10 Şubat 2016 Çarşamba

Nasıl Bir Türkiye: Sürükleyen mi? Sürüklenen mi?



Nasıl Bir Türkiye: Sürükleyen mi? Sürüklenen mi?

Veysi ERKEN

            Birazcık tarih bilgisi olanların bile bilebildiği bir gerçek vardır?
            Haçlı anlayışı.
            Bu anlayış “İslam”ı asla arzulamamaktadır.
            Barıştan, esenlikten nasibi yoktur.
            Bu anlayış evirilmiştir, evrimleşmiştir.
            Hıristiyan Siyonizm’ine dönüşmüştür.
            Bu anlayışın bir tek gayesi vardır.
            Yıkmak ve yakmak.
            Kitleleri armegadona inandırmışlardır.
            Tek hedefleri yok etmek.
            Önlerine çıkan her şeyi yok etmek. Bu anlayışın liderlerinden olan Falwell ve Lindsey “Tanrı’nın bizden, insanlık tarihini sona erdirecek amansız bir savaşa girmemizi istediğini” söylerler.  Şu anda nükleer silahlara sahip yaklaşık bir düzine ülkeyle gerçekten de biz, dünyayı yok edebilecek durumdayız”(1) inancını taşımaktalar.
            Bu anlayışın temsilcileri kendileri için engel, tehlike veya düşman gördüklerini imha için her şeyi yaparlar.
            Piyon ve maşa bulurlar ve kullanırlar.
            Piyon ve maşa gazeteci, akademisyen, bürokrat, teknokrat, cemaat veya tarikat lideri olabilir. Bunlar için “her yol mubah”tır.
            Örgüt ismi önemli değildir bunlar için.
            Yeter ki, piyon ve maşa olsun.
            Tıynetleri bunu gerektirir.
            Amaçlarını gerçekleştirmek için bütün engelleri milyar hatta trilyon dolarlarla ortadan kaldırmaya çalışırlar.
            Pakistan’da Ziya’ul-Hak bunun için ortadan kaldırıldı.
            Endonezya ve Malezya’da, Sudan’da olaylar bunun için tırmandırıldı.
            Yakın coğrafyamızdaki katliam ve açlık bunun için arttırıldı.
            Engel olarak gördükleri her şeyi imha onların temel gayeleridir.
            Türkiye bunun için hedeftir.
            Coğrafyamızdaki “topraksızlaştırma” ve toprakları insansızlaştırma” bunun için hızlandırılmaktadır.
            Bir “düzine ülke” bunun için el birliği ile “Türkiye'ye saldırmaktadır.
            Evet;
            Türkiye hedef ülke haline getirilmiştir.
            İçimizdeki elemanları harekete geçirilmiştir.
            Gazeteci kılıklı, akademisyen cüppeli, patron kisveli, dansöz yapılı mahluklar bunun için saldırıya geçirildi.
            Kuş, cemadat ve türevleri olan iletişim kanallarına (gazete, dergi, TV, internet sitesi, radyo vs) bakınız kirlilikten başka bir şey bulamazsınız.
            Efendilerinin emriyle hepsi Türkiye ve İslam düşmanı.
            Hepsinin hedefi sürüklenen Türkiye.
            Emre amade bir Türkiye hepsinin ortak hayali.
            “İran küresel sisteme uydu” manşetlerini zil takarak, oynayarak ve sevinerek bunun için atıyorlar.
            Suriye’deki katliamı onun için alkışlıyorlar.
            Türkiye’nin sürükleyen ve liderlik eden ülke konumuna gelmesini onun için istemiyorlar.
            Efendilerine ram olmuş alçaklardan bir hayır gelmez.
            Türkiye “bir düzine ülke” ve çıraklarına ve piyonlarına karşı direnen tek ülke konumundadır.
            Türkiye haçlı ruhunu kıyamıyla ve liderliği ile durduracaktır inşallah.
            Cemadatı, paraleli, çetecisi, piyonu, uşağına rağmen Türkiye bu işi başaracak inşallah.
            Dün Selahaddin Eyyubiler, Kılıçaslanlar, Fatihler, Yavuzlar, Ömer Muhtarlar, Malkom Xler neyi yaptılarsa Türkiye onu yapacak inşallah.
            Yeter ki, gayemizi ve ilkelerimizi cenabı Allah’ın emirleri doğrultusunda oluşturalım.
            Dik duralım.
            “Saniyesine hükmedemediğimiz bir hayat için fırıldak olmayalım”.
            Bilinmelidir ki, inanıyorsak mutlak galip bizler olacağız.
            Bu cenabı Allah’ın vaadidir.
            Sürükleyen ve lider bir Türkiye’yi beraber inşa edelim.
            Sürükleyen bir Türkiye’nin harcında ve tuğlasında benim, senin, onun, bizlerin, sizlerin ve onların payı olsun.
            Cemadatçısının, piyonunun, taşeronunun mekrinini cenabı Allah boşa çıkaracaktır. Yeter ki, el birliği ile “bir olalım, iri olalım, diri olalım” anlayışını dünyaya ulaştıralım.
            Çağrımız İslam’la dirilişe ve Müslümanların birliğine olmalıdır ki, “insanlık” kurtulsun.
            Selam ve Sabırla…

1-Grace Hallsell, Armagedon, Hıristiyan Kıyametçiliği ve İsrail Tanrıyı Kıyamete Zorlamak, Kim Yayınları, İstanbul 2002, s.13.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?