26 Şubat 2016 Cuma

Servetin Bilginle Elde Edilmedi. Şımarma



Servetin Bilginle Elde Edilmedi. Şımarma
Veysi ERKEN
28 Şubat post modern darbesi ve devamı unutulmamalı diyoruz amma yiğit sesler de bulamıyoruz.
Hani “Türkiye’yi Suriye yaptırmayacağız” diyen yiğit sesler. Rahmetle yâd ettiğimiz Muhsin Başkanın yol arkadaşları nerede.
Heyhat.
Sesler kesilmiş.
Ya Anayasa.
Burada duralım.
Kanaatimi defalarca belirttim. Komisyon kurmanın anlamı ve mantığı yok. Komisyon kurmak demek Anayasa değişikliği yaptırmamak demektir.
Tekraren ifade etmeliyim ki, samimi olarak Anayasa değişikliği isteyenler Anayasa metinlerini ortaya koymak mecburiyetindedirler.
Bütün partilerin yöneticilerine çağrımdır. Samimi olunuz ve metinlerinizi ortaya koyunuz. Bu yapılmazsa cumhurbaşkanlığı taslak bir metni tartışmaya açmalıdır.
Bu girizgah yeter. Bari iyilik ve bilgi ile ilgili birkaç ayetin mealini sizlerle paylaşayım. Hani bazıları servetlerinin oluşunu kendi bilgileriyle izah edip böbürlenir ve iyilik yapmayı unuturlar ya. İşte akıbetlerini belirten birkaç ayet.
“Muttakîler hem bolluk hem de darlık anlarında infak ederler; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah iyilik edenleri sever. Ali İmran 174
Karun Musa’nın kavmindendi. Onlara karşı azgınca, haksız davrandı, zulmetti. Biz ona hazineler vermiştik. Anahtarlarını güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona: 'Şımarma, Allah şımarıkları sevmez' dedi. Kasas-76
'Allah’ın sana verdiği servet ve imkânlar içinde, Allah yolunda faaliyet göstererek, âhiret yurdunu, ebedî yurdu kazanmaya çalış. Ama dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın, sana lütuf ve ihsanda bulunduğu gibi, sen de iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan bir Müslüman olarak hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yap. Yeryüzünde, ülkede bozgunculuğu, fesadı arzu etme. Allah bozguncuları sevmez.' dedi. Kasas-77
 Karun:'O servet bana, ancak bendeki ticarî bilgi ve maharet sayesinde verildi' demişti. Bilmiyor muydu ki, Allah kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü, ondan daha çok taraftarı olan kimseleri helâk etmişti. İslâm’a planlı cephe alarak, Müslümanlığı, Müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsilerden, suçlulardan, günahkârlardan günahları sorulmaz. Allah onların hepsini bilir. Kasas-78
Derken Karun ihtişam içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzulayanlar: 'Keşke Karun’a verilen servet kadar bize de verilseydi, doğrusu o çok talihli' dediler. Kasas-79
Kendilerine ilim verilen sorumluluk sahibi âlimler ise:'Yazıklar olsun size, Allah’ın mükâfatı, iman edip, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşru, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenler için daha hayırlıdır. Ona da ancak sabrederek mücadeleye devam edenler kavuşabilir.' dediler. Kasas -80
Nihayet, onu da, konağını, hazinelerini ve yurdunu da yerin dibine geçirdik. Artık Allah’ın dışında, kulları durumundakilerden, kendisine yardım edecek avanesi olmadığı gibi, o kendini savunup kurtarabilecek kimselerden de değildi. Kasas-81
Daha dün onun yerinde olmayı arzulayanlar: 'Demek ki, Allah rızkı, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kullarından bazılarına bollaştırıyor, bazılarına da ölçüyle kısarak veriyor. Şayet Allah bize lütufda bulunmuş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay, demek ki, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler, nankörler iflâh olmazmış, ebedî nimetlerle mutluluğa eremezmiş.' demeye başladılar. Kasas-82
İşte âhiret yurdu, ebedî yurt denilen nihaî hedef budur. Biz onu, yeryüzünde, ülkede böbürlenmeyi, zorbalığı, diktatörlüğü ve bozgunculuğu gönlünden geçirmeyen kimselere nasip ederiz. En güzel akıbet müttakilerindir, Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, azaptan korunanların, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü’minlerindir. Kasas-83”
Selam ve Sabırla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?