlenme biçimlerinde ise bürokratik görünüm daha azdır.

Ahilerin; vizyonları doğrultusunda misyonlarını yerine getirebilmek için oluşturdukları organizasyonlar yatay teşkilatlanmayı esas alan ve bürokratik unsurlardan uzak yapıdadır. Ahilerin organizasyonlarında her ferdin bir “değeri” olup günümüzde model alınmaya çalışılan “faaliyet örgütü” ve “Enformasyon örgütü”nün örneğini teşkil eder. Faaliyet türü örgütlenmelerde “emir komuta” anlayışı ön plana çıkarken enformasyona dayalı örgütlenmelerde uzmanlık esas kabul edilir.

Bu bağlamda Ahilik teşkilatının organizasyonunu incelerken devrin şartlarını,iktisadî şartları ve faaliyette bulunulan coğrafyayı göz önünde bulundurmak gerekir. Geniş bir coğrafyada faaliyet gösterme gücü elde eden Ahilik teşkilatının organizasyonunu iki aşamada incelemekte fayda bulunmaktadır. İstanbul’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethine kadar olan dönem birinci aşama,İstanbul’un fethinden sonraki dönem ikinci aşama.

Birinci aşamada Ahiler misyonları gereğince toplumun bütün kesimlerini kuşatıcı bir organizasyon türü oluşturmuşlardır. Şeyh,Ahi, Feta silsilesinden ibaret olan organizasyon yapısı emir -komuta tarzında işlemekte ve her zaviye ayrı bir birim olarak faaliyetlerini sürdürecek biçimde tanzim edilmiştir. Her zaviyenin başında bir Ahi ve geniş bir coğrafyada faaliyet gösteren organizasyonun başında bir şeyh bulunmaktadır. Anlaşılacağı üzere daha çok aynı mesleği icra edenlerin oluşturduğu küçük birimler,bir başka ifadeyle zaviyeler ve bu birimler arasında hedef birliğini sağlayan manevi bir otorite.

Zaviyeler bir hizmet için gereken bütün unsurlarla donatılmış ve amaç doğrultusunda belirlenmiş hedefleri gerçekleştirme ortamları olmuştur. Zaviyeye bağlı her fert organizasyonun “ayrılmaz” ve “vazgeçilmez” parçası olarak telakki edilmiştir. Aynı şekilde “feta” olarak nitelendirilen kişiler de kendilerini sistemin vazgeçilmez unsuru olarak görmüşlerdir. Bir başka değişle Ahiliğe katılanlarda mensubiyet şuuru en üst noktaya ulaşmıştır denebilir.

İstanbul’un fethinden sonra Osmanlı devleti teşkilatlanmasını tamamlamış ve her konuda “güç” sahibi olmak istemiştir. Fetihten sonra Ahiliğin bazı fonksiyonları zayıflamış veya yok olmuştur. Dolayısıyla teşkilatlanma biçiminde az da olsa farklılıklar ortaya çıkmıştır.

Fetihten sonra yerleşik hayata uygun olarak bir teşkilatlanma modeli ortaya çıkmış ve her esnaf zümresi için ayrı birimler oluşmaya başlamıştır. Bu dönemde her esnaf teşkilatını temsilen oluşan birimler kendi alanlarıyla ilgili nizamnameleri ve tüzükleri hazırlamış ve uygulamaya başlamıştır. İç işlerinde kendi ilke ve kuralları çerçevesinde faaliyetlerini sürdüren birimler,halkla ve birimler arasındaki münasebetler fütüvvetnamelerdeki ve genel hukuk ta yer alan ilkeler çerçevesinde yürütülmeğe çalışılmıştır.

Bu aşamadaki organize olma biçiminde genel anlamda bir değişiklik olmamış,geleneksel yatay örgütlenme tarzı sürdürülmüştür. Yatay örgütlenmenin en önemli özelliği her birimin birbirinden bağımsız olmasıdır. Sanayi siteleri konumundaki bedestenlerin meseleleri yerinden yönetim anlayışı çerçevesinde çözülmeye çalışıldığı bir örgütlenme tarzıdır. Bu tarzda yerinde çözülemeyen meseleler merkezi otoriteye intikal ettirilir.

Örgütlerin içindeki kademelerde az da olsa bir artış ve farklılıklar olmuştur. Kademe sayısında azalma çoğalma görülmekle birlikte bu aşamadaki örgütsel kademeler en son haliyle şu şekilde sıralanabilir;

1-Doğrudan Yönetim Kademesi Olanlar;

a-Yiğitbaşılık,

b-Kethüdalık,

c-Nakiplik,

d-Şeyhlik,

e-İdare Heyeti

2-Doğrudan Yönetim Kademesi Olmayan;

a-Muhtesiplik

b-Kadılık.

Organizasyonda yer alan her kademe problemleri yerinde ve zamanında çözmesi beklenen alan olarak görülür. Mümkün olduğunca örgütle ilgili ortaya çıkabilecek hiç bir sorun bir üst kademeye iletilmez. Çözümü ulunamayan konular bir üst kademeye iletilir. Bu örgütlenme biçiminden anlaşılacağı üzere günümüzde geçerliliği en yüksek örgütlenme modelini asırlar önce atalarımız başarıyla uygulamışlardır.

Bu bağlamda örgütte yer alan yönetim kademelerinin görevleri şu şekilde sıralanabilir.

1-Doğrudan Yönetim Kademesi Olanlar

a-Yiğitbaşılık

Seçimle iş başına gelinen en alt yönetim kademesidir. En alt kademe olduğu halde örgüt üyeleriyle örgüt üyesi olmayanlar arasında ortaya çıkan ihtilafların ilk çözüm yeridir. Halledilemeyen sorunlar bir üst kademeye iletilir. Yiğitbaşı’nın başlıca vazifeleri şu şekilde sıralanabilir;

1-Kethüda ile üyeler arasındaki işleri takip etmek,

2-Üyeleri denetleyip,ihtilaf ve sorunlarıyla meşgul olmak ve onları çözmek,

3-Mahkemede üyeleri kethüda ile beraber temsil etmek,

4-Cezaları infaz etmek,

5-Üyeler için temin edilen malzemeyi taksim etmek,

6-Kalfalığa terfi edecekleri tespit etmek ve tezkiye etmek,

7-Merasimlerde kethüdaya yardım etmek,

8-Kethüdanın olmadığı hallerde onu temsil etmek,

a-Kethüdalık

Üyelerin merkezi teşkilatla iletişimini sağlayan makamdır. Kethüdalar seçimle işbaşına getirilir. Bu makama seçilmenin ön şartları vardır. Belirlenmiş şartları yerine getirmemişler aday olamazlar. Başlıca görevleri şunlardır;

1-Üyelerin işlerini nezaret etmek,

2-Üyelerin iş yeri ruhsatlarını düzenlemek,

3-Üyeler arasında çıkan ve yiğitbaşının halledemediği sorunları ve ihtilafları çözmek,

4-Merkezi otoritenin emirlerini üyelere iletmek,

5-Ceza vermek ve kadılıkça verilen cezaları infaz etmek,

6-Merasim günlerini kararlaştırmak.

c-Nakiplik;

Fütüvvet geleneğinden kalma bir makamdır. Seçimle gelinir. Başlıca görevleri;

1-Üyeleri denetlemek,

2-Merasimlerde şeyhi temsil etmek,

3-Merasimlerde dua etmek,

4-Ustalığa terfi eden üyelere peştemal kuşatmak,

5-Şeyhin istediği üyeyi zaviyeye davet etmek,

6-Üyelerin isteklerini şeyhe iletmek,

7-Zaviyenin hizmetlerini yürütmek.

d-Şeyhlik;

Ahilik organizasyonunda tam otoriteye sahip olunan makamdır. Şeyhliğe seçimle gelinir. Bilgi ve tecrübenin yanında aranılan temel nitelik dindarlıktır. Alt kademelerin halledemediği sorunları çözme makamıdır. Şeyhin başlıca görevleri;

1-Merasimde üyelere başkanlık etmek,

2-Üyelerle ilgili suç ve cezaları incelemek ve ehl-i hibre (bilirkişi) ile cezaları onaylamak veya reddetmek,

3-Üyeleri merkezi otoriteye karşı temsil etmek,

4-Üyelere malzeme temin etmek,

5-Üyelerin diğer işlerini yürütmek.

e-İdare Heyeti

Seçimle iş başına getirilen yiğitbaşı,kethüda,nakip ve şeyhle beraber alanında temayüz etmiş nitelikli üyelerden oluşur. Organizasyonun yönetim kuruludur. İdare heyeti her ayın ilk ve üçüncü Cuma günlerinde olmak üzere ayda iki defa toplanır. Üyelerle ilgili alınmış kararları ve üyeleri ilgilendiren gelişmeleri inceler ve gerekli tedbirler, almaya çalışır. Başlıca Vazifeleri şu şekilde sıralanabilir;

1-Üyeler arasındaki ihtilafları halletmek,

2-Gelişmeleri üyelere aktarmak,

3-Borç isteklerini görüşmek ve karara bağlamak,

4-Mesleki ve ticarî ahlâkın korunması için gerekli tedbirleri almak,

5-Kalite kontrolü yapmak ve kalitenin yükseltilmesi yönünde tedbir almak,

6-Gerektiğinde fiyatlar belirlemek,

7-Üretimde düşmeyi engelleyici tedbirleri almak ve bunları uygulamak,

8-Üretim için gerekli hammaddeyi temin etmek,

9-Üyeleri zarara sokacak fiyat hareketlerini denetlemek,

10-Üye-merkezi otorite arasındaki münasebetleri düzenlemek.

Buraya kadar yapılan izahattan anlaşılacağı üzere ahilik teşkilatı tamamen sivil bir organizasyon oluşturmuş ve kendi sorunlarını kendi içinde hal yoluna gitmiştir. Günümüzün en geçerli organizasyon türüdür denilebilir.

Bununla birlikte organizasyonun dışında kalan toplum kesimleriyle de ilişkiler ve ilişkilerden doğan ihtilaflar söz konusudur. Bu durumda genel hukuk kuralları ve bu kuralların uygulayıcıları devreye girer. Organizasyon içinde yer almamakla birlikte organizasyonu da ilgilendiren yönetim birimleri şunlardır.

2-Doğrudan Yönetim Kademesi Olmayan Birimler;

a-Muhtesiplik,

Mutesiplik toplum adına denetim görevi ifa eden bir birimdir. Batı demokrasilerinde yaygın olan kamu hakemliği niteliğindedir. Toplumun diğer katmanlarında olduğu gibi ahilik organizasyonunun üyeleri tarafından icra edilen faaliyetler ve gerçekleştirilen üretim muhtesipler tarafından denetlenir ve gereken işlemler yapılır. Muhtesiplerin çözemediği sorunlar kadılığa intikal ettirilir.

b- Kadılık;

Ülkenin genel hukuk kurallarının uygulandığı hukuk birimidir. Her türlü ihtilafın çözüm yeri durumundadır.

Buraya kadar yapılan izahattan anlaşılacağı üzere ahilik organizasyonu ülkenin genel hukuk kurallarına bağlı olmakla birlikte kendi iç dinamikleriyle işleyen bir yapıya sahiptir. Bu bağlamda denilebilir ki,organizasyonun mükemmel işleyişi bütün mensupların kendilerini “ayrılmaz” ve “vazgeçilmez” biçiminde telakki etmeleriyle sağlanır.

SONUÇ

Tarihi süreç içerisinde incelendiğinde Ahilik teşkilatı başlı başına bir yaşama tarzı oluşturmuş ve bu yönüyle başka kültürlere ve devletlere ilham kaynağı haline gelmiştir. Oryantalistlerin Ahilik teşkilatı ile ilgili araştırma ve incelemeleri bunun en önemli delilidir.

Günümüzün yükselen değerleri olan temel ilkeleri asırlar önce Ahiler tarafından vizyon haline getirilmiş ve üyeleri tarafından “vazgeçilmez” derecede benimsenmesi sağlanmıştır.

Ahilerin misyonu herkese hizmet biçiminde belirlendiğinden bütün insanların kollanması hedeflenmiş ve bu doğrultuda çalışılmış ve organizasyon oluşturulmuştur.

Organizasyon biçimi birbirinden bağımsız fakat birbiriyle ilgili ve hareket birliği olan yatay birimlerden oluşturulmuştur. Görev esasına göre önerilen dizayn modelinin en güzel türüdür.

Bu bağlamda kısaca denilebilir ki, Ahiliğin doğru anlaşılması ve vizyon, misyon ve organizasyon biçiminden günümüzde de, özellikle iş dünyasında faydalanılması Türkiye Cumhuriyeti Devletine büyük bir değer katacaktır.

KAYNAKLAR

Bayram,Mikail:Ahi Evran Kimdir? Türk Kültürü Dergisi s.191,Ankara 1978.

Bayram,Mikail:Anadolu Bacıları,Tercüman Kadın Ansiklopedisi,c.ll,İSTANBUL 1984.

Çağatay,Neşet:Ahlakla Sanatın Bütünleştiği Türk Kurumu Ahilik Nedir?TESK Yayını NO 40, Ankara Tarihsiz.

Erken,Veysi:Bir Sivil Örgütlenme Modeli Ahilik,Se-ba Yay., Ankara 1998.

Güllülü,Sebahattin:Ahi Birlikleri,İstanbul 1977.

İbn Batuta:İbn Batuta Seyahatnamesinden Seçmeler,(Çev:Parmaksızoğlu,İ) İstanbul 1993.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?