12 Ağustos 2016 Cuma

Hayat Boyu Nöbete Devam



Hayat Boyu Nöbete Devam

Veysi Erken
           
            Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN Külliyenin önünde yaptığı son konuşmada “NÖBETE DEVAM” dedi.
            Aynen katılıyorum.
            Evet, nöbet “gönül dünyamızda” ve gerektiğinde “bedenen” devam etmelidir.
            Nöbet son nefese, son bireye kadar devam etmelidir, ettirilmelidir.
            Tabii ki, bu bir şuur ve gönül meselesidir.
            İslam ahlak ve şuurunda olanlar bu nöbeti daim etmek durumundadır.
            Resulullah Allah yolunda bir gün hudut nöbeti tutmak, dünyadan ve dünya üzerindeki şeylerden daha hayırlıdır. Sizden birinizin kamçısının cennetteki yeri, dünyadan ve dünya üzerindeki şeylerden daha hayırlıdır. Kulun Allah Teâlâ'nın yolunda akşamleyin veya sabah erken vakitteki yürüyüşü de dünyadan ve dünya üzerindeki şeylerden daha hayırlıdır." (Buhârî, Cihâd 6, 73, Bed'ü'l-halk 8, Rikâk 2; Müslim, İmâre 113-114)” derken uyanıklığa ve nöbete dikkat çekmiştir.
            İslami anlamda mümin olan daima teyakkuz ve nöbette olmalıdır ki, ahlakını, imanını, aklını ve gönlünü koruyabilsin, özellikle “insan şeytanları”ndan uzak ve “şer”lerinden emin olsun. Ayette insan ve cin şeytanlarının peygamberlere, dolayısıyla tüm insanlara düşman kılındığı ifade edilmektedir. “Böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi, onu da yapamazlardı. Artık onları, uydurdukları şeylerle baş başa bırak. En’am-112”
            Bilinmelidir ki, teyakkuz halinde ve gönül dünyasında nöbette olmayanları şeytanlar, özellikle insan şeytanları rahatlıkla aldatabilir.
            İnsan ve cin şeytanlarının iğvasına (aldatma, kandırma) maruz kalanları inceleyiniz teyakkuz ve nöbette olmayanları görürsünüz “summun, bükmün la yerciun. Bakara-18” ayetinde belirtildiği gibi Onlar manen sağır, dilsiz ve kördür; gerçeğe(hakikate) dönmezler.onlar sağır ve dilsiz olup akıllanmazlar.
            Çünkü onlar kerim olan Kur’anla uyanık olmayan ve nöbet tutmayanlardır.
            Onlar gönüllerini ve yaşantılarını Kur’anla tezyin edememiş bireylerdir.
            Gönlünü ve dünyasını Kur’an’a göre tanzim ve inşa etmeyenlerin özellikle “insan Şeytanları”na kapılmaları kolaydır.
            Ülkemizi işgal etmeye kalkan, bilgilerimizi Siyonist haçlılara teslim eden, tepemize bomba yağdıran, bedenlerimizin üzerine tankları süren, göğsümüze namluları doğrultan ve kurşun sıkanları tahlil ediniz, karşınıza “insan Şeytanları”nın piyonları çıkar.
            Onlar teyakkuz halinde olmadıkları için nöbeti terk etmişlerdir.
            Bunun için bu kadar canavarlaşmışlardır.
            Bunun için kalpleri ve gönülleri kapkara olmuştur.
            Gönüllerin kapkara olmasında takip edilen maarif anlayışının tesiri büyüktür.
            Takip edilen maarif piyasası özgür değilse, bireyler “insan Şeytanları”na daha kolay kapılır, kişiliklerini oluşturamaz derekesine düşer..
            İnsan şeytanlarına kapılanlar “akıl”larını kaybedip “a-kıl” olurlar.
            Bu konuda sadece Kur’an ahkâmına bakmak yeterlidir.
            Cenabı Allah peygamberi Hz. Muhammed’e (s.a.v.) vahyettiği Kur’an-ı kerim ile bize en az yedi yüz defa akıllanmaz mısınız, akletmez misiniz, tefekkür etmez misiniz, tezekkür etmez misiniz dediği halde Müslüman olduğunu iddia edenler akledemiyorsa ve akıllarını “insan Şeytanları”na teslim edip “pislik” içine saplanıyorsa özgürce İslam’ın öğrenilemeyişinden kaynaklanıyor.
            Bütün insanlık biliyor ki, insanın inanmaya ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç özgürce ve kaynağından giderilemezse, öğrenilmezse başka şekilde doldurulur.
            Bireylerin gönül dünyaları kolaylıkla pislikle doldurulabilir.
            Sadece soruyorum.
            Lütfen Allah rızası için doğruyu kendinize haykırınız ve aynı soruyu etrafınıza sorunuz.
            Kur’an-ı Kerimi kaç sefer “okuyarak, anlayarak yaşadınız.”
            Mealen de olsa Kur’an-ı Kerimi bir sefer hatmettiniz mi, bitirdiniz mi?
            Eminim ki, bu yazıyı okuyanların yüzde yüzüne yakın “hayır” cevabını verecektir.
            Bilinmelidir ki, İslam kaynağından öğrenilemezse nöbet yerleri terk edilmiş olur.
            Gönüller “insan şeytanları” tarafından işgal edilir ve “akıl” devre dışı olur.
            Kur’an*ı kerimin şu ayeti bu durumu izah etmeye yeter.
            “Akıllarını kullanmayanlar pislik içindedir. Yunus-100”  
            Pislik derekesine düşenlerinin gönülleri, akılları, kalpleri, kulakları, gözleri kapanmış olur. Ayette belirtildiği gibi “İnkâr edenleri uyarsan da uyarmasan da, onlar için aynıdır; iman etmezler. Bu nedenle Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de bir perde çekilmiştir. Onlar için büyük bir azap vardır. Bakara 6-7”
            Her niteliği mühürlenmiş olanın dünyasını “insan şeytanları” -SaitAlpsoy’un tabiriyle “Deccal” ve onun hareketi-  işgal eder ve nöbeti terk eder.
            Hâsılı kelam her yerde ve her zaman gönül ve nefs dünyamızda teyakkuz halinde ve nöbette olmalıyız ki, felaha erelim, istila ve işgale direnebilelim.
            Selam ve Sabırla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?