24 Kasım 2019 Pazar

TURAN GÜVEN: İNSAN GELECEKTE YAŞAR


*TURAN GÜVEN: İNSAN GELECEKTE YAŞAR

            Veysi ERKEN

 23 Kasım 1970 Dursun Önkuzu’nun şehadet yıl dönümü. Yıl dönümünde katıldık Turan Güven ağabeyinin “şeb-i arus”una. Vuslat etti âlemlerin rabbine.
“Turan Güven” ağabeyimizi dün teşyi ettik beka âlemine.
Hani
            “Dünyasına
            Güvenmem dünyasına
            Dünya benim diyenin
            Dün gittik dün YASINA” denilir ya. Biz yasına değil vuslatına gittik dün.
            Turan Güven mü’min ve cihat ehliydi.
            Bunu hastalığı teşhis edildikten sonra bir kere daha fark ettim ve inandım.
Rabbine tam bir teslimiyeti ve vazifesini hakkıyla yapmışlığın rahatlığı vardı. Aynı dönemde Beytullah’ı ziyaret etmiştik Hacc vazifemizi ifa için.
O “insan gelecekte yaşar” diyordu. Zaten kitabının adıydı. Biz de insanın gelecekte de yaşayacağına inanıyoruz. Çünkü ölüm yokluk değil, yeni bir başlangıçtır inanan için.
Yeni bir başlangıç bu dünyadaki amellerine göre şekillenir.
Yeni başlangıç bazıları için cennet, bazıları için cehennemdir.
Turan ağabeyin yeni başlangıcı cennettir inşallah.
Duamız onunla birlikte Resulullah’ın ravzasında buluşmaya yöneliktir.
Turan ağabeyle en son telefonla görüştüğümüzde hazırlamış olduğu yeni kitabından bahsetmişti.
İnşallah yeni kitabı basılır ve genç nesillere kitabıyla yol göstermeye devam eder.
Temennim bu yöndedir.
Dün Karşıyaka Camiinde kılınan namaza pek çok inanmış ve cihat etmiş altmış, yetmiş yaşını devirmiş dostla karşılaştık, halleştik, dertleştik. Dünün gençleri, bugünün ihtiyarları. Ve bitmeyen ülküleri ve inanmışlıkları.
Bir dost neslimizden bahsetti. Bizim hayatımız bir destandır, fi sebilillah (Allah yolunda) harcanmış bir hayat dedi.
Evet, çileli ama o kadar anlamlı bir hayat.
Dostumuz Mehmet Güneş Bey, evet güzel bir nesil ama kendisinden sonraki nesilleri yetiştiremeyen bir nesildir bizim neslimiz diye özetledi.
Doğru bizim neslimizi Kenan tufanı ve Eylül fırtınası ile boğmaya çalıştılar, yetmedi 28 Şubat’ta dondurmaya çalıştılar.
Belki bizden sonraki nesilleri bu yüzden yetiştiremedik.
Ama “çağrımız İslam’da dirilişedir” diyen nesil hiç yılmadı. Son nefesine kadar yılmayacak inşallah.
Merhum Turan Güven ağabey bunun bir misalidir. O ve onun gibi düşünenler Hz. Peygamberi (s.a.v.) usve edinmiştir zira.
Turan ağabeyi bir köşe yazısı ile anlamak ve anlatmak kolay değildir.
Tekrar hatırlamak ve cehd ile nihayetlenen mücadelesini hatırlatmak niyetiyle imzalayarak hediye ettiği “insan gelecekte yaşar” isimli kitabı ile ilgili daha önce yazdığım yazımla yazımı bitireyim
** İnsan Gelecekte Yaşar “
Yaşananların yazıya dökülmesi zor zanaattır.
Herkes bunu başaramaz. Herkesin başarmasına da gerek yoktur diye düşünüyorum. Çünkü insanların çoğunun yaşayış çizgisi birbirine benzer ve başkaları için "anlam" ifade etmez.
Ya önderlik edenlerin hayatları.
Onların ki, farklıdır. İyilik veya kötülükte yol göstermişler veya çığır açmışlar. Bu tür insanların hayatlarının bilinmesinde fayda vardır. Hele hele insanlara "usvetun hasenetun" olarak gönderilen Hz. Muhammed(s.a.v.)i kendisine model alanların hayatlarının bilinmesi daha elzemdir.
Bunun için önderlik edenlerin hayat hikâyelerini yazmaları gerekir diye düşünüyorum.
Yazmak sorumluluk gerektirir.
Herkes bu sorumluluğu yerine getiremeye bilir. Eli kalem tutanların bunu yapmaları gerekir ki, yeni nesiller benzer hataları yapmasınlar veya önderlerin güzel yönlerini devam ettirebilsinler.
İşte sorumluluğunun bilincinde bir zat.
Adı Turan Güven.
Ben ağabey diyorum kendisine.
Tanışıklığımız 1974 yılına dayanır. Ama kendisi onu hatırlamaz. Ankara Atatürk Lisesinde okurken liseden arkadaşım ve ülküdaşım Kayserili Erciş Gürbüz ile A. Ü. Fen Fakültesindeki odasında ziyaret etmiştik. O bir asistandı.
Asistanlığının ötesinde çile çekmiş ve “Yusufiye”lerde talim görmüş bir büyüğümüzdü. Ankara'ya geldiğimin ilk aylarında bunları öğrenmiştim okul arkadaşım Erciş Gürbüz' den. Bunları öğrenmem gerekirdi. Çünkü ben buraya ülkücü olduğum için Gaziantep Lisesinde uzaklaştırılmış olarak gelmiştim.
Bu ayrı bir fasıl.
Turan ağabey hayatının bir kesitini yazdı. Şüphesiz ki, yaşadıklarının hepsini yazamamıştır. Hangi insan yaşadıklarını tam olarak yazabilir ki. Veya yazması gerekir.
Turan ağabeyin kitabı;
"İnsan Gelecekte Yaşar"
Gerçekten insan güzel misal olmuşsa gelecekte de yaşar fikirleriyle, davranışlarıyla, eylemleriyle. Hz. Muhammed'in, Fatihin, Yavuzun yaşadığı gibi.
Turan ağabey anaların, sevgililerin, arkadaşların, dostların çilesini, aşkını, duygularını, önderliğini, fakirliğini, inatçılığını, ülküsünü, aldanışlarını, aldatılışlarını, safiyetini, çocukluğunu ve gençliğini doyasıya yaşayamayışını ve önder olanların kofluğunu kitaplaştırdı.
Samimi ve yaşanmış hadiselerin bir kesiti. Okurken benzer yönlerimiz gözümün önüne geldi. Farklı mekân ve zamanlarda benzer şeyleri ne kadar çok yaşamışız.
Turan ağabey ülkemizin karmaşaya sürüklendiği bir dönemin kahramanlarındandır. O dönemi "Bizim nesil, ideolojik ve silahlı savaşın içinde buldu kendisini... Üniversiteli gençler olarak, bu savaşın birincil suçluları değildik; ama savaşın sürdürülmesinde kullanılan önemli aktörlerdendik. Gençlik olarak bize verilen rolü tam oynuyorduk. Rolümüzü çok ciddiye almıştık ve her şeyi kendi irademizle yaptığımıza inandırılmıştık. Birileri tarafından kullanıldığımızı aklımızın köşesinden bile geçirmiyorduk. Her şeyi kendi iradesi ile yaptığını sanarak, hayatı boyunca birilerine hizmet eden nice insanlar gördük." diye tasvir eder.
Kitap sadece çekişmeleri ortaya koymaz. Kadirlinin Sarı danışmanlı köyünde başlayan ve halen Ankara'da devam bir hayatın hikâyesidir kitap.
Annesi tarafından kaçırılan ve profesörlükle devam eden acı ve acı olduğu kadar gerçek olan bir yaşayış çizgisinin hakikatidir bu eser.
Turan ağabey Mersinde başlayan ilahi rızaya dayanan mahpushanelere, işkenceye ve rezilliklere rağmen devam eden bir aşkı, bir sevdayı resmetmiştir kitabında.
Kitap bir ülkücünün çilesi ve mücadelesidir aynı zamanda.
Saf ve temiz bir aşkın hikâyesini bulursunuz sayfalarda. Altı yıl süren bekleyiş, sıkıntılı günler, inanmışlık ve adanmışlık, Allah'a tevekkül ve teslimiyet; bu aşkın veçheleri.
Kitabın önemli bir yönü insanımızın çürümüşlüğünü ortaya koymasıdır.
Çürümüşlük en az bir yüzyılın eseri.
Kitapta resmedilir.
Özellikle sistemin efendilerinin şerefsizliklerini, namussuzluklarını, ahlaksızlıklarını ve kimliklerini ortaya koyması açısından önemlidir kitap.
Bu kitabı herkese tavsiye ediyorum. Özellikle pişmanlık duymak ve kullanılmak istemeyenlere.
Bilinmelidir ki, herkes mukadderatı kendisine verilen cuz'i irade ile yaşar. İnsan olarak sınırlarını bilerek yaşamalı. Sınırlarımızı öğrenememişsek başkalarını mukaddesleştirebiliriz. Hevâ ve hevesimizi ilahlaştırabiliriz. Başkalarını yutturmaya çalıştığı zokaları yutabiliriz.
Bu kitap, gençlik üzerinde sürdürülen ve oyunlaştırılan senaryonun deşifresidir.
Velhasıl bu kitap sınırlarımızı bilmemize yardımcı olur.
Tıpkı Turan ağabeyin sınırlarının bilincine vardığı gibi.
"Hayatımın belirli bir döneminden sonra, "insan" olarak yaratılmanın bilincine eriştim. Bu bilinç düzeyine ulaştıktan sonra, hayata ve olaylara daha geniş pencereden –ve hatta evrensel ölçekte- bakmaya başladım. Kendi içimde bir dönüşüm yaşadım. Bu dönüşüm, dış dünyamda meydana gelen tüm dönüşümlerden çok daha fazla etkiledi beni... İçimdeki bu büyük dönüşüm, bende bir içi zenginliği yarattı ve ruh sağlığımı koruyarak yoluma devam etmemi sağladı. Keşke bu bilince çok önceden ulaşsaydım; çünkü böyle bir bilince eriştiğimde sıkıntılarımın çoğunu yaşayıp geçmiştim. İnandığım, iman ettiğim ve hayatıma anlam kazandıran değerleri ölünceye kadar savunacağım. Allah'ın ölçüleri içinde kalarak, gerçek özgürlüğü yaşamak istiyorum. Allah'ın insan için koyduğu ölçüleri özgürlüğümün sınırları olarak görüyorum. Öbür dünyada işime yarayacak kazanımlarımı, bu dünyada hoyratta harcamayacağım" ifadesiyle ortaya koymaktadır.
Son söz; bizden öncekilerin ve bizim neslin aldanışlarını yaşamamak, saf ve samimiyetlerini öğrenmek için okumalıyız.
Allah okuyanların ve gelecekte güzel yaşamak isteyenlerin yâr ve yardımcısı olsun.
*Turan Güven, İnsan Gelecekte Yaşar, Bilgeoğuz Yayınları, Barbaros Bulvarı, İBA Blokları, 14/1 Kat:3 Daire: 8, Balmumcu, Beşiktaş/İstanbul Tel: 0212 288 65 42”
Cenabı Allah Turan ağabeyimize rahmet ve merhametiyle muamele etsin duasıyla.
Selam ve Sabırla…

** Kasım 2006.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?