24 Eylül 2017 Pazar

Beşeri Birikim Kutsal Kaynak mı, Kutsal Metnin Otoritesine Sığınmak Yanlış mı?



Beşeri Birikim Kutsal Kaynak mı, Kutsal Metnin Otoritesine Sığınmak Yanlış mı?

Veysi ERKEN

İstanbul Araştırma ve Eğitim Vakfı tarafından düzenlenmekte olan MODERNLEŞME, PROTESTANLAŞMA VE SELEFİLİK Modern İslami Yorumlarda Metnin/Nassın Araçsallaştırılması 22-23-24 Eylül 2017 İstanbul, Türkiye sempozyumunun tanıtım kitapçığı* FETÖ vari sapmaların nasıl oluştuğunu, neşvu nema bulduğunu anlamamız bakımından ibretliktir.
            Yüzyıllardır aynı oyun tekrar tekrar sahnelenmekte ve Müslümanlar tuzağa düşürülmektedir.
            Bu oyunun piyonlarını iki kategoride incelemek mümkündür.
            Birinci gruptakiler “kültürel bağımlılık” olgusunun kurbanları olup “tutsak zihin” sahipleri olanlardır. İkinci gruptakiler ise doğrudan doğruya Siyonist haçlı zihniyetinin “piyonu”, nüfuz ajanı” ve “uşağı” olanlardır.
            Bilerek veya bilmeyerek bu iki gruptakiler de Siyonist haçlı zihniyetine amade durumdadır.
            İslam’ı anlama ve yaşamada asıl ve değişmez olan Kur’an-ı Kerimdir. Bu durum yüzlerce ayette ifade edildiği halde Kur’an’nın terk edilmesini esas alma biçiminde yorumlanacak yaklaşımlar İslami olmadığı gibi İslam’ı tahrip mesabesindedir.
            Binlerce âlim Kur’anı esas alma hususunda Müslümanları uyarmış ve bu konuda cehd etmiştir. Merhum Mehmet Akif İlhamın Kur’andan alınması gerektiğini ve ancak bu yolla asrın idrakine İslam’ın nakş edilebileceğini haykırmıştır.
            Bütün bu gerçeklere rağmen İslam coğrafyasında oluşturulan gruplar İslam adına Kur’anın terkini telkin etmiş ve esas almışlardır. Bu grupların adı tarikat, cemaat, mezhep, meşrep olmuş fark etmez.
            Hepsinin temel özelliği mensuplarını Kur’andan uzaklaştırmalarıdır.
            Bilerek yapanlar hain, bilmeyerek gafildir.
            Ama ortak özellikleri Siyonist haçlı zihniyetine hizmettir.
            Sizi sempozyumun tanıtım kitapçığının girişinde kullanılan ve Kur’anı esas alanları reddeden ifadelerle baş başa bırakıyorum.
21. yüzyıl İslam dünyasında, klasik fıkhî düşünme biçimini hatalı gören, fıkıh usûlü geleneğini dışarıda bırakan ve genel olarak Kur’an ve Sünnet naslarından dini anlamaya ve bilgi üretmeye çalışan bir yaklaşım olduğu bilin­mektedir. Bu anlama biçimini “Metin İslamcılığı” olarak nitelemek mümkündür. Dini bu şekilde anlama ve yorumlama biçimi modern dönemde ortaya çıkmış olmakla birlikte, Müslümanların bütünüyle yabancı olduğu bir zihniyet değildir. İslâm tarihinin erken dönemlerinden itibaren za­man zaman tezahür eden ve güçlenen bir düşün­me biçimi olan Ehl-i Hadis ve Selefiyye zihniyeti ile modern dönemde ortaya çıkan bazı akımlar arasında benzerlikler bulunmaktadır. Bu ben­zerlikler ve alakalar, modern hareketlerin bazı yönlerinin klasik Selefîlikten ilham alarak şekil­lendiğini gösterir. Geçmişten günümüze uzanan bu düşünme biçimleri arasında bazı farklılıklar bulunmakla birlikte, hepsi özünde İslâm’ın temel kaynaklarına dönme ve kaynağın tekliği iddiasın­da birleşmektedirler. Bugün Metin İslâmcılığı ola­rak nitelenebilecek bir zihniyetin revaçta olduğu akımlar, fıkıh usûlü düşüncesinden uzaklaşma, geleneği değersizleştirme ve fıkıh mezheplerini İslâmî kaynakları anlama, yorumlama ve sıhhatli bir şekilde yaşamanın meşrû vasatları olarak gör­meme hususunda ortak kanaat arz ederler. Ayrı­ca tarihi tecrübeyi işlevsiz kılarak köklere dönme fikrini savunma ve tek olan hakikate ulaşıp bunu dayatma noktasında indirgemeci bir tavra sahip olan Selefî düşünme biçimi ile kendilerini ilerle­meci ve modern olarak takdim eden anlayışlar arasında da ciddi bir benzerlik bulunmaktadır. Yine kutsal metne dönüşü savunan Protestanlık ile İslâm dünyasındaki bu türden Selefi hareket­ler arasındaki ortak zihniyet de dikkati çeken bir diğer husustur. Fıkhî düşünceyi ve beşerî biriki­mi reddederek nasları merkeze alan ve bir anlam­da kutsal metnin otoritesine sığınarak kendisine alan açmaya çalışan Selefilik hareketinin modern İslam düşüncesinde nasıl bir kırılmaya yol açtığı tartışmaya değer bir meseledir.”
            Kendini Müslüman olarak hisseden, İslam’ı anlama ve yaşamaya çalışan herkese soruyorum.
genel olarak Kur’an ve Sünnet naslarından dini anlamaya ve bilgi üretmeye çalışan bir yaklaşım olduğu bilin­mektedir. Bu anlama biçimini “Metin İslamcılığı” olarak nitelemek mümkündür.” garabetini nasıl okuyorsunuz.
İslam nereden anlaşılacak “metin İslamcılığı” ne demek?
“hepsi özünde İslâm’ın temel kaynaklarına dönme ve kaynağın tekliği iddiasın­da birleşmektedirler.” İfadesiyle neyi kast ediyor bu beyefendiler. Kaynağın çokluğunu mu savunuyorlar? Yeni Kur’anlar mı icad ediyorlar?
Hele hele Fıkhî düşünceyi ve beşerî biriki­mi reddederek nasları merkeze alan ve bir anlam­da kutsal metnin otoritesine sığınarak” Kutsal metnin otoritesine sığınma ne demek?
İslam hangi otorite ile anlaşılacak ve yaşanacak?
İşte bu yaklaşımlar FETÖların oluşmasına zemin hazırlamaktadır.
Bütün bu oluşumlar Kur’andan kopuşun tezahürleridir.
Diyanet bu zihniyetlere karşı yöntem geliştireceğine bu tipleri desteklemekte FETÖ gibi yapılanmaları sadece “Din İstismarcısı” görerek basite almakta** ve Siyonist haçlı zihniyetine karşı tavır almamaktadır.
Hâsılı kelam
Bilinmelidir ki, Müslümanlar Kur’an-ı Kerimi mutlak otorite kabul edip, hayatlarını ona göre tanzim ettiği müddetçe Cenabı Allah’ın nusretine nail olacaklar, aksi takdirde kendilerini Kur’an-ı Kerimden uzaklaştırdıkça (Kur’an-ı Terk etme (Furkan 30) nimetleri kesilecek, felaketler artacaktır.
Bütün Müslümanlara çağrımdır.
Haydi, Kur’an-ı Kerimi okumaya, öğrenmeye, anlamaya ve yaşamaya çalışalım. Kur’an-ı Kerimi tek kutsal otorite olarak görelim.
Selam ve Sabırla…


** Kendi Dilinden FETÖ Örgütlü Bir Din İstismarı, T.C. Başbakanlık Diyanet İşleri Başkanlığı Ankara-2017, Raporla sadece FETÖ’nün anlayışını ortaya koyma çabası vardır. Rapor, bu haşhaşi tapınakçı zihniyetin oluşma biçimi, Kur’an-ı Kerimden kopuşu ve bu lanetli zihniyetle mücadele yöntemlerini ihtiva etmemektedir.
Esasında FETÖ tipi haşhaşi yapılarla mücadelede en büyük vazife Diyanet gibi kurumlara düşmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?