8 Mayıs 2014 Perşembe

Gündem Yozlaşma



   Gündem Yozlaşma

  Veysi ERKEN
           
Değerli Dostlar
            Beş altı aydır üzerinde ısrarla durduğum konular vardır. Bedelli askerlik, esnaf, işçi ve memurların mağduriyetleri, öğrenim özgürlüğü başta gelen mevzulardır. Ancak Türkiye’nin bloke edilmeye çalışıldığını ve maşa olarak bazı grupların kullanıldığını hep birlikte görüyoruz.
            Üzülerek belirtmeliyim ki, görüştüğümüz vekiller seçimlerden sonra meclisin hızlı bir şekilde (kangrenleşmiş bedelli askerlik, esnafın ve işçinin mağduriyetini giderecek ve kamuda ücret dengesizliğini ortadan kaldıracak düzenlemeleri yapacağına) yozlaşmayı arttıran bu durumun ortadan kaldırılacağına dair vermiş oldukları taahhütleri yerine getirmediklerini biliyoruz.
            Maalesef, Türkiye’yi bloke eden güçlerin tezgâhına muhalefet de düşmüş bulunmaktadır. Muhalefetin işçiyle, memurla, esnafla, öğrenciyle ilgili hiçbir hazırlığı ve çalışması yoktur.
            Keşke muhalefet bu konuları gündemde tutup iktidarı zorlayabilse. Bu gidiş her halde cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasına kadar devam edecek. Sonrasında da çözüleceğine dair inancım zayıflamıştır.
            Ben şahsen hem iktidar kanadından hem de muhalefetten ümidimi kestim. Zira adalet öldü. Uluslar arası örgütlerin maşası haline gelen yapıların tahribatı tüm hızıyla devam etmektedir.
            Umarım ki, vekiller beni mahcup ederler ve bahsedilen düzenlemeleri içinde bulunduğumuz ay içinde gerçekleştirirler ve malum yapıların oyunlarını boşa çıkarırlar.
            Sizlerle yıllar önce yozlaşmayla ilgili yayınladığım bir yazımı küçük değişiklerle paylaşmak istiyorum.
           
ÜCRET POLİTİKASININ YÖNETİMİN ve ORGANİZASYONUN YOZLAŞMASINA ETKİLERİ

 Organizasyon denilen ve bir topluluğun birliğini ifade eden yapıların işleyişi kurallar çerçevesinde “insan” vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Organizasyonun içinde yer alanlar teşkilatın birim ve bölümlerinde istihdam edilirler.
Gönüllü örgütler haricinde birim ve bölümlerde istihdam edilen personel genel anlamda vazifelerini bir ücret karşılığında ifa eder.
            Ücret bir iş, hizmet karşılığında verilen şey (Devellioğlu,1970) olarak tarif edilmektedir. Ücret karşılığında çalışanlara “ücretli” denilir. Ülkemizde ücretliler mevzuat gereği göre “işçi”, “memur”, “sözleşmeli personel” ve “geçici personel” olarak kategorilere ayrılmaktadır.
             Muhtelif kategorilere ayrılan işgören (ücretli) nin en önemli ortak özelliği ücret karşılığında devamlı veya kısmi olarak çalışmasıdır. Bağımlılık sebebiyle çalışana verilecek ücretin tespiti organizasyonlarca geliştirilen normlara göre tek taraflı veya iki taraflı olarak tespit edilmektedir.
             Genel olarak “işçi” ve “sözleşmeli personel”olarak tarif edilen işgörenlerin ücretleri iki taraflı mukavele ve pazarlıkla kararlaştırılır. Bu tür ücret “ecr-i müsemmine”denir (Devellioğlu,1970)
            İşçi ve Sözleşmeli personelin dışında kalan işgörenin ücreti ise genel olarak yürütme organı tarafından ve tek taraflı bir şekilde tespit edilir. Bir başka deyişle kamuda çalışan memurun ücret tespitinde söz hakkı bulunmamaktadır.
            Ücret, işgörenin hayatında önemli rol oynar. Özellikle ücret dışında her hangi bir gelir kaynağı olmayan işgörenin maddiyatla ilgili bütün davranışlarının temelini eline geçen ücret oluşturur.
            Ücretin işgörenin davranışları üzerindeki etkisi yönetimin işleyişini büyük oranda etkiler. Bu durumu Kınalızade  “Doğrusu devlet idarecilerine millet malının harcanmasında orta yolun (itidalin) tutulması en başta gelen zarurettir. Zira cimrilik ve fazla kısma, vazifelilerin ve askerlerin nefret ve bölünmelerine sebep olur.”(Kınalızade, s.202) ifadesiyle açıklanmaktadır.
            Buradan hareketle geçmişte olduğu gibi günümüzde de ücretin yönetimin işleyişini ve ahlakını büyük oranda etkilediği rahatlıkla söylenebilir. Yönetimin olumlu veya olumsuz işlemesine ve yozlaşmasına yol açan unsurlardan biri olan ücret politikasının iki boyutu üzerinde durulması gerekir.
            Yeterli ücret
            Personelin örgütün amaçları doğrultusunda belirlenmiş hedeflerinin gerçekleştirilmesine katkı sağlar. Yönetim ahlakının gerektirdiği bir politika olarak kabul edilir. Örgütün gelir gider dengesini ve verimliliğini olumsuz yönde etkilemeyecek ölçüde yeterli ücret personeli hedefler doğrultusundaki davranışlarda motive eder.

             Yetersiz ve dengesiz dağılım gösteren ücret
1)Ücret yetersizliği
Maaş karşılığında çalışanların aldıkları ücret yönetim sürecinin bütün alt süreçlerini büyük oranda etkiler. Ücret yetersizliği personeli istenmeyen tutum, tavır veya davranışa sürükleyebilir ve hedeflerden sapmalara yol açabilir.
Yetersiz ücret zamanla örgütün çökmesine ve dağılmasına yol açabilir. Bunun örnekleri her ülkede görülmektedir.
            2)Ücret dağılımındaki dengesizlik
            Ücret yetersizliği gibi örgüt içindeki personel ücretleri arasındaki makas işgörenin davranışlarını olumsuz yönde etkiler. Örgütün bozar.
            Ülkemizde takip edilen ücret politikası genel olarak haksızlıklarla doludur. Ücret yelpazesindeki alt ve üst değerler arasında uçurum vardır.
            Yıllardır devam etmekte olan yanlış ücret politikasının meydana getirdiği yozlaşmanın sonuçları ortadadır.
Organizasyonlardaki yanlış ücret politikasının yönetim yozlaşmasına etkileri şu şekilde sıralanabilir.
            1.İşgörenlik (Memuriyet-işçilik vs.) cazibesini kaybedebilir. Cazibesini kaybeden işçilik/memuriyeti ifa eden işçilerde/memurlarda verimlilik düşer.
            2. Haksız kazanç yolları açılabilir. Özellikle, işgörenlerin ücretlerinin, hayatlarını idame ettirmeye yetmeyecek düzeyde olması haksız kazanç yollarından birisi olan rüşvet eğilimini arttırabilir(Aktan, s.54).
            3.Rüşveti meşrulaştırarak kolay kazanca yönelmek isteyenlerin sistemin çarklarını işlemez hale getirme eğilimlerini arttırır. İnan bu durumu “Türkiye’de vatandaş devlet yapısına taşınmayı bir mükellefiyet gibi görür. Korkmadan gitmesi ve gittiğinde saygı görmesi gerekir. Oysa giderken korkuyor, sonrada onuru yara alıyor. Bu insan idareye kırgındır; güveni yoktur. Dünyada en çok vesikalık fotoğraf ve resmi pul kullanan memleket biz. İnsanımız, otoriteye susamış kompleksli kimselerin poligondaki hedefidir. Herkes, sabahtan akşama kadar, paylaşmaktan zevk alır; tiryakisi olmuştur” (İnan,1993, s.118) ifadesiyle açıklamaktadır.
            4.Özellikle kamu mallarının şahsi işlerde kullanılmasını yaygınlaştırabilir. Kendi işinde devlete ait mumu yakmayan zihniyetin yerine devletin malı deniz yemeyen...... diyerek kamu mallarını yağlamayanların artması bunun bir göstergesidir. Özellikle makam vasıtaları (uçak, araba), lojmanları ve sosyal(!) tesisleri saltanatı bunun en bariz misallerindendir.
            5.İşgörenler arasında kin ve nefret artabilir. Bilhassa ücret dağılımındaki dengesizlik kin ve nefretin artmasına sebep olabilir.
            6.Ücret yetersizliği ve dengesizliği hukuka (adalete) olan güveni sarsar. Böyle bir durum sistemin tıkanmasına yol açar.
            Yönetimde yozlaşmaya yol açan ücret politikasının muhtemel sonuçlarını giderebilmek doğru teşhisten geçer. Ancak doğru teşhis yönetenleri doğru tedaviye ulaştırır.
Bu genel kuralı Ebu’n-necib Suhreverdi “ülkede bir fitne (yozlaşma) bir karışıklık doğmuşsa hükümdarın, bunun gerçek sebeplerinin ne olduğunu incelenmesi ve kendisine itaatten vazgeçişin hangi temel yöneldiğini iyice bilmesi icap eder. Bu inceleme ve öğrenme sonunda fitneye sebep olan asıl şey ortadan kaldırılırsa fitne ve ihtilal ateşi de söner”(Suhreverdi, s.168)cümleleriyle açıklamaktadır.
            Sonuç olarak;
            Organizasyonlarda yozlaşmaya sebep olan ücret politikasının günün şartlarına göre başta devlet olmak üzere bütün birimlerde yeniden gözden geçirilmesi bir zorunluluktur. Yönetimdeki yozlaşmaya neden olan ücret politikasıyla ilgili bur tespitten sonra tedavi için şu tedbirler alınabilir.
            1)Kamu kesiminde işgören (ücretli)ler arasındaki kategorileşme ortadan kaldırılmalıdır.
            2)Özel/Kamu kesiminin tamamında ücret çift taraflı tespit edilmelidir. Etkili sendikalaşmaya zemin hazırlanmalıdır.
            3) Asgari ücret geçinmeye uygun ve işgöreni haksız kazanç yollarına sevk etmekten alıkoyacak seviyede olmalıdır.
            4)Ücret yelpazesinin tespitinde kullanılan ölçütler yeniden belirlenmelidir.
             5)Haksız kazacı engelleyecek hukuki düzenlemeler süratle gerçekleştirilmelidir.
            6)Ücret dengesizliğine ve haksız rant ‘a sebep olan bürokratik yapı sadeleştirilmelidir.
            7.Asgari geçinme endeksi belirlenmeli ve vergi dışı bırakılmalıdır
            8. Kamuda birden fazla görevlendirmelere ve ücretlere son verilmelidir. Mesela bir genel müdürün/müsteşarın farklı yerlerde yönetim kurulu üyesi olarak görevlendirilmelerine son verilmelidir.
                                    KAYNAKLAR

AKTAN, Coşkun, Can.:   Politik Yozlaşma ve Kleptokrasi, Afa Yay.,İstanbul 1992.
DEVELLİOĞLU, F.:       Ansiklopedik Osmanlıca-Türkçe lügat, Ankara 1970
EBU’n-necib Suhreverdi, Yönetenlerin Yönetimi Tercüman 1001 Temel Eser Serisi
                             No:80, İstanbul Tarihsiz.
İNAN, Kamran .:              Devlet İdaresi,İstanbul 1993.
KINALIZADE Ali Efendi,    Devlet ve Aile Ahlakı, Tercüman 1001 Temel Eser serisi
                                    No:69,İstanbul, Tarihsiz.
T.D.K.                             Türkçe Sözlük,6.Baskı, Ankara 1981.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?