29 Ekim 2009 Perşembe

Şehit Ve Gazilerin Hakkını Savunmak mı Yoksa Kışkırtmak mı?

Şehit Ve Gazilerin Hakkını Savunmak mı Yoksa Kışkırtmak mı?

Veysi ERKEN

Oligarşik düzenlerini sürdürmek isteyen bir avuç azınlık ülkemizde huzur ve sükun istemiyor.

İnsanımızın hayrına atılabilecek her adımı engellemek için habire elemanlarını ve medyadaki uzantılarını harekete geçiriyor.

Haburda sergilenen görüntüler bilinmelidir ki, bir avuç oligarşik çetenin uzantısı konumundakilerin marifetidir.

Sivas’ta, Çorum’da, Kahramanmaraş’ta ve ülkemizin bir başka yerinde sergilenen oyun haburda çetenin uzantıları tarafından tekrarlanmıştır.

Çetenin elemanı Kürt’de olabilir Türk’de. Hatta denilebilir ki, çetenin elemanlarının çoğu ne Türk ne de Kürt. Üstelik ne de Müslüman.

Çete düzenini ve sömürüsünü devam ettirmek için pek çok kişiyi kışkırtmakta. Habur’daki rezaletten nemalanmak için muhtelif dernekler, sendikalar harekete geçirilmekte. Sahnelenen senaryo budur. Bununla ilgili iddia gerçekten vahim. Şamil Tayyar’dan nakledeyim.

“OHAL Gazileri ve Şehit Aileleri Dayanışma Derneği Başkanı Müslüm Öztürk, demokratik açılımla ilgili uzun bir mektup gönderdi. Biliyorsunuz, Öztürk, sürecin ilk günlerinde bazı şehit anneleriyle Diyarbakır’a giderek ilk kucaklaşmayı gerçekleştiren isimdir.

O günden sonra çok acılar çekmiş, iftiralarla boğuşmuş. Mektubunda hüzünlü bir dille bunları anlatıyor.

Sona doğru dikkatimi çeken bir nokta oldu. Şehit ve gazilerimizin katıldığı kimi protesto eylemlerinin arkasında TSK hastanelerine protez satan medikalcilerin olduğunu iddia ediyor.

Şöyle yazıyor: “Hiç kimsenin düşünemeyeceği konu ise belli başlı büyük mitingleri organize eden ve maddi destek sağlayarak gazi ve şehit ailelerimizi protestolara sürükleyenlerin TSK hastanelerine protez satan medikalciler olduğudur. Bu kişileri ispat etmeye de hazırız.”

Bu iddia doğruysa, çok vahimdir.

Mektubun son cümlesine ise katılmamak mümkün değildir; “Dün Çanakkale’de aynı siperi savunurken şehit olup aynı çukuru mezar olarak paylaşan ecdadın torunları bugün Şırnak dağlarında, cehennem derelerinde can alıp can veriyor. Terör bataklığında yok oluyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Gelin bu ateşi birlikte söndürelim. Evlatlar ölmesin, analar ağlamasın. Şamil Tayyar, Vahim iddia, 28.10.2009, http://www.stargazete.com/gazete/yazar/samil-tayyar/yandas-medya-bunu-da-yaz-221674.htm

Bu bir iddia.

Esasında şehit ve gazilerin hakkını savunmak rezaletlere karşı sokağa bindirilmiş kıtalar olarak çıkmak değildir. Şehit ve gazilerin hakkını savunmanın yolu şehit yakınlarına ve gazilere eziyet edenlerden, onları mekânlara sokmayanlardan hesap sormaktan geçer. Tıpkı Ozan Kütahyalı’nın dediği gibi.

Şehit ve Gazilerin hakkının nasıl savunulacağını dile getirOzan Kütahyalının yanında duran iki adakemisyenin sus pus duruşu ibretliktir.

Gelin dostlar şehit ve gazilerimize gerçektwen sahip çıkalım. Onların maddi durumlarını düzeltmeyenlerden, onların yakınlarını örtülerinden dolayı sosyal tesislere almayanlardan hesap soralım.

Kandan beslenenlerin oyunu ancak bu şekilde bozulur.

Şimdi Kral çıplak demenin zamanı

Selam ve Sabırla…………………….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?