5 Ağustos 2021 Perşembe

Bütün Mürtedler Fetöcüdür denilemez ama bütün Fetöcüler mürtedtir

 Bütün Mürtedler Fetöcüdür denilemez ama bütün Fetöcüler mürtedtir

Veysi ERKEN

Algı operasyonu ile fetöcülerin ihanetini hafifletmeye çalışanlar vardır. Özellikle fetöcüleri kendinden zanneden bir kısım “Müslüman” taife buna alet edilmektedir.

Tabii ki, fetöcüleri mağdur, masum ve Müslüman gösterme çabası Siyonist haçlı zihniyetinin bir operasyonudur. Bu gerçek asla unutulmamalıdır.

Algı operasyonunda pek çok aparat kullanılmaktadır. Siyasi parti görünümlü gruplardan tutun muhtelif anlayışlara kadar değişik klikler kullanılmaktadır. Bilhassa Siyonistler tarafından ortak bir havuzda cem edilmiş partiler ve gruplar buna öncülük etmekte ve bazı STK’lar ve sosyal medya grupları da kullanılmaya çalışılmaktadır.

Bilhassa Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsı hedef alınarak algı operasyonuyla Türkiye’ye ihanet edilmektedir. Allah’ın yardımı ve milletimizin “firaset”i ile bu oyun bozacaktır inşallah.

Aldatma olarak kabul edilen “ihanet” haşhaşi mürted fetö anlayışının vazgeçilmez karekteridir. Dün mürted haşhaşiler nasıl tapınakçılarla işbirliği halinde İslam ve Müslümanlara ihanet etmişse bugün de mürted haşhaşi fetöcüler günümüzün tapınakçılarıyla aynı ihaneti icra ediyorlar.

Değişen bir şey yok. Buradan hareketle diyorum ki, “bütün mürtedler fetöcüdür denilemez ama bütün fetöcüler mürtedtir”

Ve.

Bütün mürted fetöcülere ihanetlerinin bedeli ödetilmelidir.

Bunu şunun için ifade ediyorum. Bizler Kur’an-ı Kerimi ve onun uygulaması olan sünneti esas almak mecburiyetindeyiz.

Hz. Muhammed s.a.v. vahyin ışığında ihanet ve irtidat konusunda nasıl bir tutum sergilemişse bizim de öyle bir tutum sergilememiz gerekir. İhanet ve irtidat konusunda Hz. Peygamberin tutumu şöyle ifade edilir.

“İrtidat ve İhanet”, kişiyi dünyada ve âhirette rezil rüsva edecek bir davranıştır. Mürted ve Hain hem Allah hem de insanların yanında perişan bir kişidir.

İhanet ve irtidat edenleri Allah sevmediği gibi peygamberinden de hainleri asla savunmamasını istemektedir.

Hain ve mürtet hem dünyada hem de âhirette ihanetinin bedelini ödeyecek, cezasını çekecektir. Aslında hain başkasını arkadan vurayım derken kendi eliyle kendisine zarar verecek, ihaneti ilk önce kendisini vuracaktır. Kendi yaptıklarının cezasını ilk önce kendisi çekecektir.

Allah (cc) da ihanet edenleri kendilerine hainlik edenler şeklinde tavsif etmiştir. Bir keresinde Tu’me adında bir kişi Resûlullah"ın yanından Mekke"ye kaçar. Orada irtidat ederek İslâm Dini"nden ayrılır. Ailesini de oradan kaçırmak için oturduğu evin duvarını deler. Tam o delikten geçerken duvar üstüne yıkılır ve onu öldürür. Bu olay üzerine şu âyet-i celîleler nâzil olur: “Kendilerine hainlik edenleri savunma! Zira Allah hiçbir haini, hiçbir günahkârı sevmez. İnsanlardan gizlerler de -razı olmadığı sözü geceden kurup düzdüklerinde yanlarında olan- Allah’tan gizleyemezler. Allah onların bütün yapıp ettiklerini kuşatmaktadır. Nisa 107-108

Ayetler şu şekide tefsir edilmiştir. “Emanete hıyanet edenler, bir yolunu bulup başkalarının hakkını yiyenler geçici dünya hayatında kendilerine bir menfaat sağlamış, refah ve rahatlık içinde yaşamış olabilirler. Ancak bu hıyanetin ağır sorumluluğu onlarla birlikte âhirete taşınacağı ve kendilerinden hesap sorulacağı; hakkın, haine ceza, hak sahibine ecir olarak yerini bulacağı düşünüldüğünde, dünyada elde edilen geçici menfaat karşılığında ebedî hayatta kaybedilen nimetlerin büyüklüğü göz önüne alındığında, emanete hıyanet edenlerin –âyette ifade buyurulduğu üzere– başkalarından önce ve daha çok kendilerine zarar verdikleri ve ebedî saadetlerini ziyan ettikleri anlaşılacaktır. Haksız menfaat elde edenler, başkalarının hak etmedikleri zarara uğramalarına sebep olanlar, tek kelimeyle hainler emellerine birtakım tuzaklarla, planlarla ulaşırlar; gizli görüşmeler yaparlar, tertipler içine girerler ve bunların gizli kalacağını zannederler. Tecrübe göstermektedir ki, çoğu defa bunlar dünyada ortaya çıkmakta, rezillik ve rüsvalık hallerini yaşamaktadırlar. Dünya hayatında yaptıklarını insanlardan gizlemeye muvaffak olsalar bile, onlar bu kötülükleri yaptıklarında ilmiyle yanlarında olan ve bilgisi her şeyi kuşatan Allah’tan bir şey gizlemeleri mümkün değildir. Hainler, insanlar nezdinde utanç yaşamamak için hainliklerini gizleme yoluna giderken “her şeyin Allah’ın bilgisi içinde cereyan ettiğini” unuturlar ve O’ndan utanmayı da akıl edemezler. Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 2 Sayfa: 139-140

Dolayısıyla kuranın anlayışıylaBir insan için Yüce Allah"ın sevgisinden mahrum kalmak cezaların en büyüğüdür. Hiçbir hain de onun sevgisine nail olamayacaktır.

 Anlaşılıyor ki, Allah Resulü, mazeretsiz olarak kasten ihanet eden hainleri ve mürtedleri en ağır şekilde cezalandırmıştır.

Hendek Savaşı esnasında on bin kişilik müttefik gruplardan oluşan müşrik ordusu Medine"yi kuşatmıştı. Müslümanlarla Yahudilerin aralarında imzalanan antlaşmadan dolayı Medine"ye yapılan bir saldırıya topluca karşılık vermeleri, Medine"yi hep birlikte savunmaları gerekiyordu. Fakat müşrik ordusunu çok güçlü gören ve Müslümanları yok etme fırsatını yakaladıklarını düşünen Kurayzalılar, bu fırsatı kaçırmak istemediler ve antlaşmaya muhalif davranmaya başladılar.

Müslümanlar Hendek Muhasarası sırasında on bin kişilik müşrik ordusundan ziyade Kurayzalıların saldırılarını önlemekle uğraştılar. Bu ihanetten dolayı büyük sıkıntı yaşadılar. Kurayzalılar müşriklere yardım etmekle yetinmeyip Müslümanlara saldırmaya karar verdiler. Bu haber Müslümanlara ulaşınca onlar Medine"de geride bıraktıkları çoluk çocukları, yaşlı ve düşkünler için endişe ettiler. Allah Resûlü, Kurayzalılarla değişik vesilelerle antlaşmaya çalıştı ama kabul etmediler. Hz. Ebû Bekir o günlerde Kurayzalıların yaşattığı endişeyi dile getirirken şu ifadeleri kullanmıştı: “Medine"deki eş ve çocuklarımızla ilgili olarak Kurayzalılardan duyduğumuz korku, Kureyş ve Gatafan"dan duyduğumuz korkudan daha baskın idi.”

Günler Kurayzalıların ihaneti ile geçti. Fakat işler hiç de onların tahmin ettiği gibi olmadı. Onların muhakkak bir hesabı vardı. Ama onların kalplerinde gizlediklerini de açıkladıklarını da bilen Allah"ın da bir hesabı vardı. Allah, Peygamberi"ni yine yardımsız bırakmamıştı: “Ey iman edenler! Allah"ın size olan nimetini hatırlayın. Hani size ordular saldırmıştı da biz onlara karşı bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah ne yaptığınızı çok iyi görmekteydi.”

 Yaklaşık bir ay süren, Allah Resûlü ve yanındakilere çok sıkıntılı günler yaşatan Hendek Savaşı nihayet Allah"ın yardımıyla zaferle sonuçlanmıştı. Hz. Peygamber zafer gecesinin sabahı müşriklerin terk ettikleri ordugâhı inceledi ve Medine"ye döndü. Herkes çok yorulmuştu. Ama herkesin aklının bir köşesinde Kurayzalıların ihanetinin hesabının sorulması vardı. Zira Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmuştu: “(Antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik etmesinden korkarsan sen de antlaşmayı bozduğunu aynı şekilde onlara bildir. Çünkü Allah, hainleri sevmez.”  Hz. Peygamber de bu doğrultuda hareket etti. Ashâbına, “Her kim işitmiş ve itaat etmiş ise ikindi namazını Kurayza yurduna varmadan kılmasın!” şeklinde ilânda bulunulmasını emretti. Bu bir çağrıydı. Kurayzalılara karşı yapılacak bir harekâtın çağrısıydı. İhanetin hesabı elbette sorulacaktı. Allah Resûlü bu hesabı sormak için çoktan hazırlanmış, zırhını giymiş, kılıcını kuşanmıştı. Yola çıkıldı ve Kurayza Kalesi"nin önüne geldi Müslümanlar. Hz. Peygamber Kurayzalıların önde gelenleriyle görüşmek istedi. Fakat onlar kalelerine yaklaşmakta olan Allah Resûlü"nü taş ve ok yağmuruna tuttular. Kuşatma başlamıştı artık. Kuşatma uzadıkça Kurayzalıların sıkıntısı da artırıyordu. Kuşatmanın sona erdirilmesi için Allah Resûlü"ne farklı teklifler sundular, fakat o kabul etmedi.”  Hadislerler İslam, Cilt 3. Sayfa 586-587, D.İ.B. Yayını https://hadislerleislam.diyanet.gov.tr/sayfa.php?CILT=3&SAYFA=587

 

Kurayzalılara karşı Hz. Peygamberin sergilediği tutumu mürted haşhaşi tapınakçı fetöcülere karşı sergilemek durumundayız.

Bunlar iflah olmaz bir ihanetin ve irtidadın içindeler bu gerçek bilinmelidir. Tasmaları Siyonist haçlı zihniyetlerinin merkezlerinin ellerinde olduğundan diyorum ki, “bütün mürtedler fetöcü değil ama bütün fetöcüler mürtedtir” bedeli onlara ödetilmelidir.

Selam ve Sabırla…05.08.2021

 

Not: Bir yazımda birkaç kelime değişikliği ve kısa ilave yapılarak güncellenmiştir.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Yazı Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?