26 Nisan 2015 Pazar

Bonzaiye Çetesi ile Rodos Şövalyeleri İç içe, Kol Kola



Bonzaiye Çetesi ile Rodos Şövalyeleri İç içe, Kol Kola

Veysi ERKEN

            İbret alınsaydı tarih tekerrür etmezdi deniliyor. Doğruluk derecesini bilemem ama “ibret” almadığımız kesindir.
            Esasında “ibret” alabilmek için “tarih” okumak gerek. Maalesef “tarih” okumuyoruz. Tarihi olay ve olguları tahlil etmiyoruz ve ibret alamıyoruz.
            Esasında ibretlik olay çoktur.
            Misal verecek olursak Haşhaşilerin Tapınak Şövalyeleriyle olan işbirlikleri ve iğrenç ilişkileridir.
            Dün ne ise bugün başka adla devam ediyor.
            Bugün Bonzaiye çetesi ile Rodos Şövalyeleri iç içe ve kol koladır.
            Her iki yapının neşriyatına (medya) bakın aynı mel’anetleri görürsünüz.
            Bin bir suratla karşılaşırsınız. İşleri güçleri ülkemizin aleyhine çalışmaktır.
            Ülkemiz gerilese, insanımız fakirleşse sevinçlerinden zil takıp oynayacaklar.
            Rodos Şövalyelerinden korunmak daha kolay diye düşünüyorum. Zira Dinle, imanla ve İslamla ilgileri yoktur. Bunu herkes bilmektedir.
            Bonzaiye çetesi ise “derviş kılığı”na büründürülmüştür. Yıllarca her türlü mel’aneti bu kılıkla işlemekteler.
            Foyaları meydana çıkınca efendilerinden aldıkları talimatla yöntem değiştirmişlerdir.
            Kendilerini ele veren her şeyi görmezlikten gelmek, kullanabilecekleri en küçük şeyi büyüterek kullanmak, kendilerinden ve şeriklerinden olmayanları kötülemek ve tetikçi kullanmaktır.
            Bonzaiye çetesinin büyükleri hiç piyasada görünmez.
            Dikkat ederseniz her sahadan tetikçi kullanmaktalar. Tetikçi olabileceklere mikrofon uzatmakta mahirdirler.
            Ataları haşhaşiler de aynı taktiği uygulamışlar.
            Torunlar dedelerine çekmişler.
            “OD” romanında Bonzaiye çetesinin ataları şöyle tavsif edilir.

“….Bu adamlar kendilerince kutsal bildikleri şeye “dava” diyorlardı ve kendilerini de o davanın “dai”si olarak tanıtıyorlardı. İbadet ettiklerini görmedim, hatta abdestsiz gezdikleri de oldu, ama tespihlerini hiçbir gün ihmal etmediler. Zikir olarak ne okudukları ise, doğrusu hiç merakımı çekmedi. Sureta baldırı çıplak ve cavlak ışık idiler ama torbalarında her türlü silah vardı. Ben katlanabilen bir kılıcı ilk kez onların torbasında bir ney kamışının içinde, hançer ve muştaları da acıktıkları zaman bölüp yedikleri somunun karnında gördüm. ….. Dört hafta boyunca yanlarınca gittim, binbir hallerine şahit oldum. Birgün gördüğüm kişiler diğer gün başkaları oluveriyorlardı. Nereye varacağımızı onlar belirliyor. … Gittiğimiz kasaba ve şehirlerde tanıdıkları birkaç kişi mutlaka oluyor. ….. Bir defasında saçlı sakallı birer sof taciri oldular ve bir kervan ile Halep’e ve Urfa’ya kadar gittik. Dönüşte biri kâtip, diğeri nakkaş oldu. Tomarla kâğıtlar edindiler ve biri yazdı, diğeri nakışladı. ….Muhtemelen yeni bir infaz için hazırlanıyorlardı. Yazı malzemeleri arasında taşıdıkları bir torbanın altınla dolu olduğunu ve Konya’da bir Çekikgöz’e teslim ettiklerini gözlerimle görmüştüm. S.114-115”
            Velhasıl günümüzün “Bonzaiye çetesi” ve “Rodos Şövalyeleri”nin icraatlarını ve neşriyatını (medya) bu gözle okumak lazım.
            Selam ve Sabırla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?